Ozon tedavisi, genellikle standart tıbbi tedavinin eşlik ettiği, düşük riskli, tamamlayıcı, destekleyici ve rekombinasyon yaklaşımı olarak görülmelidir.
Uygulama şekline ve dozajına bağlı olarak ozon farklı hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Ayrıca yaşlanma karşıtı, detoksifikasyon ve zayıflama özelliklerine sahiptir.
Tedavide kişiye ve hastalığa uygun tedavi kullanılacak dozaj ve doğru antiozonant materyalin kullanılması çok önemlidir. Ozon tedavisi birçok hastalıkta yaşam kalitesini artırmada oldukça etkilidir. Yaşlanmayı geciktirmek ve gençleştirmek için kullanılır. Tamamen sağlıklı bireylerde; yaşlanmayı geciktirmek, enerjiyi yenilemek ve hastalıkları önlemek için kullanılabilir.
Ozon tedavisi kimler için uygundur?
Vücuttaki glutatyon seviyeleri yüksek kaldığında, insanlar daha sağlıklı hale gelir, daha iyi performans gösterir ve diğer birçok şeyin yanı sıra hastalıkları önlemede daha iyi hale gelir. Ayrıca glutatyon, mitokondri, hücrelerin enerji merkezleri ve vücudun hayati bileşenleri için daha iyi işlev sağlar.
Glutatyon, insan vücudu için kronik hastalıkların ve kronik hastalıkların semptomlarını azaltabilen çok önemli bir antioksidandır. Bu nedenle glutatyon içeren yiyecekleri yemek çok önemlidir. Özellikle genetiği değiştirilmiş gıdalar nedeniyle insan vücudunun ihtiyaç duyduğu glutatyonu gıdalardan doğru bir şekilde alamıyoruz.
Glutatyon eksikliği sorunlara yol açabilir
Glutatyon eksikliğinde bazı sorunlar görülebilir. Yaşlandıkça, vücudunuzun ürettiği glutatyon miktarı da azalır. Vücuttaki toksin miktarı arttığında glutatyon oranı bir şekilde düşer. Vücut için çok önemli olan antioksidanların azalması ile serbest radikaller yok edilemez ve vücuda ciddi zararlar verebilir. Vücuttaki azalmış glutatyon seviyeleri, iç veya çevresel faktörlerden kaynaklanabilir. İç faktörler; oluşumu, DNA onarımı, bağışıklık sistemi, oksidatif stresin önlenmesi ve vücutta glutatyon talebinin artmasının diğer nedenleridir. Dış etkenler ise vücudun gün içinde toksik maddelere maruz kalması nedeniyle vücuttaki glutatyon düzeylerinin azalmasının sonucudur.
Ağda, jilet, ip, cımbız ve kimyasal tüy dökücüler kalıcı bir çözüm değildir. Lazer epilasyonun prensibi kıl kökünde bulunan melanin adı verilen renkli maddeyi lazer etkisi altında ısıya dönüştürmek ve daha sonra bu ısı enerjisini kullanarak kıl kökünü yok etmektir.
Epilasyon için kullanılan 3 tip lazer vardır. Lazer epilasyona doğru lazer tipi ile başlamak çok önemlidir. Uygulamadan önce bir uzman cilt ve kıl yapısını değerlendirerek kişi için hangi lazer yönteminin doğru olduğuna karar vermelidir. Bu değerlendirme ile epilasyonun beklenen başarı oranı artar ve yan etki olasılığı azalır.
Lazer, istenmeyen tüyleri azaltmak için tasarlanmış bir tedavi türüdür. Uzun dalga boyuna sahip olduğu için tedavi süresine bağlı olarak daha koyu ciltlerde bile etkili sonuçlar alınabilir. Cildin derinliklerine daha etkili bir şekilde nüfuz eder. Tedaviden hemen sonra tüylerin yüzeyden uzaklaştırılması uygulama sonrası memnuniyeti artırmaktadır.
Lazer sistemi doğru seçilirse çok iyi sonuçlar vermektedir. Bu nedenle size uygun lazer epilasyon türünü mutlaka bir uzmana danışarak öğrenmelisiniz.
Merak edilenler
Lazer epilasyon işleminden önce ıslak bir mendil ile bölge deodorant ve diğer kozmetiklerden temizlenir. Bölgedeki tüyleri kesmek için bir tıraş bıçağı kullanın. İlk seanstan sonra seanslarda zaman kaybını önlemek için kişi kısaltma işlemini 3 gün önceden yapabilir. Lazer epilasyon sırasında ağrı genellikle minimum düzeydedir. Ancak çok ağrı çekenler için işlemden 1 saat önce topikal anestezik krem uygulanabilir.
Lazer epilasyon birkaç kurala uyulduktan sonra her mevsim mümkündür
Çoğu insan yazın lazer epilasyon fikrine endişeyle yaklaşmaktadır. Bu endişenin nedeni herhangi bir lazer epilasyon tedavisinden önce ve sonra verilen güneşten uzak kalma tavsiyelerinden kaynaklanır. Derin dalga boyundaki lazer epilasyon sistemleri, melanin pigmentini odaklayabilen ve hedefleyebilen hassas dalga boyları kullanır. Bu dalga boyları cilde zarar vermeden sadece kıl köklerindeki pigmente odaklanabilir.
Genellikle tercih edilen uygulamalar; cilt gençleştirme, yaşlanma karşıtı işlemler, leke sorunları, selülit çatlak tedavisi, yara izleridir. Mezoterapide cildin alt tabakasındaki kolajen ve elastin yapıları uyarılır. Uyarım sonucunda kan ve lenf dolaşımı düzelir ve yanıt verilir.
Mezoterapi sırasında kişilerin istek ve ihtiyaçlarına göre belirlenen mineraller ve amino asitler karıştırılarak belirli oranlarda enjekte edilir. Mezoterapinin uygun olmadığı kişiler ise; hamileler, inme hastaları, şeker hastaları, kanser hastaları, pıhtılaşma hastaları ve ürtiker hastalarıdır.
Mezoterapi sonrası beklenen yan etkiler kızarıklık ve morluktur. Beklenen bir yan etki oldukları için herhangi bir tedavi görmeden kendiliğinden geçerler. İşlem sonrası kişiden kişiye farklılık gösterse de sonuçlar ikinci veya üçüncü uygulamadan sonra görülmeye başlanır. Mezoterapi uygulandıktan sonra uzman tavsiyesi dikkate alınmalıdır. İşlemden sonra 2 gün su ile temas edilmemelidir.
Mezoterapi uygulamaları
Kaçınılması gereken işlemler kimyasal peeling ve açık tenli kişiler için lazer epilasyondur. Bu işlemler ciltte diğer yöntemlere kıyasla ciddi hasara yol açtığı için iyileşme sürecinde lekelenmelere yol açabilir. Bahar mevsiminde yapılabilecek işlemler ise;
Botoks çeşitleri
Botulinum toksini, belirli tipteki sinirlerin hareketini büyük ölçüde bloke ederek bir nörotoksin görevi görür. Botoks enjekte edilen kastaki sinir sinyallerini bloke ederek uygulama bölgesinde istenilen sonuç elde edilir. Botoks enjeksiyonundan sonra sinir sinyallerinin kesilmesi nedeniyle etkilenen kaslar geçici olarak felç olur veya donar. Bu sayede yüz bölgesindeki bazı kırışıklıklar yumuşatılabilir, azaltılabilir veya yok edilebilir. Botoks işleminin etkisi kişiden kişiye değişmekle birlikte 3 ila 6 ay arasında kullanılabilir.
Masseter botoks
C vitamini, vücudunuzu ve cildinizi korumaya, onarmaya ve iyileştirmeye yardımcı olan güçlü bir antioksidandır. Cildi onarmak için gerekli olan temel bir besindir. C vitamini tüm turunçgillerde ve bazı sebzelerde bulunur. Vücudunuz C vitaminini yiyeceklerden alır, ancak cildinizin C vitamininden faydalanabilmesi için topikal olarak uygulamanız gerekir.
C Vitamini ile genç ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz
Cilt bakım endüstrisinde C vitamini sentetik olarak üretilir ve çeşitli cilt bakım ürünlerinde kullanılır. Sentetik olarak üretilen birçok C vitamini türevi vardır, ancak bunların çoğu kararsızdır ve oksidasyona eğilimlidir. L-askorbik asit, C vitamininin en saf ve en yararlı şeklidir.
C vitamini, serbest radikallerin cilt hücreleri üzerindeki zararlı etkilerini nötralize etmeye yardımcı olan antioksidanlar açısından zengindir. Alın kırışıklıklarını, ince çizgileri, koyu lekeleri ve hiperpigmentasyonu etkili bir şekilde azaltır. Bu nedenle, C vitamini, zararlı etkilerle savaşmaya yardımcı olduğu için birçok cilt onarım ürününe aşılanır. C vitamininin tek dezavantajı, havaya, ısıya ve ışığa maruz kaldığında hızla oksitlenmesidir.
C vitaminin faydaları nelerdir?
Kırışıklıkları azaltır
Küçük dokunuşlar ile kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz
Vücuttan bahsetmişken, anne sütü rezervlerini etkilememek için anneler emzirme döneminde diyet yapmamalı ve yorucu egzersiz yapmamalıdır. Bunun yerine süt rezervlerini etkilemeyen masum uygulama derecesi ayarlanarak uygulanabilir. Ultrason ve radyo frekansı gibi uygulamalar uygun şekilde ayarlanırsa bu süreç insanlara zarar vermeden iyi yönetilebilir. Aynı şekilde doğum sonrası toparlanma masajı ve terapisi de faydalı olabilir.
Emzirirken yüz uygulamalarına ise özel dikkat gösterilmelidir. Hormonal durumlar pigmentasyon sorunlarına yol açar. Leke sorunları için ağır leke tedavileri ve lazer tedavilerinin yapılması uygun değildir. Hyalüronik asit bazlı saf dolgular zaten vücutta bulunduğu için doktor kontrolünde yapılabilir. Emzirme döneminde çok iddialı ilaç ve enjekte edilebilir uygulamalar önerilmemektedir. Bunun yerine emzirme dostu ürünlerle yapılan tıbbi tedaviler hem rahatlatabilir hem de yüze tazelik kazandırmayı kolaylaştırabilir.
Kişi yaptırmayı düşündüğü tüm işlemler için mutlaka alanında uzman ve tecrübeye sahip hekime başvurmalıdır. Yanlış ya da emzirme döneminde zararlı olabilecek uygulamaların yapılması geri dönüşü zor sonuçlara yol açabilir.
Küçük adımlar ile büyük değişiklikler yaratabilirsiniz
Artan hormon seviyeleri vücudun su dengesini doğrudan etkiler, bu nedenle vücudun her bölgesi suya ihtiyaç duyar. Gebeliğin sonlarında, tüm vücut rutininize nemlendirici adımı eklenmelidir. Hamilelik sırasında hormonal değişiklik ve kilo alımı cildin çatlamasına neden olabilir. Çatlaklar karın, göğüs, bel ve kalçalarda yaygındır. Çatlak oluşumunu yavaşlatmak için hamilelik sırasında vücudunuzun su ihtiyacını karşılamanız önemlidir. Ortaya çıkan çatlaklar için alanında uzman bir doktora başvurulmalıdır. Çatlak durumuna göre çeşitli tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Oluşan sivilceler için ilaç tedavisine dikkat
Hamilelik sonrası sivilce oluşumu lohusalıkta devam edebilir. Sivilce sorunları için cilt tipinize uygun bir ürünle yüzünüzü düzenli olarak yıkayın ve özel havlu kullanmadan cildinizi kurulayın. Akne tedavisine doktor kontrolünde başlayabilirsiniz ancak oral antibiyotik ihtiyacınız varsa bebeğiniz emzirmeyi bıraktıktan sonra yapmanız önerilir. Hormonlar dengelenene kadar saç dökülmesi veya saç uzamasının durması gibi sorunlara neden olabilir. Bununla birlikte, emzirme döneminde mineral ve vitamin eksikliği de saçların zayıflamasına neden olabilir. Bu süre zarfında alabileceğiniz bir önlem, saçınızın tedavi edilmemesidir. Kozmetik kullanmak yerine beslenmenize dikkat edebilir ve bir uzmana danışabilirsiniz.
Emzirme döneminde meme hijyeni büyük önem taşıyor
Doğum sonrası annelerin en hassas endişelerinden biri meme temizliğidir. Emzirmenin en etkili yolu ellerinizi ve meme uçlarınızı ılık suyla yıkamaktır. Çatlamış meme uçlarını temizlemek için sabun kullanılması önerilmez. Mantar enfeksiyonu geliştirmemek için göğüsler özellikle meme uçları nemli tutulmamalıdır.
Emzirme dönemi tamamlandıktan sonra kişi dilerse rahatsızlık duyduğu bölgelerde var olan sorunlar için estetik yöntemlerine başvurabilir. Unutmamak gerekir ki estetik yöntemler tekrar doğum düşünmeyen kişiler için daha idealdir. Tekrar doğum halinde yapılan işlemler etkisi kaybedebilir.
