Sanatın pozitif gücü

İfadesel Sanatlar ve Sosyal Değişim Danışmanı (Expressive Arts and and Social Change Consultant) Ayşe Songül Vardar ile tanışmanızı istedim. Sorunlarınızla aranıza sanatla mesafe koymak için!

Hayatıma bir şekilde giren, içimi ferahlatan insanlar var. Bunlara son örnek, sevgili dostum Sercan Çalışkan sayesinde tanıdığım Songül Vardar... Sorunlu ve sorumlu hayatlarımıza bir ışık gibi doğacak sanat terapisini anlatıyor yazısında. Eğer bugünlerde siz de benim gibi derin bir nefes alma ihtiyacı içindeyseniz Songül Vardar’ın yazısını okuyun. Bir çıkış yolu bulacaksınız mutlaka!

* * *

Çocukluğumdan hafızamda yer etmiş bir anım var. Daha okula başlamamıştım. Sokakta oynayabiliyorduk o zamanlar, her yer binalarla kaplanmamıştı. Bütün gün sokakta, boş arsalarda koşar, gezer, oyunlar icat ederdik. Evin arka tarafındaki topraklar gelincik tarlasına dönerdi bahar aylarında, cazibesine kapılırdık kırmızının, koşardık tarlalarda. Yine sokakta oynadığımız bir gündü... Tül gibi uçuşan kırmızıların büyüsüyle zamanı unutmuş ve evden epey uzaklaşmıştık. Birden yağmur bastırdı, küçük adımlarımızla koşarak geriye dönmemiz epey uzun sürdü. Eve varınca, yokluğumdan hayli endişelenen annem, kaygısını ve sevgisini süpürge dayağıyla belli etti. Sonra üzerimi değiştirdi, boya kalemlerimi ve resim defterimi verip, sobanın yanı başına oturttu beni. Resim yapmaya başladım. Süpürgenin kızarttığı yerlere rağmen, giderek artan bir yoğunlukta huzurlu hissettiğimi hatırlıyorum. Çok şey iç içeydi belki o anda ama sıcacık soba bedenimi ısıtırken, resim yapmak da içimi ısıtmıştı. Resim yaptıkça, süpürgenin izleri silinmiş, acımı unutmuştum. Yıllar geçti çocukluğumun bol oyunlu, bol hayalli ve resimli günlerinden bu yana... Epey bir ara verdim resim yapmaya, ama dönüşüm şahane oldu. 2 yaşındaki kızımla bol bol oyun oynuyor, resim yapıyor, şarkı söyleyip, dans ediyoruz. Unuttuğumu sandığım oyunlar, şarkılar yüzeye çıkıyor anıların arasından. Ada’yla bu anları yaşarken görüyorum ki resim yapmak, dans etmek, oyun oynamak için hiç çaba sarfetmesine gerek yok onun. Performans kaygısı yok, sonunda ne çıkacak gibi estetik bir endişesi yok. Sadece içinden geleni yapıyor, "an"ın tadını çıkarıyor... Büyüdükçe ise durum farklılaşıyor. Büyüdükçe, "an" bizden uzaklaşıyor mu ne? Geçmişin muhasebesiyle, gelecek kaygısı arasında kendimizden iri kıyım birer sandviç yapmaya pek meraklı hale geliyor, sıkışıklık duygusuyla yaşamayı alışkanlık haline getiriyoruz çoğunlukla. Sorunlarımızı çözmek için ise yaratıcı potansiyelimize başvurmak genellikle hiç mi hiç aklımıza gelmiyor.

İçimizdekini anlamanın yolu

Sanat terapisiyle tanıştıktan ve hayatımın rotasını bu yöne çevirdikten sonra, sorunlar yaşadığım dönemlerde ve önemli kararlar arifesinde resim yapar, dans eder, yazarım. Sorunla arama sanat ile mesafe koymak iyi gelir, zihnim berraklaşır, yeni bir boyut kazanır olay. Bir karar arifesindeysem de, yaratma eylemi beni cesaretlendirir, nefes verir. Yakın zamanda başlattığım Köprü Yaratıcı Atölye çalışmalarında, yaratıcı deneyimin pozitif gücünü katılımcıların da hissettiğini paylaşımlardan öğreniyorum. Bu çalışmalardaki amacım, kişilerin kendileriyle ilgili keşiflerini ve bunları en otantik biçimde ifade edebilmelerini sanat yaparak teşvik etmek. Atölye sırasında ve sonrasında rahatladıklarını, streslerinin kaybolduğunu, bedenlerine yönelik bir farkındalık ve duyarlılık yaşadıklarını, daha doygun hissettiklerini belirtiyorlar. Yaratıcı sürecin iyileştirici gücünün yanı sıra sonunda ortaya çıkan ne ise, içimizdekini dışarıya çıkarıp somutlaştırmamıza ve bir diyalog başlatmamıza yardımcı oluyor. Sanat hem içimizdekiyle hem dışımızdakiyle köprü oluşturuyor. "Sanat Bilmenin Bir Yoludur" (Art is a Way of Knowing) kitabında Pat Allen, insan olmak ve var olmanın anlamı nedir sorusunu yanıtlarken, sanatın inandığımız şeyleri anlamanın ve bilmenin bir yolu olduğunu söyler.

Müthiş pozitif sonuçlar

Modern hayatta sanat ve yaratıcı eylem giderek günlük hayattan uzaklaşmakta. Sanat müzelere, galerilere, sahnelere ait bir efsane olmaktan öteye geçip, hayatın içine daha çok işleyebildiği zaman, bizleri korkutan ve onunla aramıza mesafe koyan bu genel kanıdan kurtulabileceğimizi sanıyorum. Sıradan insanlar, sanatın yaşamdan koparıldığı bir dönem ve kültür içinde yaşıyor. Oysa ki imgeleme, hayal gücü, rüyalar ve insanın kendisini yaratıcı kapasitesine başvurarak ifade etmesi doğuştan gelen yetilerdir. Kişisel gelişimin sürekli olabilmesi için insanın bu yetisinin güçlenmesine yardım etmeli, destek vermeli. Sanatın günlük hayatın kapsama alanına girmesi sadece bireylerin değil, toplumun geleceği için de müthiş pozitif sonuçlar doğurur. Yaratıcı sürece dahil olmak, bir boşalım, rahatlama sağlıyor. Bu sürecin daha fazla insan tarafından deneyimlendiği toplumlarda, kendini iyi ifade eden, özgüveni yüksek ve potansiyelinin farkında bireyler arasında; anlayış ve saygının yanı sıra, birlik duygusu güçlenecektir.

Sorularınız için: songul@expressivearts.biz
Yazarın Tüm Yazıları