Bu işin şakası yok biraz daha gayret

Birçok insan hem normalleşmek, para kazanmak için işe gitmek, sosyalleşmek için dışarı çıkmak istiyor, hem de en basit 3 kurala, ‘maske-mesafe-hijyen’e uymuyor. “Pandemi bitmedi, söylemekten dilimizde tüy bitti” diyen uzmanlar bu gidişle kısıtlamaların yeniden uygulanacağını belirtirken, vakaların artmaması için ‘son çağrı’ yaptı.

Haberin Devamı

Bu işin şakası yok biraz daha gayret

BU VİRÜSÜN AŞISI ‘KONTROLLÜ SOSYAL HAYAT’

BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel’i arıyor ve “Nereye bu gidişat?” diye soruyorum. Yamanel “Böyle devam ederse tablo karanlık” diyor, şöyle devam ediyor: “Salgın ile mücadelenin aşı bulunana kadar ki tek çaresi kontrollü bir sosyal hayat devam ettirmek. Virüsün şu an için tek aşısı bu. Nedir bu kontrollü sosyal hayat? Bir kere düğün, dernek, toplantılara gitmemekte fayda var. Gidiyorsanız da maske ve mesafe kuralına uyacaksınız. Sağlık sistemimiz evet çok güçlü. Ama sonsuz da değil! Kuralları bilip de uygulamıyorsanız ne yazık ki ateş ile oynuyorsunuz.”

Haberin Devamı

REHAVETE YER YOK

Prof. Dr. Yamanel aslında insanların verdiği tepkiler karşısında biraz da şaşkın. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “İnsanlar ‘İhtiyacım var, çalışmak zorundayım’ diyor, ki hepimiz öyleyiz. Bazıları sosyalleşmek istiyor. Bunların hepsi tamam, hepsini anlıyorum. Ama ‘Hem rahat rahat takılayım hem de hastalık kapmayayım.’ Öyle bir dünya yok! Çalışma hayatı ve sosyalleşmenin devamını istiyorsak rehavete kapılmayacağız. Tedbirleri bir süre daha elden bırakmayacağız.”

ÇEMBER DARALIYOR

GAYRETTEPE Florence Nightingale Hastanesi’nden iç hastalıkları uzmanı Alihan Oral: “İlk başlarda insanlarda korku ve endişe vardı ve bu bizi kendimizi korumaya itiyordu. Ancak virüsün hayatımızda kalma süresi uzadıkça hepimiz rehavete kapıldık. Özellikle gençler ‘Aa, bak bize bir şey yapmıyor’ demeye başladı. Tatil zamanı, bayram dönemi derken ‘yeni normal’ oldu eski normal. Ayrıca hekimler olarak biz de bu virüsü tam tanımıyorduk. Hatta havaların sıcak olmasıyla bu virüsün bazı özelliklerini kaybetmesini umuyorduk. Gördük ki böyle bir şey olmadı. En ufak bir yakınlaşma da vaka sayıları hemen artışa geçiyor. Çember daralmakta.”

Bu işin şakası yok biraz daha gayret

Haberin Devamı

‘BANA BİR ŞEY OLMAZ’ DEME

“İnsanlarda ‘Artık ne olacaksa olsun’ gibi bir düşünce var. Aman bu kafadan çıkın! Şimdi okullar da açılacak. Bunun etkisi ne olacak? Belli değil. Şu an için belirli bir seviyede, kontrol altında tutuluyor ancak ibre kayarsa toparlamak zor olur. Yapılması gerekenler çok basit. Maske kola değil ağza takılacak. Olmazsa olmaz bir aksesuar; gözlük ya da saat gibi. Asla yanımızdan ayırmayacağız. Kalabalıklara girmemeye, hijyene dikkat edeceğiz. İşi daha da zorlaştırmayacağız.”

VİRÜS YABANCIDAN DEĞİL EŞ DOSTTAN GEÇER

BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Belki aşı yok ama çare var. Yani çare olmadığından değil duyarsızlıktan bu haldeyiz” diyerek giriyor söze. 3 farklı bakış açısı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü “Birinci grup medyadan uzak, bizi takip etmeyen, durumun vahametinden habersiz insanlar. İkinci grup bizi dinlediği halde aldırış etmeyen ve ‘Bir şey olmaz’ diyenler. 3. grup ise komplo teorilerine inananlar, sözde bilim insanlarının maske kullanımı ya da tedbirlerle alakalı paylaşımlarına itibar edenler. Tüm bunlar güven sarsıyor. Bana kalırsa temel bir sorun da yüzyıllara dayanan alışkanlıklar, gelenek göreneklerimiz. Bazı ezberleri değiştirmek kolay değil. Eş, dost, akraba, sünnet, düğün denildi mi akan sular duruyor! Eskiye dönülüyor. Toplumsal algının da dönüştürülmesi gerek” diyor.

Haberin Devamı

KURALLARA UYSAK SORUN BİTECEK

Dünyanın normalleşmeye gittiğini hatırlatan Prof. Dr. Özlü, “Eğer kurallara uyulsaydı sorun bitecekti. Ama bazı kişiler virüs kendi yaşamlarını henüz tehdit etmediği için bir kaygı duymuyor” diyor. Kamu yönetiminin çözmesi gereken en acil meselenin ise toplu taşımadaki kalabalıklaşma olduğuna dikkat çekerek “Özellikle büyük kentlerde toplu taşımanın üzerindeki yükün muhakkak azaltılması gerekiyor. Sabah işe gidiş saatlerinde ve akşamüstü de işten dönüş saatlerinde kalabalıklaşma oluyor, bulaş zinciri meydana geliyor. Ayrıca denetimler ve cezai müeyyidelerin de devam etmesi şart.”

KAOSU ELLERİMİZLE YARATTIK

İSTANBUL Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “5 aydır insanları uyarmak adına virüse yakalanan insanların akciğer filmlerini göstermekten tutun da yoğun bakım deneyimlerini paylaşmaya kadar her yolu denedik. Ama hâlâ tam anlaşılamadı. Pandemi bitmedi. Kimse ‘Bana bir şey olmaz’ demesin. Şu anki tablo beni korkutuyor” diyor.

Haberin Devamı

Bayram ve tatil sonrası Ankara’da dahil Anadolu’da bir kaynama olduğunu belirten Prof. Dr. Tükek, şöyle devam ediyor:

FORMÜL ASLINDA ÇOK BASİT

Virüsle savaş maalesef Anadolu’da biraz zorlu gidiyor. Sayılar her geçen gün artıyor ki bu yükün de artması demek. Bu insanların önemli bir bölümü eylül başı İstanbul’a ya da başka şehirlere dönecek. Vaka sayıları yeniden 2 binleri görebilir. ‘Bana bir şey olmaz’ diyerek kendi ellerimizle yarattığımız bir dalga bu. Oysa bu hastalığı bir çekene bir de ailesinde görene sorun.”

İnsanları yeniden kısıtlamalarla yaşamak zorunda bırakmanın zor bir karar olduğunu belirten Prof. Dr. Tükek, “Bunun olmasını istemiyorsanız gelin size formülü vereyim” diyor. Formül aslında basit. Ama yazalım: “Virüsün henüz aşısı yok. Bulunana kadar hastalıkla yaşamayı öğrenmek zorundasınız. Vaka sayılarının artmaması için asker eğlencesi-düğün-dernek gibi kabalık her ortamdan uzak durmalı, mutlaka mesafe kuralına uymalı, hastalığın yayılmaması önlemek adına maske takmalısınız!”

Yazarın Tüm Yazıları