Çıralı’dan sevgilerle

Kent yorgunlarının adını giderek daha çok sayıkladıkları Çıralı beldemizde tam zamanlı hayat kuran bir güzel çiftin hikayesi…

Haberin Devamı

Bu aralar seyyahların dilinden düşürmediği bir belde, Olympos. Civarındaki Çıralı beldesi doğasının güzelliği, tarihi zenginliği ve havasıyla elbette kafayı sıfırlamaya imkan vermesi yüzünden giderek daha sık anılır oldu. Olympos’un yeni sakinlerinden bir çiftten bahsetmek istiyorum bugün ben de… Erdem Şenyer ve Seyran Tanrıtanır, hikayelerine ‘biz iki aşığız’ diyerek başlayıp gönlümü fetheden bir çift.

Çıralı’dan sevgilerle

İstanbul’dan bunalanlar listesinin son iki üyesi. Çıralı’da bir dağın başında tuttukları evlerinde zaman, bitki toplayıp yetiştirmekle geçer olmuş. Giderek dışarıdan alışverişlerinin azaldığını, beraberinde bu bitkilerden daha nasıl yararlanacaklarını araştırmaya başladıklarını anlatıyorlar. ‘Topladığımız bitkiler hastalandığımızda bizi iyileştirdi, doyurdu, soframızda turşu oldu, tozları diş macunumuz, yağları kremlerimiz, sabunlarımiz suları içeceğimiz oldu. Ürettiğimiz her şeyden arkadaşlar, aile, tanıdıklar vs. ister oldu. Sonunda evimiz koca bir atölyeye dönüştü. Bir süre sonra da bu atölye - dükkanımızın ismi doğdu: Herbişi…’

Haberin Devamı

Çıralı’dan sevgilerle

Herbişi markası repertuarında bugün yüzden fazla ürün mevcut. Bir insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan çoğu şeyi ürettiklerini anlatıyorlar: ‘Dişimizi florür ve sodyum lauril sülfatla yıkamak istemediğimiz için diş temizlik tozu, sentetik parfümlü sabun kullanmak istemediğimiz için sabun, doğayı kirletmek istemediğimiz için arap sabunu ve deterjan üretiyoruz. Masaj yağları, sivrisineklerden korunalım diye sivrisinek kovucu, bizim ve hayvanlarımızın yaraları iyileşsin diye doğal antibiyotikli kremler yapıyoruz. Ürün portföyümüzde şampuan da güneşte cildimiz harab olmasın diye ürettiğimiz güneş kremi de var. Eh, yaşımız ilerledi diye anti-aging krem de yapıyoruz. Yemeğimizde yağımız şifalı olsun diye yaptığımız ayurvedik ghee’yi tüketiyoruz.  Şeker yemek istemediğimizden stevia yetiştirmek de işlerimiz arasında. Tıpkı pekmez, reçel gibi. Temizlik için sirke, antibiyotik kullanmayalım diye ürettiğimiz kollodiyal gümüş, probiyotik olsun diye kombucha da Herbişi bünyesinde mevcut.‘

Haberin Devamı

Çıralı’dan sevgilerle

Bir dönemdir iyi yağları bolca tüketmeyi (Canan Karatay’ın kulakları çınlasın) beslenme tertibime dahil etmeyi başardım. Sabahları çörek otu yağı içiyorum, zeytinyağı tüketim miktarım ise dostların alay konusu, hindistan cevizi yağını kahveye de sebze suyuna da ekliyorum. Eksperleri bulmuşken bu konuyla ilgili görüşlerini merak ediyorum. Seyran Tanrıtanır ‘Biz de güne yağ içerek başlıyoruz. Soğuk sıkım yağlar modern çağ insanlarının kurtarıcıları olabilirler. Bir bitkinin bütün özellikleri, canlılığı,  -eskilerin deyimiyle ruhu- yağlarında. Çörek otu, keten tohumu, kendir tohumu gibi baz yağları multivitamin hapları yerine kullanabileceğiniz gibi saf uçucu yağları da aromaterapik etkileriyle ciltten yedirerek şifalanabilirsiniz’ diyerek beni yönlendiriyor: ‘Cildimiz vücudumuzun en büyük organı ve milyonlarca gözenek denen mikro ağızdan oluşmuş. Vücudumuza sürdüğümüzle yediğimiz arasında hiçbir fark yoktur diyerek kremlerimizi, sabunlarımızı, yağ karışımlarımızı saf, yenilebilir baz yağlar ve saf uçucu yağlardan üretiyoruz. Raf ömrünü uzatmak için katkı, koruyucu madde kullanma ihtiyacı duymuyoruz. Az ama sık üretiyoruz’ diyor. Çıralı’dan topladıkları hücre yenileyici yoğurtotunun yağıyla yaptıkları yüz kremi, arganlı göz kremleri beğenilen ürünlerinden. Çok yakında yüz kremi, göz kremi, katranlı, propolisli akne, egzema kremimiz, bebek yağı ve masaj yağları çıkaracaklarının haberini de veriyorlar. Ürünleri özellikle doğal ürünler satan büyük şehir eczanelerinde satılmaya başlayacakmış.

Haberin Devamı

Çıralı’dan sevgilerle

Herbişi markasının başlıca ilhamı Çıralı konusuna geri dönersek… Seyran Tanrıtanır’dan benim gibi standart bir şehirliye göre ücra kalan bu doğa mucizesi köşede yaşamaktan bahsetmesini istiyorum.: ‘Bizim için burada yaşamak; tarlamızda ekip biçmek, dağlardan bitki toplamak, ufka bakabilmek, rüzgarın ağaçlara çarpan sesini duyabilmek, yağmur yağıyor diye sevinmek, hayvanlarla birlikte olmak, küçük çemberlerde dostlarla buluşmak, birlikte ürettiğimizi tüketmek, buranın havası suyuyla, güzel niyetlerle yaptığımız, bizi şifalandıran üretimlerimizi şehirlere yolladıkça buraların canlılığından sizlerin de faydalanması demek…’

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları