Feyyaz Uçar

Leo Franco

3 Nisan 2010
MEVCUT Beşiktaş yönetimini çok esprili buluyorum. Hafta içerisinde 5 futbolcuya imza attırdılar. 3 oyuncunun yaşı 35+. İbrahim Toraman 30’una merdiven dayamış. Uğur İnceman zaten geldiğinde de 29 yaşındaydı, 20 yaşındaki gibi bir futbolunu göremedik. Sözleşme imzalanırken Beşiktaşlı bir yönetici de espri yapıyor; “İbrahim Üzülmez’e transfer teklifi 1+4 sonra da üstünü ört!”
Sakatların Çokluğu + Kreatif Oyuncuların Yokluğu= 3-5-2.
Beşiktaş’ın mecburen oynadığı bu sistemi Türkiye’de oynamayan futbolcu, oynatmayan hoca da yoktur. Bu sistem bile geride oyun kurmayı orta sahadan paslarla çıkmayı ve tek kişiyle de olsa kanatları iyi kullanmayı gerektirir. Ancak Beşiktaş’ın geri üçlüsünün oyun kurmaya niyeti yok, topu alan stoper ileriye uzun vuruyor. Orta sahada yapılan pas sayısı, pas hatasından az. Kanatlarda Ekrem ve İbrahim Üzülmez, defansı aksatmayalım derken, ofansı ihmal ediyorlar.
Kocaman bir ilk yarı, Beşiktaş’ın iki pozisyonu var; İbrahim’in ortası ve Uğur’un kafası. Bilerek ya da bilmeyerek yapılan bu iki varyasyonun dışında Beşiktaş gole çok uzak. Her iki takımda da uzaktan şut atma çabaları var. Selçuk’un golünü seyreden her futbolcu kaleyi görünce vurmaya başladı. Ama bu golü kaleciler de gördü futbolcu kardeşlerim, hepsi alarmda; ikinci bir Leo Franco olmak istemiyorlar. Olur olmaz bir yerden şut atmamakta fayda var.
Arpa boyu
MADEN bulup zengin olan Ankaragücü de ilk yarıda pozisyon fakiri. Girdikleri tek pozisyonda Koray soluna güvense Beşiktaş kalesindeki karambol golle sonuçlanacak. Ama bütün stoperler gibi Koray da sol ayağının stopajını ödememiş, tek ayakla idare ediyor. Son ayakta ayağı kırılıp düşen Ankaraspor’un bütün as oyuncuları Ankaragücü’nde. Çalıştıkları tesisin dünyada eşi yok. Yabancı tranferlerinin hepsi olay. Hocasının çapı dünyayı aşmış ama buna rağmen Ankaragücü bir arpa boyu yol almadı. Dışardan çözmek zor, içerden birileri bu gidişatı sorgulamalı.
Ankara memnun
SKORDAN Ankara cephesi memnun, büyük bir takıma yenilmemek futbolcusuna moral. Şampiyonluk yolunda Bursa’nın rakibi Beşiktaş’ın puan kaybetmesinden de kardeş kulüp Ankaragücü’nün taraftarları memnun. Beşiktaş’ta moraller sıfır, rakiplerinin puan kaybetmesini beklemekten başka çare yok.
Yazının Devamını Oku

Derbiler

29 Mart 2010
TARİH boyunca milli seviyede bir Dünya Üçüncülüğümüz var. Avrupa Şampiyonası’nda da bir kez üçüncülüğü Rusya ile paylaştık.

Kulüp takımlarında bir tek Galatasaray UEFA Kupası’nı kaldırmış. Bu kara tabloda Türk futbolunun bir tek lokomotifi var... Derbiler... İyi ki varsınız.
Galatasaray’ın Keita’yı Jo’nun yanına alarak başlaması, sola da Elano’yu atması Fenerbahçe’nin işine yaradı. Alex’e boş alan bulmak daha kolay. Rijkaard bu yanlışının farkına 10’uncu dakikada varmasa ilk golü Fener atacak. Yan hakemin hatalı ofsayt bayrağı ve Cüneyt Çakır’ın yanlış çalan hentbol düdüğü de cabası.
Maçın ilk yarısının derli toplu takımı F.Bahçe... Deniz, Emre ve Cristian’ın yokluğunda orta göbeğine Topuz yaptırmış, şık da duruyor. Ama Özer’in kanat performansı Kanarya’yı uçaramıyor.

Acılı ve bol baharatlı

GALATASARAY’ın Dos Santos birçok rakibe maç mönüsünde ‘Mexican food’ yedirebilir, acılı ve bol baharatlı... Boş alan bırakırsan Talcid’ini yanına al; yoksa gece rahat uyuyamazsın.
Caner’in şut atma teşebbüsü güzel ama sağda solda adam varken ve 30 metre uzaktayken gereksiz. Bir pozisyon sonra da yanında kimse yokken ortayı auta yapıyor.
Yıldız adayı genç kardeşlerime bir tavsiye: Basit işleri iyi yapın, zor işlerin peşinde koşmak sizi yıldız yapmaz. Ama Keita istisna. Bu adamı Alcatraz’a tıksan 5 dakika durmaz, gardiyanları düğüm yapıp birbirine kelepçeler. Ah bir de Ali Sami Yen’deki performansını deplasmanda gösterebilse!

Top patlamadı

Yazının Devamını Oku

Kartal potada

28 Mart 2010
TİMSAH’ı Belediye yakalamış. Derbide puan kaybı mutlak. Şampiyonluk potasını bir anda karşısında gören Kartal, bu sefer çemberden dönmemeli. Ama Rıza’nın rızasını almak şart. Es Es maç başında esiyor, İnönü’yü buz kesiyor. İlk golün şokunu atlatamalayan Beşiktaş’ta Fabian Ernst ceza sahası içerisinde rakibine çift atlıyor. Olacak şey değil, ceza sahasında ayakta kalacaksın. Rakip zaten düşmeye hazır ve nazır. Defans adamı değil, bu hareketten dolayı Fabian Ernst’i affedelim diyoruz. Ancak bir sonraki pozisyonda Beşiktaş’ın iki tecrübeli defansı İbrahim Üzülmez ve Ferrari birbirine dalınca Koray, Rüştü ile karşı karşıya. Rüştü ayakta kalmasa Es Es de 3. golü bulacak. Kartal zaten pozisyona girmekte zorlanıyor. 3-0’dan maç çevirmesi mümkün değil, ama 2-0’ın mümkünatı var.
Skor 2-0 olunca Mustafa Hoca’dan bir hamle beklendi. O da, o an yapılacak en doğru hareketi yaptı. Ekrem’i sağ beke alıp İbrahim Toraman’ı ön liberoya konuşlandırdı. Ernst ve Fink artık daha özgür. Hem Bobo’ya destek verebilirler hem oyunu rakip alana yıkabilirler. Bu değişikliğin en büyük artısı da çok adamla hücum edebilme şansı.
Doğa’dan uzak Eskişehir’de, orta sahanın göbeği genç Alper ve Veysel’e emanet. Kanatları kullanmak Koray ve Sezer’e kalmış. Öndeki Ümit Karan’ın yardımcısı Mehmet Yılmaz. Eskişehirspor’da yine 4-4-2 klasiği.

Halis muhlis gol

MUSTAFA Denizli’nin hamleleriyle kendini bulan Beşiktaş’ın 3. golü gelince hakeme itiraz sırası Eskişehirspor’da ama hakem Holosko’nun golüne de ‘Halis muhlis gol’ dedi. İki farklı galibiyetten geriye düşen Eskişehirspor’da Rıza Çalımbay, Jaycee ve Adem Sarı’yı oyuna alarak 3’lü forvete dönüyor. Bu ne güzel futbol, maç bir gidip bir geliyor.

Defansa ayar şart

İNÖNÜ’de bu muhteşem bir geri dönüş. Şampiyon sahaya indi. Bu futbol camiayı ayağa kaldırır. Ama şampiyonluğa giden yolda gol atmak için iki gol yemeyi beklememek lazım. Skoru çevirmek her maçta mümkün olmayabilir. Beşiktaş defansına bir ayar şart. Bireysel hatalar can yakarsa şampiyonluk hayal olur.
Yazının Devamını Oku

Güzel insan

25 Mart 2010
BASİT oyundur futbol. Taştan kaleler yaparsın. Potaya, fileye ihtiyaç yoktur. Uzunu kısası, hızlısı yavaşı, safı akıllısı yani herkes oynayabilir. Güzel oyundur futbol. Güzel insanlar, Özhan Canaydın’lar, ezeli rakibin alkışlarıyla uğurlanır. Profesyonelleştikçe çirkinleşmeye başlar. Şampiyonluklar, birinci olma ihtirası, ödüller ve iddialar insanların gerçek yüzünü ortaya çıkartır. Çocukların, amatörlerin oyunu, büyüklerin, profesyonellerin oyuncağı olur. Keşke profesyonelleşmesen futbol...
Üstüne gelen topu uzun atmak zordur. Kısa pas yapabilirsiniz. Bu sebeple kaleciye verilecek paslar, yanlara verilmelidir ki kaleciler rahatlıkla uzaklaştırsınlar. Iskalasalar bile kendi kalene gol değil, korner olur. Futbol oynamamış insanlar, uzun pas ve kısa pasın nasıl, hangi açı ile yapıldığını bilmezler. Doğal olarak da yediği ilk golle ilgili olarak kaleci Orkun’u suçlarlar.
Topuz evde yokuz!
ALEX’in cezası bitti ama futbolu başlamadı. Ara pasların bitirici vuruşların enfes frikiklerin nerede Alex De Souza? Sürme Fener’in futbolunu yokuşa. Güiza bu aralar hem topla hem de seyirciyle barışık, zaten gollere de alışık. Fenerbahçe defansının gol orucu devam ediyor, böylesi dostlar başına.
Mecburi Emre değişikliği, Fenerbahçe orta sahası için handikap. Deniz ve Cristian’ın da yokluğunda tek çare Topuz. Ama evde yokuz. Mehmet Topuz bu görüntüsüyle Fenerbahçe’nin göbeğini dolduramıyor.
Çakma Türk
DEİVİD eski günlerine dönmeye başladı. Oyunu açıp şut arayışları güzel, soldan gelen ortalar için ceza sahasına girmesi daha da güzel, Nuri Sesigüzel. Fizik kondisyonunu da eski haline getirdi mi tamamdır. Böyle oynarsa sağ kanat Deivid’indir. Sol kanatta Özer, acaba dedirtiyor. Orada oynatılması doğru mu? Memnuniyetsiz bir hali var. Çizgiye inip orta yapamıyor. İçeriye girip şut atamıyor. Sağ kanadı Deivid’e sol kanatta Türk olmadı bari çakma Türk olsun Vederson’la sol kanat dolsun
Rotasyon yokluktan
MANİSA’nın kadrosu değişik ama oyun anlayışı aynı. Geri dörtlünün önünde Nizamettin, Mehmet Nas ve Mehmet Güven var. Alternatifleri de Yiğit İncedemir. Kanat oyuncuları Simpson ve Yiğit Gökoğlan geriye geldiklerinde 4-5-1 gibi oluyorlar. Tek forvet Ergin ya da Isaac kullanışlı bir sistem. İster 4-5-1 ile ortasahanı kalabalık tut. İster 4-3-3 ile çok kişiyle hücum yap.
Reha Kapsal, takımında rotasyon yapmış. Kümede kalma mücadelesi, Ziraat Türkiye Kupası’ndan ağır basıyor. Yerli hocaların rotasyonu yokluktan. Yabancı hocaların rotasyonu ise çokluktan... Yani, elin karın ağrısı açlıktan değil, tokluktan...
Yazının Devamını Oku

Paso

23 Mart 2010
HAFTA içinde her iki takımın idmanına gittim. Hakan Kutlu rakibi iyi analiz etmiş. Bursaspor’un hızlı kanat oyuncuları Volkan ve Ozan İpek’e önlem olarak defansına kademe çalıştırdı. Ama Ali Tandoğan ve Mustafa o kadar çok bindirme yapıyorlar ki. Bu kademe bile çare olamıyor Denizlispor’un derdine. Buna bir de Sercan’ın babadan kalma deparları, Turgay’ın fizik gücü ve fuleleri eklenince, zor dostum zor yenilmeden dönmek.
Bursaspor’un ilk tehlikesi Ömer’in kafasından. Ömer Erdoğan sadece aut atışlarında ileri gitmiyor. Diğer bütün duran toplarda rakip 18’in içinde. Öyle iyi sıçrıyor ki, bu gidişlerin dönüşü olmasa da olur.
Denizlispor’da cezalı Ahmet Cebe’nin yokluğunda Erkan sağ bek. Koffi ve Çağlar defansın göbeğini, Ahmet Solakel de sol yanını savundu. Kalabalık orta saha İbrahim, Berberoviç ve Emin’den oluşmuş. Youla tek forvet, kanat akınları Braga ve Roberts’e emanet. Yenilen gol sonrasındaki Angelov değişikliği forvete takviye. Denizlispor’un kazanmaktan başka çaresi yok. Çift forvet skoru değiştirebilir.

Ensende gözün mü var

Ozan’ın attığı yılın golü Bursa’da bir şenlik havası yarattı. Sol ayak dışıyla röveşata. Ensende de gözlerin mi var Ozan? Nasıl gördün boş köşeyi?
Bursaspor’un sezonun ilk yarısındaki flaş ismi Ergiç er geç farkını gösterecek. Şampiyonluk maçını mı bekliyor acep? Bursaspor defansında İbrahim hariç herkes elini kolunu sallayarak atağa çıkıyor. Çünkü Hüseyin var, her yerde herkesin kademesinde.
İkinci yarıda kaybedecek bir şeyi olmayan Horoz kümesinden çıktı ama Timsah ümüğünü sıktı. Sercan bu, boş alanı buldu mu Yıldırım olur çarpar. Paratoner yoksa geçmiş olsun.
Bursaspor tam bir takım olmuş. Yardımlaşmaları ve mücadeleleri üst seviyede, şampiyonluğa giden yolda zaman zaman zorlanıyorlar, doğaldır. Ertuğrul Sağlam Bursa’ya takım hüviyeti kazandırmış. Şampiyonluk pasosu da yanında.

Ötmek için geç kaldı

DENİZLİSPOR için sonun başlangıcı, son iki maçtaki güçlü rakipler ligde kalma ümidini bitirdi gibi. Yine de ikinci yarı gösterdikleri mücadele takdiri hak ediyor. İyi bir takım olma yolunda büyük yol kat ettiler. Ama vakit öğle oldu, ötmek için artık çok geç...
Yazının Devamını Oku

Panzehir

20 Mart 2010
GARİP sezon. İki maç kazanıp araya bir de hükmen galibiyet sıkıştırıyorsun, al sana seri. Bir anda zirvedesin. Çok da kasılıp gerinme. Rakiplerin de her an seriye bağlayabilir. Bir anda başladığın yerdesin.

İbrahim Toraman’ın yokluğunda Beşiktaş’ta çift ön libero Necip ve Fabian Ernst. Önlerinde Yusuf, Tello ve Holosko serbest. Bobo, Kartal’ın gökyüzünde yalnız gezen yıldızı. Kasımpaşa, yine cüretkar. Beşiktaş’a karşı 3 forvetle oynuyor. İleride tutulamayan toplar, Kasımpaşa’ya hep kontratak olarak bilet kesiyor.
Necip panzer değil panzehir, rakibin zehir gibi ataklarını mümkün olduğunca kaleye yaklaştırmadan yok ediyor. Holosko, Yusuf’un ve Bobo’nun paslarını iyi değerlendirse gol sesleriyle kulaklarımızın pası silinecek. Süratin kalecilere karşı işe yaramaz Holosko. Kaleciler manuel de takılabilirler. Uzaktan kumandanı kullanıp çalımı ve plaseyi uzaktan yapacaksın. Yoksa atakların kalecilerin ellerinde erirler.

Adrenalin için Kasımpaşa

FUTBOL seyretmek ve heyecan yaşamak isteyenlere Kasımpaşa maçlarını tavsiye ederim. Son dakika sendromlarını yaşamasalar ilk 5’e oynayacaklar. Murat Erdoğan’ın kötü oynadığı takım yok. Yekta, her maçta etkili. Cenk ikinci baharını yaşıyor, gol atan Gökhan Güleç ise intikam peşinde. Son yıllarda yaşanan sirkülasyon Beşiktaş’ın başına dert olacak. Her takımda Beşiktaş’tan gönderilen bir kaç oyuncu var. Futbolcu alıp verirken daha dikkatli olmak lazım.

KAŞ yaparken GÖZ çıkarmak

MUSTAFA Denizli’nin, Tabata ve Nihat hamlesine Yılmaz Vural’ın, Şahin müdahalesi gecikmedi. Kartal’la bir tek Şahin başa çıkar zaten. Sivok değişikliğinde İbrahim “Kaş” yaparken “Göz” çıkardı. Sivok’suz Beşiktaş defansı rakibin ataklarını bulanık görüyor, müdahale edemiyor. Bu beraberlik şampiyonluk yolunda büyük kayıp. Telafi haftaları da tükendi. Hafta sonunu rakiplerin puan kayıplarını bekleyerek geçirmek ne acı. Kimseye yaramıyor bu cuma maçları.
Bütün futbolcular zeminden şikayetçi. Gol kaçıranlar ve kalecilerin şikayet kutuları taşmış durumda. Yayıncı kuruluş paranın hepsini takımlara değil de altyapıya ve tesisleşmeye ayırsa Türk futboluna daha büyük katkısı olacak gibi.

Bravo hakem

Yazının Devamını Oku

Hem fulesi var hem füzesi

16 Mart 2010
BİR alt kümese düştü sanılan Horoz, yakaladığı seri ile ötmeye başlamış. Rakiplerinin kaybettiği haftada Kartal’dan 3 puanı koparma derdinde. Beşiktaş son iki haftada oynadığı futbolla şampiyonluğa havalanmış. Beklenti yüksek, tempolu bir maç, ama gözüken o değil.

İbrahim Toraman yine önliberoda, Tello orta sahaya gelip oyun kurma çabasında. Holosko, Bobo’ya daha yakın. Hatta Bobo’nun sağa sola yaptığı deplaselerde rakip ceza sahasının içinde.

İlk yarıda Denizlispor daha atak... Youla ile yola çıkmak büyük avantaj; hem fulesi var hem füzesi.

Direkte patlayan top Beşiktaş’ın şansı. Üstüne bir de Denizlispor’un defansının ikramı. Kornerden altıpasa topu düşür, uzaklaştırama, beş kişinin arasında Holosko’ya vurdur, gol olsun. Olacak iş değil. Bu basit hatalar başa bela.
İki takımın adaş bekleri fazla bindirme yapmıyor (Ahmetler ve İbrahimler). Haklılar, ağır stoperleri Youla ya da Holosko’yla bire bir bırakırsan şov yaparlar. Bunların birinde Çağlar’ı yalnız yakalayan Holosko, elini kolunu sallayarak Denizli ceza sahasına giriyor. Pası biraz öne verse ya da Bobo biraz geride olsa fark iki olacak, 55. dakikada maç bitecek.

Ligin en az gol yiyen takımı Beşiktaş’a 35 dakikada 3 gol atmak zor. Denizlispor’un zaten bu sezonda 3 gol attığı maç yok (hükmen galibiyet hariç).

Ekrem’in Denizli defansının arkasına yaptığı deparlar çok etkili. Ortalarını da yapar ama Bobo, bu maçta kenarlarda gezme işini abarttı. Ceza sahasına çok uzak olursan cezayı kesemezsin Bobo. Öncelikli işin topu ağlarla buluşturmak. Bunu en iyi yapan olduğun için santrfor oynuyorsun.

Böyle olmaz

İKİNCİ yarıda Denizlispor’dan skora bir tepki bekliyoruz. Tempo gecikince Hakan Kutlu ilk hamlesini yaptı. Okan Koç eski takımına karşı hırs yapar mı, sorusu Okan-Angelov değişikliğini getirdi. Okan’la sağ kanat hareket kazandı ama hala gol pozisyonuna girmekte Denizlispor’un sıkıntısı devam ediyor. 90 dakikada bu kadar az atakla kazanmak zor.

Şık hareket

BEŞİKTAŞ’ın dün geceki futbolu son maçlardaki güzellikten uzak. Ama büyük takımlar kötü günlerinde de kazanmayı bilirler. Denizli taraftarının maç sonrası takımıyla kucaklaşması gecenin en şık hareketi. Tel örgüyü Türkiye’de ilk kaldıran şehir olan Denizli, yine bir güzellik yapıyor. Herkese örnek olsun.


Yazının Devamını Oku

Kapalı gişe

15 Mart 2010
TEŞEKKÜRLER Sivasspor, iyi ki varsın Bursaspor... Türk futbolunda milat oldunuz. Sizden önce bir Anadolu takımı şampiyonluk yolunda nadiren dört büyüklere kafa tutar, akıl yorardı. Tüm Anadolu’ya emsal oldunuz. Helal olsun size, helal olsun! Bursaspor’un baskılı oyununa karşılık, Manisa’nın kontrataklarıyla başladı mücadele. Her an her şeye gebe bir maç. Heyecan, Uludağ’ın doruklarını aşmış durumda.
Takımların ilk 11 ve oyun anlayışlarında farklılık yok. Bursaspor’da İbrahim ve Ömer’in uyumu, Zapotocny’yi yine yedek bırakmış. Volkan’ın yokluğunda Turgay sağda. Sorun değil. Hava toplarının Top Gun’ı bu çocuğun fuleleri kanat akınlarına da uygun. Rakibe pres yapmaya da...
Reha Kapsal’ın üçlü orta sahasında Mehmet Güven, Yiğit ve Mehmet Nas var. Isaac’i Bursa’nın kalesine yalnız yollamak istemeyen Kapsal, iki yanını Güven ve Simpson’a vermiş.
Timsahı bile eğittin
Maçın genelinde ilk yarıda çok pozisyon olmasa da mücadele had safhada. Devre, berabere bitecek derken, Burak kendinden hiç beklenmeyen bir hareket yapıyor, Ali’nin çabukluğunu unutup, ceza sahasının içerisinde çift dalıyor. Hakemin düdüğü haklı bir penaltıya ötüyor. Bravo İlker Meral.
Bir kaleci bu kadar mı soğukkanlı olur? “Rh - buz mu” kan grubun Ivankov? Heyecanını derin dondurucuya mı bıraktın? Ayağına sağlık.
İkinci yarıda roller değişti. Manisa’nın skoru eşitleme çabası baskıyı getirdi. Bursa, skoru koruyup, kontradan ikinci golü bulma derdinde. Bir de etkili duran topları var. Çünkü Ömer var, Turgay var, Hüseyin var, var oğlu var...
Bursaspor, şampiyonluk yolunda sapasağlam, yürüyor. Bravo Ertuğrul, Timsah’ı bile eğittin. Ateş çemberinin içinde çok Aslan gördük ama şampiyonluk yolunda Timsah’ı ilk kez görüyoruz. Tebrikler teknik heyet, bravo Bursalı oyuncular.
Bursaspor taraftarına da kocaman alkış. Bursaspor maçları kapalı gişe. Kimse gitmez, işe güce.
Yazının Devamını Oku