Prof. Dr. Berkan Reşorlu

Penis boyutunu etkileyen faktörler nelerdir?

6 Şubat 2022
Birçok erkek zaman zaman penislerinin boyutu veya görünümü hakkında endişe duyabilmektedir. Genetik yapı, hormonal faktörler, beslenme alışkanlıkları ve kimyasal birtakım ajanlara maruziyet penis boyutunu etkileyen faktörler olarak ön plana çıkmaktadır.

Genetik Nedenler: Genler, canlı bir organizmanın görünüşünü ve davranışını belirleyen yapı taşlarıdır. Her insanda bir çifti cinsiyet kromozomu olmak üzere toplam 23 çift kromozom vardır. Bu kromozomların bir çifti anneden diğer çifti ise babadan gelmektedir. Bir kişinin cinsiyet kromozomları, o kişinin hem biyolojik olarak cinsiyetini hem de seksüel karakteristiklerini belirlemektedir.

Erkekler, babalarından bir Y kromozomu ve annelerinden bir X kromozomu alır. Kadınlar ise her bir ebeveyninden birer tane olmak üzere iki X kromozomunu miras almaktadır. X kromozomu 900-1.400 gen içerirken, Y kromozomu yalnızca yaklaşık 70-200 gen içermektedir. Y kromozomu, erkek cinsel organının ve doğurganlığın gelişimini denetleyen genleri taşır. Ancak penisin boyutunu ve görünümünü belirleyen genlerin tümü sadece Y kromozomuna bağlı değildir.

Genetik mutasyonlar, bazı genlerin aktif bazı genlerin inaktif olması, diğer fiziksel özelliklerin yanı sıra penis boyutunu ve görünümünü de etkileyebilmektedir. Bu durum, aynı biyolojik ebeveynlere sahip kardeşler arasında penis boyutunun neden farklı olduğunu açıklayabilmektedir. Bu nedenle, penis boyutu, bir kişinin ebeveynlerinden aldığı genlerinin, kendi benzersiz genlerinin ve diğer dış faktörlerin bir kombinasyonuna bağlıdır.

Hormonal Etmenler: Erkek cinsiyet hormonu olan testosteron, testis ve penis büyümesini sağlamaktadır. Beyinden salgılanan lüteinizan hormon (LH), testislerden testosteron salınımını uyarırken; folikül uyarıcı hormon (FSH), testislerden sperm üretimini uyarmaktadır. Bu iki hormon özellikle ergenlik döneminde daha fazla üretilmekte ve kişinin seksüel karakterlerinin gelişmesini sağlamaktadır. Bu hormonların düşüklüğü kişinin penis boyutunu ve görünümünü etkilemektedir.

Hamilelik sırasında testosteron seviyelerindeki değişiklikler penis anormalliklerine neden olabilir. Yine bazı tıbbi durumlarda, testosteron seviyeleri normal olsa bile kişinin vücudu testosterona doğru tepki veremeyebilir. Bu durum androjen duyarsızlığı olarak adlandırılır. Bu hormonal sorunlardan herhangi biri ortaya çıktığında, erkek fetüsün penisi normal şekilde gelişmeyebilir.

Çevresel Faktörler: Çeşitli çevresel kirleticiler penis boyutunu olumsuz etkileyebilmektedir. Bu kimyasallar endokrin bozucular olarak adlandırılmakta ve kişinin hem gen yapısını hem de hormon salınımını etkileyebilmektedir.

Beslenme: Hem anne karnında ve hem de yaşam boyunca yetersiz beslenme, kişinin hormonlarını ve dokularının gelişimini etkileyerek fiziksel özelliklerinin yetersiz gelişmesine neden olabilmektedir.

Bu faktörlerin dışında penis boyunu etkilediği düşünülen sayısız efsane birçok insanda gereksiz stres ve kaygıya yol açmaktadır. Çok mastürbasyon yapmanın penis boyunu etkilediği veya ayakkabı numarasının penis boyu ile orantılı olduğu gibi inanışlar tamamen bir şehir efsanesinden ibarettir.

Yazının Devamını Oku

Mesane ve rahim sarkması

27 Ocak 2022
Pelvik bölge dediğimiz karın alt kısmında yerleşmiş organların (rahim, mesane, rektum, barsaklar) bulunduğu yerden aşağıya doğru inmesi ve vajinadan dışarı sarkması durumuna pelvik organ prolapsusu (POP) adı verilmektedir.

Sarkan organ; mesane (idrar torbası) ise “sistosel”, rahim (uterus) ise “uterin prolapsus”, rektum ise “rektosel”, barsaklar ise “enterosel” olarak adlandırılmaktadır.

Sebebi Nedir?

İleri yaş, gebelik, zorlu ve çoklu vajinal doğumlar, kronik kabızlık, kronik öksürük, obezite, sürekli ağır kaldırma ve genetik yatkınlık gibi faktörler mesane ve rahim sarkmasında önemli rol oynamaktadır. Özellikle ilerleyen yaşla birlikte ve zorlu doğumlarla pelvik tabanı asan bağlar zayıflamakta ve bu hamak yapısının asmış olduğu organlar aşağı doğru sarkmaktadır.

Mesane ve Rahim Sarkması Belirtileri

İdrar kaçırma, idrar yapma güçlüğü, vajen bölgesinde ele gelen kitle, dışkılama güçlüğü ve cinsel fonksiyon bozukluklarına neden olabilmektedir.

Mesane ve Rahim Sarkması Tedavisi

Tedavi seçenekleri sarkmanın dercesine, hastanın durumdan duyduğu rahatsızlığa, sistemik ek hastalığa, cinsel hayatı olup olmadığına, beraberinde idrar kaçırma olup olmadığına göre değişebilmektedir.

Özellikle ailesinde prolapsus, sistosel veya rektosel öyküsü olan kişiler için fazla kilolarından kurtulması, pelvik taban kaslarını güçlendirici egzersizler yapması, sigara kullanıyorsa bırakması, kronik öksürüğe neden olabilecek durumları varsa tedavi edilmesi, varsa kronik kabızlığının tedavi edilmesi önleyici tedbirlerdir.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda böbrek reflüsü veya vezikoüreteral reflü (VUR) nedir?

2 Ocak 2022
Böbrek reflüsü, normalde sadece böbreklerden mesaneye doğru akması gereken idrarın, üreterin mesaneye açıldığı alt kısımdaki valv yapısının yeterli çalışmamasından ötürü yukarı doğru yani böbreklere doğru geri kaçması durumudur.

Hangi Sıklıkta İzlenir?

Yaygın görülen doğuştan gelen bir bozukluk olup, görülme oranı %1’dir. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olan çocuklarda bu oran %30-50 arasındadır. Anne karnında iken ultrasonda böbrek genişlemesi (hidronefroz) saptanmış çocuklarda %16 oranında saptanmaktadır. Kardeşinde VUR saptanan çocuklarda görülme ihtimali %27 iken, anne-babasında VUR olan çocuklarda görülme sıklığı ortalama %35’tir.

Tanısı Nasıl Konulur?

Ateşli idrar yolu enfeksiyonu geçiren ya da anne karnında iken böbreğinde şişlik (hidronefroz) tespit edilen çocuklarda yapılan değerlendirmeler sırasında tanı konulmaktadır.

İşeme sistoüretrografisi (VCUG) ya da halk arasında sondalı film olarak adlandırılan bu inceleme tanıda yapılması gereken en önemli ve en çok bilgi verici testtir. Sonda aracılığı ile idrar kesesi içine kontrast madde verilmekte, aralıklarla alınan görüntülerle mesane dolarken ve boşalırken geri kaçak olup olmadığı değerlendirilmektedir. Vezikoüreteral reflü varsa 1 ila 5 arasında ciddiyetine göre derecelendirme yapılır.

Vezikoüreteral reflü tanısı konulan çocuklarda böbreğin ve mesanenin durumunu değerlendirmek amacıyla üriner ultrason, böbrek sintigrafisi (DMSA) ve ürodinamik inceleme gibi testler gerekebilmektedir.

Böbrek Reflüsü Neden Önemlidir?

Bu hastalık böbrek hasarı, hipertansiyon ve böbrek yetmezliği gibi ciddi sonuçlar doğurabilen anatomik ve/veya fonksiyonel bir bozukluktur.

Yazının Devamını Oku

İnmemiş testis kısırlık ve kanser riski taşıyor

24 Aralık 2021
Testisler, bebek anne karnında gelişim sürecinde iken karın arka duvarında oluşan, daha sonra hormonal ve mekanik birtakım faktörlerin etkisiyle aşağıya doğru hareket ederek gebeliğin sonuna doğru torbaya (skrotum) ulaşan organlardır. Testisler karın içinden aşağı doğru inişini tamamlayamamış, kasık kanalında veya karın içerisinde bir noktada kalmışsa bu durum inmemiş testis olarak adlandırılır.

Yenidoğan Bebekte Testisler Torbada Değilse Bu Durumun 3 Nedeni Olabilir;

Retraktil (Utangaç) Testis Nedir?

Bazı çocuklarda, retraktil testis denilen, bazen torbaya inen bazen de yukarı kaçan testisler görülebilir. Bu durum o bölgedeki bir kasın (kremasterik) aşırı aktivitesinden kaynaklanan bir durum olup yaklaşım inmemiş testisten farklıdır. Retraktil ile inmemiş testis ayırımının uzman bir hekim tarafından yapılması gereklidir. Bu olguların 1/3’ü zamanla inmemiş testise dönüşmektedir, bu nedenle yakın takip altında tutulmalıdır.

İnmemiş Testis Ne Sıklıkta Görülür?

En sık izlenen genital anomalilerden birisi olup, zamanında doğan bebeklerde %1-4 oranında, erken (prematür) doğumlarda ise %45’e varan oranda izlenmektedir. Doğumdan sonra ilk 3 ayda inmemiş testislerin %70-77’si kendiliğinden torbaya inmektedir. Altıncı aydan sonra ise kendiliğinden inme ihtimali oldukça düşüktür (%6).

Sebebi Nedir?

İnmemiş testise sebep olan nedenler tam olarak bilinmese de birtakım genetik ve çevresel faktörlerin (hormonal bozucular gibi) neden olduğu tahmin edilmektedir.

İnmemiş Testisin Yol Açtığı Riskler Nedir?

Yazının Devamını Oku

Sünnet nedir, faydaları nelerdir?

23 Kasım 2021
Sünnet (sirkümsizyon), penis uç kısmını saran deri parçasının (prepisyum) kesilerek çıkarılması işlemidir. Genel hijyen açısından çok sayıda faydası olan sünnet uygun olmayan koşullarda ve deneyimsiz kişilerce yapıldığında ise kanama, enfeksiyon ve peniste kalıcı hasar gelişimi gibi riskler taşımaktadır.

SÜNNETİN FAYDALARI NELERDİR?

İdrar yolu enfeksiyonu gelişme riskini düşürmektedir. HIV, HPV, herpes, gonore gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşma riskini azaltmaktadır. Erkeklerde penis kanseri, eşlerinde ise rahim ağzı (serviks) kanseri gelişme riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

SÜNNET İÇİN EN UYGUN YAŞ ARALIĞI NEDİR?

Sünnet her yaşta uygulanabilecek bir işlem olmakla birlikte, psikolojik travma ve enfeksiyon gelişme riskinin en aza indirilebilmesi açısından en uygun dönem ilk 2 yaş olarak olarak ifade edilebilir. Özellikle yenidoğan döneminin sünnet açısından en uygun zaman aralığı olduğu bilimsel çalışmalarda ortaya konulmuştur.

Çocuklarda 2-6 yaş arası cinsel kimlik farkındalığının başladığı dönem (fallik dönem) olup, bu yaş aralığında uygun olmayan şartlarda sünnet yapıldığı takdirde erişkin yaşamında bazı psikolojik olumsuzluklar görülebilmektedir. Bu yaş aralığında sünnet yapılması gerekiyorsa lokal anestezi tercih edilmemesinde fayda vardır.

LOKAL ANESTEZİ Mİ YOKSA GENEL ANESTEZİ Mİ TERCİH EDİLMELİDİR?

Doğum sonrası ilk 3 ay bebekler hareketsiz oldukları için lokal anestezi ile sünnet rahatlıkla yapılabilmektedir. Daha büyük çocuklarda da uygun ağrı kontrolü sağlanarak lokal anestezi altında sünnet yapılabilir. Ancak çocuğun cerrahi travmayı yaşamadan daha konforlu olarak bu süreci geçirmesi açısından sedasyon veya genel anestezi altında yapılması tercih edilmektedir. Özellikle 2-6 yaş arası cinsel kimlik kazanım dönemi olduğundan bu yaş grubunda lokal anestezi altında işlem yapılması tavsiye edilmemektedir.

SÜNNET HANGİ TEKNİKLE, HANGİ KOŞULLARDA YAPILMALIDIR?

Yazının Devamını Oku

Mesane kanseri nedir?

17 Kasım 2021
Mesane kanseri dünya genelinde bakıldığında erkeklerde en sık izlenen 7. kanser türünü, cinsiyetten bağımsız olarak ise en sık izlenen 11. kanser türünü oluşturmaktadır. Hastalık erkeklerde kadınlara oranla daha sık izlenmekte ancak kadınlarda daha agresif seyrettiği bilinmektedir. Mesane kanseri genellikle ileri yaşlarda izlenmekte ve görülme sıklığı yaşla orantılı olarak artmaktadır. Ancak çocukluk çağı dahil her yaşta görülebileceği unutulmamalıdır.

Hastalık olguların %75’de erken evrede tespit edilmektedir. Ancak tedavi sonrası tekrarlama riski bulunan bu hastalığın, evre atlamaması için erken tespit edilse bile sıkı takip altında tutulması önemlidir.

MESANE KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Mesane kanseri gelişiminde en önemli risk faktörünü sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı oluşturmaktadır. Erkeklerde görülen kanserlerin %55-60’nın, kadınlarda ise %20-30’nun direk sigara kullanımına bağlı oluştuğu bilinmektedir.

Mesleki olarak kimyasal ajanlara maruziyet (özellikle boya, deri, tekstil ve petrol ürünleri), kronik iritasyon (taş, enfeksiyon, sonda vb.), bazı parazitler (şistozoma gibi) ve radyoterapi maruziyeti diğer risk faktörlerini oluşturmaktadır.

MESANE TÜMÖRÜ BELİRTİLERİ

Mesane tümörünün en sık bulgusu idrarda ağrısız kanamadır. Kanama ile birlikte idrardan pıhtı da gelebilmektedir. Bazen idrardaki kanama gözle görülemeyecek düzeyde olup ancak idrar tahlilinde saptanabilmektedir. İdrarda kanama dışında idrar yaparken yanma ve ağrı, idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma gibi şikayetler bu hastalığın erken dönemde görülebilen diğer belirtileridir. Hastalık ilerlemiş ve organ metastazları yapmış ise kilo kaybı, idrar ve dışkılama kontrolünün kaybı, kemik ağrıları, öksürük, bilinç bulanıklığı gibi belirtilere yol açabilmektedir.

TANI YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Sistoskopi: Optik bir cihaz yardımıyla idrar yapılan kanaldan (üretra) girilerek mesane içerisinin görüntülenmesi işlemidir. Bu işlem özellikle fleksibl cihazlarla yapıldığında lokal anestezi altında da uygulanabilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Penis büyütme ameliyatları

11 Kasım 2021
Cinsellik kabusunuz olmasın! Sağlık sektöründeki gelişmiş yöntemlerle cinsel yaşamınız bir sorun olmaktan çıkabilir. İşte penis büyütme yöntemleri ve ameliyatları hakkında geniş bilgiler edinebileceğiniz yazımız...

PENİS UZATMA

Penis uzatma konusunda etkinliği kanıtlanmış tek yöntem cerrahi uygulamalardır. Bu konuda en çok kullanılan ve bizimde uygulamayı tercih ettiğimiz yöntem; penisi leğen kemiğine asan asıcı bağların (suspansuar ligamanlar) kesilmesi, penis kökündeki (suprapubik bölge) yağın liposuction yöntemi ile uzaklaştırılması ve takiben cilde VY-plasti işlemi uygulanarak penisin dışarı uzatılmasıdır. Bu operasyonla penis boyunda 3 – 4 cm’lik bir uzama elde edilebilmektedir. Penisin asıcı bağlarının kesilmesinin cinsel fonksiyonlara (sertleşme, boşalma, haz, istek) herhangi bir zararı yoktur. Günümüzde bu bağı tamamen değil %80 oranında keserek serbestleştiriyor, kestiğimiz alanın tekrar kapanmaması için araya sütürler koyuyoruz.

Bazen kilolu insanlarda penis cilt altına gömülü vaziyette olabilmektedir. Bu durumda suspansuar ligamanları kesmeden sadece o bölgedeki yağlar alınarak penis görünürlüğünde artma dolayısıyla penis boyunda uzama sağlanabilmektedir.

Yine bazı kişilerde penis alt kısmı ile skrotum dediğimiz torba arasında yelpaze gibi duran bir deri parçası bulunmaktadır. Bu duruma perdeli penis veya penoskrotal web adı verilmektedir. Doğumsal ya da hatalı sünnetlere bağlı oluşan bu durum penisi olduğundan kısa göstermekte ve cinsel ilişki sırasında rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Tedavide ameliyatla bu deri parçası çıkarılır ve penisin daha uzun görünür olması sağlanır.

PENİS KALINLAŞTIRMA

Penis cildi altına yapılan yapılan yağ enjeksiyonu günümüzde penis kalınlaştırmanın en etkili ve güvenli yoludur. Yağ enjeksiyonu için kasık ve/veya karın bölgesinden liposuction yöntemi ile yağlar alınır ve süzülüp saflaştırıldıktan sonra penis gövdesine homojen bir şekilde dağıtılacak şekilde enjekte edilir. Genel olarak bu yöntemle penis çevresinde %25-35 oranında bir kalınlık artışı sağlamak hedeflenmektedir. Bu amaç için 30 – 50 cc yağ enjeksiyonu yeterli olmaktadır. Yağ enjeksiyonu ile penis altına aktarılan yağların 6 ay sonra yaklaşık %40’ı kalmaktadır ve kalan bu yağlar ömür boyu kalıcı olmaktadır. Ancak kişi isterse yağ enjeksiyonu ile penis kalınlaştırma işlemi tekrarlanabilmektedir.

Yağ enjeksiyonu dışında hyaluronik asit içeren dolgu maddeleri ile de penis gövdesinde kalınlık artışı sağlanabilmektedir. Ancak bu yöntemle kalınlık artışı sağlayabilmek için çok sayıda dolgu maddesi kullanmak gerekmektedir ve dolgu maddelerinin sağladığı kalınlık artışı etkisi 1 yıl içerisinde tamamen kaybolmaktadır.

PENİS BAŞININ (GLANS) BÜYÜTÜLMESİ

Yazının Devamını Oku

Genç erkeklerin kabusu: Testis kanseri

31 Ekim 2021
Testis tümörleri erkeklerde görülen tüm kanserlerin %1’lik kısmını oluşturan nadir kanser türlerindendir ancak 18–35 yaş arası genç erkeklerde en sık izlenen kanser tiplerinden birini oluşturmaktadır. Başlıca işlevi sperm üretimi ve erkeklik hormonu (testosteron) salgılamak olan bu organların kanserlerinin son yıllarda özellikle sanayileşmiş ülkelerde görülme sıklığı artmaktadır.

TESTİS KANSERİ BELİRTİLERİ NEDİR?

Testis kanserinin en sık rastlanan bulgusu testiste ağrısız ele gelen kitledir. Ancak kitlelerin bir kısmının ağrıya sebep olabileceği unutulmamalıdır. Testiste ele gelen herhangi bir şişlik ya da kitle durumunda en kısa sürede bir üroloji uzmanına görünmek gerekmektedir. Bu kanser türünün erken teşhisi için erkeklerin ayda bir kez sıcak duş sonrası testislerini kendi kendine muayene etmeleri önerilir.

Ele gelen kitle dışında ileri evre hastalıkta uzak organ yayılımına bağlı sırt ağrısı, kemik ağrısı, öksürük, bilinç değişikliği gibi şikayetlere, bazen hormon salınımına bağlı memelerde büyüme ve ağrı gibi şikayetlere yol açabilir.

TESTİS KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NEDİR?

İnmemiş testis hastalarında ameliyatla düzeltilmiş bile olsa testis kanseri görülme ihtimali 4-8 kat artmaktadır. Daha önce geçirilmiş testis kanseri öyküsü, ailede testis kanseri varlığı, bir takım genetik rahatsızlıklar (kleinefelter sendromu, down sendromu, vb.), esrar kullanımı ve beyaz ırk testis kanseri gelişimi için risk oluşturmaktadır.

TESTİS KANSERİ TANISI NASIL KONULUR?

Testiste ele gelen bir kitle fark edildiğinde aksi ispat edilene kadar kötü huylu olarak kabul edilir. Tanı koymak için ilk ve en sık kullanılan görüntüleme yöntemi ultrasondur. Ultrason ile testiste kitle saptanması halinde bazı tümör belirteçlerinin (ΒHCG, AFP, LDH) kan seviyelerini mutlaka kontrol etmek gerekir. Bu tümör belirteçleri hastalığın evrelendirilmesinde ve sonrasında seyrinin takibinde önem arz etmektedir. İleri evre hastalıktan şüphe edilen olgularda bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi ve PET/CT gibi tetkikler gerekebilir.

TESTİS KANSERİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Yazının Devamını Oku