Gözde Yener Birman

2026 sonrası aydınlık: Öner Döşer

22 Temmuz 2023
Yıllar öncesinden astrolojiyi, dumanların içinden çıkan, kehanetli, küreli insanların sunduğu, eğlenceli programlarla hatırlarım. Sonra bir şeyler değişti ve ciddiyet kazandı. Giyimiyle, konuşmasındaki tatlı ciddiyetiyle, mesleğine olan saygısı ve her şeyi nedenleri ile anlatarak işin matematiksel kısmıyla tanıştıran Öner Döşer hayatımıza girdi. Sadece milyonların izlediği programlar ile değil, yazdığı onlarca kitapla ülkemizde ve hatta dünya astrolojisinde saygın yer edindi.

 


YüzdeYüz İlham Veren Sohbetler’de astrolog Öner Döşer ile astrolojinin Osmanlı dönemindeki öneminden günümüze, yurt dışındaki bakış açısından ‘gelecek günlerde dünyayı neler bekliyor?’ sorusuna kadar geniş bir yelpazede konuştuk.
Unutmayın, astroloji inanmakla alakalı değildir; keyifli okumalar!

 

- Öner bey öncelikle mesleğinize getirmiş olduğunuz saygın yerden dolayı sizi tebrik ediyorum. Astrolojiye başladığınız dönemlerde bu kadar ciddiye alınmıyor olmasından dolayı eminim sizi zorlamıştı. Mesleğinizi bu günlere getirebilmek için ne gibi süreçlerden geçtiniz, ne gibi çabalar gösterdiniz?
ÖNER DÖŞER: Çok güzel bir soru, öncelikle teşekkür ediyorum. Ben yaklaşık 20 yıldır bu işin içerisinde profesyonel olarak çalışıyorum. Astrolojiye başladığım dönemlerde işin daha ezoterik tarafını ele almaya çalışan bir kitle vardı. Bilimsel olmaktan ziyade daha içsel ve kehanetsel bir hali vardı. O dönemlerde çıktığım televizyon kanallarında hep bir işadamı imajı bıraktım, kurumsal bir kimlik olarak görüldüm ve o dönemlerde benim bu yaklaşımım herkes tarafından görüldü. Astrolojiye olan yaklaşımım insanlarda güven uyandırdı. Ben olayın sadece güneş burçlarla olmadığını -başka meslektaşlarımdan da bunu yapanlar vardı- ama belki ben daha da vurgulayarak göstermiş oldum. Öncelikle Uzman TV’de ilk kez bir internet kanalında videolar yapmam istendiğinde 2007 yılıydı. O dönemde astrolojide bir koltuğa oturuyorlar ve burç yorumları yapıyorlardı. ‘Ben bunu yapmam, ben astrolojinin eğitimini harita üzerinden veriyorum’ dedim. ‘Bunu anlamazlar’ dediler. ‘Anlatırım dedim.’ ‘5 dakika harita üzerinden gezegenlerin hareketlerini anlatarak yorumlar yapacağım, öngörüler ve tavsiyelerde bulunacağım’ dedim ve gerçekten çok ilgi gördü. Hatta ülkeler astrolojisi ile ilgili, tutulmalarla ilgili bazı ilave videolar da yaptık. Bu videolarda bilimsel –ekinokslar, Maya Takvimi gibi...- birçok konuyu konuştuk. 5 yılın sonunda bu videolar 22 milyon üzerinde izlenme kaydedildi, bu o dönem için büyük bir rakam. Bu şekilde çok geniş bir kitleye yayıldı ve astrolojinin farklı şekilde algılanmasına sebep oldu.

- Hatırlıyorum o dönemlerde siz ‘uluslararası kongrelere gittim, şu konular konuşuluyor’ gibi bize başlıklar sundunuz. Bu da bizim açıkçası bu alanda ilk defa duyduğumuz konulardı.

Yazının Devamını Oku

Benimle uğraşmasınlar, efsunluyum: Müfit Can Saçıntı

15 Temmuz 2023
Durmadan üreten, yazan, yöneten, oynayan ve çok sorgulayıp eleştirmesine rağmen herkes tarafından sevilen ender sanatçılardan Müfit Can Saçıntı. Sohbet için bir araya geldiğimizde coşkusu hepimize geçti. Mandıra Filozofu’nda, Seksenler’de ve hemen hemen tüm filmlerinde bizlere sorgulamayı, soru sormayı unutmuşlara sormayı hatırlattı. Tüm bunları sıcacık, geldiğimiz mahalle, tanıdığımız komşu tadında veren ve bu özgünlüğünü biricik olmanın farkındalığı ve farkı ile sunan değerli bir sanatçı Müfit Can Saçıntı. YüzdeYüz İlham Veren Sohbetler’de bu hafta etrafımıza Müfit Can Saçıntı’nın gözlerinden bakmayı deneyelim. O renkli ruhun sohbetinden ilham almanız dileğiyle...

Fotoğraflar: Haggay Baysel

 


 

YAPTIĞIM İŞLER HİSLERE TERCÜMAN OLUYOR

- Tüm filmlerinizde sıcaklık var. Bunu neye bağlıyorsunuz?
MÜFİT CAN SAÇINTI: Gençken çizgi, yazı ile uğraşırken hep bir üslup arayışım oldu. Farklı olmaya çalışırken zorlama ve samimi olmuyordu. Özgün olmadığımı fark ettim. Sanatı sanat yapan unsurlardan birisi, biricik olmaktır. Aslında baktığında hepimiz biriciğiz. Parmak izi gibi hepimiz birbirimize benziyoruz ama farklıyız ve biriciğiz. ‘Kendim olabilmeyi başarabilirsem, özgün de olabilirim’ diye düşündüm. Bir şey yapıyorsak işe yarar bir şey olsun, derdine derman olamasa bile hislerine tercüman olsun isterim. Hep bu gözle bakarım. Ne zaman ki işimde bağımsızlığımı ilan ettim, kendi işlerimi yapabilme özgürlüğümü elde ettim, yaşadığım sıkıntıları dile getirmeye başladım. Mesela ‘Yaşamak Güzel Şey’ filminin yapımcısı da bendim, karışanım yoktu. Kızım LGS sınavları döneminde gittiği bir çok kursu bırakmak zorunda kalmıştı. O kadar üzüldük ki, bu filmde mutlaka okullarla ilgili bir şey koymam gerektiğini düşündüm. Sonuçta ben de halkın parçasıyım. Üslupla içerik arasında diyalektik bir bağ vardır. Doğrusu ve güzel olanı da budur ama gençken sanatı sadece üslup zannediyorsun ve üslup olarak fark yaratmaya çalışıyorsun. Oysa üslupla içerik arasındaki diyalektik bağ yakalandığı zaman güzel oluyor. ‘Hangisine daha öncelik veriyorsun’ dersen, ben içeriğe öncelik veriyorum. Sonra bu içeriği ‘en iyi hangi üslupla anlatabilirim’e kafa yormaya başlıyorum.

- Sizin üslubunuz çok belli. Gözü kapalı bu Müfit Can Saçıntı’nın filmi deniyor. Sizde özellikle beğendiğim şey soru sormayı, sorgulamayı izleyiciye çok tatlı bir şekilde hatırlatıyorsunuz...

Yazının Devamını Oku

80 bin kişi eserlerimi gördü: Deniz Sağdıç

8 Temmuz 2023
Deniz Sağdıç’ın eserlerini görmüş, duymuş ya da denk gelmişsinizdir. İstanbul Havalimanı’nda uzunca süre yer aldı. Sanatın elitist yaklaşımına adeta tepki gösterircesine eserlerini halka açık alanlarda sergiliyor. Sürdürülebilirlik önceliği; bunun için atık malzemeleri kullanıyor. Binlerce parça ile devasa portreler yapıyor. Sessiz sedasız, sadece eserlerinin müthiş gücü ile, taşıdığı felsefesi ile naif ve güçlü bir sanatçı Deniz Sağdıç.YüzdeYüz İlham Veren Sohbetler’in sofralarında sanat konuşulsun isteriz... Bu hafta aklını, yüreğini sanata koymuş, kıymetli sanatçımız Deniz Sağdıç ile birlikteyiz.

 


 

‘READY RE-MADE’ PROJESİNİ GELİŞTİRDİM

- Güzel Sanatlar Fakütesi’nden birincilikle mezun olmuşsunuz. Yetenek, vizyon, azim hepsi var. Ne oldu da klasik malzemeleri geçip başka malzeme arayışlarına girdiniz?
DENİZ SAĞDIÇ: Aslında sanatımın ilk yılları tuval resimleriyle, yağlıboya, akrilik gibi malzemelerin sınırlarını keşfetmeye çalışmakla geçti. Ama zamanla fark ettiğim bir mesele vardı ki, beni son derece rahatsız etmeye başlamıştı. Bu çalışmaların belli bir toplumsal kesime hitap eden elitist bir tavrı vardı. Daha doğrusu yağlıboya tablolar gibi sanatın klasik biçim yöntemleri, geçmişten beri belirli bir tip topluluğa hitap eden bir hal almıştı. Sergileri çoğunlukla belirli kesimden insanların takip etmesi, bu gruplar dışındakilerin sanat kurumlarına, sanat eserlerine olan ürkek yaklaşımları, sanatın yanlış konumlandırıldığının göstergeleriydi. Anladım ki çok daha geniş kitleleri sanat ile buluşturmak için farklı çözümler bulmak gerekliydi. Daha sonra insanların günlük hayatta kullandığı ve çok tanıdık objeleri malzeme olarak kullandığım ‘Ready Re-made’ isimli bir proje geliştirdim.

- Atık malzemelerden eser üretmenin başlangıç noktasını merak ediyorum. Dünya ekolojik sistemin korunma endişesiyle mi başladı yoksa daha sanatsal bir endişe barındırıyor mu?

Yazının Devamını Oku

Kanseri beyin tetikliyor: Barış Muslu

3 Temmuz 2023
‘Alt beyin salaktır’ diyecek kadar cesur ve onun üstesinden gelebilecek kadar da zeki biri Barış Muslu. Yaşadığımız olayların, anların, tepkilerin hangi organımızın hangi işlevini tetikleyip, engellediğini çözmüş. Tüm bunları yapan orkestra şefi de ‘beyin’. Beynin bir suçu yok, o sadece gelen topu en iyi şekilde karşılamaya bakıyor ve bedeni ayakta tutmaya çalışıyor ama zamanla bunlar vücutta hastalık olarak çıkabiliyor. Barış Muslu burada devreye giriyor. O anı buluyor ve geliştirdiği Neuroformat ile rahatsızlığa çözüm getiriyor.

Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de bu hafta ‘tedavilerin kendisi travma’ diyen Barış Muslu bizlere madalyonun diğer yüzünü gösteriyor. Bakmaya değer, ne dersiniz?

 

*Müthiş bir eğitim alıyorsunuz. Beyaz yakalı bir iş hayatınız oluyor. Çocukken kırılan eliniz yıllar sonra ağrıyarak sizi bambaşka bir yere götürüyor…Bize bu dönüşümü anlatabilir misiniz lütfen?

BARIŞ MUSLU- Öncelikle söylemek isterim ki yaptığım spiritüel bir alana girmiyor hatta mühendis olmamdan dolayı hayata iki kere iki dört eder gibi mantık düzleminde bakıyorum. Her şeye açığımdır ama beni bir şeye ikna etmeniz çok zordur. 13 yıl önce elim kırılmıştı ve yıllar sonra o kadar çok gitar çalıyorum ki bileğim ağrımaya başlıyor. Ağrı elimden tüm vücuduma geçti ve 4 ay içinde hayatım birdenbire yokuş aşağıya gitmeye başladı. Ne olduğuna dair hiçbir şey bulunamadı. Muska yaptırmaya, kurşun döktürmeye kadar gitmeye başlıyordum. Hayatım çok kötüydü. Sadece ağrılarım değil ölüm korkum da vardı çünkü ertesi gün nasıl kalkacağını bilemiyorsun. Felç mi gelecek, seni ne bekliyor bilemiyorsun. Sonra travmatik olayları çözmeye başladım ve fark ediyorum ki kırılan elim kırıldığı zaman bir travma yaşadı: orada kırılan sadece kemik değildi, sadece fiziki bir olay gerçekleşmedi; beyin de bir travma yaşadı.

*Çok ilginç, sizin bunu keşfettiğiniz yıllarda 2000’li yılların başlarında psikolojik travmalar söz konusuydu ama fiziki bir travmanın çok konuşulduğu bir dönem değildi!

BM- 2011’den beri yaşadığımız hastalıkların psikolojik travmalarından bahsediyordum. Bugün artık binlerce uzman bunun böyle olduğunu söylüyor ama bunu ilk söyleyen bendim. Travmaların beynimiz üzerindeki etkilerine biliyordum. Bunu ilk kendi üzerimde uyguladım ve başarılı oldum. İnsanların fobilerini çok hızlı bir şekilde çözmeye başladım hatta o kadar hızlı ki 5 dakika içinde yıllardır taşıdıkları fobileri çözebiliyordum. Bununla ilgili televizyonda yayınlarda fobilerinden kurtulan insanların kayıtları da var. Sonra sağlık sorunlarına da çözüm bulmaya başladım. Tüm bunların sonucunda bir kitap yazmaya karar verdim.

KENDİMİ ADLİYEDE BULDUM

Yazının Devamını Oku

Tek yatırımım piyanom: Emir Ersoy

27 Haziran 2023
Latin cazın efsane ismi, durmayan, sürekli üreten, Calypso Kralı Metin Ersoy’un oğlu, müzik çizgisinden çıkmayan, ama o çizginin sınırlarını da zorlamaktan çekinmeyen Emir Ersoy ile çok hızlı bir şekilde denk geldik. Kendisini kaçıramazdım, daha yakından tanıyın istedim.



‘Cuban Portrait’, ‘10 Şarkı 10 Şarkıcı’ Rockuba, Karnaval, 1977 ve son albümlerinde ise Türkçe parçalara yaptığı latin uyarlamayı oyunculara okutan, YüzdeYüz İlham Veren Sohbetleri’mizde müzikseverlere, yolu, kulağı, yüreği müzik ile coşan herkese ilham olacağına inandığımız Emir Ersoy’u konuk etmekten mutluluk duyarız.

SINIRLARI ZORLUYORUZ

- Sürekli üreten, çizgisinden çıkmayan, ama o çizginin sınırlarını durmadan genişleten, içini dolduran bir sanatçısınız. Yaptığınız Latin –ki arka planında çok çeşitli soundları da görebiliyoruz- salsa-caz-latin müziğin bugüne kadar sizdeki süreçlerini irdelerseniz hangi aşamalardan geçti?
EMİR ERSOY: Güzel bir bakış açısı. Evet çizgiyi bozmadan ilerlemeye çalışıyorum. Bir çok müzik tarzı dikkatimi çekiyor. Birbirinden alakasız şarkılar, soundlar hoşuma gidiyor ve kendi müziğimin içinde onları denemeyi seviyorum. Hem sınırları zorluyoruz hem genişletiyoruz. Hatta bunun üzerine gitmeye devam edeceğim. Özellikle rap ve arabesk öğelerini kendi müziğimize adapte etmek çok lezzetli oluyor.

MÜZİĞİM SAYGI GÖRÜYOR

Yazının Devamını Oku

Direct dynamic’le bedenindeki değişimi hissetmeye hazır mısın?

24 Haziran 2023
NE yapsa hakkını vererek yapmış Deniz Demirasal... Yıllarını verdiği ve profesyonel olarak yaptığı wind surf sporunun ve klarnet sanatının adeta bambaşka bir alanda vücut bulmuş şekliyle bizlerle: Direct Dynamic. Pilateste kendi bulduğu sistemle çok hızlı şekilde bir beden daralma sağlıyor ve omurgayı doğal haline getiriyor. Bugünlerde Alaçatı’daki denize karşı muhteşem stüdyosunda ve online derslerinde bu tekniği tanıtıyor. Çok yakında İngiltere başta olmak üzere dünyaya açılacak ve ne gurur verici ki ‘Bizim kız’ diyebilecek kadar yakınımızda -şimdililk- Demirasal. Giden herkes çok etkileniyor. Ben de en kısa zamanda deneyeceğim.

 


* Son zamanlarda çok kişiden duydum, ‘Direct Dynamic’ ile bir beden daralma oluyormuş ve bu sistem de sana ait. Müthiş bir haber bu. Nedir Direct Dynamic?
- Omurgayı en kısa sürede doğal haline getiren, insan anatomisinin dinamiklerini kullanarak vücutta sıkılaşmayı sağlayan bir sistem. Hareketlerde ritim akışlarını, nefes teknikleriyle birleştirerek kasları eksantrik ve konsantrik olarak çalıştırıyoruz.
* Ne zamandır bu konu üzerinde çalışıyorsun?
- 8 yıldır her gün sistem üzerinde çalışıyor ve ders veriyorum. Kendi antrenmanlarımda pilates altyapılı hareketlerin yapılışı sırasında nefes tekniklerini ve hareketlerin ritimlerini değiştirerek uygulamaya başladım. Klarnet sanatçısı olduğum için, hareketlerde nefes verirken core kaslarını en derin haliyle aktifleştirebilmeye çalıştım. Hareketlerde nefes derinleştikçe core bölgesinin aktivasyonunun daha arttığını hissettim. Bedenimizdeki derin kaslar aslında bedenimizi stabil tutan kaslar. Bizim sabit ve anatomik olarak düzgün durmamızı sağlarlar. Üst kas grubu hareket etmemizi sağlar. En derindeki kaslar da bizi stabil tutar. Stabilizatör kaslar eklemlere ne kadar yaklaşırsa beden o kadar inceliyor. 8 yılın sonunda eğitimlerimi kitaplarımla Alaçatı’daki stüdyomda veya online olmak üzere hem profesyonel sporculara, hem spor yapmayan kişilere beden-zihin bütünlüğü ile vermekteyim. Grup veya tek verdiğim dersler sonrasında öğrencilerimle iletişimde kalarak onlara destek oluyorum. Sistemin sürdürülebilir bir antrenman programı olabilmesi için kitapların dijital halde hareketli uygulamalarını ve Youtube kanalımdaki ders videoları ile devamlılık sağlatıyorum. Her yıl düzenlediğim Direct Dynamic kamplarıyla öğrencilerime en kısa sürede maksimum performans için destek veriyorum. Eğitmen olmak isteyenlere verdiğim kurslarda ise Direct Dynamic eğitmenlerini yetiştirerek tekniği ve bilgilerimi paylaşıyorum. Davet edildiğim üniversitelerde ‘Direct Dynamic nedir?’ konusunda konferanslar, kurumsal firmalarda ise workshoplar ile tekniği ve bilgilerimi aktarmaya devam ediyorum.

YENİ BİR YORUM KATTIM

Yazının Devamını Oku

‘Aşıkken karar almayın’: Adil Yıldırım

17 Haziran 2023
İzmirli keyfine düşkündür. O gece yağmur, şimşekler, bunlar yetmezmiş gibi futbol final gecesi... ‘Bu güzel organizasyon boş geçer herhalde’ dedim. Büyük yanılgı: Salon tıklım tıklım doluydu. Bazen tatlı, bazen sarsıcı yorumlarıyla, kasketiyle, geniş vizyonuyla, zekasıyla aşktan havalara uçan akılları kendine getiren, astrolojiyi de işin içine katarak ‘papatyalarım’ dediği kadın danışanlarının biriciği haline gelen Adil Yıldırım ile tadı damağımda bir röportaj gerçekleştirdim.

 Fotoğraflar: HAGGAY BAYSEL


Biz kadınlara ‘trip yapmayın, açık ve net olun’ diyor, ‘erkeği çok da sırtlanmayın’ diyor... 14 bin seans yapmış bir ilişki koçu olarak sözlerine kulak vermek gerek.
Her masada mutlaka konuşulan ilişkilerimizi bu hafta YüzdeYüz İlham Veren Sohbetler’de mercek altına aldık. Adil Yıldırım’ın tüyolarını dikkate alın derim...

BÜYÜDÜĞÜN AİLE SENİ TANIMLAR

- Hayatımızda her şey ilişki... Sağlıklı ilişki, sağlıklı bireylerle oluyor ama maalesef görüyoruz ki çok da sağlıklı bireyler değiliz. Dolayısıyla sağlıklı toplumlar da değiliz. Nerede yanlış yapıyoruz?

Yazının Devamını Oku

Kameranın arkasındaki beyin: Cem Bayoğlu

10 Haziran 2023
Fotoğraf sanatçısı Cem Bayoğlu, sonrasında hiçbir teknik desteğe ihtiyaç duymadan sadece çekim sırasında kullandığı malzemelerle “Sinful Colors” adını verdiği her biri sanat olan eserleri ortaya çıkarıyor. Muhteşemler... YüzdeYüz İlham Veren Sohbetler’de sanatı ve sanatçıyı sizlerle buluşturmaya devam ediyoruz. Hiç durmayan, sürekli yenilikleri kovalayan, uygulayan, uluslararası boyutta işler yapan Cem Bayoğlu’nun çılgın fikirlerine bu sohbet ile dahil oluyoruz.Ülke çapında 50 sanatçının eline valizi verdi ve hayat yolculuğu hikayelerini fotoğraflayarak kitabına aktardı. Durmadı, ülkemizde ilk defa sadeliği ve işlevselliği ile öne çıkacak olan ‘cvland’ adlı iş bulma uygulamasını hayata geçirdi. Okudukça ilham alacağınız sohbet ile sizleri baş başa bırakıyoruz.




YAPILMAYANI YAPMAYI SEVİYORUM

- Cem yıllardır fotoğraf sanatı yapıyorsun ve eserlerine bayılıyorum. Neler yapıyorsun?
CEM BAYOĞLU: Çok teşekkürler. Yaratıcı işleri seviyorum. Sanatta da farklı teknikler denemek hoşuma gidiyor. Örneğin “Sinful Colors” ve “Berceste” serilerim birbirinden tamamen farklı tekniklere sahip. Berceste dijital manipülasyonlardan oluşuyor. Sinful Colors’ta ise küçük ışık ve renk dokunuşları hariç hiçbir dijital müdahale yok. Ne ise o! Ben yapılmayanı yapmayı seviyorum hayatta. Sürekli yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Kendimi tekrarlamayı sevmiyorum. Şimdilerde bir de siyah beyaz seri yapmak istiyorum.

- Sinful Colors’ta kullandığın çekim tekniği senin bulduğun bir teknik mi?

Yazının Devamını Oku