Ömür Gedik

Seren’in acısını paylaşıyorum

22 Şubat 2024
Seren Serengil çocuğunu kaybetti.


Yıllardır yanından ayırmadığı köpeği Noynoy’a veda etti Seren, onu Gökkuşağı Köprüsü’ne uğurladı.
Sabır diliyorum kendisine.
Kedimize, köpeğimize “çocuğumuz” dediğimiz için bizi anlayamayanlar, hatta kızanlar var biliyorum, bizim hissettiklerimizi hissedemedikleri için onlara sadece üzülüyorum.
Dünyadaki en büyük sevgilerden birinden yoksun onlar.
Seren, Noynoy’u toprağa vermesinin ardından “Ömür, yaşamak istemiyorum, o benim her şeyim” derken onunla birlikte ben de ağlıyordum.
O tarifsiz acıyı çok iyi bilirim çünkü.

Yazının Devamını Oku

Müzikte telif meselesi

20 Şubat 2024
Geçen hafta MSG yöneticileri (Musiki Eserleri Sahipleri Grubu) ile buluşarak bu zamana kadar edinilen kazanımları, gelecekle ilgili planları, olanları, olamayanları konuştuk.

Ana tema dijitalleşmeyle farklı bir boyut kazanan telif haklarıydı.
Dijital devrim korsanı bitirmiş olsa da telif hakları mücadelesi başka mecralarda devam ediyor.
En çok da alanda.
Çünkü hâlâ festivallerden, müzikhollerden, AVM’lerden, restoranlardan, kafelerden, yani müziğin kullanıldığı umumi mekânlardan olması gereken telif alınamıyor.
Bu noktada güzel bir haberi 2 bine yakın eser sahibinin haklarını korumak için mücadele veren MSG yönetimi ve profesyonelleri, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a teşekkürlerle şöyle verdi:
Otel ve konaklama tesislerinin lisanslamaları tamamlanmış.
Yani konaklama yaptığımız otellerde artık emek hırsızlığı yapılmıyor.

Yazının Devamını Oku

Ayakkabıları kapıda çıkarın

13 Şubat 2024
Yalanyok, ben de zamanında eve ayakkabı ile girmeyi modernlik sanma yanılgısına düşmüştüm.

“Ayakkabılarınızı çıkarır mısınız?” deyip, terlik uzatanlara
bir tuhaf bakıyordum.
Modern ben,
eski kafalı
onlardı.
Ne kadar da yanılmışım, ne saçmalamışım, ne kadar yanlışmış yaptığım.
Eve girerken ayakkabı çıkarma daha çok Asya ve İskandinav ülkelerinin geleneği.

Yazının Devamını Oku

Seslerini duymaya devam edeceğiz

8 Şubat 2024
Kurucu başkanı olduğum HAÇİKO Derneği olarak daha ilk günden deprem bölgesinden ayrılmayacağımızın ve yardımlara devam edeceğimizin sözünü vermiştik.

Yüzlerce kedi ve köpeği enkazdan kurtardık, tedavilerini yaptıktan sonra ailelerine ulaştırdık, ailesini kaybetmiş olanlara ise yeni yuvalar bulduk.

Çözüm ortaklarımız Anadolu Pet ve Mamasepeti’nin yardımlarını, yani 100 tondan fazla mamayı hiç durmadan ve ara vermeden Hatay’a ulaştırdık.

Bölgede bulundurduğumuz veterinerimizle kısırlaştırma ve tedavileri de sürdürdük.

Yönetim kurulu üyelerimiz Esra Fazlıoğlu ve Semih Hazar 6 Şubat’ta, depremin yıldönümünde Hatay’a gittiler, görüşmeler ve beslemeler yaptılar.

Semih’in bölgeye en baştan beri olan desteği ve gönül bağı unutulmaz.

Hatay’a giderken bana enkaz altından çıkarıldıktan sonra onu kurtaran Ali Çakas adlı itfaiye erinin omzuna çıkan ve oradan inmeyen, 1 yıldır onunla yaşayan, depremin travmasını birlikte atlatan Enkaz adlı kedinin videosunu göndermişti.

O videoyu gönderirken deprem bölgesinde yardıma muhtaç bir kedi ile yollarının kesişeceğini tabii ki bilmiyordu.

Salı günü Hatay’da yürüyüş sonrası hasta bir kedi ile karşılaştılar.

Yazının Devamını Oku

‘Back to Black’ geliyor

6 Şubat 2024
Az kaldı, buluşma tarihi 17 Mayıs görünüyor.

Sevilen belgesel ‘Amy’nin ardından Amy Winehouse’un hayatı şimdi Sam Taylor Johnson’ın yönettiği biyografik ‘Back to Black’ filmiyle beyazperdede yer almaya hazırlanıyor.
Filmin yayınlanan ikinci fragmanını izledim. Bir eş bir anne olmak isteyen genç bir kadının şöhret içinde sıkışmasının verdiği depresyon fragmandan bile hissediliyor.
Film, Amy Winehouse’un Camden’daki ilk günlerinden, küresel şöhrete ulaşmasını sağlayan, 2006 tarihli albümü ‘Back to Black’in yapımına kadar olan sürede yükselişinin hikâyesi üzerine kurulu.
27 yaşında ölen İngiliz şarkıcıyı Marisa Abela canlandırıyor.
Fragmandan gördüğüm role pek giremediği ve Winehouse’a çok benzemediği, umarım filmde beni yanıltır.
Nowhere Boy’un senaristi Matt Greenhalgh tarafından yazılan ‘Back to Black’in oyuncu kadrosunda ayrıca; Winehouse’un eski kocası Blake Fielder-Civil rolünde Jack O’Connell, babası Mitch Winehouse rolünde Eddie Marsan ve anneannesi rolünde Lesley Manville rol alıyor.

Haldun Dormen diyor ki

Bu ara belgesellere takılmış durumdayım.

Yazının Devamını Oku

Dilber dansı izlemek boşanma nedeni

1 Şubat 2024
Reyting rekoru kıran “İnci Taneleri”ndeki Dilber dansından  sonra pavyonlara yüzde 100 zam gelmiş, “Evin Barkın Yok mu” şarkısı ve dizide şarkıyı söyleyen Sincanlı Erkal popülerliğin zirvesini görmüş, pavyonlar kapatılsın mı tartışması gündeme oturmuş...

Dilber dansı almış başını gitmişken konuya bir de hukuki yorum geldi.
Avukat arkadaşım
Yıltay Günay bombayı patlattı:
“Yasalara göre pavyona gitmek güven sarsıcı davranış olup boşanma sebebidir.”
Aman dikkat!

Kısırlaştırmak gerek!

Şimdi bunu biz HAÇİKO Derneği olarak yapsak nasıl olur acaba, linç yer miyiz?

Yazının Devamını Oku

Mona Lisa’nın suçu ne?

30 Ocak 2024
Evet ben de bir aktivistim, hayvan hakları, çevre ve iklim krizi için sonuna kadar savaşırım.

Ama Mona Lisa tablosuna saldırmak gibi bir saçmalığı da asla alkışlamam.
İklim aktivistleri geçtiğimiz gün Paris Louvre Müzesi’ndeki Mona Lisa tablosuna kabak çorbası atarak saldırdılar.
Hatırlarsanız 2022 yılında da pastalı bir saldırı gerçekleşmişti.
İyi korunan tabloya bu saldırılarla tabii ki bir şey olmuyor.
Bu son saldırı, amacının o kadar önüne geçti ki iklim için değil sürdürülebilir, sağlıklı yiyeceklere erişime dikkat çekmek için olduğu bile sonradan anlaşıldı.
Ne için olduğu bile belli olmadan sadece dikkat çektiler.
Dikkat çekmekte başarılı olsalar da asıl amaç olan kamuoyu desteği alma konusunda ise sınıfta kaldılar. Aktivist olmak tribüne oynamaktan çok mantıklı eylemler yapmayı gerektirmiyor mu?

Oscar hırsızlıkla suçlanıyor

Yazının Devamını Oku

Ken Oscar adayı Barbie şokta!

25 Ocak 2024
Oscar adayları açıklandı.

Ve en çok “Barbie” şaşırttı.
Margot Robbie’ye ‘Barbie’ rolüyle gelmeyen Oscar adaylığının Ken rolü ile Ryan Gosling’e gitmesi, aslında Barbie’nin tam da üzerine bastığı “Erkeksen bir adım öndesindir” önermesini (Barbie’nin “Olabildiğince hızlı koşmaktan yoruldum, erkek olsam varacağım yere daha hızlı gider miydim acaba” cümlesini hatırlayalım) doğrular nitelikte.
Diğer yanda bu sene ‘en iyi kadın oyuncu’ adaylarının çok güçlü olması Robbie’ye zaten şans tanımıyordu.
Kişisel düşüncem, Margot Robbie’nin bu rolle zaten Oscar adaylığını hak etmediği yönünde.
Ama aynı düşüncem Ryan Gosling için de geçerli. İkisi de iyi oyuncular ama “Barbie” filmindeki rolleriyle bırakın ödülü, adaylığın bile yanından geçmemeliydiler.

Eski sevgilim bir hamam böceği!

Sevgililer Günü yaklaşırken bir yaşıma daha girdim.

Yazının Devamını Oku