Ayça Akın

Bana vuramayacağı için masaya yumruk indirerek...

20 Kasım 2016
Zamanında bir zat tartışma sırasında suratı sinirden pancara dönmüş şekilde, bana vuramayacağı için de masaya yumruk indirirerek şöyle demişti;

"Hiçbir kadın bana karşı gelmez, sen resmen bana kafa tutuyorsun"

Sadece iki cümle toplum gerçeğini net şekilde ortaya koyabilir miydi?

Evet, koydu işte!

Yazının Devamını Oku

Burada insanlardan bahsediyorum herkes üstüne alınmasın.

16 Kasım 2016
Bu aralar şu küfür etme olayına takmış durumdayım kafayı.

Sinirlenirler ; küfür ederler.

Sevinirler ; küfür ederler.

Şaşırırlar ; yine küfür ederler.

Yazının Devamını Oku

O beklediğiniz doğru zaman neden şimdi olmasın?

13 Kasım 2016
Negatif duygu ve düşünceler mutluluğa giden yolu tıkayarak davranışlarımızı şekillendirirler.

Her ne kadar bunun farkında olsanız da, onları görmezden gelip gerçek mutluluğa ulaşmak herkesin kolayca başarabildiği bir şey değil.

İşte mutluluğumuza engel olan bazı alışkanlıklar:

Gereksiz kıyaslama ve kıskançlık

Yazının Devamını Oku

Ben "bir defa" ya alışmayacağım, onlar adam gibi davranmayı öğrenecek!

9 Kasım 2016
Sabah uyandığımda işimin başına geçmeden önce sosyal hesaplarımı kontrol ederim.

Direct mesajları, mentionları vb. Tahmin edersiniz ki kadın olunca, eh birazda adınız biliniyorsa genelde gelen mesajlar erkeklerden oluyor. Zamanla tabii ki bir çok saçmalığı es geçmeyi öğreniyor insan ama bazıları var ki kırmızı çizginizi fazlasıyla aşıyor.

İki gün önce sabah uyandığımda dm mesajlarından biri resmen kanı beynime sıçrattı.

Beni takip edenler bilir, tanıyanlar STK’cı tarafım kabardığında haksızlığın, saçmalığın son bulması için gidebildiğim yere kadar giderim.

Yazının Devamını Oku

Hakim olamadığınız nefsinizin, cahillikten kararmış algılarınızın bedelini edebiyata ve sanata ödetemezsiniz.

6 Kasım 2016
Bu hafta edebiyat ve sanat adına oturup sorgulamamız gereken iki olay yaşadık.

90’lı yıllarda açılan ve Beşiktaş’ın en büyük kitabevi ve kırtasiyelerden biri haline gelen Kabalcı Kitabevi 30 Ekim Pazar günü tahliye edildi, kapatıldı.

Ressam Ali Elmacı’nın Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’in yüzünü kadın bedeni formundaki bir heykele resmetmesine tepki gösteren bir grup, İstanbul Lütfü Kırdar'da açılan çağdaş sanat fuarı “Contemporary Istanbul 2016” etkinliğini bastı.

Kabalcı Kitabevi sahiplerinin son yıllarda iflas ettiği, yayın evinin işletmesinin Final Yayıncılık şirketine geçtiği ve kitabevinin günden güne küçüldüğü biliniyordu. Son zamanlarda sıklıkla yeni kitap gelmemesinden şikayet eden kitapseverler de vardı.

Yazının Devamını Oku

Atalarımız da tek eşli miydi?

2 Kasım 2016
Romeo ve Juliet, Tarzan ve Jane; hatta Adem ile Havva…

Tüm bu efsanevi çiftlerin ortak noktası, aşk dolu, sadakat ve tutkuyla bağlı tek eşlilik ilkesine göre kurulan ilişkiler yaşamalarıdır. Ancak hem modern hayatın dinamikleri hem de bilim, insan doğasının aslında tek eşliğe çok da yatkın olmadığını söylüyor. Nasıl mı?

Tek eşlilik fizyolojimize uygun mu?

Evrim biyologlarına ve antropologlara göre insanlar da tıpkı diğer memeliler gibi çok eşliliğe programlı bir yapıyla dünyaya geldiler. Bugün yaşayan memeli türlerinin %98’i gibi, uygarlık öncesi çağlarda çok eşlilik insanlar için de son derece normal bir davranış biçimi olarak görülmekte idi. Ancak toplumsal kaosa neden olabilecek politik çatışmalar veya eşya hukukundan kaynaklanan olası itilaflar nedeniyle uygarlık, insanı monogami yani tek eşliliğe doğru itmiştir. Burada kast ettiğimiz tek eşlilik, bütün yaşamı tek bir eşle geçirmek şeklinde olabileceği gibi; uzunca bir süre bir eşle monogam bir ilişki yaşamak, sonra eş değiştirip bu sefer bu yeni eşle uzun süreli bir monogam ilişkiyi sürdürmek, derken gene monogami içinde yaşanacak 3. bir ilişkiye girmek şeklinde de olabilmektedir. İnsanlarda da, monogam hayvanlarda da, erkek ya da dişinin arada kaçamaklar yapabildiği bilinen bir gerçektir.


Yazının Devamını Oku

Kusurları seni rahatsız etmediğinde onun doğru kişi olduğunu anlayacaksın.

30 Ekim 2016
Women's Health dergisi, 8 kadına babalarından aldıkları en iyi ilişki tavsiyesini sormuş.

İşte o değerli tavsiyeler:

“Lisedeyken erkek arkadaşım çok hırslı olduğumu ve ileride kariyerime odaklanırken taş kalpli birine dönüşeceğimi düşündüğü için benden ayrılmıştı. Babama durumdan bahsettiğimde bana beni gerçekten seven birinin başarılarımdan korkmayacağını, aksine o güzel anları benimle birlikte kutlamak için can atacağını söyledi.” Lindsay T.

“Başarısızlıkla sonuçlanan iki evliliğinin ardından babam bana ilişkiler hakkında tavsiyeler vermeye başlamıştı. Bunlardan biri de eşim olarak seçeceğim kişinin aynı zamanda en iyi arkadaşım olduğundan emin olmam gerektiğiydi. Babam ne annemle ne de ikinci eşiyle asla arkadaş olamamıştı. Paylaştıkları bir ilgi alanı ya da hobi yoktu.” Paige A.

“Babam 14 yıl önce, hayatımın aşkıyla hiç tanışamadan vefat etti. Fakat bana verdiği tavsiye eşimi bulmamı sağlamıştı: ‘Kusurları seni rahatsız etmediğinde onun doğru kişi olduğunu anlayacaksın.’ Gerçekten de eşimle tanışana kadar flört ettiğim tüm erkeklerde mutlaka bir kusur bulurdum. Eşimde ise hiçbir kusur fark etmedim, ilişkimizin dokuzuncu yılındayız ve durum hala değişmedi.” Katrina D.

Üniversiteye başladığımda serseri tiplerle çıkıyordum. Babam beni kenara çekti ve karşı cinste 20’lerimin başında aradığım özelliklerin ileride bir eş olmasını istediğim kişiyle uyuşmayacağını söyledi.” Deidre W.

“Yakın zamanda kötü giden ilişkimi bitirdim. Ayrılık aşamasında ilişkide kalıp kalmama konusunda kararsızken babamla konuşup eşimin bana söylediklerinden bazılarını anlattım. Eşim canımı acıtan şeyler söyledikten sonra ya onu affetmemi istiyor ya da bunu aşmamı ve kin tutmamam gerektiğini söylüyordu. Fakat söyledikleri yine de acıtıyordu. Babam ağızdan çıkan bazı sözlerin geri alınamayacağını söyledi. Bu bana sınırlarımı çizmem gerektiğini hatırlattı. Onun tavsiyesi sayesinde eşimden ayrılabildim.”

Yazının Devamını Oku

Bu toplum insanının savunduklarıyla yaptıkları birbirini tutmuyor.

26 Ekim 2016
Babam hep der ki, "eskiden mahallede hırsız yakalandığında başı önünde giderdi karakola"

Peki, ya şimdi? Katiller, tecavüzcüler günlerce ekranlarda boy gösteriyor. Halka günlerce açık vermemek için ekran önünde yalan söylüyor, palavra sıkıyor üstelik yüzlerinde gram kızarma dahi olmadan.

Bu toplum insanının savunduklarıyla yaptıkları birbirini tutmuyor.

Pedofili suçtur diye bağırıyoruz – ya da sadece klavye kahramanlığı yapıyoruz – ama çocuklarımızın psikolojisini düşünmeden üstelik gündüz kuşaklarında katilleri, tecavüzcüleri ekrana taşıyoruz.

Yazının Devamını Oku