Elif Dağlı

Solunum yolunu temizleyen tüycükler çalışmazsa ne olur?

23 Mayıs 2016
Her gün soluduğumuz hava ile içimize dolan tozlar ve mikroplar solunum yolunu temizleyenbu tüycüklerin uyumlu ve ahenkli çalışması ile dışarı atılır.

Solunum borularımızı döşeyen hücrelerin her birinin üzerinde saniyede ortalama on kez çırpan 200 adet tüycük vardır. Bu tüycüklerin eş zamanlı yaptığı kamçı çırpmasına benzeyen hareketler sayesinde solunum sistemimiz temizlenir. Her gün soluduğumuz hava ile içimize dolan tozlar ve mikroplar bu tüycüklerin uyumlu ve ahenkli çalışması ile dışarı atılır. Tıp dilinde bu minicik tüycüklere "silya" denir. Silyalar sadece solunum sisteminde değil, üreme organları dahil başka organlarda da bulunur. Yumurta hücrelerinin hareketlerini de sağlar. Bebek anne karnında oluşurken organları doğru yerlerine yerleştiren hareketleri de silyalar yapar.

Doğuştan tüycüklerin çalışmamasına "birincil silya hareketsizliği" ismi verilir, her 16 bin kişide bir görülür. Sık solunum yolu ve kulak enfeksiyonları, iç organların ters yerleşmesi, kısırlık gibi sorunlar yaratabilir. Bebeklikten başlayan solunum yolu enfeksiyonları, burun tıkanıklığı, inatçı öksürük, belirtileri gösterebilir. Akciğerlerde biriken salgılar mikrop kaparak nefes borularının yapısında bozukluklara yol açar. Bu hastalar hava borularının kalınlaşması anlamına gelen "bronşiektazi" tanısı alabilirler. Nefes borularının hasar görmesi ve enfeksiyonun ilerlemesi ile hayatı tehdit eden akciğer hastalıkları gelişebilir. Silya hareket bozukluğu olan kişilerin yarısında iç organlar olmaları gereken yerin aksi tarafındadır. Örneğin kalp sol yerine sağda, karaciğer sağ yerine solda yer alır. Kartagener sendromu ismi verilen bu durum sinuzit ve sık kulak iltihabı ile birlikte görülür. Tüycük hareketsizliği olan kişilerin % 12 sinde dalak birden fazla olabildiği gibi, hiç olmayabilir. Kadın ve erkek yumurta hücrelerinin de hareket etmesi için silya gereklidir. Silya bozukluğu olanlarda infertilite görülür.

Silya bozukluğu olan çocuklarda da sık kulak enfeksiyonları sonucunda işitme kaybı gelişebilir. Beyinde silya bozukluğu olduğunda hidrosefali denilen su toplanması görülür.

Silya bozukluğunun genler ile kalıtılan bir hastalık olduğu saptanmıştır. Anne ve babanın ikisinin de gen bozukluğunu taşıması halinde çocukta hastalık görülmektedir. Hastaların üçte birinde iki gen hatası bulunmaktadır. Son yıllarda çok sayıda başka gen bozukluğu da saptanmıştır. Silya bozukluğunun daha önce tahmin edilenden çok daha sık olabileceği düşünülmektedir. Daha önce sık solunum yolu, kulak enfeksiyonu, bronşiektazi tanısı alan bir çok hastada silya bozukluğu olasılığı vardır.

Günümüzde genetik testler ile erken tanı önem kazanmıştır. Tanı konan hastaların uygun mikrop öldürücü ve solunum yolu hijyeni sağlayan tedaviler ile korunması mümkündür.

Yazının Devamını Oku

Çocukluk çağı astımında hedef tam kontroldür!

16 Mayıs 2016
Genlerimizi seçemeyiz ama çevreyi kontrol edebiliriz.

Astım çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıklarından biridir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde, çevre etkenlerinin uyarısıyla belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın belirtileri sık tekrarlayan öksürük, balgam, hırıltı ve nefes alma güçlüğüdür. Astım solunan havayı akciğerin hava keseciklerine taşıyan boruların mikrobik olmayan iltihabı sonucunda oluşur. Ülkemizin çocukları arasındaki sıklığı % 6-10 arasındadır. Sık görüldüğü akılda tutularak inatçı öksürüklerin nedeninin astım olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Ailede alerjik hastalıkları olan, bebekliğinde cilt veya besin alerjisi tanısı alan çocuklarda hastalığın seyri daha inatçı olabilir.

Astım tedavisi uluslararası meslek dernekleri ve kurumların son yenilikleri içine alan tedavi rehberleri uygulanarak yapılmalıdır. Başka hastalıkların tedavisi konusunda hekimlerin bireysel yöntem farklılıkları olabilirken, astım tedavisi her hekimce tedavi rehberleri doğrultusunda aynı yöntemle yapılmalıdır. En yeni tedavi rehberleri çocuk astımında da bulguların ve iltihabın tam kontrolünü önermektedir. Astımda kontrol edici ilaçların doğru kullanımı astım ataklarını engellemekte, çocukların okul ve sosyal kayıplarını azaltmaktadır. Sadece belirtilerin kontrolü yeterli olmayıp, iltihabi ölçütlerin ve solunum testinin de normal olması gereklidir.



Son yıllarda artan hava kirliliği, küresel iklim değişikliği, tütün kullanımı astım ataklarını arttırmaktadır. Hava kirliliği astım alevlenmelerine, havayolu aşırı duyarlılığına, acil hastane başvurularında, hastane yatışlarında, ilaç kullanımında artışa neden olmuştur.

İç ortam hava kirliliğinin de çocuk astımında önemli bir rolü bulunmaktadır. Tütün ürünlerine maruz kalan çocuklarda anne rahminden başlayan değişiklikler olmaktadır. Çocukluğunda ve ergenliğinde daha tütün dumanına maruz kalan çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları, astım atakları daha sık görülmektedir.

Çocuklar ve gençler sigaraya başlarsa hastalık ağırlaşabilir. Tüm dünyada gençlerde tütün kullanma oranları % 7-31 arasında değişmektedir. Nargile kullanım sıklığı tüm dünyada hızla artmaya devam etmektedir. Türkiye Küresel Gençlik Tütün Araştırması 2003-2012 yılları sonuçlarının karşılaştırılması 13-15 yaş arasında sigara kullanımının % 51, diğer tütün ürünü kullanımının % 88 arttığını ortaya koymuştur. Gelecek yıl sigara içmeye başlayabileceklerde artış % 96 oranındadır. Tütün kontrol yasaları tam uygulandığında çocukların acil astım başvurularının % 20 oranında azaldığı hem ülkemizdeki hem de uluslararası çalışmalar ile ortaya konmuştur. Bu nedenle kapalı alanda sigara içilmemesine önemle dikkat etmek gereklidir.

Yazının Devamını Oku

Annelik zor meslek!

8 Mayıs 2016
Yaşamın, size de benim kadar ödül tattırmasını dilerim. Anneler gününüz değil, yıllarınız, ömrünüz kutlu olsun.

Evladınızı kucağınıza aldığınız an hayatınızda bambaşka bir sayfa açıldı, anlatılmaz bir sevinç ve gurur yaşadınız. Kutsal ama çok fedakarlık isteyen bir göreve başladınız. Mesai süresi 24 saat, tatili, emekliliği olmayan bu meslekte karşılıksız çalışmaya gönüllü oldunuz. Ödülünüz topluma kazandıracağınız eserinizin mutluluk ve gurur verici anları olacak. Yaşamın, size de benim kadar ödül tattırmasını dilerim. Anneler gününüz değil, yıllarınız, ömrünüz kutlu olsun.

Sevgili genç anneler,

Anneliği öğrenmek kolay değildir. Anneliğin ilk günleri okuduğunuz kitaplardaki kadar romantik olmayabilir. Anneliğin zorlukları çok az yazılır. Kendinize iyi davranın, yanlışlarınızı hoş görün. Bebeğin sorunlarını çözmekte giderek daha bilgili ve deneyimli olacağınızı zannetmeyin. Tam bir sorunun çözümünü öğrendiğiniz zaman, o sorun kaybolacak ve baş etmeniz gereken yeni bir konu ortaya çıkacaktır. 

Kısır bir döngüye girdiğinizi hissedebilirsiniz. Beslenme, bez değiştirme, banyo, uyutma arka arkasına tekrar eden sonsuz bir döngü gibi görünmeye başlar. Bu durum, projelerini bitirmeye alışmış kariyer kadınlarına moral bozucu, zihin körelticigelebilir. Hele iki çocuğunuz varsa her ikisi için de yaptığınız işler tekrarı arttıracaktır. Yanlış yapacağınızı düşünmeyin, yaparsınız. Çocuğa bakarken kısa bir zaman aralığında çok iş bitirmeniz gerekir. İşleri doğru sıralamak ve başarmak kolay değildir. 

Bazen kendinizi çaresiz hissedeceksiniz. Mutlu ve güvende olması için herşeyinizi vermeye hazır olduğunuz çocuğunuz başka çocuklarca itilip kakılacak, alay edilecek. Size acı gelecek ama ani çözümler bulacaksınız veya aynı sıkıntıları yaşamış arkadaşınızdan öğüt alacaksınız. Annelik zor zamanda acilen yaratıcı çözümler bulma sanatıdır.

Özeliniz kalmayacak. Çocuğa her an yetişmeniz gerektiğinden veya çocuk size hep görmek istediğinden tuvaletde ve banyo yaparken bile yalnız kalamayacaksınız. Belli bir yaşa geldiğinde özel hayatınız ve dakikalarınız olması gerektiğini anlatın.

Emekler verdiğiniz çocuğunuz bir gün size isyan edecek, kendinizini suçlamayın Üzülmeyin tekrarlayan darbeler direnme gücünüzü arttıracak. İki yaşındaki çocuklar dünyayı anlamaya çalıştıklarından değişime karşı çok tepki gösterirler, kişisel algılamayın. Merak etmeyin, çocuklar okula başlayıncaya kadar ağır hakaret sözcükleri kullanmazlar.

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuzun gerçek tanısını biliyor musunuz?

3 Mayıs 2016
Buhar şeklindeki ilaçlar soğuk algınlığı tedavisi midir?

Bazı çocukların her hastalandıklarında elektrikli cihazlara konulan sıvı ilaçları soluduklarına tanık olmaktayız. Nebulizatör denilen sıvı ilaçları buharlaştıran bu cihazlar nerdeyse artık evlerin küçük elektrikli eşyaları arasına girdi. Çoğu aile bu ilaçların içeriklerini sorgulamadan, nefes rahatlatıcı diye kullanıyor. Soğukalgınlığı ve grip sırasında şişen nefes borularına iyi geldiği kanaati yaygınlaşıyor. Öyle bir alışkanlık oluşmuş ki, aileler hekime bile danışmadan çocuk öksürünce “buharlı ilacı” başlıyorlar.

Hallbuki, buhar şeklinde verilen ilaçların önerilmiş olması çocuğunuzun önemli bir solunum yolu hastalığı olduğu anlamına gelir.

Solunum yoluyla alınan ilaçlar, grip ve soğukalgınlığı tedavisi için kullanılmaz. Grip ile uyarılmış havayolu aşırı duyarlılığı veya astım tedavisinde kullanılır. Grip veya soğukalgınlığı, alerjisi olanlarda astım nöbetini tetikleyebilir , öksürük, hırıltı, balgam, nefes darlığı yapabilir. Solunum yolu aşırı duyarlılığı olmayan bir kişide enfeksiyonlar uzun süren öksürük nöbetine neden olmaz.

Tıp dünyasında birkaç tür ilaç sıvı olarak nefes yolundan verilebilmektedir.

Nefes yolu kaslarını gevşetenler: Soluk yolları etrafını döşeyen kaslar aşırı duyarlılığı ve alerjisi olan kişilerde aniden kasılabilir. Bu durum havanın akciğerlere taşınmasını zorlaştırır. Acil tedavi olarak bu kasları gevşeten ilaçlar buhar olarak verilebilir. Ancak bu uygulama kalıcı ve nedene yönelik tedavi değildir.

Kortizon içeren kontrol ediciler: Astım veya havayolu aşırı duyarlılığı olan çocuklarda atak sırasında mikrobik olmayan iltihabı yatıştırmak üzere kullanılır. Sıvı olarak uzun süre kullanımı yerine atak hafifledikten sonra aerosol formlarına geçilir.

Antibiyotikler: Kistik fibrozis veya doğuştan kronik enfeksiyona neden olan durumlarda bazı sıvı antibiyotikler aralıklı olarak buhar halinde kullanılabilir.

Yazının Devamını Oku

Bayramınız kutlu olsun çocuklar!

23 Nisan 2016
Sevgili çocuklar, sizlerin beyinleri hızla gelişmekte, algı ve hafıza yetenekleriniz biz büyüklerden çok üstündür.

23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramıdır.

Ulusal egemenlik bayramıdır, çünkü ulusal egemenliğin olduğu devletlerde yönetim gücü halktadır, bu güç kutlanmalı ve korunmalıdır.
Çocuk bayramıdır, çünkü siz çocuklar bu kavramın önemini anlarsanız ve gelecek nesillere aktarırsanız, ulusun egemenliği sonsuza dek devam eder.

Günümüzden bin yıl önce, Avrupa'da derebeylikler bulunmaktaydı. O zamanlarda köylüler köle durumundaydı. Derebeyi toprağın ve köylülerin sahibiydi. İnsanlar sınıflara ayrılmıştı. Yüzlerce yıl sonra insan hakları, özgürlük ve eşitlik ilkeleri dünyayı sardı. Teknoloji ve bilgi hızla gelişti, herkes kendi dalında çok iyi yetişti. Tek kişinin ne kadar akıllı, eğitimli ve deneyimli de olsa yeterli olamayacağı anlaşıldı. Ülkenin gelişmesi, kalkınması için emek veren, katkıda bulunan herkesin yönetimde söz hakkı olması demokrasilerde ve cumhuriyet yönetiminde sağlandı.

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk dedi ki:

“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”

Ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, yönetim gücü bazı kişilerde veya gruplarda değil halktadır. Ulusal egemenliğin en önemli simgesi seçim ile kurulan meclistir. Ulus egemenliğini meclisi seçerek sağlar. Yüzyıl önce ülkemiz yabancı işgali altındaydı. İşgal güçlerine karşı ulusun egemenliğinin bildirgesi Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 nisan 1920' de kurulmuştur. 23 nisan bu nedenle ülkemiz yaşadıkça gurur duyulacak bir bayramdır. Kutlayın, anlayın, anlatın.

Sevgili çocuklar,

Yazının Devamını Oku

Doğal ilacımız limon

11 Nisan 2016
Kışdan bahara geçerken bol bol limon tüketin.

Hava sıcaklığının çok hızlı değiştiği ve soğuk algınlıklarının arttığı bu günlerde direncimizi arttıracak besinlerin başında narenciyeler ve özellikle limon gelmektedir. Limon çekirdeğinde bulunan limonin isimli bir maddenin virus hastalıklarına bağışıklığı arttırdığı, sinir sistemini koruduğu, kanser ve obeziteyi önlediği bilinmektedir.

Limonin narenciyelere ekşi tadı verir. Limon C vitamini, folat, potasyum, flavonoidler de içerir. Bir limon günlük C vitamin ihtiyacının tamamından fazlasını karşılar ve yalnızca 22 kaloridir. Limon içinde bulunan çeşitli yararlı maddelerin ayrı ayrı sağlık için yararlı etkileri vardır.

Çocukların çoğu ekşi tadı nedeniyle limonu çok sevmezler. Limonata ve meyve suları ile içilmesi, salataların, yemeklerin üzerine sıkılması, kabuğunun salatalara, tatlılara, et ve balık yemeklerine rendelenmesi ile vücuda alabilirler. Limon kabuğunda da vücuda yararlı maddeler vardır.

Önemli not: Limonun aşırı tüketilmesi halinde diş minesini bozabilir, midesi hassas olanlara reflü veya ekşime yapabilir.

Yazının Devamını Oku

Bahar alerjileri erken başladı

5 Nisan 2016
Gözlerde sulanma, burun akması, hapşırma, öksürme, gözlerde kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterir.


Ağaçların çiçek açması ve polenlerin havaya saçılmasıyla bahar alerjisi olanlarda hapşırık, burun akıntısı başladı. Saman nezlesi, bahar nezlesi veya tıp dilindeki ismiyle alerjik nezle çok sayıda insanı etkileyen bir hastalıktır. Astımı olanlarda da bu dönemde yakınmalarda artış olabilmektedir.


POLENLER ALERJİYİ TETİKLİYOR

Bahar alerjilerinin en sık nedeni polenlerdir. Polen ağaç, ot ve bitkilerin çoğalmasını sağlar. Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak, bahar beklenen daha erken başlamakta, daha uzun sürmekte ve bitkiler daha çok polen üretmektedir. Polen tanecikleri havada uçuşarak başka bir bitkiye ulaştıklarında ve onun döllenmesini sağlarlar. Doğa için son derece gerekli bu tanecikler hassasiyeti olan bireylerde bağışıklık sistemini alarma geçirir. Alerjik kişilerin bağışıklık sistemi yanlışlıkla poleni vücuda saldıran bir mikrop gibi tehdit olarak algılar. Polene karşıt cisim üretir. Kana histamine adlı kimyasallar salgılar. Histamin burun kaşıntısı ve akıntısı başta olmak üzere bir çok alerjik belirtiyi tetikler.

Polen sayısı bir metre küpteki tanecik olarak hesaplanır. Tanecik sayısı ne kadar yüksek olursa yakınmaların şiddeti o kadar artar. Dünyanın çeşitli yerlerinde meteroroloji istasyonları veya alerji merkezleri polen sayısını bildirmektedir. Polenler özellikle rüzgarlı günlerde kilometrelerce yolculuk edebilir. Yağmurlu günlerde yere akarlar ve alerji yakınmaları azalır. Bahar aylarında polen dışında küf sporları da alerjiye neden olabilir. Küf mantarlarını taşıyan sporlar yağışlı havalarda artar. Küf alerjisi olanlarda alerjik nezle ve astım belirtilerini tetikleyebilir.


BAHAR ALERJİSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gözlerde sulanma, burun akması, hapşırma, öksürme, gözlerde kaşıntı, göz altlarında koyu renkli halkaların olması belirtilerin başlıcalarıdır. Havada taşınan alerjenler astımı da tetikleyebilir. Havayolu daralmasına bağlı öksürük, hırıltı, nefes darlığı ortaya çıkabilir.


BAHAR ALERJİSİ NASIL ANLAŞILIR NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Alerji cilt testi veya alerjene özgü kan testleri ile polen alerjisi saptanabilir. Alerjik reaksiyon sırasında kana salınan histamine maddesini bloklayan antihistaminik grubu ilaçlar yararlıdır. Alerji sırasında damarlar genişliyerek sıvı sızdırırlar ve doku şişmesine neden olurlar. Dekonjestan türü ilaçlar damarları büzüştürerek şişliği çözer. Burun spreyleri daha hızlı etki eder ve daha az yan etki gösterir. Kortizon içeren burun spreyleri alerjinin oluşturduğu iltihabi reaksiyonu baskılar. Göz alerjilerinde göz damlası da kullanılır.

BAHAR ALERJİSİNDEN NASIL KORUNALIM?

Polen alerjisi olanların açıklanan polen sayılarını izlemeleri yararlı olacaktır. Rüzgarlı havalarda çok sayıda polenin solunum yoluna ulaşması olasılığı olduğundan dışarda uzun süre yürümek doğru olmaz. Kapalı alana girdikten sonra burnu ve kirpikleri yıkamak yapışmış polen taneciklerini uzaklaştıracaktır. Rüzgar ve fırtına varsa evi havalandırmamak daha doğrudur. Yağmurlu havalarda polenler yıkanacağından, alerjisi olanların yağışlı havaların hemen ertesi dışarda olması daha güvenlidir.

Ağaçların çiçek açması ve polenlerin havaya saçılmasıyla bahar alerjisi olanlarda hapşırık, burun akıntısı başladı. Saman nezlesi, bahar nezlesi veya tıp dilindeki ismiyle alerjik nezle çok sayıda insanı etkileyen bir hastalıktır. Astımı olanlarda da bu dönemde yakınmalarda artış olabilmektedir.

Bahar alerjilerinin en sık nedeni polenlerdir. Polen ağaç, ot ve bitkilerin çoğalmasını sağlar. Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak, bahar beklenen daha erken başlamakta, daha uzun sürmekte ve bitkiler daha çok polen üretmektedir. Polen tanecikleri havada uçuşarak başka bir bitkiye ulaştıklarında ve onun döllenmesini sağlarlar. Doğa için son derece gerekli bu tanecikler hassasiyeti olan bireylerde bağışıklık sistemini alarma geçirir. Alerjik kişilerin bağışıklık sistemi yanlışlıkla poleni vücuda saldıran bir mikrop gibi tehdit olarak algılar. Polene karşıt cisim üretir. Kana histamine adlı kimyasallar salgılar. Histamin burun kaşıntısı ve akıntısı başta olmak üzere bir çok alerjik belirtiyi tetikler.

Polen sayısı bir metre küpteki tanecik olarak hesaplanır. Tanecik sayısı ne kadar yüksek olursa yakınmaların şiddeti o kadar artar. Dünyanın çeşitli yerlerinde meteroroloji istasyonları veya alerji merkezleri polen sayısını bildirmektedir. Polenler özellikle rüzgarlı günlerde kilometrelerce yolculuk edebilir. Yağmurlu günlerde yere akarlar ve alerji yakınmaları azalır. Bahar aylarında polen dışında küf sporları da alerjiye neden olabilir. Küf mantarlarını taşıyan sporlar yağışlı havalarda artar. Küf alerjisi olanlarda alerjik nezle ve astım belirtilerini tetikleyebilir.

Gözlerde sulanma, burun akması, hapşırma, öksürme, gözlerde kaşıntı, göz altlarında koyu renkli halkaların olması belirtilerin başlıcalarıdır. Havada taşınan alerjenler astımı da tetikleyebilir. Havayolu daralmasına bağlı öksürük, hırıltı, nefes darlığı ortaya çıkabilir.

Yazının Devamını Oku

Çöl kumları yine akciğer sağlığını tehdit ediyor!

29 Mart 2016
Çöl tozu solumak çocuklarda astım nöbeti ile hastane başvurularını arttırmaktadır. Astım nöbetlerindeki bu artış toz fırtınasından sonraki 5-6 güne kadar devam etmektedir.

Geçtiğimiz günlerde gökyüzünün sarı renkli bir sis ile kaplı olduğuna tanık olduk. Arabaların üzeri çamur kaplandı, camlar lekelendi. Havada kum tanecikleri asılı olduğunda sadece araba yüzeyleri değil, akciğerlerimiz de zarar görüyor.

Fırtınalar çöl kumlarını dünyanın çok değişik bölgelerine taşıyabilirler. Örneğin, Sahra Öölü'nden havalanan tozlar, Atlantik Okyanusu'nu geçerek Amerika Birleşik Devletleri, Güney Amerika ve Karayipler'e kadar ulaşmakta,Taklamakan Çölü'nden kalkan tozlar ise, dünya etrafında bir turu 13 günde tamamlamaktadır.

Çöl tozu fırtınaları olan bölgelerde astım sıklığı beklenen değerlerin üzerindedir. Çöl tozu solumak çocuklarda astım nöbeti ile hastane başvurularını arttırmaktadır. Astım nöbetlerindeki bu artış toz fırtınasından sonraki 5-6 güne kadar devam etmektedir.

Asya kıtasındaki toz tanecikleri 0,5-1 mikron çapta olduklarından aşağı solunum sistemine ulaşabilmektedir. Asya tozu kristal halde silika olan kuartz ve ayrıca alümina içermektedir. Bu iki mineral de akciğerde iltihap oluşturmaktadır. Ayrıca çöl kumlarından kalkan sülfat ve nitrat havada asitli gazlar ile birleşerek nitrik oksit ve kükürt okside dönüşmektedir. Bu kimyasallar alerjik reaksiyonları arttırmaktadır.
Çöl tozları üzerinde bakteri, küf mantarı, virüs gibi mikroplar yanı sıra polen tanecikleri de taşımaktadır. Çöl tozu fırtınaları sırasında havadaki mikrop yoğunluğu diğer günlerin dört katından daha fazla olmaktadır. Akciğer enfeksiyonları yapan mantar türleri ile menenjit mikroplarının bu tozlar ile taşındığı bulunmuştur.

Japonya’da yapılan bir çalışma çöl mineral tozlarından en fazla 6-12 yaşındaki erkek çocuklarının etkilendiğini ve astım nedeniyle hastaneye yatırıldıklarını göstermiştir. Kız çocuklarında ve bebeklerdeki olumsuz belirtiler ise bir hafta sonra çıkmaktadır.

Çöl tozları kalktıkları çölden çok uzaklara taşınabilmekte ve gittikleri yerlerde de solunum hastalıklarına neden olabilmektedir. Gobi Çölü tozlarının Kanada’da hastalıklara neden olduğu saptanmıştır.

Yazının Devamını Oku