Dr. Gülden Dönmez

Sınavlara hazırlık sürecinde deneme sınavı çözmek

15 Şubat 2021
Sınavlara hazırlık sürecinin olmazsa olmazıdır deneme çözmek. Sınav zamanı yaklaştıkça daha da sıklaştırmak şartıyla belli aralıklarla gerek branş denemeleri gerekse tam denemeleri çözerek öğrenciler eksikliklerini görmelidir. Deneme çözmek sınavlara hazırlanan öğrencilerin rutini hâline dönüşse de öğrencilerden gelen bazı sorular “deneme çözmenin öğrenciye ne şekilde en faydalı olacağı” konusunun tam olarak bilinmediğini düşündürdü. Bu sebeple çözülen deneme sınavlarından maksimum kazancı elde etmek için nelere dikkat edilmesi gerektiğine başlıklar halinde değinmek istedim.

Deneme sınavı çözmeye ne zaman başlanmalı?

Yapılacak deneme sınavının (bu sınav branş denemesi olabileceği gibi tam deneme de olabilir) içeriğindeki konuların büyük çoğunluğu biliniyorsa deneme çözülmeye başlanabilir. Fakat çok konu eksiği varken deneme çözmek zaman kaybıdır. Deneme çözmek için kullanılacak zaman eksik olan konuları çalışmak için kullanılabilir.

Hangi saatlerde deneme çözülmelidir?

Deneme çözmek kadar denemenin hangi saatte çözüleceği de önemlidir. Bunun için en uygun saat ise hazırlanılan sınavın gerçek saatidir. Örneğin sabah 10.00'da yapılacak bir sınav için denemelerin de saat  10.00'da çözülmesi en uygundur. Bununla birlikte gün içinde çözülen branş denemeleriyse özellikle zihnin açık olduğu saatlerde çözülmelidir.  Gün sonunda çözülecek bir denemeden zihin yorgun olduğu için beklenilenin altında başarı elde edilmesi muhtemeldir. Bu durum da öğrencinin moralinin ve motivasyonunun bozulmasına sebep olabilir.

Ne sıklıkta deneme çözülmelidir?

Ne sıklıkta deneme çözüleceği, öğrencinin sınava hazırlanma sürecinin hangi aşamasında ve ne seviyede olduğuyla ilişkilidir. Sınava hazırlanma sürecinin başında daha seyrek olmak üzere sınavı kapsayan konularla ilgili eksikler tamamlandıkça ve sınav tarihi yaklaştıkça deneme çözme sıklığı arttırılmalıdır. Örneğin bu sene Haziran ayında YKS’ye katılacak bir öğrenci Şubat ayında olduğumuz şu dönemlerde TYT konularının büyük bir bölümünü bitirdiyse haftada bir TYT denemesi çözebilir. Diğer günlerde de gün aşırı TYT branş denemeleri çözmesi oldukça faydalı olacaktır.

Deneme çözerken hangi ders sırası takip edilmelidir?

Öğrencilerden en çok duyduğum sorulardan biridir “denemeyi çözerken önce hangi dersten başlamalıyım ve hangi sırayla çözmeliyim” sorusu. Aslında deneme çözmenin amaçlarından biri de bu soruya cevap bulmaktır. Deneme çözerken farklı sıraları izleyerek zamanı hangisinde daha verimli kullandığınızı, hangi sırayla çözdüğünüzde kendinizi daha rahat hissettiğinizi görebilirsiniz. Bu sebeple girdiğiniz farklı denemelerde bu uygulamayı yapmaktan çekinmeyin. En kötü ihtimal takip ettiğiniz sıranın çok verimli olmadığını görürsünüz. Bu durum belki o denemeden iyi bir sonuç almanıza engel olabilir ama gerçek sınava girmeden,  kullandığınız yöntemin doğru olup olmadığını öğrenmek çok büyük bir kazançtır.

Yazının Devamını Oku

Ders çalışma programı neden önemlidir? Nasıl hazırlanmalıdır?

1 Şubat 2021
Öğrencilik sürecinin en sorunlu zamanı sınav zamanıdır. Özellikle derslere çalışmak için sınavların yaklaşması beklendiyse dağ gibi yığılan konularla baş etmek bir o kadar güç olur. Bu sorunla başa çıkmanın en iyi yolu planlı ve programlı çalışmaktır. Süreç boyunca planlı çalışan öğrencilerin sınav zamanı yapacağı tekrar, öğrencinin sınava hazır olmasında yeterli olacaktır.

Planlı çalışmak, özellikle merkezi sınavlar için daha büyük bir ihtiyaçtır. Nasılsa sınava daha zaman var diyerek yapılan ertelemeler, ders çalışırken sevilen derslere ağırlık verip sevilmeyen dersleri çalışmayı ertelemek öğrencilerin en çok yaptığı hatalardır. Bununla baş etmenin en iyi yollarından biri planlı çalışmaktır.

Ders çalışma programlarıyla ilgili doğru olduğuna inanılan yanlışlar

Sınavlar yaklaştıkça, öğrencilerin rehber öğretmenlerden ders çalışma programı istediklerine ya da hazırlanan standart ders programlarını uygulamayı denediklerine daha çok tanık oluyorum. Fakat herkesin eksiklerinin farklı olduğunu düşündüğüm için ders çalışma programının bireysel olarak hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca kişinin eksiklerini yine en iyi kendisi bileceği için en verimli programı kendisinin hazırlayacağı en azından bir öğretmeninin rehberliğinde öğrencinin de kendi programını hazırlama sürecine katılması gerektiği kanısındayım.

Öğrencilerin en çok sorduğu sorulardan biri günde kaç soru çözmeleri gerektiğidir. Bu soruya standart bir cevap vermek doğru bir yaklaşım değildir. Öğrencilerin çalışmaya başladığı ilk zamanlar konu eksikleri daha fazladır. Konu eksikliklerini tamamladıkça günlük çözdükleri soru sayılarını da artırmaları beklenir. Ayrıca burada oldukça önemli olan bir diğer nokta da çözülen soruların niteliğidir. Öğrenciler günlük çözecekleri soru sayısını fazla tutmaya odaklanınca bazen çözemedikleri soruların cevapları öğrenmeyi ihmal edebiliyor. Bu hataya düşen öğrenciler hep çözebildiklerini çözmeye devam ederken çözemedikleri konusunda kendilerini geliştiremeyeceklerdir. Asıl yapılması gereken öğrencilerin testlerde çözemedikleri soruların çözümlerini öğrenmesi ve belli aralıklarla (örneğin 2 haftada bir) birkaç kez tekrar yaparak önceden çözemedikleri ve çözümünü öğrendikleri soruları şimdi çözüp çözemediklerini görmeleridir.

Yazının Devamını Oku

Akademik yönden başarılı öğrencilerin ortak özellikleri

4 Ocak 2021
Akademik olarak başarılı öğrenciler gerek velilerin gerekse sınavlara hazırlanan öğrencilerin her zaman dikkatini çekmiştir. ‘Bu öğrenciler ne yaptı, ne çalıştı ve çözdü de bu okullara girebildi’ diye araştırılır, onların çalışma yöntemleri örnek alınarak benzer başarıların elde edilebileceği düşünülür. Ne çalıştıkları da önemli olmakla birlikte etkili çalışma yönteminin herkesin kendi kişisel özellikleri ve konu eksiklerine göre düzenlenmesi gerektiğini düşündüğüm için bu öğrencilerin ne çalıştıklarından ziyade nasıl davrandıklarını ele almak istiyorum.

Öğretmenlik yaptığım süreç içinde farklı sınıf seviyelerinde ve ÖSYM’nin yaptığı farklı sınavlara hazırlanan öğrencilerle çalışma olanağım oldu. Akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin büyük çoğunluğunun sergilediği ortak davranışları aşağıdaki şekilde sıralayabilirim.

Hedefleri vardır: Şu ana kadar çalıştığım başarılı öğrenciler arasında hedefi olmayan, neresi gelirse oraya giderim diye düşünene hiç rastlamadım. İnsanın herhangi bir konuda hedefinin olması yaşayacağı sorunlarla mücadele etme gücü vereceği için sınava hazırlanmanın oldukça uzun ve emek isteyen bir süreç olduğu düşünüldüğünde bu süreç boyunca öğrenciyi motive edecek bir hedefin olmasının önemi açıkça görülmektedir.

Zayıf ve güçlü yönlerinin farkındadırlar: Öğrencilerimle yaptığım bireysel rehberliklerin ilkinde onlara mutlaka hangi derslerde iyi, hangi derslerde kötü olduklarını sorarım. Başarılı öğrenciler kendilerini oldukça detaylı analiz eder. Hangi derste başarısız olduklarını söylemek gibi genel ifadeler kullanmaktan ziyade hangi dersin hangi konularını yapamadıklarını, hatta niye yapamadıklarını bile anlatırlar. Bu çok önemli bir adımdır. Bir sorun varsa o sorunun çözülebilmesi için öncelikle sorunu tanımlamak gerekir. Öğrenci bu aşamayı geçmiş, sorununu tanımlamıştır. Bundan sonrası o soruna çözüm yolu aramaktır.

Planlı çalışırlar: İşte bu çözüm yolunu arama kısmında mutlaka bir planları olur. Başarılı hiçbir öğrencinin gelişigüzel çalıştığına henüz rastlamadım. Hangi ay hangi konuyu çalışacakları ve hangi kitapları çözmeleri gerektiğini en başından planlamışlardır. Bu süreçte girdiği denemelerin sonuçlarına göre planlarını gözden geçirerek küçük güncellemeler yaparız.

Başaracaklarına inanırlar ve karşılaştıkları zorluklar karşısında pes etmezler: Tabii ki her deneme sonucunun istedikleri gibi gelmediği zamanlar olur, olacaktır da. Ya da hayatta  hepimizin başına her şey gelebiliyor. En yakın deneyimi Covid-19 salgınıyla birlikte yüz yüze eğitime ara verilip online eğitime geçildiğinde yaşadık. Sınava 3 ay kala, en çok ihtiyaç duyulan zamanda pandemiden dolayı binlerce sınav öğrencisi yüz yüze eğitimden mahrum kaldı. Tüm dünyayı etkileyen bu salgın onların psikolojisini hiç bozmadı, motivasyonlarını düşürmedi diyemem. Fakat kısa sürede durumu kabullenip ellerindeki olanakları en iyi şekilde kullanarak çalışmalarına devam ettiler.

Oldukça eğlencelidirler: Söylemeden geçemeyeceğim. Yaygın bir inanç vardır. Akademik başarısı yüksek olan öğrenciler sürekli ders çalışan tipler olduğu için gezmeyi, eğlenmeyi bilmezler, genelde sıkıcıdırlar diye düşünülür. Aksine oldukça ince espri yeteneğine sahip ve eğlencelidirler, gezmeyi ve eğlenmeyi de herkes kadar severler. Fakat bunların hiçbirinin, kendilerini programlarının gerisinde bırakmasına izin vermezler.

Yazının Devamını Oku

Daha güzel günler için…

28 Aralık 2020
Hepimiz için zor geçen bir yılı geride bırakıyoruz. Hâlbuki 2020’yi ne umutlarla karşılamıştık. Şimdi bir an evvel gitsin de kurtulalım diye gözümüz takvimde.

Sanki yaşanan bütün kötü olayların sebebi 2020 yılında olmamızdan kaynaklanıyor ve bu yıl çıkınca hayatımızdaki olumsuz her şeyden kurtulacakmışız gibi…

Dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan;
Orman yangınlarının,
Sel ve çığ felaketlerinin,
Depremlerin,
Trafik ve uçak kazalarının,

Yazının Devamını Oku

Başarılı olmak nedir?

14 Aralık 2020
Oldukça sık duyarız “başarılı” kelimesini. Dikkat ettim de genelde benzer cümlelerde kullanılıyor bu sözcük: “Çok başarılı bir çocuk, notlarının hepsi çok yüksek”, “O kadar başarılı ki, işinde sürekli terfi alıyor” şeklindeki cümlelerde rastlıyorum daha çok “başarılı” sıfatına.

Sizin hiç dikkatinizi çekti mi, insanlar kimleri ‘‘başarılı’’ buluyor? Peki, bir kişinin başarılı olarak değerlendirmesinde ölçüt nedir? Ben bu konuya biraz kafa yordum ve düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle “başarılı” sözcüğünün Türk Dil Kurumu tarafından nasıl açıklandığını merak ettim. Başarılı sözcüğünün anlamına Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünden baktığımda ise şu açıklamayla karşılaştım:

1. Başarı gösteren, muvaffakiyetli: Oldukça başarılı bir öğrenciymiş, notları ortalamanın üstünde.

2. Başarılmış, üstesinden gelinmiş: Başarılı bir deneme.

Yazının Devamını Oku

ALES nedir? ALES’e nasıl hazırlanılmalı?

7 Aralık 2020
Üniversite sayılarının artması, kariyer olanaklarının gelişmesi, sürekli eğitimin yaygınlaşmaya başlaması ve üniversite mezunu işsizlerin sayılarının her geçen yıl hızla yükselmesi gibi sebeplerle ALES de popüler sınavlar arasında yerini korumaya devam ediyor.

Bu yazımda, ALES ile ilgili şu soruların cevap bulabilirsiniz: ALES nedir, ne zaman yapılır, nerelerde kullanılır, alınan puan ne kadar süre geçerlidir, sınavın içeriği nedir ve en önemlisi bu sınava nasıl hazırlanmalıdır?

ALES nedir? Kapsamı ve puanlama sistemi ne şekildedir?
ALES’in açılımı Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’dır. ÖSYM tarafından senede 3 kez yapılır ve bu sınavın sonuçları, açıklandığı tarihten itibaren beş yıl süreyle geçerlidir.

ALES, 50 sayısal ve 50 sözel sorularının bulunduğu iki testten oluşmaktadır. 100 sorudan oluşan bu sınav için 150 dakika (2,5 saat) cevaplama süresi verilmektedir. ALES sorularının derslere göre konu dağılımları aşağıdaki gibidir:


- Matematik: Temel kavramlar, basamak kavramı, bölme ve bölünebilme, asal çarpanlar, EBOB-EKOK, rasyonel sayılar, sıralama, basit eşitsizlikler, mutlak değer, özdeşlikler ve çarpanlara ayırma, üslü sayılar, köklü sayılar, denklemler, oran-orantı, problemler,  kümeler, işlem, saymanın temel ilkesi ve olasılık.

Yazının Devamını Oku

Diskalkuli (Matematik öğrenme bozukluğu) nedir?

17 Kasım 2020
Diskalkuli, çok fazla bilinen bir öğrenme bozukluğu olmamasına rağmen öğrencilerin hayatlarında oldukça etkili olabilmektedir.

Kim bilir kaç çocuğa zamanında bu teşhis konup gerekli çalışmalar yapılmadığı için matematik yüzünden okuldan nefret etmiş, bu sorunu aşamadıkları için yaptıkları meslek seçimleriyle hayatları farklı yöne gitmiştir. Diskalkuli’yi genel hatlarıyla tanıtmak amacıyla hazırladığım bu yazımda Prof. Dr. Sinan Olkun’la görüşme yaptık. Değerli hocam bu konuda oldukça önemli bilgiler verdi.

Diskalkuli nedir, ne değildir?

Diskalkuli en yalın ifade ile sayma ve hesaplama güçlüğü demektir. Gelişimsel diskalkuli olarak da bilinir. Bir zekâ geriliği ya da genel bir öğrenme güçlüğü asla değildir. Birey, sayma ve hesaplamaya dayalı kavram ve işlemleri öğrenmekte zorluk çeker ancak diğer her şeyi hatta matematiğin diğer konularını bile öğrenebilir. Bu nedenle kimi araştırmacılar buna sayı körlüğü de demektedir. Okul matematiği açısından akranlarından 2 yıl veya daha fazla geride kalabilirler. Genel olarak matematik öğrenmesi son derece yavaş olur. Öğrendiklerini de çok çabuk unutabilir.

Nasıl teşhis edilir? Bu teşhisi veli ya da öğretmenler yapabilir mi, yoksa bu konuda uzman kişiler mi yapmalı?

Diskalkuliyi ve diskalkuliye sahip bireylerin özelliklerini bilmek teşhis süreci açısından oldukça önemlidir. Özellikle bu aşamada velilere ve öğretmenlere oldukça önemli sorumluluklar düşmektedir. Veli ve öğretmenler teşhis koyamazlar ancak öğrenciyi gözlemleyerek diskalkuli belirtileri taşıyıp taşımadığını tespit edebilir ve ilgili uzmanın teşhis koyması için süreci başlatabilirler. Diskalkulisi olan öğrencilerin erken yaşta tespit ve teşhisinin eğitim gidişatları açısından önemi dikkate alındığında okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin diskalkuliyi ve diskalkulisi olan çocukların özelliklerini bilmelerinin önemi daha da artmaktadır. Ancak yakın zamanda yapılan birçok çalışma öğretmenlerimizin diskalkuliyi yeterince bilmediklerini göstermektedir.

Diskalkulisi olan bir öğrenci ile yapılacak özel çalışmalar nelerdir?

Diskalkulisi olan öğrencilere etkili matematik öğretimi için iki yöntemin kullanılmasını tavsiye etmekteyiz.

Birinci yöntemde somut, yarı somut, soyut sıralı stratejiyle doğrudan öğretim yöntemine uygun öğrenme ortamları oluşturulabilir. Bu yöntemin diskalkulisi olan öğrencilerin matematik performanslarını önemli oranda iyileştirmekte olduğunu doğrulayan onlarca bilimsel çalışma mevcuttur. Düzenlemiş olduğumuz eğitici eğitimlerinde matematik öğrenme materyalleri ile sıralı stratejiye uygun öğrenme ortamlarının diskalkulisi olan öğrenciler için faydalarını ele almaktayız. Somut materyaller ayrıca bedenlenmiş biliş teorisi bağlamında öğrenme ortamları oluşturulmasına da fırsat oluşturmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Matematik dersi çalışırken dikkat edilmesi gerekenler

7 Kasım 2020
Matematik dersi, öğrencilerin en çok zorlandıkları derslerden biridir. Hem uluslararası hem de ulusal sınav sonuçları da bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.

Örneğin üniversiteye giriş sınavının ilk basamağı olan TYT’de matematik testinde 40 soru sorulmaktadır ve bu soruların son iki yıldaki verilere göre net ortalaması yaklaşık olarak 5,5’tir.

Matematik öğreniminde yaşanan güçlüklerin sebepleri farklı açılardan ele alınabilir. Ben bu yazımda özellikle öğrenci kaynaklı olanlara değineceğim. Aslında bunlara öğrenme engelleri desek daha doğru olur. Bir sorunu çözmek için öncelikle o sorunun ne olduğunu belirlemek gerekir. Dolayısıyla matematik öğrenme engellerinin ne olduğunu belirlemek, bu engellerin nasıl aşabileceği konusunda yardımcı olacaktır.

Öğrenciler neyi yanlış yapar da matematiği öğrenirken zorluk çeker? Bu yanlışları hangi davranışla değiştirirse onlara fayda sağlayacaktır?

İlk sebep olarak ön yargılı olmayı gösterebiliriz. Matematiğin zor bir ders olduğuna inanan öğrenci çok çalışsa dahi matematiği anlamayacağı hissine kapılır. Birkaç küçük denemeden sonra da gerçekten anlamadığına kanaat getirip çalışmayı bırakır. Bunun yerine yapabileceğine güvenerek çalışmaya başlasa ve zorlandığı zaman arkadaşlarından ya da öğretmenlerinden destek alarak ısrarla devam etse bu engeli aşacaktır. Unutmayın, ‘Yapamıyorum, anlamıyorum’ deyip çalışmaktan vazgeçmek çok kolaydır. Fakat hayranlık duyarak isimlerini andığımız birçok sanatçı, bilim insanı, girişimci vs. birkaç başarısız denemeden sonra vazgeçmiş olsalardı, o kişilerin varlığından bile haberimiz olmayacaktı. 

Öğrencilerin matematik öğrenirken yaptığı bir diğer yanlış da bir konuyu tam olarak öğrenebilmek için gerekli olan ön bilgilere sahip olmadan o konuyu öğrenmeye çalışmalarıdır. Örneğin, bir öğrencinin trigonometriyi tam anlamıyla öğrenebilmesi için temel işlem, temel geometri bilgisine sahip olması gerekir. Bunları bilmeden geometri öğrenmeye çalışsa da kısa süre sonra tökezleyecektir. Bunun yerine yapması gerekense öncelikle gerekli ön bilgileri edinip sonrasında öğrenmek istediği konuyu çalışmaya başlamasıdır.

Özellikle matematik alt yapısı iyi olmayan öğrencilerle çalıştığımda çok sık yaşadığım bir sorun var. Öğrenci konuyu çok iyi dinliyor, ben örnekleri çözerken çok iyi anladığını söylüyor, konuyla ilgili bilmesi gereken tanımlar ve özellikleri öğreniyor. Fakat eline kalem alıp soru çözmeye başladığında çözümün yarısında kalıyor. Çünkü çözümü tamamlayabilmesi için gereken işlemleri yapamıyor. Ondan sonra da morali bozulup ‘Ben bu konuyu yapamıyorum’ diye kabul edip derse küsüyor. Oysa burada yapamadığı şey konu değil, temel işlemler. Konuyla ilgili özellik ve tanımları öğrense bile işlem becerisi olmadığı için soruların üstesinden gelemiyor. Bu durum aslında üstte bahsettiğim konuyla ilgili ön bilgilere girse de çok sık karşıma çıktığı ve öğrencilerin matematik öğrenebileceklerine olan inançlarını zayıflattığı için üzerinde özellikle durmak istedim.  

Sık rastladığım yanlışlardan biri de öğrencilerin arkadaşlarında gördüğü ya da arkadaşının önerdiği kaynak kitapları çözmeye çalışmasıdır. Bir kitap gerçekten alanında sınava en uygun kitaplardan biri olabilir. Fakat önemli olan o kitabın, o an için öğrencinin seviyesine uygun olmasıdır. Öğrenci kendisine çok zor gelen bir kitabı çözerek bir konuyu öğrenmeye başlarsa daha işin başında başarısızlık hissine kapılıp çalışmayı bırakabilir. Hâlbuki o kitabı çözmeden önce daha kendi seviyesine uygun bir kaynak çözüp sonrasında zorluk derecesini arttırırsa daha iyi sonuçlar elde edecektir.

Matematik sorularını çözmek için temel işlem becerileri gerekse de matematik kavramlar arası ilişkiler içerir. Öğrencilerin bu ilişkileri dikkate almadan, her kavramı birbirinden kopuk ayrı birer kavrammış gibi öğrenmeye çalışması da öğrenme engellerinden biridir. Matematiksel kavramları öğrenirken kavramların birbirleriyle olan benzerlik ve farklılıklarını göz önünde bulundurmak, bir soruyu çözerken farklı koşullarda sorunun cevabının nasıl değişeceğini düşünmek daha kalıcı ve anlamlı şekilde öğrenmeye neden olacaktır.

Yazının Devamını Oku