Elif Dağlı

Wi-fi alerjisi gerçek mi?

21 Mart 2016
İngiltere’de 15 yaşındaki bir kız öğrencinin wi-fi sinyallerine karşı alerjisi nedeniyle intihar ettiği haberleri basını uzun süre meşgul etmişti.

Elektromanyetik cihazları kullanan kişilerin bazılarında tekrarlayan baş ağrısı, baş dönmesi, deri hassasiyeti yakınmaları olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu durumu “elektromanyetik hipersensitivite” olarak isimlendirmiştir. Başka bir deyimle de elektromanyetik aşırı duyarlılık olarak tanımlanabilir.

İngiltere’de 15 yaşındaki bir kız öğrencinin wi-fi sinyallerine karşı alerjisi nedeniyle intihar ettiği haberleri basını uzun süre meşgul etmişti. Öğrencinin okulundaki elektromanyetik sinyaller nedeniyle bulantı ve dayanılmaz baş ağrıları çektiği ve dikkatini toplayamadığı bildirilmişti.
Bir araştırma elektromanyetik aşırı duyarlılığı olan kişilerin manyetik sinyaller saçan cihazlar, sinyal istasyonları, bilgisayar ekranları ve cep telefonlarına yakın olduklarında çeşitli belirtiler verdiklerini göstermiştir.

Dünyada 6,9 milyar mobil telefon abonesi vardır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı mobil telefonların elektromanyetik alanını insanlar için olası kanser yapıcı olarak tanımlamıştır. Ajans mobil telefonlarının sağlık tehdidini, DDT, benzin dumanı, kurşun tehlikesi ile aynı sınıfa almıştır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün bu konuda yürüttüğü risk değerlendirme çalışması 2016 yılı içinde tamamlanacaktır. Mobil telefonlar düşük güçlü radyofrekans yayıcılarıdır. Telefonu 30-40 cm uzakta tutmak radyofrekansı çok düşürmektedir.

Telefonların en iyi bilinen sağlık etkisi dokuyu ısıtmasıdır. Deri ısıyı emerek iç organlara yansıtmamaktadır.

Yazının Devamını Oku

Nikotin beyin gelişmesini durduruyor!

14 Mart 2016
Ergen yaşlarında nikotine maruz kalanlarda algı, dikkat eksikliği ile dürtülerin kontrol edilmesinde güçlükler meydana geliyor.

Yeni bilimsel araştırmalar, nikotin ve tütünün gelişmekte olan ergen beyninde ciddi ve kalıcı hasar yaptığını gösterdi. İnsan beyini 25 yaşına kadar gelişimini sürdürmektedir. Bu yaştan önce nikotine maruz kalanlarda özellikle beyinin ön bölümünde zarar oluştuğu gözlendi.

Fare deneyleri ergen yaşlarında nikotine maruz kalanlarda algı, dikkat eksikliği ile dürtülerin kontrol edilmesinde güçlükler olduğunu ortaya koydu. Nikotin maruziyeti ne kadar erken başlarsa beyin zararının o kadar ciddi olduğu da anlaşıldı.

İnsan çalışmaları, ise onlu yaşlarında çok sigara içenlerde beyinin korteks tabakası denilen gri maddenin zedelendiğini gösterdi. Korteks tabakası problem çözümü, düşünme, algı, dürtülerin dizginlenmesi için önemli bir beyin bölgesidir.

Çocukluk ve gençlik arasındaki yaşam dönemi olan ergenlik, insanın ani karar verdiği, tehlikelerden kendini korumadığı, yenilik aradığı bir dönemdir. Ergen, madde kullanımına başlamaya ve bağımlı olmaya açıktır. Tütün ve nikotin ürünleri bu dönemde beyini etkilerse, ön beyin bölümünün görevi olan, karar verme, doğru yargılama, planlama, hafıza gibi işlevlerde hata olmaktadır. Ergen beyninde sinir hücreleri arasında gönderilen mesajlar kesilmekte, hücreler arası bağlar kopmakta, sinir kılıfları oluşmamaktadır.

Nikotin beyin yapısını ve işlevini değiştiren bir kimyasaldır. Sigarada, nargile dâhil diğer tütün ürünlerinde, elektronik sigarada bulunur. İçeni de dumanına maruz kalanı da etkiler.

Beyin gelişimine olumsuz etkisi bilinirken, hiç bir hamile kadının nikotine doğrudan veya dolaylı maruz kalmasına izin verilmemelidir. Annenin stres gidermek için içtiği sigara bebek beynini etkileyebilir. Hamile kadının yaşadığı evin halkı da tütün ve nikotin ürünü kullanmamalıdır. Aynı şekilde, çocukların bulunduğu evlerde, arabalarda tütün ürünü ve elektronik sigara kullanılmamalıdır. Beyin gelişimini tamamlamamış 21 yaşından küçüklere nikotin içeren hiç bir ürün sunulmamalı ve satılmamalıdır.

SİGARAYI BIRAKMANIN BASİT PÜF NOKTALARI

Yazının Devamını Oku

8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun!

8 Mart 2016
Sevgili kız çocukları, eğitim hakkınızı kullanın ki bilgiye ulaşmanız engellenmesin. Size uygun bulunan yetersizse, dünya uygarlığının ulaştığı en üst düzey bilgiyi isteyin

Kadın hakları , kız çocuğu haklarından başlar.

Sevgili kız çocukları,

Ülkemiz cinsiyet eşitsizliğinde dünyanın 155 ülkesi arasında 71. sıradadır. Hepimizin geleceği için kararlar alan meclisin her 100 koltuğunun ancak 14’ ünde kadınlar oturmaktadır. Her 100 erkek çocuğundan 60’ı ortaöğretime devam ederken, her 100 kız çocuğundan 39’u orta öğretim şansını yakalamaktadır. Yasalarımızın hala çocuk olarak tanıdığı 15-19 yaş grubundaki her 1000 kızın otuzu bebek sahibi olmaktadır. Her 100 bin bebek doğuran kadından yirmisi hayatını kaybetmektedir. Ülke nüfusumuzun yarısı kadın, yarısı erkek iken, iş hayatındaki insan gücünün ancak üçte birini kadınlar oluşturmaktadır.

İnsanların ırk, cinsiyet, sınıf ayrıcalıkları olmadan eşit olduğu bir dünyayı gerçekleştirebilmek için, siz çocuklara yasaların tanıdığı hakları hatırlatmak istiyorum. Haklarınız 1995 yılından beri ülkemizin yasası olmuş “Çocuk hakları sözleşmesi”nde belirtilmiştir. Haklarınıza sahip çıkın, şimdi birlikte oynadığınız erkek çocukları ile büyüdüğünüzde eşit olun.

Yazının Devamını Oku

Çocuk için sağlıklı atıştırmalıklar

2 Mart 2016
Çocuklarımıza acıkınca marketten alınmış parlak, yaldızlı, cazip renkli paketlerin içindeki kimyasal içeren ürünleri tükettirmek yerine onlara doğal ve yararlı ara öğünler hazırlayalım.

Günümüzün çocukları iki yemek arasında acıkınca marketten alınmış parlak, yaldızlı, cazip renkli paketlerin içindeki, çoğu kimyasal içeren ürünleri tüketmektedirler. Okulda da çocuklara paketlenmiş raf ömrü uzun, katkı maddeli kekler veya şekerli içeceklerin ara öğün olarak verilmesine engel olalım. Çok yağlı, şekerli, katkı maddeli atıştırmalıklar yerine, doğal ve yararlı ara öğünler hazırlayalım.

Kuruyemişlerin bir çoğu yararlı yapı taşları içerir, kalp damar hastalıkları riskini azaltır. Çocuğunuzun bu gıda grubuna alerjisi yoksa beslenmeleri için seçebilirsiniz. Okul öncesi yaşlardaki çocuklara asla tam kuruyemiş vermeyiniz. Akciğerlerine kaçırabilirler. Bu yaş grubunda kuruyemişler çekilip toz haline getirilerek verilebilir. Okul çağı çocuklarında çiğneyebildiklerine emin olduktan sonra sunulmalıdır. Kuruyemiş, kuru meyve birlikte çok besleyici bir ara öğün olur.

En çok protein ve lif içeren kuruyemiştir. Doymamış yağ, kalsiyum, demir, bakır, magnezyum, manganez oranı yüksektir. Vitamin E’ nin bir alt grubu olan alfatokoferolden zengindir. Hücre zedelenmelerine yol açan serbest radikal hasarını önler.

Lif, protein, doymamış yağ, vitamin E, bakır, demir, fosfor, flavonoid içerir. Türkiye dünyanın birinci fındık üreticisidir. Fındığın şeker katılmış ezmeleri sağlık için yararlı değildir.

Protein, lif, vitamin E, demir, fosfor, magnezyum, doymamış yağ asidi içerir. Günde 85 gram şam fıstığını bir ay boyunca yiyenlerde kolesterolün düştüğü gösterilmiştir.

Yazının Devamını Oku

Çatışma ortamı, savaş ve astım

23 Şubat 2016
Silahlı çatışma ortamı astım hastalığında artma trendi yaratmaktadır.

DÜNYADA ÇATIŞMA BÖLGELERİ

Dünya nüfusunun üçte biri çatışma ve gerilim bölgelerinde yaşamaktadır. Başta Afrika ve Orta Doğuda olmak üzere 2012 yılından beri iç çatışmalar artmaktadır. 2012 yılında 45,2 milyon kişi çatışmalar nedeniyle göçe zorlanmıştır.

Çatışmaların çoğu düşük gelir düzeyli ülkelerde görülmektedir. Tipik bir düşük gelir düzeyli ülkede beş yıl içinde çatışma çıkma olasılığı %14 dür.

Çatışma yoksulluk yaratır. 1981-2005 yılları arası çatışma yaşamış ülkelerde yoksulluk oranı, barış içinde yaşamış ülkelere göre % 21 daha yüksektir.

Çatışma tekrar edebilir. Bir ülkede çatışmanın ilk on yılda tekrar başlama olasılığı % 50’dir.

Çatışma sınırlar ötesine taşabilir. Mültecilerin % 75’ini komşu ülkeler misafir ederler. Komşu ülkelerde nüfusun yer değişikliği, güvenlik sorunları, ticaretin aksaması gibi sorunlar yaşanır.

Çatışma ekonomiye zarar verir. 2012 yılında dünyadaki şiddet Dünya gelirinin % 11’ine denk olan 9.46 trilyon dolar zarara neden olmuştur. Bu kayıp dünya tarım üretiminin iki katına yakın bir maliyettir. Bir iç savaşın ortalama maliyeti 50 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu miktar orta büyüklükteki bir dünya devletinin 30 yıllık gayri safi milli hâsılası boyutundadır.

Çatışma bütçesi sağlık bütçesinden daha büyüktür. 2012 yılında dünya sağlık harcamaları 6,5 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı. Aynı yıl içinde şiddetin zararı ise sağlık harcamasının 1,5 katıydı.

ÇATIŞMANIN SAĞLIK VE SOSYAL ZARARI

Çatışmalar ülke ekonomisini bozarak, insani gelişme düzeyini düşürür. Yoksulluk ve eşitsizlik artar. Kaçılması zor bir kısır döngü başlar.

ÇATIŞMA VE ASTIM İLİŞKİSİ

Savaşta olan düşük gelirli Afrika ülkelerinde astım hastalığından ölümler daha yüksektir. Bu ülkelerde sağlık servisine ulaşım güçlüğü, beklenen yaşam süresinin kısalığı bu istatistik verilere katkı yapan etkenlerdir. Astım ile çatışma arasında dolaylı bir ilişki bulunmaktadır. Çatışma sırasında sosyal ölçütlerde düşme olmakta, kadın ve çocuklar daha fazla etkilenmektedir. Yaşam koşulları bozulmakta, kişiler sağlık tehditlerine karşı daha korumasız kalmaktadır. Stres düzeyleri artmaktadır. Astımı önleyici girişimler yerine getirilememekte, sağlıksız çevre koşulları oluşmaktadır.

STRES VE ASTIM

Savaş bölgesinde yaşayan kişilerin %30-70’inde post-travmatik stres ve depresyon saptanmaktadır. Psikolojik faktörler astım kontrolünü zorlaştırmakta ve alevlenmeleri arttırmaktadır.

GÖÇ VE ASTIM

Savaş sırasında yaşadıkları yerden başka yerlere göç edenlerin farklı alerjenlere maruz kalması söz konusudur. Yaşam koşulları, sağlık merkezlerine ulaşım olanakları değişmektedir. Astımı olanlarda bu durumun, hastalığın kontrolünü zorlaştırdığı görülmektedir.

ÇATIŞMA VE SAĞLIK SİSTEMİ

Çatışmalar sırasında sağlık servisinin öncelikleri değişmektedir. Deneyimli ve uzmanlaşmış sağlık personeli sıkıntısı çekilmektedir. Astım gibi izlemi, eğitim, farkındalık ve maliyet gerektiren hastalıklar öncelikli olamamaktadır. Varlıklı ülkelerin yazdığı tedavi rehberlerini uygulamak olanağı kalmamaktadır.

Çatışma ortamının, insan sağlığı ile gelişmesi üzerinde fizik, ekonomik ve sosyal etkileri olmaktadır. Bu etki sadece çatışmanın olduğu ülkede değil, komşu ülkelerde ve tüm dünyada hissedilmektedir. Çatışma, yoksulluk, göç, stres, sağlık sistemine ulaşım engelleri yaratarak astım sıklığını etkilemektedir. 

Dünya nüfusunun üçte biri çatışma ve gerilim bölgelerinde yaşamaktadır. Başta Afrika ve Orta Doğuda olmak üzere 2012 yılından beri iç çatışmalar artmaktadır. 2012 yılında 45,2 milyon kişi çatışmalar nedeniyle göçe zorlanmıştır.

Çatışmaların çoğu düşük gelir düzeyli ülkelerde görülmektedir. Tipik bir düşük gelir düzeyli ülkede beş yıl içinde çatışma çıkma olasılığı %14 dür.

Çatışma yoksulluk yaratır. 1981-2005 yılları arası çatışma yaşamış ülkelerde yoksulluk oranı, barış içinde yaşamış ülkelere göre % 21 daha yüksektir.

Çatışma tekrar edebilir. Bir ülkede çatışmanın ilk on yılda tekrar başlama olasılığı % 50’dir.

Çatışma sınırlar ötesine taşabilir. Mültecilerin % 75’ini komşu ülkeler misafir ederler. Komşu ülkelerde nüfusun yer değişikliği, güvenlik sorunları, ticaretin aksaması gibi sorunlar yaşanır.

Çatışma ekonomiye zarar verir. 2012 yılında dünyadaki şiddet Dünya gelirinin % 11’ine denk olan 9.46 trilyon dolar zarara neden olmuştur. Bu kayıp dünya tarım üretiminin iki katına yakın bir maliyettir. Bir iç savaşın ortalama maliyeti 50 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu miktar orta büyüklükteki bir dünya devletinin 30 yıllık gayri safi milli hâsılası boyutundadır.

Çatışma bütçesi sağlık bütçesinden daha büyüktür. 2012 yılında dünya sağlık harcamaları 6,5 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı. Aynı yıl içinde şiddetin zararı ise sağlık harcamasının 1,5 katıydı.

Yazının Devamını Oku

İklim değişikliği alerji ve astımı arttırıyor

19 Şubat 2016
Küresel iklim değişikliğini engellemek için harekete geçmek hepimizin sorumluluğudur.

Dünya Sağlık Örgütüne göre 2030 yılına kadar iklim değişikliğinin doğrudan maliyeti yılda 2-4 milyar doları bulacaktır. Dünyanın çeşitli yerlerinde sıcaklık ortalamalarının üzerinde seyreden günler olduğu izlenmektedir. Sera gazlarının yoğunlaşması ve özellikle karbondioksit gezegenimizi belirgin olarak ısıtmakta, şiddetli sıcak dalgaları, sıcaklıktaki ani değişiklikler, artan hava kirliliği, orman yangınları, fırtınalar ve seller halk sağlığını tehlikeye sokmaktadır.

Meteorolojik olaylar ile iklim değişikliğinin astım ve alerjiler üzerinde önemli etkileri olacağı beklenmektedir. Son 25 yılda artan endüstri etkinliği ve trafiğin neden olduğu hava kirliliği de solunum sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Dünyada astım ve alerjik nezle sıklığı artmaktadır. Astım hastalığının şiddeti çevresel faktörlere sıkı sıkıya bağlıdır. 

Dünya Alerji Organizasyonu geçtiğimiz yıl iklim değişikliğinin sağlık etkilerine dikkat çeken bir rapor yayınladı. Bu rapora göre zemin ozon düzeyindeki artış ile ilişkili olarak kalp ve solunum sistemi hastalıkları daha sık görülmektedir. Havadaki kirleticilere ait tanecikler solunum yolu hastalığı sıklığını arttırmıştır. Alerji yapan küf mantarları, polenler, ev tozu akarlarının sıklığı ve dağılımı değişmiştir. Enfeksiyonları taşıyan konakçılar dünya üzerinde farklı yerlerde yaşamaya başlamıştır.

Dünya Alerji Organizasyonu iklim değişikliğinden sadece halen astımı olanların etkilenmeyeceğini, şimdi sağlıklı olanlar arasında da astım ve alerjik hastalıkların artacağını öngörmektedir. Küresel sıcaklık artışı polen mevsiminin başlangıcını, süresini ve şiddetini artıracaktır. Hava kirliliği de ayrıca astım ataklarının sıklaşmasına neden olacaktır.

  

Hava kirleticileri solunum borularında temizliği sağlayan tüycüklerin çalışmasına engel olarak, koruyucu tabakanın geçirgenliğini arttırarak, iltihap hücrelerini dokuya çekerek, hücre ölümüne neden olarak hasara yol açmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuza vitamin şurupları yerine taze meyve ve sebzeler yedirin

12 Şubat 2016
Haydi anneler, yaratıcılığınızı konuşturun!

Geçtiğimiz yıl Amerikan Sağlık Bakanlığı doğru beslenme rehberi yayınlayarak vatandaşlarına daha fazla sebze ve lifli gıda yemelerini tavsiye etti. Tarım ülkesi olan ülkemizde çocuklarımızın günlük listelerine yeterince sebze ve meyve katabiliyor muyuz?

Kırk yıl önce yapılmış bilim kurgu filmlerinde insanlar sebze hapları yutarlardı. Teknoloji çok ilerlediğinde artık yemek kalmayacak ve haplar ile yaşanacak diye düşünülürdü. Günümüzün çocukları bu filmleri seyretmemelerine rağmen sebze ve meyveyi az yemekte, anneler çocuklarına vitamin- balık yağı şurupları, “bağışıklık güçlendirici” verme yarışlarına girmektedir. Çocukları için en iyisini yapmaya hazır fedakâr annelerimize taze meyve ve sebzelere dönme çağrısı yapmak istiyorum. Meyve ve sebzelerde vitamin haplarının içine koyamayacağımız kadar sağlığa yararlı madde vardır.

Bu hafta sebzelerden başlayalım. Bazı çiğ sebzeler vitaminlerini kaybetmeden yenebilirler. Salata bu amaca en uygun yemektir. Biz çocuk hekimleri “salata yemez” çocukların arttığını izlemekteyiz. Salatayı menünüze yeniden sokun. Ara öğün, atıştırmalık olarak da küçük kesilmiş çiğ sebzeler, baharat ile tatlandırılmış yoğurt yanında servis edilebilir.

Biber: Vitamin C ve E yanı sıra antioksidan ve iltihap gidericiler içerir.

Turp: Kanser hücrelerini öldüren glukosinolat, mirosinaz, izosiyanat ile birlikte C vitamini ve bağışıklığı arttıran antioksidanlar taşır.

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuzun ileride sigara içmesini ister misiniz?

8 Şubat 2016
Anne-babası sigara içen çocukların sigaraya başlama riski 7 kat daha fazla...

İLK SİGARA İÇME MODELİ AİLEDİR

Hiçbir anne-baba çocuğu büyüdüğünde sigara içsin istemez. Çocukların sigaraya başlaması ailenin sigara içme konusundaki tutumu ile çok ilgilidir. Çocuk söyleneni değil, gördüğünü yapar. Babasını ideal model olarak gören bir çocuk, babası sigara içiyorsa, bilinçaltına sigarayı olumlu kaydeder. Araştırmalar anne-babası sigara içen çocukların 7 kat daha fazla sigaraya başlama riski olduğunu göstermiştir. Sigara içmesine rağmen evde sigara içilmesine izin vermeyen ebeveynlerin çocuklarının sigarayı sağlıksız olarak algıladıkları da saptanmıştır.

Kendi davranışınızı değiştirmezseniz, çocuğunuzun sigara içen bir erişkin olmasını engelleyemezsiniz. Sigarayı hemen şimdi bırakın.

SİGARAYA KARŞI EVDE ALINACAK ÖNLEMLER  

Çoğu sigara içen aile bireyi mutfakta aspiratör altında, başka bir odada kapıyı kapatarak veya pencereden sarkarak sigara içtiklerinde çocuklarını koruduklarını sanırlar. Bu yöntemlerin hiçbiri geçerli değildir. Sigara dumanı bir gazdır ve hızla evin her yerine dağılır. Kapalı kapı gazı bir odada tutamaz. Çocuk evde yokken bile içtiğiniz sigaranın dumanı tekstil ürünlerine sinerek daha sonra solunabilir şekilde kalır. Pencereden sarktığınızda dumanınız ters akımla eve geri girer. Kapalı balkonda sigara içmek evin bir odasında sigara içmekten farklı değildir. Eve geldikten sonra hiç bir alanda sigara içmeyiniz, giysileriniz, saçınız ve teniniz sigara kokmasın. En iyisi sigarayı hemen bırakın.

SİGARA ÇOCUKLARDA HANGİ HASTALIKLARA NEDEN OLUR?

Sigara dumanına maruziyet bebek anne karnındayken başlayabilir. Eğer anne veya ailede aynı evi paylaşan herhangi bir kimse sigara içiyorsa bebeğin kan dolaşımında zehirli kimyasallar bulunacaktır. Anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebeklerde astım ve alerji çok daha yüksek oranda olmaktadır. Bebeklerin erken veya düşük doğum ağırlıkla doğması söz konusudur. Doğan bebeklerin ani beşik ölümü ile kaybedilme olasılığı daha yüksektir. Erken sigara maruziyeti çocukluk boyunca devam eden solunum işlev bozukluğuna da neden olmaktadır. İki yaşına kadar sigara dumanına maruz kalan çocuklarda astım belirgin olarak daha yüksektir. Evde sigara dumanı soluyan çocuklarda kulak enfeksiyonları % 25, solunum yolu enfeksiyonları ve astım nöbetleri artışı % 50 daha fazladır. Devamlı hastalanan çocuk istemiyorsanız sigarayı hemen şimdi bırakınız.

ÇOCUK HAKLARINI KORUYABİLİR Mİ?

Aile bütçesinden sigara için ayrılan pay aslında çocuğun gıdası, eğitimi, giyimi için ayrılacak paydan kısılmıştır. Ayrıca çocuk, kendi sağlığı için neyin doğru olduğunu bilemez. Sigaranın zararları konusunda bilgilendirilmemiştir. Zararlı bir gaza maruz kalıp-kalmama seçimi kendisine bırakılmamıştır. Yaşadığı evi terk edip daha sağlıklı koşullar arama şansı yoktur. Özetle çocuk zararları hakkında bilgi sunulmadan, onay alınmadan zararlı bir maddeye maruz bırakılarak hakları zedelenmektedir. Çocuğunuzun bireysel haklarını düşünün, sigarayı şimdi bırakın.

Hiçbir anne-baba çocuğu büyüdüğünde sigara içsin istemez. Çocukların sigaraya başlaması ailenin sigara içme konusundaki tutumu ile çok ilgilidir. Çocuk söyleneni değil, gördüğünü yapar. Babasını ideal model olarak gören bir çocuk, babası sigara içiyorsa, bilinçaltına sigarayı olumlu kaydeder. Araştırmalar anne-babası sigara içen çocukların 7 kat daha fazla sigaraya başlama riski olduğunu göstermiştir. Sigara içmesine rağmen evde sigara içilmesine izin vermeyen ebeveynlerin çocuklarının sigarayı sağlıksız olarak algıladıkları da saptanmıştır.

Kendi davranışınızı değiştirmezseniz, çocuğunuzun sigara içen bir erişkin olmasını engelleyemezsiniz. Sigarayı hemen şimdi bırakın.

Çoğu sigara içen aile bireyi mutfakta aspiratör altında, başka bir odada kapıyı kapatarak veya pencereden sarkarak sigara içtiklerinde çocuklarını koruduklarını sanırlar. Bu yöntemlerin hiçbiri geçerli değildir. Sigara dumanı bir gazdır ve hızla evin her yerine dağılır. Kapalı kapı gazı bir odada tutamaz. Çocuk evde yokken bile içtiğiniz sigaranın dumanı tekstil ürünlerine sinerek daha sonra solunabilir şekilde kalır. Pencereden sarktığınızda dumanınız ters akımla eve geri girer. Kapalı balkonda sigara içmek evin bir odasında sigara içmekten farklı değildir. Eve geldikten sonra hiç bir alanda sigara içmeyiniz, giysileriniz, saçınız ve teniniz sigara kokmasın. En iyisi sigarayı hemen bırakın.

Sigara dumanına maruziyet bebek anne karnındayken başlayabilir. Eğer anne veya ailede aynı evi paylaşan herhangi bir kimse sigara içiyorsa bebeğin kan dolaşımında zehirli kimyasallar bulunacaktır. Anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebeklerde astım ve alerji çok daha yüksek oranda olmaktadır. Bebeklerin erken veya düşük doğum ağırlıkla doğması söz konusudur. Doğan bebeklerin ani beşik ölümü ile kaybedilme olasılığı daha yüksektir. Erken sigara maruziyeti çocukluk boyunca devam eden solunum işlev bozukluğuna da neden olmaktadır. İki yaşına kadar sigara dumanına maruz kalan çocuklarda astım belirgin olarak daha yüksektir. Evde sigara dumanı soluyan çocuklarda kulak enfeksiyonları % 25, solunum yolu enfeksiyonları ve astım nöbetleri artışı % 50 daha fazladır. Devamlı hastalanan çocuk istemiyorsanız sigarayı hemen şimdi bırakınız.

Aile bütçesinden sigara için ayrılan pay aslında çocuğun gıdası, eğitimi, giyimi için ayrılacak paydan kısılmıştır. Ayrıca çocuk, kendi sağlığı için neyin doğru olduğunu bilemez. Sigaranın zararları konusunda bilgilendirilmemiştir. Zararlı bir gaza maruz kalıp-kalmama seçimi kendisine bırakılmamıştır. Yaşadığı evi terk edip daha sağlıklı koşullar arama şansı yoktur. Özetle çocuk zararları hakkında bilgi sunulmadan, onay alınmadan zararlı bir maddeye maruz bırakılarak hakları zedelenmektedir. Çocuğunuzun bireysel haklarını düşünün, sigarayı şimdi bırakın.

Yazının Devamını Oku