Özgün Ünal

Kasko fiyatları nasıl ve neye göre belirleniyor?

6 Kasım 2020
Kasko değer listesi; Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği (TSB) tarafından düzenli olarak yayınlanmaktadır. Her ay yayınlanan bu listede araçlar yaşı, markası ve modeli gibi kriterlere göre sıralanır. Kasko araç değer listesine 15 yaşından küçük arabalar dahil edilir, kasko ve zorunlu trafik sigortası işlemlerinde bu listeye göre işlem yapılır.

Kasko ve zorunlu trafik sigortası bedelleri aracın geçmişi, araç sahibinin eğitim seviyesi, mesleği gibi spesifik özellikler nedeniyle değişebiliyor.

Yaşı 15’ten büyük olan araçlar kasko değer listesine dahil edilmiyor. Bu araçların zorunlu trafik ve kasko sigortaları için sigorta şirketlerinin teklif ettiği fiyatlar değerlendirilebilir. 15 yaşından büyük araçlar için zorunlu trafik sigortası ve kasko poliçesi yaptırırken araç sahibinin eğitim, meslek ve yaş gibi özellikleriyle aracın başından kaza geçip geçmediği gibi faktörler önem arz etmektedir.

Kasko sigortası fiyatlarını hesaplarken yapılan ilk işlem, aylık olarak yayınlanan ve tüm araçların modellerine ve yaşlarına göre değerlerinin belirlendiği araç kasko değeri listesinden yararlanmaktır. Bu kasko değer listesi temel alınarak hesaplanan kasko sigortası fiyatının üzerine araç sahibinin istediği diğer teminatlar eklenir ve poliçe bedeline ulaşılır.

Kasko değer listesi oluşturulma aşamasında, yeni ve 2. el araçlar için farklı olmak üzere birtakım yöntemler izlenir. Yeni otomobiller için imalatçı ve ithalatçı firmalardan alınan fiyat listeleri kullanılmaktadır. Aynı zamanda bu firmaların internet adresleri, galeriler ve araçla ilgili yayınlanmış olan bazı süreli yayınlar incelenir. 2. el araçlar için ise 2. el araç satışı yayınlayan internet siteleri ve gazetelerin seri ilanlar listesi esas alınmaktadır.

TSB web sitesinden erişilen kasko değer listesi sayesinde 15 yıldan yeni araca sahip tüm vatandaşlar araçlarının kasko bedelini öğrenebilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Nafaka ile ilgili merak edilenler

4 Kasım 2020
Bir kimsenin, bakmakla yükümlü olduğu kişilere, mahkeme kararıyla verdiği aylığa ‘nafaka’ denir. Mahkeme, nafaka ödenmesine ilişkin karar verirken nafaka yükümlüsünün ve nafaka alacaklısının durumunu gözeterek, ödenecek nafaka miktarına hükmeder.

Mahkeme, takdir edilen miktarın boşanma davası sonuçlandıktan sonra ödenmesini isteyebileceği gibi boşanma davası devam ederken de ödenmesini isteyebilir. Üç çeşit nafaka türü bulunmaktadır. Bunlar; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır. Yazımızın konusunu oluşturan nafaka türü ise yoksulluk nafakasıdır.

Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu’nun 175.maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde uyarınca; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Madde düzenlemesinden anlaşılacağı üzere nafaka isteyecek olan tarafın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmesi ve boşanmanın gerçekleşmesindeki kusurunun, nafaka istenecek kişinin kusurundan daha ağır olmaması gereklidir. Bu sebeplerin varlığı halinde yoksulluğa düşen taraf süresiz olarak yoksulluk nafakası isteyebilir. Bazı durumların gerçekleşmesi halinde nafaka borçlusunun ödeme yapma yükümlülüğü ortadan kalkerken, bazı durumların gerçekleşmesi halinde ise nafaka borçlusunun ödeme yapma yükümlülüğü mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Bu durumlar Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinin 3.fıkrasında düzenleme alanı bulmuştur. Söz konusu madde uyarınca; “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.” Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, nafaka alacaklısının evlenmesi, nafaka borçlusunun veya alacaklısının ölümü durumları gerçekleştiğinde nafaka borcu kendiliğinden kalkmakta olup, nafaka alacaklısının evli gibi yaşaması, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi gibi sebeplerin varlığı halinde, nafaka borçlusunun talebi doğrultusunda mahkeme kararı ile kaldırılır.

Adalet Bakanlığı, Türk Medeni Kanunu’nda yerini bulan yoksulluk nafakasına ilişkin olarak yapılan kanuni düzenlemeleri yeterli bulmayıp, son yıllarda konuya ilişkin öneriler getirmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından getirilen son öneri, nafaka borçlusunun, nafaka ödemesinin 2-6 yıl arasında sınırlanmasına ilişkindir. Yani nafaka borçlusu minimum 2 yıl, maksimum 6 yıl boyunca nafaka borcu ödeyecektir. Bu önerinin uygulanması hem nafaka borçluları hem de nafaka alacaklıları açısından birçok tartışmayı beraberinde getirebilir. Nafakayı takdir edecek olan mahkemenin, nafaka alacaklısının ve nafaka borçlusunun o andaki – yani karar anındaki- durumlarını değerlendirerek ödenecek tutar ve süre bakımından bir karara varması beklenendir. Nafaka borçlusu veya nafaka alacaklısı karar verilen süreçten sonra nafaka süresini ve nafaka tutarını etkileyecek bir değişim olduğunu düşündükleri takdirde karar veren mahkemeye başvurabilir ve bu hususların güncellenmesini talep edebilir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde ve şartları da sağlamasının ardından süre ve ödenecek tutar üzerinde güncelleme yapabilir.

Yazının Devamını Oku

4A SGK emekli maaş hesaplaması

28 Ekim 2020
Emekli maaşınız çalıştığınız süre, ödediğiniz prim miktarı gibi pek çok spesifik kritere göre hesaplanmakta. Uzun süre çalışan ve yüksek prim ödeyen sigortalıların görece daha fazla maaş aldığını gözlemlemekteyiz.

Emekli yaşı ve prim hesaplaması örneği olarak, 01.05.2008 tarihinden önce sigorta başlangıcı olanlar için emeklilik yaşını belirleyen temel unsur sigorta başlangıç tarihidir. Ancak 01.05.2008 tarihinden sonra sigorta başlangıcı olanlar için emeklilik yaşını belirleyen temel unsur prim gün sayısını ne zaman doldurduğudur. Örneğin 01.05.2008 yılında sonra girişi olan erkek çalışan (4A) 7200 prim gün sayısını 2035 yılına kadar doldurabilirse 60 yaşında, ancak 2035'den sonra prim gün sayısını doldurursa her 2 yıl için 1 emeklilik yaşı artarak 2044 ve sonrasında 65 yaşında emekli olabilecek.

2000 yılından önce 4A SGK sigorta girişi olanların emekli maaşı hesaplaması kat sayı ve aylık bağlama oranı, gösterge rakamı kullanılarak yapılır. Karışık bir formüle sahip olan emekli maaşı hesaplaması şu şekilde örneklendirilebilir. Mesela 2019 yılında emekli olacak bir kişi için esas alınacak değerler, 2018 yılına ait olacaktır. Yani, emekli olacağı yıldan bir yıl öncesine ait değerler baz alınır.

Kişinin yıllık ortalama kazancı hesaplanır. Bu hesaplama yapılırken son 10 yılın kazancı değerlendirilir. Daha sonra kişinin son 10 yıldaki kazancı 10’a bölünür, yıllık ortalama kazancı bulunur. Bu hesaplama sonrasında bulunan değer, gösterge tablosu ile karşılaştırılarak en yakın değer, gösterge rakamı olarak kabul edilir. SGK yani şimdiki adıyla 4A emekli maaşı hesaplama için Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu’na ait olan adresten sorgulama yapılmaktadır.

4B (Bağ-Kur) emekli maaş hesaplaması

2000 yılından öncesi için yapılan hesaplamalarda en son basamaktan 1 tam yıl prim ödemesi gerçekleşmiş ise primin %70’i maaş olarak bağlanır. Son basamaktan ödenmemiş durumlarda ise bir önceki basamağa göre hesaplanır.

*2000-2008 yılları arası için 4B emeklilik maaşı hesaplama formülü;

Ağırlıklı ortalama X Aylık bağlanma oranı = 4B emekli maaşı

2000-2008 yılları arası toplam prim gün sayısı / Toplam prim gün sayısı = Ağırlıklı ortalama şeklindedir.

Yazının Devamını Oku

Doğum sonrası para yardımı

24 Ekim 2020
Türk vatandaşı ve Türkiye’de doğum yapacak olan anne adaylarına devlet tarafından maddi destek sağlanmaktadır. Bunlardan en önemlisi doğum parasıdır. Bu yardım için anne adayları başvuru yapmalıdır. Doğum parası, kanunda 4A ve 4C sigortası olarak çalışan anne adaylarına verilmektedir. Aday anne SGK’ya bağlı çalışmıyorsa; babanın SGK’lı olması doğum parası alınabilmesini sağlar.

Hesaplama anne adayının aldığı brüt ücret üzerinden uygulanır. Anne adayının doğumdan önce son 3 ay içerisinde yatan brüt ücretin toplamına göre yapılan hesaplamada aday annenin günlük brüt ücretinin 3’te 2’si ödenmektedir. Bu ödemeyi SGK yapmaktadır. Doğum rapor parası, çalışan annenin yatan brüt ücretine göre değişiklik gösterir.

Örneğin son üç ayda yatan brüt ücret toplamı 8500 TL ise, 8500 / 90 hesabıyla günlük brüt ücret hesaplamasına baktığımız da günlük annenin kazancı 94,44 TL olacaktır. SGK’lı anne adayının 16 ya da 20 haftalık doğum izni olacağından, burada 16 hafta için toplam 112 TL günlük doğum parası sağlanacaktır. Yani, günlük brüt ücret 94,44 TL olduğuna göre, alınabilecek günlük doğum parası: 62,96 TL (94,44 x 2/3) olacaktır. Alınacak toplam doğum parası ise: 7.051,85 TL (62,96 x 112) olarak hesaplanmaktadır.

Aynı şartlar altında çalışan anne adayının şayet ikiz bebeği olduysa, bu sefer doğum izni 20 hafta olacaktır. Bu durumda alınacak olan doğum parası: 8.814,4 TL (140 x 62,96) olacaktır.

Doğum parasını kimler alabilir?

SSK’lı olmayan bir anne adayına bu para verilmez. Ancak SGK’ya bağlı çalışan anne adaylarına verilen bu paranın alınabilmesi için gerekli şartlar vardır bunlar ise şu şekildedir:

- Anne adayının raporun başladığı tarihten sonra iş yerinde çalışılmıyor olması gerekir,

- Doğum izni tarihi başlamadan önce anne adayı işten çıkarsa doğum parasını alamaz,

- Bebeği dünyaya gelmiş anne adayının doğumun gerçekleştiği tarihten önce son bir yıl içinde en az 90 gün sigorta priminin olması gerekmektedir,

Yazının Devamını Oku