Sedat Ergin

31 Mart yerel seçimi analizi (3) İl genel meclisleri ile merkez ilçe belediyeleri arasındaki güç dengesine bakınca...

13 Nisan 2024
Geride bıraktığımız 31 Mart yerel seçimlerinin en çok konuşulan sürprizlerinden biri, CHP’nin eskiden beri kalesi olarak görülen Trakya’da Kırklareli ilinin merkez ilçe belediyesinin, yani şehir merkezindeki belediyenin çok az bir farkla CHP’den MHP’ye geçmesiydi.

Daha önce iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan CHP’li Mehmet Siyam Kesimoğlu 20 bin 770 oyda kalırken, ondan 603 oy fazla oy alan MHP’nin adayı Derya Bulut 21 bin 173 oyla yarışı birinci bitirdi.

Kuşkusuz, Cumhur İttifakı bünyesinde varılan mutabakat çerçevesinde AK Parti’nin Kırklareli merkez ilçesinde aday göstermeyip taktik olarak MHP adayını desteklemesinin önemli bir rolü oldu sandıktan çıkan sonuçta.

Bu sonuç, Kırklareli’nin yerel yönetim düzeyinde bütünüyle MHP’ye geçtiği anlamına gelmiyor tabii ki. Kırklareli’nde, kalan 7 ilçe AK Parti (4), CHP (2) ve MHP (1) arasında dağıldı. İlginçtir ki, bu duruma rağmen Kırklareli’de kayıtlı bütün seçmenlerin oylarının yansıdığı il genel meclisinin toplamında CHP birinciliğini yine korudu.

CHP, geçen 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçiminde Kırklareli’nin tümünde 120 bin 259 oy almıştı. Geçen 31 Mart’taki yerel seçimde il genel meclisi sandıklarında CHP’ye buna çok yakın bir sayıda, toplam 119 bin 632 oy çıktı.

Bu sonuçta, Kırklareli ilçeleri arasında kalabalık bir nüfusa sahip olan Lüleburgaz’da CHP’nin sahip olduğu üstünlüğün oynadığı rolü özellikle vurgulamak gerekir.

KÜTAHYA’DA AYNI DURUM AK PARTİ LEHİNE

Burada karşımıza çıkan konulardan biri, seçimlerden sonra merkez ilçelerde alınan sonucun kamuoyunda sıkça bütün bir ildeki sonucu yansıttığı gibi algılanmasıdır.

Yazının Devamını Oku

31 Mart Yerel Seçimi analizi (2) 51 ilde ‘il genel meclisi’ sonuçlarında tablo büyükşehirlerden biraz farklı

12 Nisan 2024
31 Mart’ta gerçekleştirilen seçimin partiler açısından sonuçlarını değerlendirmeye çalıştığımız dünkü ilk yazımız, yerel seçimlerin kendine özgü işleyişinden ve ayrıca özellikle büyükşehirlerde ittifak sisteminin devreye girmiş olmasından kaynaklanan bir güçlüğün de altını çiziyordu.

Buradaki güçlük, ittifak sisteminin uygulandığı seçim bölgelerinde oylar ortak aday üzerinde toplandığında, işbirliğine giden partilerin sandıktaki gerçek gücünü ölçmenin mümkün olmayışıdır.

Şöyle ki, ortağından kendi adayına destek alan parti, her seferinde gerçek gücünün üstünde bir eşikte görünüyor. Bunun tam tersi bir durum da desteği veren parti açısından geçerli.

Yalnızca başkanlar değil belediye meclisleri seçiminde de aynı durum yaşanıyor. Örneğin, Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP, büyükşehirlerde ilçe belediye başkanlıkları ve belediye meclisleri seçimlerine ortak listeyle girdiler.

Bunun sonucu, örneğin İstanbul’da bu listelere oy veren MHP seçmenlerinin oyları, büyükşehir belediye meclisi toplamında AK Parti için yapılan hesaplamanın içinde göründü.

Bir başka anlatımla, oyların iç içe geçmesi, hangi partinin tekil olarak ne kadar oy aldığını okuyabilmemize izin vermiyor.

Buna karşılık, 30 büyükşehir dışında kalan ülkenin diğer 51 ilinde, il genel meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde böyle bir sorunla karşılaşmıyoruz. İlçe belediye başkanlıkları için sınırlı ittifak düzenlemeleri yapılmış olsa da, il genel meclisi seçimleri bu anlaşmaların dışında kaldığından, partilerin seçmen nezdindeki destek durumunu oyların karışması sorunu olmadan net bir şekilde okuyabiliyoruz.

TÜRKİYE’DE 

Yazının Devamını Oku

31 Mart seçimleri analizi (1) CHP VE AK Parti’nin gerçek oy miktarlarını nasıl okumalıyız

11 Nisan 2024
HER seçimden sonra bir seri yazıyla sandıkta alınan sonuçları, verilerden hareketle, önceki seçimlerle karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirerek ana yönelişleri okumaya çalışıyorum.

Aslında 31 Mart seçiminden sonra geçen on gün içinde pek çok yorum yapılan bazı başlıklarda tekrara düşme riskini de göze alarak, bu verilere biraz daha yakından bakmak istiyorum.

Öncelikle, bir yerel seçimi değerlendirirken muhakkak hesaba katmamız gereken önemli bir özellik var. Çünkü yerel seçimlerde hem büyükşehir/il/ilçe düzeyinde belediye başkanları hem de belediye meclisleri ya da il genel meclisleri için oy kullanıldığından, bütün bu kategorilerde değişiklik gösteren tablolar karşımıza çıkabiliyor.

Şöyle ki; seçmenler belediye ya da il genel meclisleri söz konusu olduğunda parti aidiyetini/yakınlığını ön planda tutarken, belediye başkanları için oy kullandıklarında bir dizi nedenle farklı partiden bir adaya yönelebiliyor.

Yerel adayın vasıfları ya da ittifak faktörü bu nedenler arasında gösterilebilir. Örneğin, Cumhur İttifakı’nın ortak adayla yarışa girdiği yerlerde AK Parti ve MHP oyları iç içe geçip tek bir küme altında görünüyor. İstanbul’da ortak aday AK Partili Murat Kurum’a verilen 3 milyon 431 bin dolayında oyun içinde MHP oyları da bulunuyor. Keza, CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na verilen 4 milyon 432 bin oyda CHP dışında birçok partiden oy gelmiş olması gibi.

Bu durum bizi her yerel seçimden sonra çok temel bir soruyla karşı karşıya bırakıyor. Belediye başkanlarının aldıkları oylar büyük bir ağırlık taşısa da özellikle ülke genelinde partilerin gerçek gücünü ölçmek istiyorsak bir yerel seçimde hangi verileri esas almamız gerekir? Ayrıştırmayı nasıl yapmalıyız?

İL GENEL MECLİSİ SONUÇLARI  NEDEN ÖNEMLİ

Bu ölçümü yapmak üzere başvurulan bazı kümeler var. 

Yazının Devamını Oku

Dışişleri Bakanı Fidan’ın seçim sahalarındaki profili

6 Nisan 2024
BU köşedeki uğraşımın bir parçası olarak dış politika alanındaki gelişmeleri yakından izlerken sıkça Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a odaklanıyorum.

Bu çerçevede Türkiye’nin dış siyasetine ilişkin yaptığı konuşmaları, verdiği mülakatları, sosyal medya paylaşımlarını mümkün olduğu kadar süreklilik içinde okumaya ve değerlendirmeye çalışıyorum.

Kendisinin, bakanlık görevine geldiği geçen haziran ayından sonraki dönemde bu köşede adını en çok geçirdiğim siyasi şahsiyet olduğunu tahmin ediyorum.

Fidan’ı yakından izliyor olmam, geride bıraktığımız yerel seçim kampanyası dönemi sırasında kendisinin Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde yürüttüğü ve dış politika mesajları da verdiği seçim çalışmalarının ister istemez radarıma takılmasına yol açtı.

*

Dışişleri Bakanı’nın seçim mesaisi, ilk olarak 13 Mart tarihinde Ankara’ya komşu Kırıkkale’de çarşıda yaptığı esnaf ziyaretleri ve ardından burada partisinin il örgütünün düzenlediği iftardaki konuşması ile dikkatime geldi.

Kırıkkale, seçimde Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP’nin yarışa kendi adaylarıyla katıldıkları bir şehrimizdi. Fidan’ın 13 yıl süreyle MİT Müsteşarlığı görevinde bulunmuş, terörle mücadelede ön planda rol oynamış kimliğiyle sahaya çıkmasının, Kırıkkale’nin milliyetçi dokusu içinde AK Parti açısından belli bir etki yaratmasının hedeflendiği tahmin edilebilir.

*

Ardından

Yazının Devamını Oku

Van’daki mazbata krizinin perde arkasını araladığımızda...

4 Nisan 2024
YÜKSEK Seçim Kurulu’nun (YSK) web sitesine girip “31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri” bölümünü ziyaret ettiğinizde, “Aday Listeleri” başlığı ile karşılaşacaksınız. Bu başlık altında “İl Seçim Kurulları Tarafından İlan Edilen Kesinleşmiş Aday Listeleri” alt başlığında “Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Listesi” de var.

Geçen 3 Mart tarihinden bu yana YSK’nın ilgili sayfasında duruyor tam sekiz sayfa tutan bu liste. Sekizinci sayfanın sonunda Van’daki büyükşehir belediye başkan adaylarının isimleri sıralanıyor. Alttan 17’nci sırada da “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi”nin (DEM Parti) adayı Abdullah Zeydan’ın adı yazılı.

YSK’nın bu nihai listeyi yayımlamasından önce ilan ettiği takvim çerçevesinde bütün yasal süreçler tamamlanmış ve yürütülen incelemede Zeydan’ın aday olmasına bir engel görülmediğinden kendisine listede yer verilmiştir. Zeydan da seçim gününe kadar Van’da seçim kampanyasını yürütmüştür.

Burada altını çizmemiz gereken nokta, YSK’nın bu listede Abdullah Zeydan’a yer vererek Vanlı seçmenleri kendisini seçilebilmeleri yönünde meşru bir beklenti içine sokmuş olmasıdır.

Abdullah Zeydan, geçen pazar günü yapılan seçimde Van’da kullanılan geçerli 442 bin 611 oyun 245 bin 573’ünü alıp (yüzde 55.48) Van’ın yeni büyükşehir belediye başkanı seçilmiştir.

En yakın rakibi olan ve 120 bin 147 oy alan (yüzde 27.15) AK Partili Abdulahat Arvas’a yaklaşık 125 bin kadar bir fark atmıştır DEM Partisi adayı.

*

Abdullah Zeydan, Van Büyükşehir Belediyesi’ne aday olmadan önce terör örgütü propagandası yaptığı suçlamasıyla Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, üç yıl bir ay hapis cezasına çarptırılarak cezaevinde yatmış bir siyasetçiydi. 2016 yılında tutuklandığında HDP Hakkâri milletvekiliydi.

Zeydan

Yazının Devamını Oku

Demokrasimizin dayanıklılığı ile iftihar edebiliriz

3 Nisan 2024
Geçen pazar günü yapılan yerel seçimler, hiç kimsenin tahmin edemediği bir dip dalgasının büyük bir sarsıntıyla kendisini dışa vurduğu sürpriz bir sonuçla kapandı.

Evet, bazı anketler İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde CHP’li adayların AK Partili rakiplerine önemli bir fark atacağına işaret ediyordu. Ancak geçen mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde anketlerde yapılan vahim hataların ardından, herkes bu kez biraz ihtiyat payıyla yaklaştı bu tahminlere; özellikle de İstanbul’la ilgili olanlara...

CHP’nin, her yerel seçimde olduğu gibi sahil şeridindeki gücünü koruması standart bir beklentiyi oluşturuyordu. Buna karşılık, Eskişehir’in zora girdiği, hatta İzmir’de sıkıntı olabileceği yolundaki söylentiler CHP çevrelerinde sıkça konuşuluyordu seçimden hemen önce.

Sonuçta her cephedeki siyasi aktörlerin tahminleri, hesapları altüst olmuştur. CHP, sahil şeridini aşıp bütün Ege bölgesindeki şehirleri almış, oradan Anadolu’nun içlerine kadar sokulmuştur. Ayrıca, Karadeniz sahil şeridinde kuvvetli bir şekilde bayrak göstermiş, Kilis ve Adıyaman gibi illerde “burada da varım” demiştir.

Seçimin en büyük sürprizi, AK Parti’nin 3 Kasım 2002 genel seçiminden bu yana ilk kez sandıkta Türkiye’nin birinci partisi olma vasfını kaybedip, ikinci parti konumuna gerilemesidir. On yıllardır yüzde 25 bandında sıkışmış olan CHP de bu sınırı geçip Türkiye’nin birinci partisi olarak sahneye çıkmıştır.

Kabul edelim ki bu tablo, geçen pazar akşamı sandıklar açılana kadar pek tahayyül edilemeyecek bir durumdu. Hatta, bir ihtimal olarak telaffuz edilse, pek çok insanın kaşını kaldırarak karşılık vereceği bir önerme olurdu.

Ama öncesinde tahayyül edilemeyecek bir durum, gerçeğin kendisi olarak sandıkta tezahür etmiştir pazar günü.

*

Sandıktan çıkan sonucu analiz etmek üzere pazar akşamından bu yana siyaset bilimciler, gazeteciler, anketçiler ve politikacılar tarafından pek çok neden dile getiriliyor.

Yazının Devamını Oku

Kuzey Irak’ta çekilen fotoğraftaki üçlü görüntü neyin habercisi?

19 Mart 2024
Son zamanlardaki en ilginç haberlerden biri Milli Savunma Bakanlığı’nın twitter hesabından yaptığı bir paylaşım üzerinden Türk kamuoyuna ulaştı. Bu haber, İkinci Ordu Komutanı Korgeneral Metin Tokel’in Kuzey Irak’ta sahada “Iraklı yerel yetkililer” ile yaptığı görüşmeleri anlatıyordu.

İki fotoğrafla desteklenmişti 10 Mart tarihli bu paylaşım. Birincisinde, Korgeneral Tokel, bir kısmı farklı menşeli üniforma giymiş askeri yetkililerle birlikte büyük bir haritanın üzerinde konuşurken görülüyor. Manzaradan dağlık bir arazide oldukları anlaşılıyor. Hemen arkalarında bir köprü dikkat çekiyor.

İkinci fotoğraf ise kapalı bir mekanda çekilmiş. Bir salonda “U” şeklindeki masanın etrafına bir dizi asker ve sivil giyimli şahıs dizilmiş. Masanın ucunda oturan Korgeneral Tokel’in arkasındaki duvarda bir harita asılı.

*

Mekân hakkında bilgi verilmemiş, yalnızca toplantının “Pençe- Kilit Harekât bölgesinin sınırları içerisinde”, yani Irak topraklarında ve “Iraklı yerel yetkililer” ile gerçekleştirildiği belirtilmiş.

Fotoğraflara bakıldığında, TSK heyetinin, hem Bağdat’taki merkezi otoriteyi temsil eden Irak Ordusu’nun temsilcileri hem de Mesud Barzani’nin önderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) bağlı peşmerge komutanları ile bir arada bulunduğunu fark etmek mümkündür.

Toplandıkları mekân da herhalde KDP denetimindeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne ait bir bina olmalıdır.

*

Milli Savunma Bakanlığı’nın paylaştığı habere göre, “

Yazının Devamını Oku

Suriye’deki DEAŞ meselesinde yollar Esad’a mı çıkıyor?

15 Mart 2024
BUNDAN önceki iki yazımızda güçlenen bir ihtimal olarak gündemde yerleşmeye başlayan ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve bu durumda Fırat’ın doğusundaki bölgede tutuklu bulunan binlerce DEAŞ’lı militanın akıbetine ilişkin soruları değerlendirmeye çalıştık.

Üzerinde durduğumuz çekilme senaryosunun bir başka önemli sorusu, bu bölgede bugüne kadar ABD’nin koruyucu şemsiyesinden yararlanmakta olan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ne olacağıdır. SDG, yani PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan YPG’nin merkezinde yer aldığı askeri örgüt...

SDG kadar, Fırat’ın doğusunda Suriye topraklarının yaklaşık üçte birini kaplayan bu örgütün kontrolü altındaki Özerk Yönetim’in geleceği de yine bu ucu açık soruların konusudur.

*

Bu sorular, ABD’de önümüzdeki kasım ayının başında yapılacak olan başkanlık seçiminin menziline girilmesiyle birlikte, gerek seçim döneminin tartışmaları gerek seçim sonucunun tetikleyebileceği muhtelif senaryolar bağlamında ele alınması gereken zor meseleler olarak karşımıza çıkacaktır.

Sonuçları, serpintileri Türkiye’yi birinci derecede ilgilendirdiği için bu başlıkların yakından izlenmesi gerekecektir.

Özellikle geçmişte başkanlığı döneminde Suriye’den ABD askerlerini çekmek konusunda kritik hamleler yapmaya kalkan, ancak her seferinde kendi müesses nizamı tarafından frenlenen Donald Trump’ın yeniden seçilme ihtimalinin yabana atılmaması gereken bir aşamada, bu sorular galiba her zamankinden daha çok önem kazanıyor.

Bugünkü yazımızda bu konuda geçmişte yaşanan gelişmeleri çok kısaca hatırlatıp, bundan sonrasına dönük genel bir değerlendirmede bulunmak istiyoruz.

*

Yazının Devamını Oku