Deniz aracı olarak deniz otobüsleri seferleri devam ediyor ama feribotun yerini tutar mı?
Bandırma ekonomisine önemli katkı sağlayan feribot seferleriyle ilgili sezon başında sadece Bandırma Ticaret Odası’nın bir girişimi olmuştu ama yetmedi tabi...
Yine de önemli bir başlangıç sayılır.
Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kılkışlı İstanbul’da İDO genel müdürüyle görüşmesi sonrası genel müdürün de Bandırma’ya gelip görüşmeleri devam etmesi kararlaştırılmıştı ama herhalde şimdi oda seçim atmosferine girdiği için ertelendi sayılır. O ziyaret sırasında RO-RO seferleri çare olabilir mi konusu görüşülmüştü.
Ancak yeni yönetimin konuyu devam ettirmesi gerekiyor.
*
“Feribot” istikamet levhaları Balıkesir ve Bursa yollarında durmaya devam ediyor.
Birincisi, her iki takımın geçmişteki aldığı neticelere bakacak olursak A. Keçiörengücü takımı Bandırmaspor’a göre daha fazla galibiyeti vardı. İkincisi Ankara takımının Altay karşısında 3-1 kazandığı maçı izlemiştim.
*
En çekindiğim oyuncu Rashad Muhammed ile İbrahim Olavayın idi. Nitekim bu iki oyuncu takımını sürükledi. Başta bu iki tehlikeli oyucu olmak üzere diğer oyunculara da yakın markaj yapılmaması nedeniyle Ankara takımı sık sık ve çok çabuk Bandırmaspor kalesine gelmeye başladı. Nitekim bu sırada 2 golü de kolay ve çok rahat attılar, üçüncüyü de kaçırdılar. Bandırmaspor’un çok sayıda geri pas yapması ileriye yapacakları atakları ertelemesine neden oluyordu.
Maça Bandırmaspor ilk 5 dakika önde başladı ama dakikalar ilerledikçe A. Keçiörengücü oyuna daha çok hâkim olan takımdı.
Tehlikeyi erken fark eden Bandırmaspor Teknik Direktörü Mustafa Gürsel devre bitmeden 1, ikinci yarı da 4 oyuncu değişikliği yapınca oyun önce dengelendi sonra Bandırmaspor atakları daha fazla çoğaldı.
*
Kaliteli takımlar mağlubiyetten, hem de 2 sıfırlık bir mağlubiyetten geri dönen, önce berabere, sonra galip gelmeyi bilen takımlardır.
Haber verilmesi üzerine gelen belediye park bahçeler görevlileri ağacın dallarını tamamen kesip hiç dal bırakmadılar ve gövdesini de yaklaşık 70 cm. çapında kestiler. Tamamen dalsız, adeta çıplak kalan çınar ağacının açık kalan 70 cm çapındaki gövdesi ilaçlamayınca ağaç kuruma tehlikesi geçirdi.
*
Ancak ilkbaharda tabiatın uyanmaya başladığı, ağaçların yaprak açma zamanı geldiği sırda kesilmeden önce çevreye yansıyan gölgesiyle serinlik veren çınar ağacı açık kalan gövdesinde patlayarak yaprak açması sevindirdi. 1 ay içinde 5 yerinden dal çıkaran ağacın dalları gelişerek büyüdü. Şimdi ise dalları uzadığı için ağırlık yapan dalları muhtemelen şiddetli bir rüzgarda kırılma tehlikesi yaşayabileceği için park bahçeler müdürlüğüne duyuruldu. Gelen cevap hiç şaşırtmadı. Park-bahçe yetkilileri ağacın ne zaman budanacağını biliyorlarmış.
Ben ise bilmiyorlar sanıyordum!
Atabay Çiçek’in 89. Dakikada ceza sahasının oldukça dışından adeta yoktan yarattığı pozisyonda attığı şut adeta “altın vuruş” gibiydi ve çok değerli galibiyeti getiren golü getirdi.
İlk yarıdaki görüntüye bakacak olursak Göztepe, Bandırmaspor’a göre bir gömlek üstün görülüyordu. Bandırmaspor sadece ilk yarının son beş dakikasında birkaç pozisyonda etkili olur gibi oldu.
Tahmin ettiğim gibi karşılaşmanın özellikle ilk yarısı daha çok Göztepe’nin baskılı oyunuyla geçti. Ama Bandırmaspor’un zamanında presle müdahale etmesi Göztepe oyuncuları sıkıntıya sokuyor netice almalarını engelliyordu.
*
İkinci yarı ise bambaşka bir Bandırmaspor vardı. Bu yarıda daha fazla koşan daha fazla mücadele eden Bandırmaspor konuk ekibi sahasına adeta hapsetmişti.
Hava ısısının 30 derece sıcaklığa çıktığı maçta yorgunluk göstermeyen takımdan biri kazanacaktı.
İki takımın karşılıklı 3 dakika aralıkla attığı gol sonrası berabere süren maç sona yaklaştıkça yorgunluk belirtileri gösteren iki takım oyuncuları “artık bitse de evimize gitsek” diye düşündükleri sırada 89. dakikada Atabay Çiçek’in yaklaşık 25 metreden füzesi “altın gol” olarak Bandırmaspor’u galip getirdi. Ve gerçekten Bandırmaspor galibiyeti hak etmişti. Ama gol öncesi yapılan değişikler de çok yararlı olmuştu.
Hastane, üniversite, Beyaz Evler, Paşabayır , Paşakonak, Paşakent mahalle halkının taşındığı otobüsler günde ortalama 15 bin vatandaşı indirmek için kullandığı durak yerine Mehmet Akif Ersoy Caddesi’ndeki ana terminalde indirmeye başlayınca ulaşım eziyete dönüştü.
*
Ama otobüslerden söylene söylene inen mahalle halkının sesini duymayan muhtarlar da ortada yok… Halk otobüslerinden başka tüm araçların park ettiği yerde İDO’ya servis yapan yolcu araçları ise indi-bindi yaparlarken halk otobüslerine günde ortalama 15 bin kişinin sadece inmek için kullandığı durağı iptal eden karara tepki yağıyor.
Bazı vatandaşlar kent merkezine uzak olmasına rağmen daha emniyetli olan Ordu Caddesi’nde hemzemin geçide yakın durakta iniyor. Halbuki yıllardan beri kullanılan ve bugüne kadar hiçbir trafik sorunu yaşanmayan meydandaki indi durağından kent merkezine ulaşım emniyetli ve daha kolay gerçekleşiyordu.
*
Sosyal medyada bir vatandaş , ” Duraklar iptal edilince ne oldu? Diye soruyor ve “ Trafik sorunu çözüldü mü, rahatladı mı? Madem böyle olacağı belliydi yazık değil mi vatandaşa… Hasta halinle hastaneden gel, bir de üstüne işkence son durağa kadar inmekle pazardan elindeki yük ile…”adeta feryat ediyor.
*
Fabrikanın 42 yaşındaki genç müdürü Erdoğan, geçen yıl bölgede yapılan 30 bin ton pancar kapasitesini gelecek yıl minimum 500 bin ton, maksimum 800 bin ton olacak şekilde arttıracak planı da hazırmış.
30 bin tondan 800 bin tona...
Yani az da değil.
Bu önemli iş öyle oturduğu yerde elbet olmaz. Genç bir fabrika müdürünün böylesine önemli bir projeyi gerçekleştirmek için kolları sıvamış olması gerçekten sevindirici. Başarılı olması halinde herkes kazanacak. Fabrika kazanacak, eken-biçen kazanacak, çalışan, taşıyan; özetle ülke kazanacak.
Ve böylesine bir bürokrat başkalarına da inşallah örnek olur...
*
Koltuğundan kalkacak sorun nerdeyse oraya gideceksin..
1928 yılında hizmete açılan Pertevniyal Bandırma Hastanesi o yıllarda Türkiye’nin ilk 10 hastane arasındaydı. 12 yıl önceydi; tam 85 yıldır Bandırma ve çevresine hizmet veren tarihi Pertevniyal Bandırma Hastanesi, yeni adıyla Devlet Hastanesi yeni yerine taşınması sonunda sahibi Sağlık Bakanlığı ve dolayısıyla Mal Müdürlüğü ilgilenmeyince kaderine terk edilmişti.
*
Yok muydu bu yapının bir sahibi... Kendi kendine mi harabe haline geldi?
Bandırma’nın ilk hastanesi, zamanında bölge hastanesi konumunda olan Pernevniyal Bandırma Hastanesi’nden bahsediyorum. Milli servet, devlet malı neredeyse 12 yıl kendi haline bırakılır mı? Bırakılırsa da işte böyle harabe haline gelir. Yıkmak kolay; asıl onu muhafaza ederek korumak ve ne yapılacaksa nasıl değerlendirilecekse bir an önce hayata geçirmek önemli... Mutlaka vardı bir sahibi, mesela Mal Müdürlüğü...
Bu yer tamamen boşaltıldığı zaman gerekli tedbirler alınacak, ne yapılması gerekiyorsa yapılacak ve talan edilmesi, kısa zamanda harabe haline gelmesi önlenmesi gerekecekti.
TALAN ÖNCESİ
Daha önce şöyle yazmıştım: 12 yıl kadar önceydi, boşaltılmasının üzerinden birkaç gün geçmişti ve gidip görmüştüm... Kapıları pencereleri açık, dolaplar korumasız, içinde resmi evrakları olan klasörler yerlerde sürünüyordu. Herhalde kısa zamanda önlem alırlar diye düşünüyordum ama ne gezer, yapı yavaş yavaş “tırtıklanıyordu”
Bandırma ‘da trafik uygulamalarıyla ilgili kararlar İlçe Trafik Komisyonu’nda alınırdı.
Yoktu öyle komisyon yerine ‘akademisyenler’.
*
Kimlerden oluşuyordu bu komisyon?
“Kaymakam, belediye başkanı, ticaret odası, şoförler odası, ilçe emniyet müdürü, jandarma, trafik tescil büro amiri, ilçe milli eğitim müdürü ve kara yolları temsil edilirdi.”
Şimdi 17 Eylül Üniversitesi’nde akademisyen araştırıp karar verecek ve konu UKOME’ye kadar gidecek, belediyeye diyecek ki bu kararı uygulayın…
Konu hakkında nasıl bir çalışma yapılmış, gerekçeleri neydi?
