Naim Dilmener

Yerde miyiz gökte mi?

30 Mart 2019
Aslında hiçbir yerdeyiz. Redd de son albümüne ismini veren şarkıda bunu dile getiriyor. Tam böyle ya da bu kadar açık değil ama biraz üstü kapalı ve elbette çokça şiirsel bir biçimde...

Rock dünyamızın sağlam isimlerindendir Redd. İlk albümleri ‘50/50’yi yayımladıkları 2005’ten beri hep daha ileri götürdüler işi. Şarkılarının/albümlerinin çok sevilmesinin üstüne yaslanmadılar, tekrardan kaçındılar. Her albümlerinde, bir öncekinin en az birkaç adım önüne geçtiler. Son albümleri ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’da da çabaları sürüyor.
Bir tek bu da değil. Yaşadıkları çağı doğru anlayan ve giderek daha zorlaşmış -yer yer imkânsızlaşmış- hayatın içinde sıkışıp kalmış ‘birey’i kayıran/kollayan bir grup da oldular. Bunu yapabilmek, bu durumdan iyi bir müzik çıkarabilmek için olup biteni kalplerinde hissedebilmeleri gerekirdi öncelikle. Her şarkıları bunu layıkıyla yapabildiklerinin ispatı.

Yersiz Göksüz Zamanlar, Redd, RDD Music ( 5 üzerinden 4 yıldız)
Kendimizi bırakmamalıyız
Her acıyı hissediyor, her bunalımı anlıyor ve her türden çıkmaz sokakta bir gedik açıp yol göstermeye çalışıyorlar. Işık da düşürmeye çalışıyorlar o sokak ve yollara. Demeye çalıştıkları şu olmalı: “Haklısınız, bu yaşadığımıza hayat denmez ama kendimizi bırakmamalıyız; eğer bırakırsak ezer geçerler; kalkın, omuz omuza verelim.”
Daha önceki albümlerinde olduğu gibi ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’da da şarkıların yaratılma aşamasında ağırlık Doğan Duru’da. Ama onun “Her şeyi ben yaparım, her şey benden sorulur” gibi bir kaygısı ya da iddiası hiç olmadı.

Yazının Devamını Oku

Şarkısının adı gibi; o böyle...

23 Mart 2019
Zeynep Casalini şarkı söylemeyi çok seviyor ama bunun bütün hayatını abluka altına almasını istemiyor. Belki bu nedenle, aralıklı olarak yaptığı şarkılar herkesten farklı ve etkileyici oluyor.

Aralıklı olarak şarkı yapıyor Zeynep Casalini. Hiç ara vermedi ama şarkılarının arasındaki süre giderek artıyor, açılıyor. İstanbul dışında yaşıyor epeydir ve bu da zaten, başlı başına bir uzaklık sebebi, en azından piyasadan.
Casalini gibi güçlü ve farklı bir ses daha fazla, daha sık şarkı yapsa elbette daha iyi olurdu ama bu şartlarda bu da iyidir; tamamıyla vazgeçmesinden çok daha iyidir. Son şarkı ‘Ben Böyle’, sanatçının söylemeyi sevdiği türden bir şarkı. Yavaşça, sakince, aşkı/ayrılığı bağırıp çağırmadan ve daha mühimi, bu zamanlarda rastlanmadık biçimde, ağlamadan/inlemeden dile getiriyor. Klip de öyle; sakin ve sade.
Casalini’nin bir yorumcu olarak, bildiğimiz/alıştığımız genel ‘profil’le en ufak bir alakası yok. O, şarkı söylemeyi çok seviyor ama bunun bütün hayatını abluka altına almasını da hiçbir zaman istemiyor. Bu nedenle belki, aralıklı olarak yaptığı ve hayatla müziği kesintisizce/keskince birleştiren şarkıları herkesten farklı ve etkileyici oluyor.


Hissettirmenin en yalın hali
Rüya (ya da masal) sesli Jehan Barbur, bu sefer de türkülerle ele geçiriyor bizi. Ne söylerse söylesin, hep kendince söyleyen ve her nasıl başarıyorsa, işin duygu kısmını da -ne eksik ne fazla- mükemmelen şarkıların her anından geçiren sanatçı, bu sefer bambaşka bir albüm yapmış. Söylemek için türküleri seçmiş ve her biri alanında başa oynayan müzisyenlerin katkısıyla, bu türkülere ‘bambaşka’ bir kılık çizmiş. Yeni kılığın ana çizgisi caz ama vura/kıra, döve/sopalaya bir caz değil. Tam da türkülerin ihtiyaç duyabileceği kendiliğinden, sessiz ve sakin bir caz.

Yazının Devamını Oku

Yaşar Gaga’nın ardından

16 Mart 2019
Zamansız kaybettiğimiz bir müzik âşığı olan Yaşar Gaga’nın hatırına dinleyip, onu saygı ve sevgiyle anma fırsatını kaçırmamamız gereken bir albüm: Alakasız Şarkılar Vol.2...

Çok erken yaşta kaybettik Yaşar Gaga’yı. Her şeyden çok müziğe tutkundu ve müziği kollamak adına yapmadığını bırakmamıştı. Daha da yapardı; eğer hayat izin verseydi. ‘Alakasız Şarkılar’ın birincisi çok sevilip çok satınca, Poll ve Gaga ikincisini yapma konusunda anlaşmışlardı zaten. Henüz yayımlanmış -ama bu sefer tek disklik- yeni albümün hazırlıkları Yaşar Gaga hayattayken başlamıştı. Bu nedenle albümün çıkacağı duyulduğunda kimi çevrelerin yaptığı, “Ama gideni rahat bırakalım, onu kullanarak para kazanmanın ne âlemi var?” eleştirilerini ciddiye almanın imkânı yok.


Alakasız Şarkılar Vol. 2, Karma, Poll Production (5 üzerinden 3)

Bu albümün planını/programını Gaga yaptı; repertuvar ve şarkıcı seçimini de. Onu kaybettiğimizde belki bazı şeylerin ucu açıktı, belki tam netleşmemişti ama olduğu kadarının yayınlanmasının kime, ne zararı var? Hatta tam aksine: Bu albümde yer alan 10 şarkının arşivlerde çürümeye terk edilmesi daha iyi mi olurdu? Albümü bu haliyle çıkarmayı göze alan Poll’ü kutlamak lazım.

Albüm Müslüm Gürses ve Nazan Öncel düetiyle (‘Yalnızlar Rıhtımı’) açılıyor. Kemal İnci’ye ait olup Erkin Koray’ın sesiyle memleket çapında bilinmiş bu şarkıda Gürses ve Öncel’i yan yana getirmek çok iyi bir fikir ama sonuç çok da iyi olmamış. ‘Popcorn’vari düzenleme basit, Gürses ve Öncel’in sesleri tamamıyla alakasız. Bu şarkının çok daha iyi günleri olmuştu.

***

Ata Demirer (‘Şanıma İnanma’) ve Şafak Sezer’in (‘Elhamdülillah’) şarkıları, muhtemelen “Biraz da gülelim” kotasından girmiş albüme. Güleceksek mesele yok. Kenan Doğulu (‘Aşk Dansı’) fişek gibi; Hande Yener (‘Aşkın Kralı’), Suzan Kardeş (‘Yatacak Yeri Yok’), Nurcan Eren (‘Sen Yine Giderken’) ve Emel Müftüoğlu (‘Gündem Yaratayım mı?’) da iyilerden. Kutsi ve Halil Koçak da (Emel’in söylediği ‘Gündem Yaratayım mı?’ onun bestesi ve onun da söylediği şarkı bu) saygıda kusur etmemişlerden.

Albümde ağırlık iyi ve ilginç şarkılardan yana. Bir müzik âşığı olan Yaşar Gaga’nın hatırına dinleyip, onu saygı ve sevgiyle anma fırsatını değerlendirelim.

Yazının Devamını Oku

Bir kovboy kasabasında...

2 Mart 2019
Can Bonomo’nun mayısta çıkacak albümünün habercisi olan ‘Bardak Taşıyor’da kafalar karışık. Şarkı bizim buralardan açılıyor, düzenleme etkisiyle Balkanlar’a uğruyor, klip sayesinde de bir Güney Amerika kasabasında nihayetleniyor!

an Bonomo’nun mayıs ayında piyasaya sunulacak beşinci albümünün habercisiymiş ‘Bardak Taşıyor’. Şarkı Bonomo’ya, düzenlemesi ise Can Saban’a ait. Şarkı -düzenlemenin de büyük katkısıyla- karmakarışık.

Büyük ve zengin, dolayısıyla anında dillere yapışacak bir parça yapmak istemişler gibi görünüyor ama ortaya çıkan, nereye çekerseniz oraya gidebilecek bir şarkı olmuş. Bizim buralardan açılıyor, Balkanlar’a uzanıyor ve -bu sefer de klibin katkısıyla- Güney Amerika’daki bir kovboy kasabasında nihayete eriyor.


Bardak Taşıyor / Can Bonomo
Avrupa Müzik (5 üzerinden 1)

Bardak değil  ama klip taşmış

Yönetmen Onur Işıksalan, ‘kosmos’ta bugüne kadar tanımlanabilmiş bütün renkleri kullanmak istemiş gibi görünüyor. Kullanmış ve ortaya ‘kaos’ çıkarmış. Bardak değil ama klip taşmış tabii, hem de kaç sefer...

Hazır bu kadar masraf yapmışken, ‘anıt bir kovboy’ görüntüsü de ekleselermiş,

Yazının Devamını Oku

Aşk yetmiyor bazen

23 Şubat 2019
Güçlü sesine rağmen hak ettiği yere gelemeyen Yonca Lodi’ye, bu konuda iyi kotarılmış son albümü ‘Fazla Aşk’ da yardımcı olamaz maalesef. Çünkü ‘hit’ şarkı yok ve albümden çok şarkıların peşinde koşan günümüz kuşağı için de o olmadan artık olmuyor!

Yonca Lodi’nin 90’ların en güçlü seslerinden biri olduğuna şüphe yok. Ama bu güçlü sesine, çok sağlam vokal biçimine rağmen hak ettiği yere gelememiş, tepelerde olması gerekirken oralara yaklaşamamıştır bile.

Eksikliğin en büyük sebebi bizzat kendisidir. Kanatlanıp uçmayı ya istememiştir ya da istemişse bile, bunun için fazla mücadele etmemiştir. Müzik piyasamızın da istenmeden/mücadele etmeden kimselere hak teslim ettiği görülmemiştir. Lodi’nin durumu da tam olarak bu; -tıpkı Burcu Güneş gibi- ilk 10’da olması gerekirken bunu başaramamış, bu bir yana, epeyce uzağında kalmıştır.

Repertuvarın gücüne, prodüksiyonun ciddiyetine bakılarak, son albümü ‘Fazla Aşk’ sebebiyle, verilmekte çok gecikilmiş bu hakkın Lodi’nin ellerine teslim edileceği söylenebilirdi; 90’larda, bilemediniz 2000’lerde olsaydık eğer.

Albüm ağırlıklı olarak Sezen Aksu (ve Sibel Algan) ile Zeki Güner şarkılarından oluşuyor. Büyük kısmı iyi, bir kısmı ise bayağı güçlü şarkılar... Düzenlemelerde de kusur yok; Alper Atakan, şarkıları müzikal anlamda güçlü bir çerçeveye almış. Albüm bir ‘bütün’ olarak gayet iyi.

Ama bütün bunlar, patlamak için yıllardır bekle(til)miş bir sanatçıyı patlatmaya yeterli değil. Çünkü ‘hit’ şarkı yok, en azından günümüz dinleyicisini anında tavlayacak türde bir şarkı yok; bunsuz da artık olmuyor.

‘Gitme Sakın’dan  ‘Son Mektup’ geçiyor

Yazının Devamını Oku

Barış’ın ‘sıfır noktası’ndan ezgiler

16 Şubat 2019
Müziğimizin en güçlü, en popüler isimlerinden Barış Manço’nun, henüz bir lise öğrencisiyken yani ‘sıfır noktası’nda yaptıkları bir albümde toplandı. Onun daha ilk günlerinden müziği değiştirmeye nasıl çabaladığını görmek isterseniz mutlaka dinleyin.

Pop müziğimizin ilk dönemlerine verdiği destekle nam salmış Grafson’un kataloğu/arşivi emsalsizdi(r). Bu arşiv ekonomik sebeplerle bir başka güçlü firma Emre’ye geçmiş ve uykuya bırakılmıştı. Emre’nin Grafson kataloğuyla ilgisinin çok güçlü olduğu söylenemez; dönem dönem bir şeyler duyulur, filanca ismin bütün arşivinin yayımlanacağı söylenir ama kapsamlı bir plan/program dahilinde pek bir şey de yapılmamıştır bugüne kadar.
Barış Manço’nun ‘1962-1963’ albümü bu gidişatı değiştirebilir belki de. Sanatçının bu firmaya yaptığı ilk 45’liklerine, aynı dönemde kaydedilmiş olmasına rağmen o sıralarda yayımlanmayan ve yıllar sonra, firmanın bir karma albümüne dahil edilmiş iki şarkısı da eklenerek tek bir albümde toplandı. Albüm hem dijital platformlarda yerini aldı hem de LP olarak basıldı.


1962 - 1963 Barış Manço, Emre/Grafson


Kızılcıkla twist

Yazının Devamını Oku

Sanremo 69 yaşında

9 Şubat 2019
Pop müziğimiz için en az Eurovision kadar önemli Sanremo Müzik Festivali, bu yıl 69’uncu kez düzenlendi. Final bu akşam. Bu vesileyle pek çok şarkımızda emeği bulunan etkinliği hatırlayalım, ondan en çok beslenen Ayten Alpman’ı da analım.

İtalyanların, biz dahil pek çok ülkeyi etkilemiş müzik festivali Sanremo pes etmiyor ve yoluna devam ediyor. Bu sene 69’uncu kere yapılıyor. Geçen salı günü başladı, bu akşam da final var. Yarışan isimler listesinde hem eski tüfekler var hem de genç isimler; aralarında Loredana Bertè, Patty Pravo, Il Volo, Nek ve Paola Turci de yer alıyor. Sunucu ise bir botoks küpü (ya da garabeti) haline gelmiş Claudio Baglioni.

‘Tek Başına’ unutulur mu?
İlk festival 1951 yılında yapıldı, ‘Grazie Dei Fiori’ adlı şarkıyla Nilla Pizzi ipi göğüsledi. Sonraki yıllarda genellikle İtalyan şarkıcı ve gruplar yarıştı ama bunun istisnaları da var. Mary Hopkin (hem de ‘Those Were The Days’le bütün dünyayı salladığı sıralarda) ve Amii Stewart (yarışma şarkısı ‘Working Late Tonight’ onun değil ama ‘Uykusuz Her Gece’ adıyla bizim Ajda Pekkan’ın hesabına hit yazıldı) başta olmak üzere, bazı uluslararası yıldızlar da bu festivalin sahnesinde yarıştılar. Çok daha fazlası ise yarışmacı olarak değil ama konuk olarak sahneye çıktı. Birkaç yıl önceki ekonomik kriz nedeniyle pahalıya patlayan yabancı konuk işi hafifletildi.
Pop müziğimiz için en az Eurovision kadar önemli Sanremo. Emekleme aşamasındayken bu festivalin şarkılarına da sıkı sıkı sarıldı. Sahnelerde İtalyanca şarkılar söylendi, plak kayıtları için Türkçe sözler yazıldı; Nada’dan ‘Ma Che Freddo Fa’ (Kamuran Akkor, ‘Arkadaş Yok’), Nicola Di Bari’den ‘Il Cuore e Uno Zingaro’ (Özdemir Erdoğan, ‘Bahar Gelince’) bu konuda verilebilecek örneklerden.
Ama asıl Sanremo tutkunumuz Ayten Alpman oldu. ‘Tek Başına’ (‘Da Troppo Tempo’, Milva), ‘Yanımda Olsa’ (‘Ciao Cara, Come Stai?’, Iva Zanicchi) ve ‘Birazcık Umut’u (‘Ragazza Del Sud’, Gilda) yaptı. Başta ‘Tek Başına’ olmak üzere üç şarkı da hem Alpman’ın hem de pop müziğimizin hanesine büyük şarkılar olarak yazıldı. Bu akşamki finali isterseniz müzik, isterseniz de eğlence niyetine seyredebilirsiniz. Belli bir yaşın üstündekilerin gözlerinin önünden film şeritleri geçirme ihtimali garanti. Rai 1 ya da bir başka kanaldan yakalanabilir. Çok sayıda internet sitesinde de canlı yayın var.
Aryalarla ruh temizliği

Yazının Devamını Oku

Diyar diyar göçtük

2 Şubat 2019
İyi bir şarkı, mükemmel bir söz yazarı, zengin ve akıcı bir düzenleme Cenk Eren’in kurduğu takımdan evladiyelik şarkı çıkmış...

Bilen bilir; çok çalışkandır Cenk Eren. Doğru bildiğince çalışır da çalışır. Müzik piyasasının durumu şuymuş, o kanal ya da bu radyo şarkısını yayımlar ya da yayımlamazmış, hiç aldırmaz. Müziğe takıntılıdır ve hep iyi şarkının peşindedir. ‘Göçtük Sevdadan’, Eric Satie’ye ait bir şarkı; sözleri Sibel Algan yazmış. Algan’ı da bilen bilir; samimiyet kalelerindendir. Ne tutar/ne tutmazı hiç umursamaz. “Yazdıklarında şu-şu-şu sözcükler olsun, bunlar çok popüler” diyenlere güler geçer. İyi bir şarkı, mükemmel bir söz yazarı, zengin ve akıcı bir düzenleme (Hidayet Sevinç) ve Cihan Okan’ın vokal koçluğunu yaptığı Cenk Eren... Bu takımdan evladiyelik bir şarkı çıkmış... Bugün de dinlenecek, yarın da. Büyük ihtimalle daha sonra da. Tadına doyulamayacak bir şarkı.

Bu gemi kalkamaz bu limandan

Dinleyicinin zevkini/beklentilerini, neyi sevip sevmeyeceğini bilmenin, hatta görünmeyeni okumanın önde gelenlerindendi Ferhat Göçer. Bu özelliği sayesinde popüler oldu da denilebilir. Nihayetinde, şarkıcılık ve vokal kabiliyeti olarak, başkalarına fark atacak bir özelliği yoktu. Ama doğru zamanlarda doğru şarkılar yaptı ve işin yürüyebileceğini görünce, asıldı da asıldı. Ama bir yere kadar... ‘Dinleyici’ dediklerimiz yerinde durmuyor; yaşça ve ruhen değişip duruyor. “Ben çözdüm bu işi” der ve yan gelip yatarsanız, bir bakmışsınız ki o dinleyicinin yerinde yeller esiyor. Göçer’in başına bu geldi ama o uyanmışa benzemiyor. Hep aynı şarkıya sarılıyor, hep başa alıyor. ‘İçimdeki Hazine’, Göçer’in kendisini çok sevdiklerini sandığı olgun kesim için dahi yersiz kaçacak bir şarkı. Böyle mır mır romantizm sayıklamalarının, hiçbir dinleyici katında hiçbir karşılığı kalmadı. ‘Demode’ deyip geçiliyor. Şarkıda, “Bu gemi o limandan gideli çok oldu,” diyor Göçer ama gemi kalkabilmişe benzemiyor aslında. Klibe gelince: Tuhaf bir aksiyon mevcut. Kadın çantasını kaptırıyor, kadına âşık delikanlı hırsızı kovalıyor, çantayı alıyor, kadına götürüyor. Neden Ferhat, neden? Şarkıyla hiç alakası yok ki bütün bunların.

 

 

 

Yazının Devamını Oku