Sedef Batı

Son dönemlerde moda olan ağırlıklı battaniyeler gerçekten uykuya dalmayı kolaylaştırıyor mu?

13 Şubat 2024
Şimdilerde uykusuzluk sorununa çare olsun, uykuya dalmayı kolaylaştırsın diye pek çok insan ağırlıklı battaniye kullanıyor. Üreticiler bu battaniyelerin uyku kalitesini ve uykuda geçen süreyi artırdığını iddia ediyor. Peki ama uzmanlar ve araştırmalar ne diyor?

Son yıllarda milyonlarca insan uyku kalitesini artırmak, uykuda daha uzun süre kalmak ve stresini azaltmak için ağırlıklı battaniye kullanmaya başladı. Yetişkinler arasında oldukça popüler olan ürünler artık bebekler, hatta yeni doğanlar için bile kundak şeklinde üretiliyor.

Bu battaniyelerin sarılmayı taklit ettiği, bu hafif baskının sevgi hormonu olarak bilinen oksitosinin salgılanmasında artış sağladığı, bu özelliği nedeniyle kalp ritmi ile tansiyonun düşürülmesine yardımcı olduğu iddia ediliyor.

Bundan 20-25 yıl önce şimdilerde bazaların altına kaldırılan ağır yün yorganlar kullanılırdı. Hâlâ daha sağlıklı olduğuna inandığı için yün yorgan kullananlar var. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda da ağır battaniyelerin bedeni daha iyi kavradığı için sakinleştirici etkisinin olduğu ileri sürülüyor.

Peki gerçekten ağır yün yorganlar şimdiki yorganlara göre daha mı sağlıklı?
Bu ağırlıklı battaniyeler uykumuzu nasıl etkiliyor?
Melatonin salgılanmasını destekliyor mu?

Yazının Devamını Oku

Çamaşır yıkarken yaptığımız bu hatalar giysilerimizin ömrünü kısaltıyor

8 Şubat 2024
Çamaşırlarınızı sıcak su ile mi yıkıyorsunuz yoksa soğuk su ile mi? Yumuşatıcı kullanıyor musunuz? Hangi çamaşıra ne kadar deterjan kullanıyorsunuz? Deterjanı makinenin içine mi yoksa deterjan gözüne mi koyuyorsunuz? Çamaşırları makineye kirli sepettinden aldığınız gibi mı atıyorsunuz yoksa tersini çeviriyor musunuz? Her soruya verdiğiniz cevap kıyafetlerinizin daha uzun ömürlü olmasını etkiliyor. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. İlkan Özkan ile çamaşır yıkaken yaptığımız hataları ve asıl yapılması gerekenleri konuştuk.

NE KADAR SICAK O KADAR TEMİZ Mİ?

1- Hangi kıyafetler sıcak su ile hangileri soğuk su ile yıkanmalı?

Doç. Dr. İlkan Özkan, çamaşırların yıkama sıcaklığının, çamaşırlardaki kiri ve lekeleri çözmek için gereken deterjan miktarını etkilediğini, yüksek sıcaklıklarda yıkamanın, deterjan kullanımını azaltmaya yardımcı olabileceğini ancak çamaşırların renklerinin solmasına ve çekmesine de neden olabileceğini belirtti.

Genel olarak, pamuklu çamaşırları 40-60 derecede, hassas çamaşırları 30 derecede, yünlü çamaşırları ise soğuk suda yıkamanın en iyisi olduğunu ifade eden Özkan, kumaş türlerine göre yıkama talimatlarını şöyle sıraladı:

Pamuklu çamaşırlar: Dayanıklı bir kumaş türü olan pamukluları yüksek sıcaklıklarda yıkamak genellikle güvenlidir. Ancak, çok kirli dahi olsa 60 dereceyi geçen sıcaklıklarda uzun yıkama aşırı çekmeye, tüylenmeye ve aşınmaya neden olabilir. 

Hassas çamaşırlar: Genellikle narin ve kolay yıpranan kumaş türleri olan hassas çamaşırları düşük sıcaklıklarda yıkamak önemlidir. Hassas çamaşırları yıkarken 30 derecenin altındaki sıcaklıkları tercih etmek daha iyidir.

Yünlü çamaşırlar: Hassas, kolay yıpranan ve keçeleşebilen bir kumaş türü olan yünlüleri soğuk suda elde ya da çok düşük devirde yıkamak çamaşırın ömrünü uzatacaktır. Yünlü çamaşırları yıkarken 30 derecenin altındaki sıcaklıklar tercih edilmelidir.

YUMUŞATICILAR DOST MU DÜŞMAN MI?

Yazının Devamını Oku

Kuvad sendromu babalara da hamilelik semptomları yaşatıyor

6 Şubat 2024
Çiftlerin bebek bekleme dönemi hem anne hem de baba adayı için oldukça heyecanlı geçer. Hormonlarda yaşanan değişimlerle birlikte anne adayı fiziksel ve psikolojik anlamda birçok değişim yaşar. Ancak bu süreçten sadece anne adayları değil baba adayları da etkilenir. 

Eşi Yıldız Çağrı Atiksoy hamile olan oyuncu Berk Oktay, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada baba adaylarının yaşadığı hamilelik belirtilerine dikkat çekti.

Oktay'ın, "Hamilelik süreci beraber gidiyor aslında. Yıldız kilo almıyor, ben alıyorum. 7 kilo aldım ben. Tıpta da böyle bir şey varmış, çok fazla empati kuran erkeklerde olurmuş. 'Sempatik gebelik' deniyormuş buna" sözleri pek çok kişinin yaşadığı Kuvad sendromunu yeniden gündeme getirdi.

Uzmanlara göre, genellikle hamileliğin 3'üncü ayından itibaren eşlerin babalık konusunda endişe duyması, hatta annenin ikiz kız kardeşinin ya da yakın arkadaşlarının sempatik gebelik sendromu yaşaması olası bir durum. Özellikle baba adayı, anne adayında meydana gelen fiziksel değişimlerin önemli bir kısmını yaşayabiliyor, karında büyüme, aşerme, mide bulantısı hatta doğuma doğru kramplar ve doğum ağrıları bile hissedebiliyor.

Biz de ‘Bir Sorudan Fazlası’ serimizde hem hamilelik döneminde benzer şeyleri yaşayan çiftlerle hem de Kadın Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe ile konuştuk.

'EŞİM DE BENİMLE BİRLİKTE KİLO ALDIKÇA MORALİM DÜZELİYORDU'

Ebru K. (37)

Ben hamilelik döneminde çok kilo aldım, iştahım o kadar açılmıştı ki ne yesem doymuyordum. 3'üncü aydan itibaren çok hızlı kilo almaya başladım. Eşim gayet fit bir adamdı haftada iki üç kere de spora giderdi ama benim hamileliğimle birlikte o da yatışa geçti.

Onun işte olduğu saatlerde ben evde çok fazla yemiyordum aslında ama akşam o eve geldikten sonra daha çok yemeye başlıyordum. Sonra baktım o da yavaş yavaş benimle birlikte yemeye, yemekten sonra atıştırmalık bir şeyler sipariş vermeye başladı. Sürekli ‘Canım tatlı çekti... Pizza mı söylesek, hamburger mi yesek?’ diye gece yarısı siparişler verir oldu.

Yazının Devamını Oku

'Her gün duş almıyor, aynı çorabı tekrar giyiyor, sigara kokuyor...' Çiftler arasında hijyen anlaşmazlıkları yaşayanlar anlatıyor

2 Şubat 2024
Kişisel bakım ve hijyen, çiftler için çok önemli bir konu. Taraflardan birinin kişisel temizliğine dikkat etmemesi nedeniyle pek çok çift sorun yaşıyor, hatta sırf bu nedenle ilişkilerini bitirenler bile oluyor. Bunun yanında bir de takıntıya dönüşen hijyen sorunu var ki bu da çiftlere oldukça zor zamanlar yaşatıyor. Sürekli duş alan ve partnerinin yeterince temiz olmadığını düşünenler, çocuk gibi sürekli talimat verenler ya da özellikle cinsellik yaşanacağı zaman bu hijyen meselesini aşırı abartanlar olabiliyor.

Eşiyle böyle bir sorun yaşayan bir okur, geçtiğimiz günlerde Washington Post’un tavsiye bölümüne yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Kocam her sabah kalkar kalkmaz duşunu alır. Ne olursa olsun istisnasız o duş uyanır uyanmaz alınır. Onu duş almadan kimse göremez. O gün bisiklet turuna çıkacak olsa bile yine önce duşunu alır. Noel sabahı çocuklar erkenden kalkıp hediyeleri açmaya can atarken bile herkes onun duşunu bitirmesini bekler.

Yaklaşık 10 yıl önce, bir aile dostumuza benim yeterince sık duş almadığımı söylediğini öğrendim. Ona bunun beni ne kadar incittiğini ve kendimi ne kadar kötü hissettirdiğini anlattım. Bana sürekli ne zaman duş alacağımı sormasının masum bir soru olduğunu düşünüyor ama benim için bu, kötü koktuğum anlamına geliyor. Bazen duşumu ne kadar hızlı aldığımdan bahsediyor. Ona binlerce kez benim duş almam hakkında konuşmayı bırakmasını söyledim ama o yanlış bir şey yapmadığını düşünüyor ve konuşmaya devam ediyor.

Sürekli saldırıya uğradığımı hissediyorum ama eşim bunun benim sorunum olduğunu ve bunu aşmam gerektiğini söylüyor. Ne yapmalıyım? Terapiye ihtiyacı olan ben miyim?”

* * * * *

Biz de hem benzer sorunlar yaşayan çiftlerin hikayelerini dinledik hem de Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu’ndan bu çiftler için tavsiyeler aldık.

‘DUŞ ALMADIĞI ZAMAN ONDAN UZAKLAŞIYORUM’

Yazının Devamını Oku

Yağmur yağmadan önce yaşanan romatizma ve migren ağrıları batıl inanç değil gerçekmiş

29 Ocak 2024
Kış aylarında havaların soğuması ile birlikte çevrenizde özellikle ileri yaştaki insanlardan 'Dizlerim, belim, sırtım ağrıyor' gibi şikayetlerine şahit olmuşsunuzdur. Bu insanlar gerçekten yağmur yağmadan birkaç gün önce kas ya da eklem ağrısı çekmeye başlar. Günler öncesinden hissettikleri ağrılar sızılar, oldukça isabetli hava tahminleri yapmalarını sağlar.

ABD'deki Georgia Üniversitesi’nden uzmanların gerçekleştirdiği bir araştırma, kronik ağrı çeken insanlar için hava durumunun tetikleyici bir faktör olabileceğini ortaya koydu. Araştırma kapsamında ankete katılan kişilerin yüzde 70'i davranışlarını hava durumuna dayalı ağrı tahminlerine göre değiştireceklerini söyledi.

Araştırmanın baş yazarı Christopher Elcik, "Hava durumları ile ağrı arasında daha tutarlı ilişkiler buluyoruz, dolayısıyla hava durumuna dayalı ağrı tahminleri yapmak daha mümkün görünüyor" dedi.

Bilim dergisi International Journal of Biometeorology'de yayımlanan çalışmaya 4.600'den fazla kişi katıldı. Migren hastalarının yüzde 89'u hava durumunu ağrı düzeylerini etkileyen bir unsur olarak tanımlarken yüzde 79'u hava durumunun ağrıyı tetiklediğini söyledi.

Biz de hava durumunun ağrılar üzerindeki etkisini İç Hastalıkları Uzmanı Aytaç Karadağ, Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Adam ile konuştuk. İşte 8 soruda havaların ağrılar üzerine etkisi…

1) Hava ve basınç değişimi eklemlere nasıl etki ediyor? Yağmurlu havalarda neden bazı insanların eklemleri ağrır?

Aytaç Karadağ: Özellikle kireçlenme olarak bilinen osteoartrit ve fibromiyalji olarak bilinen kulunç vakalarında soğuk hava ağrıları tetikleyebilir. Dahası ağrıların şiddetlenmesi soğuk havanın habercisi olabilir.

Soğuk hava, eklem sıvısının yoğunlaşmasına ve eklem kıkırdağının esnekliğinin azalmasına neden olarak kireçlenme ağrısını artırabilir. Öte yandan soğuk hava kaslardaki kasılmaları ve kan akışının azalmasını tetikleyerek fibromiyaljideki kulunç diye bildiğimiz kas ağrılarına da yol açabilir.

Yazının Devamını Oku

Soğuk havalar kalp sağlığımızı nasıl etkiliyor?

26 Ocak 2024
Kış aylarında soğuk havalar kalp damarlarının büzüşmesine neden olarak kalp krizi riskini artırıyor. Bu nedenle özellikle kış aylarında kalp hastalıklarında artış yaşanıyor. Peki soğuk hava kalbimizi nasıl etkiliyor? Neden kış aylarında kalp krizi daha çok yaşanıyor? Kimler risk altında? Soğuklarda kalp sağlığımızı korumak için ne yapalım? İşte 11 soruda soğuk havalarda kalbimizi koruma rehberi…

1- Kış aylarında kalp sağlığımız genel olarak nasıl etkileniyor?

“Vücutta soğuk hava adaptasyonu ısıyı vücutta tutmak ve kanı ana organlara yönlendirmek üzerine kuruludur. Göğüs ve sırt bölgesi, eller, ayaklar, saçlı deri, yüz soğuk havalarda ısı kaybının gerçekleşebileceği bölgelerdir” diyen Doç. Dr. Macit Bitargil, soğuk havaya maruz kalındığında vücudun ısı kaybını azaltmak için bu bölgelere giden damarlarda daralma ve spazm oluşturduğunu, böylece ısının vücut içinde daha çok korunmuş olduğunu fakat bunun sonucunda kalbin daralmış olan damarlara karşı çalışmak zorunda kaldığı için daha çok efor sarf etmeye başladığını ifade etti.

Bitargil, bu durumun vücutta tansiyonu artırdığını, bu mekanizmaların sonucu olarak kalbi besleyen damarların daha çok kana ihtiyaç duyduğunu ve özellikle kalbi besleyen koroner arterde sorun olan kişilerde bu durumun tehlike yaratabileceğini vurguladı.

2- Neden kış aylarında kalp krizi vakalarında artış yaşanıyor?

“Kışın, soğuk havalarda, kan damarlarındaki büzüşme mekanizması düşünüldüğünde, sağlıklı damarlara sahip olan insanlarda vücut bu duruma çabuk uyum sağlar ve genelde problem yaşanmaz” diyen Bitargil, damarları sağlıklı olmayan insanların bu adaptasyon mekanizmasına uyum sağlayamaması nedeniyle damar spazmları, azalmış kan akımları, pıhtı oluşum riskinde artış gibi nedenlerden dolayı kalp krizi, felç gibi sonuçlarla karşılaşabileceğini belirtti. Bitargil, damarın bulunduğu ve etkilendiği bölgeye göre ölümcül sonuçlar ortaya çıkabileceğini söyledi.

Bitargil, bütün bunların yanında, insanların soğuk havalarda dışarı çıkmayı çok tercih etmedikleri için özellikle yaşlı insanlarda, hareketsizlik, evde vakit geçirdikçe abur cubur yeme alışkanlıklarında artış ve kilo alımı ile kalp krizi ve felç riskinin artabileceğini sözlerine ekledi.

3- 'Soğuk havalar kalbin iş yükünü artırıyor' diyebilir miyiz?

Yazının Devamını Oku

Salyangoz kremleri gerçekten genşleştiriyor mu?

23 Ocak 2024
Salyangozlar, bedenlerinin kurumasını önlemek için mukus üretir. Ayrıca vücutlarında doğal olarak bulunan allantoin ve besinlerinden elde ettikleri kireçtaşı sayesinde kendi dokularını ve kabuklarını çok hızlı tedavi etme ve yenileme kabiliyetine sahiptir. Bu nedenle bazı kozmetik firmaları formülünde salyangoz özü içeren losyonlar, kremler ve cilt temizleme ürünleri üretiyor.

Peki bu ürünler iddia edildiği gibi cildi yeniliyor mu?
Oluşmuş kırışıklıklara etki eder mi?
Yaşlanmanın etkilerini geciktirir mi?Yara izlerini iyileştirir mi?
Bu ürünlerin içinde başka ne var?Satın alırken nelere dikkat etmek gerekir?

İşte 10 soruda salyangoz mukusu içeren ürünler ve etkileri...

SALYANGOZLAR NEMLENDİRİCİ VE YENİLEYİCİ MADDEYE SAHİP

1- Salyangozların mukusunun içinde ne var?

Salyangozların kendi dokularını ve kabuklarını onarmak için mukus salgıladığını, bu mukusun ‘allantoin’ adı verilen bir madde içerdiğini söyleyen Amato, salyangozların besinlerden elde ettikleri kireçtaşı ve vücutlarında bulunan doğal allantoin sayesinde kendi dokularını ve kabuklarını çok hızlı tedavi etme özelliğine sahip olduklarını ifade etti ve ekledi: “Allantoin, aktif bir nemlendirici ve yenileyici bir madde olduğu için cildin hücrelerini yenilemeye ve onarmaya yardımcı olur.”

Yazının Devamını Oku

Gıdısından, kaz ayaklarından, kırışıklıklarından kurtulmak isteyen çareyi yüz yogasında arıyor | Peki gerçekten işe yarıyor mu?

19 Ocak 2024
Yüz yogası, yüz kaslarını çalıştırıp cildin sarkmasını önleyerek ameliyatsız bir şekilde yıllara meydan okumak, daha genç görünmek isteyenlerin yeni gözdesi. Aslında yüzyıllardır uygulanan bu yöntem son dönemde sosyal medyanın da etkisi ile oldukça popüler bir güzellik trendi haline geldi.

Çoğunlukla yüze, alnın çevresine, çene çizgisine, boynun yanlarına doğru masaj yapmayı içeren yüz yogası, yanak ve yüz kaslarını güçlendirerek yüzünüzün yapısal görünümünü iyileştirmeyi vaat ediyor.

Fransız askısı, altın iğne, botoks, dolgu, mezoterapi, PRP gibi ameliyatsız birçok cilt ve yüz gençleşme yöntemi var ancak yüz yogası cerrahi olmayan bu işlemlere gerek olmadan yüzün gençleşmesine ya da genç kalmasına maliyetsiz bir alternatif olarak özellikle kadınlar tarafından tercih ediliyor.

Peki yüz yogasının gerçekten böyle bir etkisi var mı?Herkes yüz yogası yapabilir mi?Gıdıyı ve kırışıklıkları yok eder mi?Yüzün incelmesine fayda sağlar mı?Ne kadar sürede etkisini gösterir?

Yüz Yogası Eğitmeni Harika Aktepe ve Dermatolog Dr. Yasemin Fatih Amato ile yüz yogası hakkında merak edilenleri konuştuk. İşte 14 soruda yüz yogası dosyası…

5000 YILLIK GEÇMİŞİ VAR

Yüz yogası aslında yüzyıllardır uygulanıyor ama son yıllarda popüler bir güzellik trendi haline geldi. Biraz tarihinden bahseder misiniz?

Harika Aktepe:

Yazının Devamını Oku