4 kadından 3’ü çalışmıyor!

MALUM, bu hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü “kutladık”. ‘Kutladık’ kelimesini özellikle tırnak içinde kullanıyorum. Çünkü bu durum, ancak kanserli bir hastanın sağlıklı olmayı kutlamasına benziyor. Kadınların erkeklerle eş tutulmadığı bir dünyada, bu günü olsa olsa anmış olabiliriz.

Haberin Devamı

*

Kadınların durumu bizim ülkemizde de hiç iç açıcı değil. Kadir Has Üniversitesi’nin her yıl yaptığı “‘Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nı senelerdir takip ediyorum. Bu yıl da veriler iç karartıcı.

23 ilde, toplam 1200 kadın ve erkekle gerçekleştirilen araştırmaya göre son bir yılda Türk kadınının en büyük sorunu, şiddet. 2. sırada işsizlik, 3. sırada eğitimsizlik geliyor. Rektör Prof. Mustafa Aydın’ın açıkladığı sonuçlar şöyle:

Türkiye genelinde kadınların yüzde 55’i şiddet gördüğünü söylüyor. Gerçi bu rakam geçen yılki yüzde 78’e göre epey düşmüş. Ancak yine de oldukça yüksek.

İşsizlik de çok ciddi bir sorun. Her 4 kadından 3’ü çalışmıyor. Kadınların sadece yüzde 25’i şu anda aktif olarak iş hayatında. Yüzde 41’i hayatında hiç çalışmadığını söylüyor. İş yaşamından ayrılmalarının en önemli sebebi ise, “evlilik ve ev işi sorumlulukları”.

Haberin Devamı

KADIN LİDERE GÜVEN

BENİM en çok ilgimi çeken ise, kadın liderlere olan yüksek güven. “Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz” diye soruluyor. Kadınların yüzde 81’i “Evet” diyor. İşin ilginci, erkeklerin de yüzde 73’ünün cevabı “Evet”.

Dahası, “Benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı olsa, hangisini tercih ederdiniz” sorusuna kadınların yüzde 63’ü “Kadın” diyor. Erkeklerin de yüzde 47’si kadını seçiyor. Bu sonuçları siyasilerin de görmelerini ve kadınlara partilerinde-yönetimde ön saflarda yer vermelerini umut ediyorum.

*

Son veriler, Türk toplumunun neredeyse yarısının kadın olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla kadınların bu kadar geri bırakıldığı bir toplum da, yarım kalıyor. Bir adım bile ilerlemek istiyorsak, işe kadınları her alana katmakla başlamalıyız.

KUZEY IRAK’TA BAĞIMSIZLIK MI?

SON günlerde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlığı sık sık gündeme geliyor. En son IKBY Başkanı Mesut Barzani, Yugoslavya’nın dağılmasını örnek gösterdi. Ve “Doğu Avrupa halkları gibi, Kürtlerin de kendi devletlerine sahip olma hakkı var” diyerek bu tartışmayı tazeledi. Barzani daha yeni Türkiye’yi ziyaret etmiş olduğu için, “Acaba bağımsızlık konusu Ankara’da gündeme geldi mi” diye merak edildi. Ne var ki Ankara şu anda -ABD ve İran gibi- bağımsızlığa sıcak bakmıyor. Bunun bir sebebi, bölgede yeni bir kaosun kapısını aralayacak olması. Asıl sebebi ise böyle bir gelişmenin Suriye ve Türkiye Kürtlerini cesaretlendirme ihtimali.

*

Haberin Devamı

Ankara’nın bu endişesi ise sebepsiz değil. Zira Suriye’nin kuzeyinde PKK bağlantılı PYD/YPG gitgide konsolide oluyor.

Fırat Kalkanı harekâtı, PYD’nin koridor kurmasını şimdilik engelledi. Ama diğer yandan, Suriye’nin DEAŞ-sonrası haritası artık belirginleşti. PYD’nin kuzeydeki nüfuz alanını Rusya ve ABD destekliyor. Ve hatta bugüne kadar Kürt özerkliğine karşı olan Esad bile, bunu şimdilik kabullenmiş görünüyor.

Dahası, ABD ordusu Suriye’de YPG’yi kara gücü olarak kullanmaya devam etmekten yana gibi. Rusya da Kürt kartını tepe tepe kullanıyor. Biz Washington’la yaklaştıkça, Moskova bu kozuna daha da sarılıyor.

*

Ankara’yı endişelendiren 2. etken de, Irak ve Suriye Kürtlerinin birleşme ihtimali. Ancak şu aşamada bu mümkün görünmüyor. Şöyle ki: IKBY lideri Barzani’nin ve PYD’nin, hasım olduğu malum. PYD, kuzey Suriye’de Barzani bağlantılı grupları hep dışlayageldi. Aralarındaki mesele, burayı ve batı Irak’ı kimin kontrol edeceği.

Haberin Devamı

Başkan Obama döneminde ise Washington, Irak ve Suriye Kürtlerini uzlaştırmaya çalıştı. Bu çabalar bir ara meyve verdi de. Mesela geçtiğimiz Haziran’da KBY ve kuzey Suriye arasındaki Semalka sınır kapısı bir süreliğine açıldı. DEAŞ tehdidi doruktayken de iki ülkenin Kürtleri işbirliği yaptı. DEAŞ Haziran 2014’te Musul’u işgal ettiğinde, PYD, Barzani’ye “yardıma gelelim” diye el uzattı. Yine Aralık 2014’te Barzani kontrolündeki peşmerge, Kobani’nin kurtarılması için kuzey Suriye’ye geçti. Ancak DEAŞ tehdidinin zayıflamasıyla, bu fiili uzlaşma çöktü. Şimdi iki yapı yine rekabet halinde. Hatta o kadar ki, Barzani, PKK’nın kuzey Irak’taki 2. Kandili haline gelen Sincar bölgesini hedef almaya başladı.

*

Haberin Devamı

Kısacası, şu anda birleşmeleri bağlam dışı. Bizim için asıl önemli olan ise Irak’ta olası bir Kürdistan bağımsızlığını göz önüne alarak yeni bir Kürt politikası kurgulayarak hem bölgesel, hem küresel güçlerin elinden “Kürt kartı”nı alabilmemiz.

Yazarın Tüm Yazıları