Prof. Dr. Berkan Reşorlu

Penisin peyronie hastalığı

15 Ekim 2021
Peyronie Hastalığı peniste sertleşmeyi sağlayan süngerimsi dokuların etrafını saran dış kılıfın yapısında meydana yapısal değişikliklerle (plak ve skar dokusu gelişimi) karakterize bir bozukluktur. Her yaş grubunu etkilese de sıklıkla 40 – 70 yaş arasında izlenen bu hastalık erkeklerin yaklaşık %6’ı etkilemektedir.

NEDEN OLUŞUR?

Peyronie Hastalığının neden oluştuğu kesin olarak bilinmese de en çok kabul edilen görüş penis dış kılıfının tekrarlayan mikrotravmalara maruz kalmasıdır. Diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları, yüksek kolesterol, düşük testosteron ve geçirilmiş pelvik cerrahi girişimler bu hastalığın gelişimi açısından risk faktörleridir.

BULGULARI NELERDİR?

Hastalığa bağlı oluşan eğrilik ve ağrılı ereksiyonlar cinsel ilişkiyi zorlaştırmakta hatta bir süre sonra olanaksız hale getirebilmektedir.

TEDAVİ

Ağızdan Alınan İlaçlar: Kolşisin, E Vitamini, Pentoksifilin, Tadalafil, Potaba ve Tamoksifen bu amaçla kullanılan ilaçlardır.

Penise Enjeksiyon Şeklinde Uygulanan İlaçlar: Steroidler, Verapamil, Klostridyum Kollajenaz ve İnterferon bu amaçla kullanılmaktadır.

ESWT (Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi):

Yazının Devamını Oku

İnterstisyel sistit ve ağrılı mesane sendromu

12 Eylül 2021
Ağrılı Mesane Sendromu ya da Mesane Ağrı Sendromu olarak da bilinen 'İnterstisyel Sistit', mesane ve pelvik bölgede ağrı, sürekli sıkışma hissi ve sık idrara çıkma ile karakterize mesanenin mikrobik olmayan kronik iltihabi hastalığıdır. Hastaların %90’ını kadınlar oluşturmaktadır. Şikayetlerin başlangıç yaşı sıklıkla 30-50 yaş arasındadır.

BULGULARI

Tipik bulguları mesane ağrısı, sık idrara çıkma ve sürekli idrar yapma isteğidir. Ağrı hissi genellikle mesane doldukça belirginleşmekte, idrar yapınca ise azalmaktadır. Şikayetlerde görülen alevlenme ve iyilik halleri bu hastalık için tipiktir. Cinsel ilişki hem kadın hem erkek için çoğu zaman ağrılı olmaktadır. Bu hastalarda ayrıca kas ve iskelet sistemi ağrıları, kabızlık, irritabl barsak sendromu, fibromyalji, otoimmün hastalıklar, depresyon, alerji ve migren daha sık izlenmektedir.

NEDENLERİ

Birçok yönüyle ciddi şekilde araştırılmasına rağmen bu hastalığın neden oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak genel kabul gören görüş bu hastalığın tek bir nedeni olmadığı; immünolojik, alerjik, nörovasküler, enfeksiyöz, hatta çevresel ve genetik birçok faktörün birlikte rol aldığı bir sendrom olduğu yönündedir.

TANI

Hastalığın tanısı benzer belirtiler gösteren diğer hastalıklar ekarte edilerek konulmaktadır. Bunu yapmak için aşağıdaki test ve basamaklar kullanılmaktadır.

TEDAVİ

1. Basamak:

Yazının Devamını Oku

İdrar kaçırma niye olur? Nasıl tedavi edilir?

3 Eylül 2021
İdrar kaçırma veya tıbbi adıyla üriner inkontinans her türlü istemsiz ve kontrol edilemeyen idrar tutamama durumudur. İdrar kaçırma kişinin yaşam konforunu bozduğu gibi sürekli ıslaklık, tahriş ve kötü koku endişesi kişide ciddi sosyal ve psikolojik sorunlara da yol açabilmektedir. İdrar kaçırma görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık izlenir.

KAÇ TİP İDRAR KAÇIRMA VARDIR?

1.Stres tipi idrar kaçırma: Efor sırasında (öksürme, hapşırma, ağır yük kaldırma, egzersiz vb.) görülen idrar kaçırma durumudur. Peki bu durum niye oluşur?
İdrar kanalı (üretra), pelvik yapılar tarafından bir hamak gibi asılı tutulur. Bu kanalı destekleyen yapıların zayıflaması ya da idrar tutmayı sağlayan sfinkter dediğimiz yapının hasar görmesi stres tip idrar kaçırmayla sonuçlanmaktadır. Çünkü sfinkter mekanizması düzgün çalışmadığında tam olarak kapanamamakta ve efor sırasında artan mesane içi basıncıyla idrar istemsiz olarak dışarı kaçmaktadır.

2. Sıkışma tipi idrar kaçırma: Ertelenemeyen ani sıkışma hissi ile birlikte meydana gelen idrar kaçırma durumudur. Burada mesanede istemsiz kasılmalar söz konusu olup idrar depolamakta sorun vardır.

3. Karışık tip idrar kaçırma: Her iki tip idrar kaçırma birliktedir.

4. Taşma tipi idrar kaçırma: Mesanenin dolarak fazla idrarın sızıntı şeklinde istemsiz olarak kaçırılmasıdır.

İDRAR KAÇIRMA SEBEPLERİ NEDİR?

NASIL TANI KONULUR?

Yazının Devamını Oku

Hipospadias (Peygamber sünneti) ya da doğuştan sünnetli olmak nedir?

24 Ağustos 2021
Hipospadias (peygamber sünneti), idrar deliğinin peniste normalde olması gereken yerin daha alt kısmında olması durumudur. Bu hastalarda penisin ön tarafında sünnet derisi tam olarak gelişmemektedir, halk arasında “peygamber sünnetli” ya da “doğuştan sünnetli” olarak tanımlanmasının sebebi de budur. Esas olarak penis içindeki idrar kanalının kısa kalması nedeni ile meydana gelen bu durumun çocuğun ilerleyen yaşlarda fiziksel ve psikolojik açıdan sorunlar yaşamaması için kısa süre içinde tedavi ettirilmesi gerekir.

SEBEBİ NEDİR?

Doğuştan sünnetli ya da peygamber sünnetli gibi masum ifadelerle tanımlanan bu durum aslında ancak ameliyatla düzeltilebilen ciddi bir gelişim bozukluğudur. Neden oluştuğu tam olarak bilinmese de bazı hormonal ve genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.

Yaklaşık olarak 300 doğumdan 1’de görülmektedir. Son 25 yıldır görülme sıklığı artan bu bozukluk düşük doğum ağırlığı olan çocuklarda ve çeşitli hormon içeren kirleticilere maruz kalanlarda daha sık izlenmektedir. Hipospadiaslı kişilerin %7’nin aile bireylerinde hipospadias görülmesi genetik yatkınlığın bir göstergesidir. Yine hipospadias ogularının %10’da inmemiş testis, %9-15’de kasık fıtığı izlenmektedir.

TEDAVİSİ

Hipospadiasın tedavisi cerrahidir. Ameliyat her yaşta yapılabilse de en uygun zaman aralığı 6 ay – 1.5 yaş arası dönem kabul edilmektedir.

Kozmetik ve fonksiyonel açıdan normal bir penis elde etmek amacıyla tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu hastaların tedavi edilmezse yaşayabileceği sorunlar;

Bu konuda tanımlanmış birçok ameliyat tekniği söz konusudur. En sık kullanılan ameliyat teknikleri bir sonda üzerinden idrar yolunun tüp haline getirilmesi ve penisin ucuna kadar taşınması esasına dayanmaktadır. Bu ameliyat tekniklerinde sünnet derisi kullanılmakta olup, bu çocukların sünnet edilmemesi oldukça önemlidir.

 

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda altını ıslatma ve tedavisi

5 Temmuz 2021
Beş yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırmaya devam ediyorsa buna alt ıslatma (enürezis nokturna) denilmektedir. Beş yaşından önce çocukların gece altını ıslatması anormal bir durum olarak kabul edilmemektedir. Alt ıslatma sorunu erkek çocuklarda daha sık izlenmekte ve görülme oranı yaşla birlikte azalmaktadır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma problemi mevcuttur. Görülme sıklığı her yıl %15 oranında azalarak ergenlik döneminde yaklaşık %1’e düşmektedir. Bu bilgi bize gece altını ıslatmanın çocuğun normal gelişim sürecinin gecikmesinden kaynaklandığını düşündürtmektedir.

Gece altını ıslatma nedenleri

Bu sorunun kökeninde büyük oranda genetik yatkınlık vardır. Anne ya da babada alt ıslatma öyküsü varsa çocukta %44, her ikisinde birden bu sorun varsa %77 oranında alt ıslatma sorunu görülmektedir.

Gece idrar üretiminin artması: Geceleri salınan ve vücutta su tutulmasını sağlayarak idrar üretimini azaltan ADH hormonunun salınım ritminde problem varsa gece idrar üretimi artmakta ve idrar kaçırma ile sonuçlanmaktadır.
Derin uyku ve uyanma sorunları: Bu çocuklarda mesane doluluğunu algılayamama veya algılandığı halde uyanamama problemi vardır.

Mesanenin istemsiz kasılmaları: Genellikle gündüz işeme semptomlarına da yol açan bu durum geceleri idrar kaçırma sorununa da yol açabilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Böbrek taşı oluşumundan korunma yolları

1 Haziran 2021
Böbrek taş hastalığı oldukça yaygın izlenen bir sağlık sorunudur ve görülme sıklığı son 30 yılda dramatik bir şekilde artmaktadır. Yaşamı boyunca bir kişinin böbrek taş hastalığına yakalanma oranı 1980’li yıllarda %3 olarak bildirilirken, 90’lı yıllarda bu oran %5, günümüzde ise %10 olarak bildirilmektedir. Bu artıştan özellikle sedanter yaşam tarzı ve değişen beslenme alışkanlıkları sorumlu tutulmaktadır.

Hayatında bir kez taş hastalığı tanısı alan ve tedavi olan kişilerin yaklaşık yarısında 5 yıl içerisinde taş hastalığının tekrar oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle taşsızlık sağlanan hastalarda yapılması gereken ilk iş tekrar taş oluşumunun önüne geçmek olmalıdır. Bunun için tüm taş hastalarının uyması gereken birtakım koruyucu önlemler vardır. Bu koruyucu tedbirlerin ana noktasını diyet alışkanlıklarının düzenlenmesi ve yaşam tarzı değişiklikleri oluşturmaktadır.

Sıvı alımının artırılması

Sıvı alımı hava sıcaklığına göre günlük en az 2.5 – 3 L arasında olmalıdır. Ya da başka bir deyişle kişinin günde 2 L idrar çıkaracak kadar sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Sıvı tüketiminin gün içine yayılarak (sirkadiyan tarzda) ve sıvı kaybının arttığı zamanlarda (egzersiz, sıcak hava vb) arttırılarak yapılması önemlidir. Günlük sıvı alımını yalnızca yarım litre arttırmak taş oluşma riskini %80 oranında azaltmaktadır. Sıvı alımını arttırmak idrar hacmi arttırmakta, bu da idrar içerisinde taş oluşturan kristallerin yoğunluğunu azaltarak taş oluşumunu engellemektedir.

Sıvı çeşidi olarak nötral PH’ ya sahip ve kalorisiz içecekler tercih edilmelidir. Genel olarak tüketilmesi önerilen sıvı sudur. Suyun sertliğinin taş oluşumunda etkili olmadığı birçok çalışma ile gösterilmiştir. Limon, portakal ve greyfurt suyu gibi sitrattan zengin sıvıların taş oluşumundan koruduğu bilinmektedir.

Düzenli egzersiz ve spor yapmak

Düzenli yapılan egzersiz ve spor ile taş kristallerinin atılımı kolaylaşır. Ama spor yaparken mutlaka yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Yine düzenli spor yapmak hipertansiyon ve obezite gibi taş oluşumunu kolaylaştıran hastalıkları engellemeye yardımcı olur.

İdeal kiloyu korumak taş oluşumundan korunmanın bir diğer yoludur. Obezitenin idrarı asidik hale getirdiği ve taş oluşturan kristallerin atılımını arttırdığı bilinmektedir.

Diyette hayvansal proteinlerin kısıtlanması

Yazının Devamını Oku

Kronik prostatit nedir?

21 Mayıs 2021
Prostat, erkeklerde semen (meni) içeriğinin bir kısmının üretildiği, idrar kesesinin hemen altına yerleşmiş yaklaşık ceviz büyüklüğünde bir bez dokusudur.

Bu bez dokusunun iltihabi hastalığına prostatit adı verilmekte olup, sıklıkla genç ve üreme çağındaki erkekleri etkilemektedir. Bu hastalığa bağlı şikayetler 3 aydan uzun sürdüğünde kronik prostatit olarak adlandırılmaktadır.

Kronik prostatit nedenleri

Altta yatan sebebe göre 2 başlık altında incelenmektedir. Sebep bakteriyel mikrobik bir enfeksiyon ise kronik bakteriyel prostatit olarak adlandırılmaktadır. Altta yatan bakteriyel bir sebep yokken benzer şikayetlerin görüldüğü ve sebebin tam olarak bilinmediği formuna ise kronik prostatit / kronik pelvik ağrı sendromu adı verilmektedir. Olguların yaklaşık %90’ını bu ikinci tip hastalık oluşturmaktadır.

Semptom ve bulgular

Tipik olarak alt pelvis bölgesinde özellikle testisler ile makat bölgesi arasında ağrıya sebep olur. Ağrı, alt karın bölgesine, penise ve sırta doğru da yayılabilir. Sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, ani sıkışma hissi gibi idrar yapmakla ilgili şikayetlere yol açar. Ağrılı boşalma ve boşalma güçlüğü ise en sık izlenen seksüel sorunlardır.

Tedavisi nasıl olur?

Tedavi altta yatan sebebe göre planlanmaktadır. Bakteriyel prostatit varlığında uzun süreli antibiyotik kullanımı gerekmektedir. Uzun süredir devam eden ya da tekrarlayan enfeksiyonlarda ise 6 aya kadar süren antibiyotik tedavisi uygulanabilmektedir.

Antibiyotik tedavisinden fayda görmeyen olgularda ağrı kesici ve iltihap önleyici ilaçlar, kas gevşetici ajanlar, idrar yapmayı kolaylaştırıcı (alfa-bloker) ilaçlar kullanılmaktadır. Prostat masajı, prostat içindeki iltihaplı sıvıların boşalmasına yardımcı olur. Sıcak oturma banyosu ve sıcak terapileri kişinin rahatlamasını sağlayan uygulamalardır.

Yazının Devamını Oku

Sertleşme sorununda penis protezleri

5 Nisan 2021
Penis protezi (mutluluk çubuğu) cinsel ilişki için gerekli sertleşmeyi (ereksiyon) sağlayamayan erkeklerde ereksiyonu sağlamak için penis içine ameliyatla yerleştirilen slikon yapıda implantlardır.

Penis protezinin kaç çeşidi vardır?

Bükülebilir (Tek Parçalı) ve Şişirilebilir (İki ve Üç Parçalı) olmak üzere iki tipi vardır. Bükülebilir tiplerde hasta ilişki sırasında penisi düzleştirmekte, bitiminde ise bükerek saklamaktadır. Şişirilebilir protezlerde ise hasta ilişki öncesi yumurtalıkların yanına yerleştirilen ufak bir pompa ile penisi şişirerek sertleştirmekte, ilişki bitiminde ise protezi indirerek normal hale getirmektedir.

Kimlere uygulanır?

Sertleşme sorununa diğer tedavilerden yeterli yanıt alınamadığında veya diğer yöntemlerle hastaların beklentilerinin karşılanamadığı durumlarda uygulanan son basamak tedavi yöntemidir.

Dışarıdan belli olur mu?

Yazının Devamını Oku