Uğur Meleke

Santos maçı 19:02’de kaybetti

4 Mart 2024
Portekizli, öne geçerse skoru korumada ustadır ama bir derbide geriye düşerse...

Dolmabahçe’deki derbiyle ilgili 18:59’a kadar yapılan çalışmaların yüzde 90’ı 19:02’de çöpe gitti muhtemelen. Maç, Al Musrati’nin kendi kalesine attığı golle ikinci santrayı yaptı. Ve ikinci santradaki düşünceler, birinci santradakilerden farklı olmak zorundaydı. Özellikle Beşiktaş için.

Dün 19:02 itibariyle işlerin Santos’un istediği gibi gittiğini söyleyemeyiz. Maça adeta 1-0 yenik başladıkları için bir tutum farkı gerekiyordu ama Santos’un alışık olduğu, sevdiği, hazırlandığı habitat bu değil. O, kariyeri boyunca rakibi gol atmaya çalışırken araya sıkıştıran, rakibi ararken o bulan teknik adam olmakla yaptı şöhretini. Bir müsabakada skor ne kadar 0-0 devam ederse, Santos’un planlarını sahaya yansıtma ihtimali o kadar artar. Öne geçerse korumada ustadır. Ama bir derbide erken geriye düştüğünde başka bir düşünme biçimi gerekiyordu artık.

EGE, MUSRATi VE AMARTEY’DEN iYi

Beşiktaş için iki hücum planı göze çarptı dün: Galatasaray önde baskıya geldiğinde top derinde pozisyon alan Muci ile buluşturulacak. O da ya driplingle kaleye gitmeye çalışacak veya sağdaki Rashica’yı koşturacak. Zaman zaman Köhn’ün de pozisyon kayıplarıyla başardılar bunu. Ama son tahlilde Amartey-Al Musrati orta sahasının tutuculuğu ayak bağı oldu tüm takıma. Ben Demir Ege’nin oynadığı maçlarda ön libero rolünde Amartey’den iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Hatta bu ağır haliyle Al Musrati’den de.

DEMiRBAY G.SARAY’IN GiZLi KAHRAMANI

Fernando Santos ikinci yarıda da değişiklik departmanında sınıfta kaldı: Ghezzal girdi, takım 5+5 iki parçaya bölündü. Aboubakar’ı almakta da çok geç kaldı. Galatasaray’sa adeta vitesi dörde alma ihtiyacı olmadan kazandı maçı. Bence en büyük farkı da orta sahada yarattılar. Torreira, zaten Amartey’nin en iyi gününde bile ön libero olarak ulaşamayacağı bir ligde. Al Musrati de Kerem Demirbay’a bakıp, iç geçirerek “Ben de bir zamanlar bu seviyedeydim” diyordur herhalde. Kerem Demirbay, Galatasaray oyununun gizli kahramanı. Dünkü Galatasaray’la Beşiktaş orta sahaları arasında 3 sınıf filan fark vardı bence.

Yazının Devamını Oku

Esas sorun Fred’sizlik miydi, yoksa Krunic’lilik mi?

3 Mart 2024
Brezilyalı yıldızın olmadığı ilk 1 saatte F.Bahçe mevsim normallerine yakındı.

Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe-Kasımpaşa maçı devre arasında yayına giderken aklımda şu soru vardı: Sahi, 45 dakika boyunca Krunic topla hiç buluşmuş muydu? İstatistik firmasından rica ettim veriyi. Krunic ilk devreyi yalnızca 10 isabetli pasla kapatmıştı. 60’ıncı dakikada oyundan çıkarken de 14 isabetli pası vardı hanesinde. Bir büyük takımın merkez orta saha oyuncusunun 60 dakikada 40-50 isabetli pas yapmasını filan beklersiniz halbuki. Aynı dakikada kaleci Livakovic’in dahi isabetli pas sayısı 25’ti.

MERT HAKAN iLK YARIDA % 94 PAS iSABETiYLE OYNADI

Geçtiğimiz hafta Kasımpaşa da aynen dünkü Hatayspor gibi Fenerbahçe’ye önde baskıyla başlamıştı maça. Fenerbahçe geride topu eveleyip geveliyor, sonunda Livakovic’e oynuyor ve Hırvat kalecinin uzun toplarıyla devam ediyordu hikâye. Dün de Hatay maça önde şiddetli baskıyla başladı. Ama Fenerbahçe bu kez geriden defalarca çıktı başarıyla. Zira sahada Krunic yoktu, onun yerine oynayan Mert Hakan Yandaş ilk yarıyı 34’te 32 ile % 94’lük pas isabeti ve ciddi etkinlikle bitirmişti.

FRED’iN YOKLUĞU TAKIMDAKi BÜTÜN OYUNCULARI ETKiLEDi

Fenerbahçe düne kadar ligde oynadığı son 6 maçta Fred’sizdi. Brezilyalı’nın yokluğunu gerçekten derinden hissettiler:

1- Fred’siz sarı lacivertli takımın önde baskı kabiliyeti düştü, topu geri kazanma süreleri uzadı. Çok fazla geri koşmak zorunda kaldılar.

2- Fred’siz dönemde Szymanski kötüydü, 6 maçta gol ve asist üretemedi. Tadic de düşüş yaşadı.

3- Fred sahada olmayınca Dzeko ikinci-üçüncü bölge bağlantısı için sürekli derine geldi. Fenerbahçe’nin son bir buçuk aydır santrforu değil, oyun kurucusu oldu adeta Dzeko. Bu da Boşnak oyuncunun gol istatistiğini düşürdü ve kamuoyunda aleyhinde bir algı yaratılmasına sebep oldu. Oysa esas sorun Dzeko’da değildi, Fenerbahçe oyun kuramadığı için Boşnak forvetin derine gelmek zorunda kalmasıydı.

Yazının Devamını Oku

Klasik müziğin heavy-metal ile imtihanı

2 Mart 2024
Fernando Santos, Dolmabahçe’ye 30 yıllık sabit fikirlerini hızlıca transfer etti. Müziğin ritmini düşürdü, savunmada zor açık veren ama hücumda nispeten yavaş bir takım yarattı. Derbide de muhtemelen emniyetli bir Beşiktaş olacak. G.Saray iki sezondur hiçbir derbiyi düşük viteste kazanmadı. Hemen hepsinde rakiplerinden üstün oynadığı için galip geldi. Buruk, yarın ideal omurgasını sahaya sürmeye ve dominant futbolu oynatmaya mecbur olduğunu biliyordur.

Fernando Santos yönetiminde son 6 maçta yalnızca 1 gol yiyen Beşiktaş, belki seyredenleri oyunuyla mest emiyor. Ama Santos futboluna şüpheyle bakan benim gibilere de skorlarla bir ders veriyor. Portekizli teknik direktörün klasik müzik sakinliği ve emniyeti içeren futboluna heavy-metal ritimleriyle misafir olacak Galatasaray’sa 10 gün önce 4 kupa hayali kuruyorken bugün hedefler ikiye düştü. Bence Galatasaray’ın ligde avantajını koruması için heavy-metalden vazgeçememesi, yoğun oynaması, dominant olması gereken bir maç.

İNANDIKLARINDA ÇOK ISRARCI

Fernando Santos, belki de dünya futbolunun en kolay tanımlanabilir, düşüncelerine en sadık, inandıklarında en ısrarcı hocalarından biri. Daha önce de değinmiştim: Yunanistan’ın başında 49 maça çıktı, bunların 29’unu 0-0, 1-0 ve 1-1’lik sonuçlarla bitirdi. Portekiz gibi dünyanın en yetenekli milli takımlarından birinin başına geçti, görevdeki ilk 15 müsabakasından 9’unun sonucu 1-0’dı.

PORTEKİZLİLER BİLE ONDAN ŞİKAYETÇİ

Euro 2016’yı şampiyon tamamladığı için elbette büyük saygı görüyor ama Portekizliler’in önemli bir kısmı da onun o altın jenerasyona oynattığı futbolun sıkıcılığından şikayetçi. Polonya dönemine zaten değinmiyorum, sadece 6 maç görevde kalıp Moldova’ya ve Arnavutluk’a yenildi. Faroe’yi ancak 75’te bir penaltıyla çözebilince Lewandowski de kendini tutamadı ve ülkenin oyun karakterinin Santos’la uyuşmadığını söyledi maçın sonunda.

30 YILLIK SABİT FİKİRLERİNİ HIZLICA TRANSFER ETTİ

Fernando Santos Beşiktaş’a da henüz (kupadaki son Konya müsabakasını saymazsak) çok göze hoş gelen bir futbol oynatabilmiş değil. Ancak son 540 dakikada takımın yalnızca 1 gol yemesi, bu müsabakaların dördünü 2-0 kazanması önemli bir veridir. Santos, Dolmabahçe’ye de 30 yıllık sabit fikirlerini hızlıca transfer etti. Müziğin ritmini düşürdü, savunmada zor açık veren ama hücumda nispeten yavaş bir takım yarattı. Derbide de muhtemelen, Trabzonspor’u ağırladıkları maça benzer, emniyetli oynayan bir Beşiktaş olacak sahada.

Yazının Devamını Oku

Spor sahaları sokakların küçük bir demosu

28 Şubat 2024
Lise kitapları tarihi çağları, ilk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ diye sıralıyordu. Şimdi bence onlara bir de “sosyal medya çağı” eklendi. Çoğunlukla kuralsız, hukuksuz, bilgisiz, empatiden yoksun, vandal yepyeni bir çağ bu.

Bu çağın mensupları kendilerini en donanımlı, en teknolojik insan zannediyorlar. Ben bu görüşe ekseriyetle katılmıyorum. Yüz kişiden 90’ı sabahtan akşama bilgisayar oyunu oynayan, mikroblog sitelerinden birbirlerine şaka videoları gönderen primitif bir kitle bu.

TWiTTER ÇAĞI YAŞIYORUZ

Üstelik bu asla bir bilgi çağı da değil. Twitter, yani bir bakıma tevatür (dedikodu) çağını yaşıyoruz. Teknolojik ama ampirik. Bilgiyi teyit ihtiyacı hissetmiyorlar, her türlü dezenformasyon kontrolsüz ve cahilce çığ gibi yayılıyor.

‘SOSYAL SÖZLEŞME’Yi ÖĞRETMELi

Çağın mensuplarına neden böyle olduklarını soruyorsun, neden ışıklarda durmuyorsun, neden kaldırımda sağdan yürümüyorsun, neden bir toplum içinde yaşadığının farkında değilsin diyorsun. Cevaben, “Dünyaya bir kere geldim” diyor. Sanki sen hariç diğerleri seksen kere geliyorlar dünyaya! Elimde olsa ilköğretim müfredatını tümüyle değiştirir, Rousseau’nun Sosyal Sözleşmesi’ni öğretirim her bir çocuğa. Birlikte yaşamayı, saygıyı, empatiyi. Sokaklar böyle olduğu sürece futbol sahalarının ve aleminin de çok farklı olmasını beklemek güç. Adalet olmayan yerde kaos çıkar. Hukuk olmayan yerde güç vandallara geçer. Şu an spor dünyasında yaşanan da maalesef bu.

Yazının Devamını Oku

Köhn, Prag listesine yetişse hikaye farklı olabilirdi

27 Şubat 2024
Yeni sol beki Antalya maçında izleyince şunu düşündüm ister istemez:

Antalyaspor, bu sezon Süper Lig’de büyüklere oyun olarak en fazla sorun çıkaran takım. Beşiktaş’ı ligde ikinci 45’inde fırtına gibi estikleri maçta 3-1 yendiler. Türkiye Kupası’nda da ilk devrede rakiplerine adeta top göstermediler. Trabzon’la ligde 1-1 berabere kaldılar ama maçın ikinci yarısında şut istatistiği 12’ye 0’dı. Fenerbahçe’ye karşı üç hafta önce yenildikleri maçta da gerek oyun, gerek istatistik anlamında etkileyicilerdi: Sarı lacivertlilere de şutlarda 17-15 üstünlük kurmuşlardı o gün.

AVRUPALI GiBi GiTTiLER ÖNDE BASKIYA 

Yukarıda saydığım maçlarda Antalyaspor’un alametifarikası, cesaretle önde baskıya gitmeleri ve sonuç almaları idi. Dün Ali Sami Yen’de de Galatasaray’a karşı belki maçın hemen başında değil ama ilk yarının ortasından itibaren hücum prese gittiler, 30’la 40 arası çok da iyi işler yaptılar. Sergen Hoca, maç öncesi demecinde bu müsabakayı biraz Anadolu takımı hüviyetiyle ele alacaklarını söyledi ama 30’dan sonra bayağı Batı Avrupalı gibi gittiler önde baskıya. Ufuk-Kaluzinski belki biraz tutucu bir orta ikili gibi duruyordu ama ikinci bölge baskısında iyi iş çıkardılar Saric’le birlikte.

SEKiZ GÜNDE ÜÇÜNCÜ MAÇ AĞIR GELDi

Galatasaray içinse deyim yerindeyse bir tür “akşamdan kalmalık”tan bahsedebiliriz dün. Sekiz günde üçüncü maçın bazı oyunculara fiziksel-mental ağır geldiğini hissettim. Özellikle perşembe gecesi Prag’da yapılan 100 dakikalık savaşın ardından lige dönüşte bir tık zorlandı sarı kırmızılılar. Vinicius sahada kaldığı 70 dakika boyunca istekliydi ama onun varlığı sanki Galatasaray’ı daha fazla kenar ortası yapmaya itiyor gibi hissettim ben. Bu kadar çok orta yapılması da daha fazla atağın tamamlanamamasına, böylece Antalya’ya daha fazla geçiş fırsatı vermelerine neden oldu sanki.

BERKAN, PRECiADO’YU YILDIZLAŞTIRDI

Dünkü Derrick Köhn’ü izlerken de şunu düşündüm ister istemez: Bence Galatasaray, Köhn’ü Sparta Prag listesine yetiştirebilseydi o turu geçme şansları bir kat fazla olurdu. Zira tüm sezon boyunca toplam 1 golü olan Preciado’yu 180 dakikada 2 gol-1 asistle yıldızlaştıran Berkan yerine orijinal bir sol bek olacaktı sahada.

Yazının Devamını Oku

Emniyetli ama tatsız ve renksiz

26 Şubat 2024
Beşiktaş’ın ısrarla oynadığı tutucu futbol büyük takım oyunu değil. 

İstanbulspor’un 2023-24 sezonu öyküsü, belgeseli çekilebilecek enteresan bir hikâye gerçekten. Teknik direktör ve futbolcular kümede kalmak için çırpınırken, takım elbiseli birileri düşürmek istedi sanki takımı.

iSTANBULSPOR iYi OYNUYOR

Gerek Hakan Yakın, gerekse Zeki Korkmaz döneminde oynadıkları futbol, ligin en az yarısından daha iyi. O meşhur Trabzon müsabakasında sahada kalmak isteyen futbolcular maçı bitirebilseler belki de galip geleceklerdi. O karşılaşmayı hükmen kaybettiler, ardından üç puanları daha silindi.

O da yetmedi, devre arasında Ndao, Ethemi, Rroca, Jensen, Muammer, ne kadar iyi oyuncu varsa elden çıkardılar. Ve hâlâ her maçta iyi futbol sergiliyorlar.

Önceki hafta Antalya’da ikinci yarıda yüzde 60 topa sahip oldular. Şutlarda 8’e 2 üstündüler. Rakip ceza alanında 28 kez topla buluşup 2-2’lik beraberlikle çıktılar Antalya’dan.

DAHA FAZLA TOPA SAHiP OLDU

Dün Beşiktaş’a karşı iki yıldız Semih-Muci’ye çare bulamadılar ama ilk yarı istatistikleri yine çarpıcı: Beşiktaş’tan daha fazla topa sahip oldular (%52). Rakip ceza alanında daha fazla topla buluştular (13-10). Sambissa da sağ kanadı koridora çevirdi ilk 45’te.

SANTOS YiNE PRAGMATiKTi

Yazının Devamını Oku

Krunic’ten bir saatte 14, Livakovic’ten 25 pas

25 Şubat 2024
Krunic asla bir Fred muadili değil, Lincoln’ün gönderilmesi skandal bir karar.

Ortaokulda Türkçe dersinde edebiyatımızın büyük eserlerinden pasajlar okurduk, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndan, Yaban’dan ya da Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nden... O pasajların bitiminde kitabın ilk sorusu şu olurdu: Bu pasajdan ne anladık? Ya da yazar bize ne anlatmaya çalışıyor?

Fenerbahçe geçtiğimiz hafta Rize’de etkisiz bir 45 dakika oynadı, üç değişiklikle maçı çevirdi. Hatta kötü oynayarak kazandıkları Antalya ve berabere kaldıkları Alanya maçlarını da ekleyebilirsiniz o pasaja. Peki Fenerbahçe bu pasajdan ne anladı? İsmail Kartal bu iki buçuk maçlık kötü süreçten ne ders çıkardı?

GRİ BİR ORTA SAHA

Dün Fenerbahçe, onda biri bütçesindeki Kasımpaşa’ya karşı ön libero tipli iki oyuncuyla çıkıyor sahaya. Oysa Kasımpaşa 11’inde ön libero tipli bir kişi var (Sadiku). Geçtiğimiz hafta da Rize tek defansif orta sahayla oynarken, Fenerbahçe yine İsmailKrunic’le sahada. İsmail Kartal’ın oyun ve/veya sonuç anlamında kötü geçen Antalya-Alanya-Rize sürecinden çıkarmasını beklediğimiz ders sanırım şuydu: İsmail-Krunic gri bir orta saha ikilisi. Krunic asla bir Fred muadili değil. Takımda Fred’in muadili olmaya en uygun aday Lincoln’ün gönderilmesi skandal bir karardı. Szymanski-Zajc kenardayken Krunic’in ısrarla 11’de başlaması da bir başka soru işareti. Dün ilk yarının sonunda İsmail’in isabetli pas sayısı 11, Krunic’in de 10’du. İyi bir merkez orta saha, bazen tek devrede 45-50 isabetli pas yapar. Krunic 1 saat sahada kalıp 14 isabetli pasla bitirdi maçı. O dakikada Livakovic’in isabetli pas sayısı 25’ti. Her maça yanlış 11’le başlayıp, son bölümde telaşla değişiklikler yaparak sonuç alamazsınız. Rize’de oldu. Dün Kadıköy’de oldu. Her zaman olmaz. Bir Süper Lig devi, İsmailKrunic gibi gri bir orta sahayla her maça başlayamaz.

TEBRİKLER UĞURLU’YA

Süper Lig’de maçlarına gelenlere toplam 98 gol izleten ve bu alanda lider olan Kasımpaşa’yı ve Sami Uğurlu’yu da tebrik etmemiz gerek. Tanımı net bir geçiş takımı yarattı. Uğurlu’nun deyimiyle ‘topun cazibesine kapılmayan bir takım’. Süper Lig’de oyun istikrarı olan az sayıdaki takımdan biri Kasımpaşa.

Yazının Devamını Oku

Her sağ kanadın Galatasaray'a karşı yıldızlaşması

23 Şubat 2024
Sparta Prag saygıdeğer bir proje takımı. Son bir buçuk yılda 35 milyon Euro’ya üç ihracat yapmışlar, Hlozek-HackoCvancara’yı büyük liglere satmışlar.

O parayla bu dengeli takımı kurmuşlar. Başına da çok iyi bir teknik direktör getirmişler. Midtjylland kökenli Brian Priske’nin geleceğinin parlak olduğunu düşünüyorum. Şemasınaorganizasyonuna sadık, ekibinin avantajlarını-dezavantajlarını bilen ve müsabakaları ona göre ele alan bir takım. 180 dakika boyunca hiçbir duran topta doğaçlama yapmadılar, hep çalışılmış set hissi veriyorlar.

ZAYIF KANINI ANLAMIŞLAR

Danimarkalı her hoca gibi Priske’nin de sırrı kanat akınları. İstanbul’da oynadıkları Galatasaray’ı da iyi analiz etmişler, zayıf karnının sol savunma olduğunu kolaylıkla anlamışlar. İlk maçta golleri oradan atmışlardı, Prag’da da daha birinci dakikadan itibaren tüm aksiyonları Galatasaray’ın soluna yığdılar. 6’ncı dakikada Preciado-Laçi sağdan denedi, olmadı. 8’inci dakikada Kairinen-Preciado geldiler, golü atıp döndüler.

1 AYDIR AÇIKLARI GÖRMEZDEN GELİYOR

Okan Buruk’a ne kadar saygı duyduğumu bu sütunun ya da televizyon programlarımızın takipçileri zaten bilirler. Bundan 10 sene önce A milli takımın başına gelmesi gerektiğini yazmıştım, gelecekte de İtalya Serie A’da iyi bir takım çalıştıracağına inanıyorum. Ancak maalesef son bir aydır bir konuda takımının verdiği açıkları görmezden geliyor. Berkan’a karşı oynayan hemen her takımın sağ kanat oyuncusu yıldızlaşıyor: Gaziantepli Sorescu, Samsunlu Zeki Yavru, Sparta Praglı Preciado, Olatunji ve sonradan giren Tuçi... Bu sezon tüm cephelerde toplam 1 golü olan Preciado, Galatasaray’a karşı 180 dakikada 2 gol-1 asistle oynadı. Bu kadarı tesadüf olmamalı sanırım.

AŞIRI KORUMACI TUTUM TURU PRAG'A TESLİM ETTİ

Galatasaray'ın bu sezonki Avrupa macerasında bir diğer zaafı da, beraberliğin yeterli görüldüğü maçlarda gereğinden fazla pasif davranılması oldu. Kopenhag deplasmanında bir iştah sorunu söz konusuydu. Dün de 16’ncı dakikada skor 1-1 olduktan sonra, özellikle de 46-70 arası takım sakinleştirici almış gibiydi. Bu aşırı korumacı tutum, turu Sparta Prag’a teslim etti maalesef.

Yazının Devamını Oku