Serhat Demirel

Yoksa köpekler bize cinsiyetçi mi yaklaşıyorlar

26 Ağustos 2023
BU başlıktaki soruyu elini çenesine koyup düşünen adam emojisiyle tamamlayayım da kuşkuculuğumu size daha iyi anlatayım.

Bu kuşku sebepsiz değil zira bilim insanlarımız yeni bir araştırmayla ortaya koymuşlar ki köpekler özellikle kadınlar tarafından kendilerine yönelik konuşmalara daha fazla dikkat kesiliyorlarmış.

Eğitimli aile köpekleri üzerindeki araştırmada, köpeklerin beyin aktiviteleri incelenmiş ve köpek beyninin, normal yetişkin konuşmasına kıyasla köpeklere ve bebeklere yönelik konuşmaya daha güçlü yanıt verdiği görülmüş.

Bulgulara göre, özellikle kendilerine yönelik dişi sesinde abartılı tonlama varsa buna başka hiçbir sese benzemeyen duyarlılık gösteren köpekler, bu nöral duyarlılığı, evcilleştirme sırasında geliştirmiş olabilirler.

Araştırmacılar yola çıkarken şu sorudan yola çıkmış: Bebeklere yönelik konuşma, çocukların sağlıklı bilişsel, sosyal ve dil gelişimine yardımcı olduğu için çok önemli. Bu yüzden bebek beyninin bu konuşma tarzına ayarlı olması şaşırtıcı değil. Ancak köpek beyinleri de onlara nasıl konuştuğumuza duyarlı mı?

Araştırmada 12 kadın ve 12 erkek tarafından kaydedilen, köpek, bebek ve yetişkinlere yönelik konuşmalar, köpeklere dinletilmiş. Araştırma ekibinde yer alan ve ortak yazarlardan Anna Gabor, “Köpek beyinlerinin özellikle kadınlar tarafından söylenen köpeklere yönelik konuşmaya daha yüksek duyarlılığı, muhtemelen kadınların erkeklere kıyasla köpeklerle daha sık abartılı tonlamalı konuştuğu gerçeğiyle açıklanabilir” diyor. Ben pek ikna olmadım, siz?

TİLLY’NİN GEÇ KEŞFETTİĞİ ATA MESLEĞİ

FAVORİ

Yazının Devamını Oku

Arama kurtarma köpeği ne yapar

19 Ağustos 2023
Köpeklerin insanlara sağladığı fayda saymakla bitmiyor, bunun farkındayız.

Son olarak Hawaii’deki orman yangınları vesilesiyle arama kurtarma köpekleri tekrardan gündemde ve haklı olarak övgüyle bahsediliyor kendilerinden. Olaylarla ilgili haberleri okurken denk geldiğim detayları paylaşmak istiyorum. Büyük bir adanmışlıkla, bizim anlayamayacağımız kadar önemli bir iş yapıyorlar.

Bir köpeğin arama kurtarma köpeği olarak başarılı olup olmayacağına bazı özelliklerine bakarak karar verilebiliyormuş. ABD’nin Nevada eyaletindeki Desert Araştırma Enstitüsü’nden Mary Cablk, yüzlerce köpeği eğitmiş, bu eğitimlerin nasıl olacağını tasarlamış, her yıl da çok sayıda arama kurtarma çalışmasına katılmış. “Gerçekten oyun oynamak isteyen, oyuncaklarına takıntılı olan, kendine güvenen, çevik, yüksek sesler ya da garip yüzeylerden korkmayan köpekler başarılı olabilirler” diyor ve köpeklerin arama kurtarma çalışmalarındaki başarılarının çiğneme oyuncaklarıyla ödüllendirildiğini belirtiyor.

YANGIN ENKAZINDA PATİLERİ ETKİLENİYOR

Maui’deki gibi orman yangınlarında yapılan arama kurtarma çalışmalarında köpekler sıcak zemin ve yangın kalıntılarıyla da mücadele ediyorlar. Koşullar ve yangın enkazı yüzünden köpeklerin ortamdaki sıcaklığı kontrol ederek hareket ettiğini söyleyen uzmanlar böyle yangınlarda vardiyalı olarak köpeklerin çalıştığını söylüyor. Sıcak nedeniyle patileri etkileniyor ve köpekler sık sık dinleniyorlarmış. Bu nedenle, son Maui yangınlarında günde 20 köpekle sahaya çıkmış mesela ABD’de Federan Acil Durum Yönetimi Ajansı olan FEMA.

Kurumun operasyon direktörü, Jeremy Greenberg, köpeklerin kayıp kişileri arama konusunda günde birkaç düzine evin yanmış izlerini tarayabildiklerini söylüyor. Peki bu yangın durumlarında köpekler arama kurtarmada ne yapıyor?

Yangın sahasında çalışacak köpekler yanmış eti tespit etmek üzere eğitiliyormuş. Üzücü detaylar bunlar ama, insan kalıntılarını evcil hayvan ya da diğer hayvan kalıntılarından ayırt edebiliyorlarmış. Bir iz bulduklarında da o izin olduğu yerde güvenli şekilde yatmaları öğretiliyormuş. Böylece heyecanlanıp zaten zor olan arazi koşullarında hem kendileri hem çevredeki diğer ekiplerin güvenlik sorunu yaşamasını önlüyorlarmış.

Şimdi yanmış bir eve hiç girmeden, kalıntılara yaklaşmadan buldukları izi yöneticilerine haber verme eğitimi alıyorlarmış. Tüm bu çabanın sonunda köpeklere verilen maaş da çiğneme oyuncağı oluyormuş.

Yazının Devamını Oku

Durup dururken neden koştururlar

12 Ağustos 2023
Köpek sahipleri iyi bilir, ki bu durum kedilerde de vardır, bazen sebebini anlayamadığımız şekilde amiyane tabirle deli danalar gibi sağa sola koşturmaya başlarlar.

Olan biteni anlayamayız, bizim görmediğimiz neyi gördüklerini merak eder dururuz. Onlar sakinleşene kadar ne yapacağımızı şaşırırız. Bu koşturmalar sırasında ortaya çıkan maddi hasarlı sakarlıklar da olayın tuzu biberidir.

Avustralyalı veteriner, aynı zamanda televizyon programcısı Katrina Warren bunun arkasındaki bilimsel sebebi açıklamış ve onun açıklamasıyla ülkedeki insanlar rahat bir nefes almış.

Yabancılar buna ‘Zoomies’ diyorlar. Yani bir anlamda kedi ya da köpeklerin bizim göremediğimiz bir hayaleti kovaladığı ya da onunla oyun oynaması gibi bir durum. Fakat bilimsel olarak adı kısaca ‘FRAP’mış. Açılımı, Frenetic random activity periods. Türkçesi de ‘Heyecanlı rastgele aktivite periyotları’. Bunun sadece ‘kısa enerji patlamaları’ olduğunu söyleyen Warren, “Yavrularda ve genç köpeklerde oldukça yaygındır. Genellikle ‘delilik’ olarak adlandırılır” diyor.

ENERJİ PATLAMASI

Bu durumu yorumlayan Amerikan Veteriner Tıp Derneği Başkanı José Arce, Live Science’a enerji patlamalarının doğal olduğunu, birçok evcilleştirilmiş ve yabani hayvan türünde görüldüğünü belirtiyor: “Bu durum rastgele görünebilir, ancak birkaç tetikleyici köpekler için ortaktır. Biri köpeğini kafesten çıkardığında, yavru gün boyunca biriktirdiği enerjiyi boşaltmak için etrafta böyle koşturabilir.”

Ayrıca köpeğini uzun süre yalnız bırakan birinin işten eve dönmesinden sonra bunun yaşanabileceğinin de altını çiziyor.

Peki böyle bir durumda ne yapmalı?

Yazının Devamını Oku

Sağlık için köpek sevin

5 Ağustos 2023
SAĞLIĞINIZIN iyileşmesinde bile ilk adım bir köpeği sevmek olabilir.

Abartılı bir cümle değil gerçekten de biliminsanlarına göre ‘Bir köpeği sevmekle başlıyor’ her şey. Araştırmalara göre sadece 5-20 dakika arası bir süre bir köpekle etkileşimde bulunmak stresi azaltıp mutluluğu artırabiliyor. Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde İnsan-Hayvan Etkileşimi Merkezi’nin direktörü ve psikiyatri profesörlerinden Nancy Gee bize şunu söylüyor: “Hayvanların zihinsel ve fiziksel sağlığımıza faydalı olduklarını söyleyebiliriz.”

Gelelim detaylara. Bir köpeği okşamak, stresle ilişkili hormon olan kortizol seviyemizi düşürüp kan basıncını azaltıyormuş. Ayrıca farklı araştırmalarla da sabittir ki hayvanlar yalnızlığı azaltıyor, sosyal destek duygusunu artırıyor, ruh halimizi iyileştiriyor.

Tüm bunlar ömrümüzü uzatan şeyler. Köpek sahipliği Amerikan Kalp Derneği’nin meta analizine göre de özellikle kalp krizi ve felç geçirenler için daha uzun bir yaşam ve daha iyi kalp sağlığı anlamına geliyormuş.

HER DERDE DEVA

Sadece bizim köpeğimiz değil başkalarının köpeği bile fayda sağlıyor. Washington State Üniversitesi’nin araştırması terapi köpeklerinin üniversite öğrencilerinin dikkatlerinin artması hafızalarını daha iyi kullanmaları ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olabileceğini göstermiş.

Yetmezse bir de 9 yaşındaki çocuklarda yapılan deneyi anlatayım. Çocuklara 4 hafta boyunca haftada 2 kez 20 dakika boyunca köpekleri okşamaları söylenmiş. 4 haftalık sevgi dolu sürenin öncesi ve sonrasında kortizol seviyeleri ölçülmüş ve bingo: Etkileşimde bulunan çocuklarda, etkileşime girmeyen çocuklara nazaran çok daha düşük kortizol seviyesi bulunmuş.

Ben bu bilgileri sorgulamıyorum çünkü köpekleri seviyorum. Ama olur da buna ne sebep oluyor derseniz, onun da açıklaması şöyleymiş: Köpekler bizi düşüncelerimizden uzaklaştırıyor ve o anı yaşamamızı sağlıyor. Köpekler sürekli çevrelerini merak ve hayranlıkla deneyimlediğinden, gün içinde neler yaşayacaklarına takılmadan o anı yaşıyorlar. Bu da iki yönlü bir durum yaratıyor, onların bu durumu bize de yansıyor. Köpekleri sevelim, sevmeyenlere de bu yazıyı gönderelim.

Yazının Devamını Oku

Büyüdükçe köpekleri daha iyi tanıyoruz

29 Temmuz 2023
KÖPEKLERİN duygularını anlama konusunda yaşımız ve köpeklerle deneyimimiz büyük önem taşıyormuş.

PLOS dergisinde yayımlanan araştırmaya göre yetişkinler ve 6 yaşındaki çocuklar, 4 yaşındakilerden daha doğru bir şekilde köpeklerdeki saldırgan ifadeleri tanıyabilmişler. Çocuklar ayrıca saldırgan köpek ifadelerini yetişkinlere göre daha olumlu ve daha az uyarıcı olarak algılamışlar.

Evcil köpeği olsun ya da olmasın bu sonucu bulan araştırmacılar, köpek duygularını doğru bir şekilde tanımlama yeteneğinin, yaşın ilerlemesi ve köpeklerle daha fazla zaman geçirmenin sonucu olarak gelişebileceğini söylüyor.

Finlandiya’daki Jyväskylä Üniversitesi’nden Heini Törnqvist ve meslektaşları 34 yetişkin, 4 yaşındaki 28 çocuk ve 6 yaşındaki 31 çocuk içeren bir çalışma yaptı. Tüm katılımcılardan, farklı ifadeler sergileyen çeşitli köpek ve insan yüzlerini bilgisayar ekranında görmeleri istendi. Daha sonra katılımcılardan her bir ifadeyi mutluluk, öfke, olumluluk, olumsuzluk ve duygusal uyarının düzeyi açısından değerlendirmeleri istendi. Evcil köpeği olsun olmasın, yetişkinler ve 6 yaşındaki çocuklar, saldırgan köpek yüzlerini 4 yaşındakilere göre daha doğru bir şekilde tanıdılar. Ancak, 4 ve 6 yaşındaki çocuklar insan ifadelerini tanıma konusunda da benzer yeteneklere sahipti.

Agresif insan ifadeleriyle karşılaştırıldığında, çocuklar saldırgan köpek ifadelerini insanlara göre daha olumlu ve daha az uyarıcı olarak değerlendirmişler. Aslında her şeyin en doğrusunu çocuklar biliyorlar: Şiddetin de en kötüsü insanlardan geliyor.

BAK SEN ŞU KAHRAMANA

İNGİLTERE Yorkshire’da 11 aylık kedi Bella, evdeki lilyum çiçeğiyle temas ettikten sonra zehirlendi. Bir anda yığılan kedi veterinere götürülürken burada kalp krizi geçirdi. 26 dakika kalbi duran kedi elektroşokla hayata döndürüldü. İki haftalık tedavinin ardından Bella, yürümeyi ve yemek yemeyi yeniden öğrenmiş ve evine dönmüş. Sahibi Dee Flora yaşadıklarını şöyle anlatmış: “Zaten bir ebeveyn kaybetmiştik ve Bella’yı da kaybetmeye hazır değildik. Onu iyileştirmek ve eve götürmek için elimizden gelen her şeyi yaptık. O da tüm zorlukları aştı. Bella şu anda koşuyor, kapıların üstüne atlıyor, mırıldanıyor, oynuyor ve harika vakit geçiriyor. Onu hayata döndüren veteriner ekibine minnettarız.”

Bella’yı bu duruma getiren lilyum çiçeği olmuştu. Evlerde çok sık kullanılan bu bitki için uyarımızı da yapmış olalım. Kedisinin lilyumla temas ettiğini düşünenlerin veterinere gitmesinde yarar var.

Yazının Devamını Oku

Doğdukları yerde toplandılar

22 Temmuz 2023
Benzer konu, iki farklı tavır.

Birini sadece anlatayım, diğerinin fotoğrafını da paylaşayım.

Bu hafta İstanbul Valiliği, 39 ilçeye yönelik yazısında, kaymakamları görevlendirdi ve ilçe belediyelerinin sınırları içerisindeki köpekler için acil önlem almalarını istedi. Bu önlemler, önce o ilçede kurallara uygun barınak inşa edilmesi, ardından sokaklardaki köpeklerin toplanıp bu barınaklara yerleştirilmesini içeriyor. Her seferinde aynı adımı atıyoruz: Köpekleri gözümüzün önünden uzaklaştırmak. Halbuki yıllardır söylendiği şekilde çözüm çok basit: Sistemli kısırlaştırmayla köpek nüfusu kontrol altına alınabilir, petshop’lar ve internette hayvan satışı engellenerek de barınaklardaki köpeklerin sahiplenilmesi sağlanabilir. Ama bunu hiçbir zaman uygulayamıyoruz.

488 GOLDEN RETRIEVER İSKOÇYA’DA BİR ARADA

Köpeklere nasıl davranılması gerektiğini de başka ülkelerde görüyoruz. Son örnek İskoçya’da. Bakın cennet nasıl bir yer: İlk Golden Retriever yavrusunun 155 yıl önce doğduğu yerde yapılan toplaşma bize bunu gösteriyor. 2023 Guisachan Toplanması için geniş bir çayırlık alanda, 13 Temmuz günü, 488 köpek ve sahibi İskoçya’da Glen Affric’te, Guisachan House’ta bir araya geldi.

Toplaşmanın sebebi, Golden Retriever’ların doğumunu kutlayan bir nevi kongre olması. İngiltere, Kıta Avrupası, Avustralya ve Japonya’dan bile gelen Golden Retriever köpekler ve sahipleri, çeşitli konuşmalar, atölye çalışmaları, gösteriler ve geçit töreni yapmış.

Söz konusu ülkelerin, vatandaşlarına sunduğu refah seviyesi bir yana, böyle konularla ilgilenebilecekleri bir zihin rahatlığı sağlaması öbür yana. İki tarafa da erişemeyenler olarak uzaktan bakıyoruz. Bari sokak köpeklerine iyi davranan bir toplum olmayı başarsak... O da mı olmaz?

HER KAHRAMAN PELERİN TAKMIYOR

Yazının Devamını Oku

Kediler neden ısırıyor

9 Temmuz 2023
Karnını açmış önünüzde uzanan, size hadi beni sev bakışları atan, dikkatinizi çekmek için türlü numaralar çeken kediniz, onu sevmeye başladığınız anda elinizi ısırıyor ve tüm o huzurlu ortam bozuluyor.

Bu manzarayı herhangi bir kediyi sevme girişiminde bulunmuş herkes bilir.

Peki kediler neden bu hareketi yapıyorlar? Davranış uzmanları bunun altında yatanları anlatıp üç çözüm önermişler. Bugünümüzü buna ayıralım, bari ellerimizi kurtaralım.

1927’de kurulan, Britanya’nın en büyük kedi yardım kuruluşu Cats Protection’daki uzmanlar, ısırmanın farklı nedenler ve bağlamlarla gerçekleşebileceğini belirtip, “Isırma, bir kedi stresli veya tehdit altında olduğunda ya da bir kedi av veya oyun davranışı gösterdiğinde meydana gelebilir” diyor.

Uzmanlara göre bir kedi ısırmayı genelde son çare olarak kullanıyor. Ve meğer biz kedilerin yalnız kalmak istediğini belirtmek için kullandığı diğer iletişim biçimlerini anlayamadığımız için bu eylemle karşılaşıyormuşuz.

Yapabileceğimiz üç şey varmış:

Birincisi, hareketsiz kalmak. Isırılma durumunda, hareketsiz kalmak, çığlık atmamak önemliymiş. Çünkü aksi durumda kedi heyecanlanabilir ve davranışı daha kötüleşebilirmiş.

İkincisi, kedinize bol miktarda uyarıcı sunmak.

Yazının Devamını Oku

Meğer ne mahirmiş kedilerin burnu

1 Temmuz 2023
Kedilerin gerçek anlamda her şeye burunlarını sokmaları sadece meraklarından değil burunlarının da üstün yeteneğinden kaynaklanıyormuş.

Burunlarının çok yetenekli olduğu bilinmeyen bir şey değil, bilinmeyen kısım bu burnun çalışma şekliydi.

ABD’de Ohio Eyalet Üniversitesi’ndeki araştırmacıların da arasında yer aldığı şanlı biliminsanlarımız, bir ev kedisinin burnunun, kedigillere etkili koku alma duyusunu vermek için karmaşık, yüksek verimli bir kimyasal analiz ekipmanı gibi işlev gördüğünü ortaya koymuş.

PLOs dergisinde de yayımlanan araştırmaya göre biliminsanları gerçek bir kedinin burnunun yüksek çözünürlüklü bir taramayla üç boyutlu bir modelini geliştirdiler. Bu sanal kedi burnu üzerinden hava ve koku akışı simülasyonları, burnun çoklu dallanma tüplerine sahip bir gaz kromatograf cihazına benzer şekilde işlev gördüğünü gösterdi.

İki farklı hava akışı bölgesi buldular. Bunlar, filtrelenip akciğerlere giderken ağız çatısının üzerinde yavaşça yayılan solunum havası ile merkezi bir geçitten doğrudan burun boşluğunun arkasına doğru kokuyu algılayan bölgeye hızla hareket eden koku maddesi içeren ayrı bir akış olarak ayrıldı.

KARMAŞIK KANALLAR

Bu iki kanaldan ne kadar akış geçtiğini ölçtüler. Çalışmanın ortak yazarı Kai Zhao, koku tespitinin çok hızlı olması istendiği için kokuyu yüksek hızda ileten bir dal olduğunu belirterek, “Bu da potansiyel olarak havanın solunum bölgesinden süzülmesini beklemek yerine hızlı tespit yapılmasına izin veriyor. Hava temizlenirse ve süreç yavaşlarsa kokunun çoğunu kaybedebilirsiniz” diyor.

Araştırmacılar, çok sayıda karmaşık kanalın, amfibilerde görüldüğü gibi tek bir düz tüpe sahip olmaktan yaklaşık 100 kat daha verimli olabileceğini buldu.

Yazının Devamını Oku