Dünya havacılık tarihinde birçok uçak kazasında başarılı tahliyeler yaşandı. Ama çoğunda can kayıpları da oldu. Bu tahliyeler özel olarak incelenmeli. Çünkü neredeyse kusursuz iki tahliye de havacılık tarihine geçti. Bunun nedenleri var.
ÖNE çıkan iki ana neden var. Birincisi iyi eğitimli kabin ekipleri, ikincisi de bütün talimatlara uyan paniksiz yolcular. Elbette pilotların kabini zamanında uyarıp yönlendirmesi de tahliyelerde bir bütün halinde çalışmanın başarısıydı.
KABİN ekiplerinin eğitimleri incelendiğinde ders niteliğinde yönlendirmeler dikkat çekiyor. Hükmeden yönlendirmedeki kararlılıkları, kabinde koridorlara uygun biçimde dağılmaları, yüksek sesle bağırmalarına rağmen ses tonlarında panik olmaması, sık sık can yeleklerinin kapıdan çıkışta patlatılmasını istemeleri, hiçbir şekilde yolcunun başüstü dolaplarını açarak çantalarını almalarına izin vermemeleri, kabin memurlarının birbirleri ile gözleriyle işaretleşerek sakin kalmaya çalışmaları sistemi doğru yönetmelerini sağladı.
Özellikle Tokyo-Haneda Havalimanı’ndaki olayda yangın çıkan JAL 516 uçağında, zamanında alev uzamasının düşük olduğu taraftaki kapıların açılıp slide’ların patlatılması, önemli bir rol oynadı. Kayan yolcuların yerdeki ekiplerce hızla uçaktan uzaklaştırılması ve 10’ar kişilik gruplar halinde el ele tutuşarak onları terminale götürecek otobüsleri beklemeleri inanılmaz bir organizasyonun parçası oldu.
İzlenme rekorları kıran Sully filminden bir sahne...
NEHRE İNİŞTEKİ TAHLİYE ÖYKÜSÜ
TARİH 15 Ocak 2009. US Airways Airbus A320, 1549 sefer sayılı New York LaGuardia-Charlotte uçuşu. Kalkıştan 6 dakika sonra uçağın iki motoruna da Kanada kazları çarptı. En kalın kemikli bu kuşların çarpması sonucu motorlar durdu. Kaptan Chesley “Sully” Sullenberger, bir havalimanına ulaşmaya çalışırken yoğun nüfuslu gökdelenlerin ağırlıklı olduğu bir bölgede kaza yapma riskini almak yerine, içinde 155 kişi bulunan uçağı Hudson nehrine doğru kaydırmak üzere anlık bir karar verdi. Çocukluğunda Planör dersleri aldığı için motorsuz bir hava taşıtına hakim olma yeteneği yüksek olan Kaptan, Hudson Nehri’ne kusursuz bir iniş yaptı. Zorunlu inişte uçak suya çarptığında, kuyruk kısmına yakın bir yerde gövdede bir yırtılma meydana geldi ve içeri su fışkırdı. Filmlere konu olan Kaptan Sully suya çarpmadan önce kabin ekipleri aracılığı ile herkesi çarpma pozisyonuna getirtmişti. Ne yazık ki Airbus uçağında bulunan ve suya inişte işleri kolaylaştıran Ditching düğmesine basılacak zaman olmamıştı. Hepsi de 50 yaşın üstünde üç kabin memuru çarpmanın ardından hemen koridora dağıldılar ve hızlı tahliyeyi başlattılar. Acil çıkış kapıları açıldı. Slide’lar patlatıldı. Uçağın arkası suya girdiği için oradaki kapılarda bulunan lide’lar bir işe yaramadı.
Tecrübeli ve iyi eğitim almış kabin memurları yolcuların büyük kısmını iki tarafta kanat üzerine çıkardılar. Diğerleri sal haline gelebilen slide’lara alındı. Bağırış çağırış olmadı. Can yelekleri çıkış yerlerinde yani kapı önlerinde patlatıldığı için herkes zorlanmadan dışarı çıkabildi. Üç kabin memuru mükemmel bir tahliye yaptı. En son uçaktan Kaptan Sully ve yardımcı pilot çıktı. Gelen yardım ekipleri yolcuları teknelere aldı. Sahilde ambulanslar hazırdı.
UZUN zamandır İstanbul Havalimanı’nda yolcu olmanın dışında şöyle bir dolaşma imkânı bulamamıştım.
İGA’nın Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Şengül geniş bir bilgilendirme turu yaptırdı. Üstelik pek konuştuğunu görmediğim vekaleten CEO Selahattin Bilgen de bize katıldı. Tanışmakta biraz gecikmiştim. Ama izliyordum. Sonuçta bu genç adam her konudaki hakimiyetini, sohbetimizin her aşamasında gösterdi.
Manzara şuydu: İstanbul Havalimanı artık kabına sığmıyordu. Koridorlarında yolculardan adım atarken boşluk yok denecek kadar azdı. Hele uçuşların yoğun saatlerinde bu durum daha da artıyor. Yeme-içme alanları, duty free bölgeleri hep yolcularla doluydu. Birçok eleştirime rağmen gelinen nokta bir başarıya dönüşüm hikâyesiydi.
Üç pistte de sürekli hareket vardı. İki pistte paralel inişler beni çok heyecanlandırıyordu. Gelecekte bu, üçlü olacak. Baktım ki doğu-batı yönünde dördüncü pistin inşaatı çoktan başlamış. Süresi 36 ay. İnşaatın bitimi için 24 ay daha var. 09/27 yönünde. 3050 metre uzunluğunda olacak. Çevresindeki alanlarla genişliği 75 metreye kadar çıkacak. Sonra iki pist daha. altı pist olacak. Sonra yeni bir terminal binası daha yapılacak. Yatırımın ucu bucağı yok. Nice yeni üniteler kurulacak, devreye alınacak.
YOLCU SAYISI DORUKTA
2019 yılı iç ve dış hat toplam yolcu sayısı 52 milyon 748 bin olarak gerçekleşmişti. Bu sayı nisan-aralık ayları arasını kapsıyor. 2023 yılına geldiğimizde bu sayı 76 milyon 525 bin 346’ya çıkmış. Bunun 18 milyondan biraz fazlası iç hat, 58 milyondan fazlası da dış hat yolcusu. Açıldığı günden bu güne kadar 250 milyondan fazla yolcu İstanbul Havalimanı’nı kullanmış. 2024 hedefi ise 85 milyon yıl/yolcunun üzerinde. Bana göre bir talihsizlik olmazsa 90 milyona bile iyice yaklaşabilir.
Şu anda İstanbul Havalimanı’na 101 uçak şirketi sefer yapıyor. Bu sayı da 2024 içinde 110’u aşacak gibi görünüyor. Yeni gelecek hava yolu şirketlerinin adları açıklanmıyor. Pazarlamacılar kesin kontratlara ulaşmadan bunları söylemeyi doğru bulmuyorlar. Ayrıca 2024 yılında toplam 530 binden fazla uçuş hedefleniyor.
ALASKA Havayolları’na ait Boeing 737 MAX 9 uçağında geçen hafta yaşanan olay, havacılık otoritelerini ayağa kaldırdı. Dünya genelinde çeşitli havayolu şirketlerinin kullandığı toplam 200’den fazla Boeing 737 MAX 9 uçağı, yere indirildikten sonra yeniden havalanmadı ve toplam 2 binden fazla uçuş iptal edilecek. Bazı şirketler ise uçmaya devam etti.
HAVA BASINCI İKİ KEZ DÜŞMÜŞ
Hatırlanacağı üzere Alaska Havayolları, cuma günü geç saatlerde Kaliforniya’ya gitmek üzere havalanan Boeing 737 MAX 9 tipi uçağın bir penceresinin ve gövde parçasının havada patladığını duyurmuş, pilot uçağı hasar almadan yere indirmeyi başarmış ve bu felaket can kaybı olmadan atlatılmıştı.
Olayla ilgili görüntüler izleyenleri dehşete düşürürken kazanın nasıl gerçekleştiğine dair araştırmalardan ilginç sonuçlar çıkıyor. Araştırmalardan sonra uçak seyir halindeyken ‘kabin orta tıkacı’ diye adlandırılan kapının patladığı belirtildi. Uçağın daha önce iki kez kabin basıncı kaybı yaşadığı da ortaya çıktı. Kokpitte basınçla ilgili ikazların alındığı ve gerekli incelemelerin havayolu şirketi tarafından yapıldığı öğrenildi. Bugüne kadar toplam 145 uçuş yapan bu uçakta başka bir anormallik görülmediği de bildirildi. Şimdi Alaska Havayolları mühendis ve teknisyenleri, hem Boeing uzmanları ile hem de FAA, yani Amerikan Havacılık Otoritesi uzmanları ile derinlemesine bir araştırma yapıyor. Alaska Havayolları dahil aynı modeli satın alan bazı havayolu şirketleri kendi uçaklarında incelemelerini tamamladıktan sonra yeniden uçurmaya başladı. B737 MAX 9 kullanan her havayolu şirketi tedirgin olan yolcuların isteğine göre biletleri iade ediyor ve gerekli zarar ödemelerini de yapıyor.
Kalktıktan 13 dakika sonra, tam olarak tahliye kapısı niteliği olmayan tıkaç kapısının patlamasına rağmen yolcuların tümünün emniyet kemerlerini sıkı bir şekilde bağlamaları ve pilotların zamanında alçalması bir facianın önüne geçti. Şimdi bu tıkaç kapının değişip değişmediği, Alaska Havayolları teknisyenlerinin herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Şirket merkezinin tıpkı Boeing gibi Amerika’nın Seattle kentinde olması araştırmaların daha hızlı sonuçlanmasını sağlayacak.
THY DE İPTAL ETTİ
TOKYO’nun Haneda Havalimanı’nda kısa adı JAL olan Japon Havayolları’nın iç hat uçuşuyla Sapporo’dan gelen Airbus 350-900 uçağı ile bir sahil güvenlik uçağı, 45R pistinde çarpıştı. Uçaklar alev topuna döndü. Ama mükemmel bir tahliye gerçekleştirilerek 367 yolcu hızla uçaktan çıkarıldı. 12 kişiden oluşan ekip, uçağı en son terk etti. Zamanında gelen itfaiye doğru köpükleme ile yolcuların zarar görmesini önledi. Sahil güvenlik uçağındaki beş kişi hayatını kaybetti. Uçağın pilotu ise ağır yaralandı.
FACİAYA KIL PAYI
Böyle feci bir kazadan bütün yolcuların kurtulmuş olması bence tümüyle Japon disiplininin bir eseri. Pilotlar kurallara uyarak zamanında tahliye kararı verdiler. 50 yolcuda bir olan kabin memurları hızla tahliyeyi başlattılar. Uçağın her iki tarafında 4’er adetten 8 adet olan acil çıkış kapıları hızla açıldı. Slide denilen kaydıraklar patlatıldı ve Japon yolcular aldıkları üstün terbiye sayesinde birbirlerini itip kakmadan dışarı çıkmaya başladılar. Etrafını alevlerin sarmaya başladığı kabin içinde panik olmasına rağmen ezilmeler, üst üste düşmeler olmadı. Tahliye kurallar gereği 90 saniyeyi geçse de mükemmel olarak gerçekleşti.
JAL Havayollarının JL 516 sefer sayılı uçağı iç hat seferinden geliyordu. Haneda’ya inişe geçtiğinde yakıtı azdı ve ancak üç yedek havalimanına gidecek kadardı. Ama çarpıştığı sahil güvenlik uçağının yakıtı tamdı. Yine de küçük bir uçaktı. Çarpışma sırasında bu küçük uçak, A350 uçağının altına girdi. A350’nin yakıt tankının bulunduğu kanat ve gövde altını dağıttı. Kerosen denilen gaz yağı türevi uçak yakıtı hızlı alev almasa da, kapalı hacimlerde bir bomba gibi patlıyor. Bunu 11 Eylül ikiz kulelere uçakların çarpmasında da açıkça gördük. Patlayan yakıt A350 uçağını hızla sardı. Küçük uçak ise neredeyse alev topu içinde kayboldu. Ve uçakta bulunanlar yanarak can verdiler. Bir kişinin kurtulduğu iddiaları hala geçerli.
UÇAK İSKETELETE DÖNDÜ
Bu kazada çok dikkat çeken bir başka şey de yolcu uçağının çok hızla iskelet haline gelmesi oldu. Daha hafif ve dolaysıyla daha az yakıt harcayan uçaklar yapılması için acaba kolay tutuşan malzemeler çok mu kullanılıyor sorusu elbette önümüzdeki günlerde tartışılacak.
HEP şu Cebelitarık’ı merak etmişimdir. Hele havalimanı konusu açılınca bu küçük yerleşim yerinin havalimanını mutlak görmek istemişimdir. Biraz geç kaldım sayılır, demiyorum. Çünkü Mart 2023’te pistin altından geçen bir otomobil tüneli yapılmış. Ama yayalar hâlâ pistin üzerinden yürüyerek karşıya geçiyorlar.
Bu da bana yeterdi zaten.
Cebelitarık’a ulaşmak için önce Malaga’ya uçuyorum. Karşı rüzgârlar fazla, 4 saat 16 dakikalık bir uçuşla Malaga havalimanına iniyoruz. Uçağımız THY’nin en yenilerinden A321neo. İyi bir kaptanla iyi bir iniş yapıyoruz. Ve sağa sola savrulmadan, hemen teker koyuyoruz.
Malaga’dan sonra Cebelitark Boğazı yakınına gitmek için neredeyse iki saatlik bir kara yolculuğu var. Gidiyorum. İki saat çabuk geçiyor. Çevrede görkemli çıplak dağlar ve ovalarda uzayıp giden yeşillikler var. Paralı otoyolların birinden diğerine geçiyoruz. Yollar çok iyi. Bir yerde durup kahve molası vermek iyi geliyor.
Güneye dönüyoruz. Bir süre sonra pat diye karşımıza Tarık Dağı çıkıyor. Cebelitarık onun eteklerinde. Dağı kucaklamış vaziyette. Yönlendirme levhaları harika. Hiç şaşırmadan Cebelitarık dışında İspanya topraklarında otomobilimizi park ediyoruz. Yanımda hem normal pasaportum var hem de İngiliz vizesi bulunan eski pasaportum (Çünkü burası İngiltere toprakları). Bir kez daha kontrol ediyorum.
ÖNCE İSPANYA’DAN ÇIKIŞ
Kulübeden biraz büyük bir binaya giriyorum. İspanya’dan çıkış için pasaport polisine gidiyorum. Normal pasaportumu gösteriyorum, İngiliz vizem olanı da soruyor. Bakıp inceliyor. Hatta biraz uzun da sürüyor. Eee bir mantığı yok. Eğer İspanya’ya girmişsem ve Malaga Havalimanı damgası varsa bu titizlik niye anlamadım. Neyse yine de zarif davranarak, geçiş noktasını gösteriyor. 200 metre civarında bir kaldırımdan yürüyorum. Karşıma İngiltere giriş kulübesi geliyor. Giriyorum, hem İspanya giriş damgası hem de İngiliz vizesi olan iki pasaportumu da polise uzatıyorum. Bakıyor, sorun yok. Ne kadar kalacağımı söylüyorum. İki-üç saat deyince şaşırmıyor. “Gelenler hep bu kadar kalıyorlar galiba” diyorum ve dışarı adım atıyorum.
İŞTE SEKTÖRDEN 2023 İÇİN ‘EN’LER LİSTELERİ:
EN FAZLA UÇAĞI OLAN 5 HAVAYOLU ŞİRKETİ
1- Amerikan Hava Yolları
(AA) : 1002 uçak
2- Amerikan Delta Hava Yolları: 960
3- Amerikan United Hava Yolları: 930
4- Amerikan Southwest Hava Yolları: 878
5- Amerikan FedEx kargo havayolu: 733
Henüz bu yıl bitmedi. Ama umuyorum ki yeni bir kaza olmaz. Hele ölümcül sonlu bir uçak kazası olmayacaktır diye çok umutluyum.
2023 yılının ilk uçak kazası 15 Ocak tarihinde meydana geldi. Nepal Yeti Havayolları’nın 691 sefer sayılı uçuşunda Tribhuvan Uluslararası Havaalanı’ndan Pokhara Uluslararası Havaalanı’na iç hat uçuşu gerçekleştiren bir ATR 72-500, Pokhara, Nepal’deki Seti Gandaki Nehri vadisine düştü. Uçaktaki 72 kişi öldü. Bu kaza, ATR 72 uçaklarının karıştığı en ölümcül kaza olarak kayıtlara geçti.
Meydana gelen diğer sivil havayolu uçak kazaları şöyle:
* 11 Temmuz - Halla Havayolları’nın Brezilya yapımı Embraer EMB 120 uçağı Somali’nin Mogadişu kentindeki Aden Adde Uluslararası Havalimanı’na inerken düştü. Kazada 34 yolcu hayatta kalırken, 2 yolcu ise hafif yaralandı.
BİLET fiyatlarının yüksekliğine rağmen tüm dünyada uçak doluluk oranları yüzde 80’leri aşmaya başladı. Bazı popüler hatlarda eğer erken davranılmazsa bilet bulmak imkânsız hale bile gelebiliyor. Yılbaşı’nın yaklaşması ile birlikte uçuş sayılarında da ciddi artışlar oluyor.
Doluluk oranlarının en hızla yükseldiği bölge Amerika kıtası. Özellikle ABD’nin doğu ve batı bölgelerinde bulunan kentlerdeki havayolu yolculuklarında beklenenden de fazla artış var. Bu bölgelerde uçak doluluğu yüzde 85’leri geçmeye başladı. Asya Pasifik ülkelerindeki doluluklar yüzde 80’ler civarında olsa da, özellikle tatil bölgelerindeki uçuşlarda yüzde 90’a varan doluluklarla birlikte bilet fiyatlarında iki kata fiyat artışları gündeme gelmeye başladı. Avrupa’da ise iç hatlarda yani Avrupa ülkeleri arasındaki uçuşlarda doluluklar düşük. Bunun nedeni tren yolculuğunun cazibesini giderek artırması. Ayrıca bazı Avrupa ülkeleri teren yolcuğunu özellikle tavsiye ediyor ve ücretlerde de kampanyalarla cazibeyi artırıyor. Bu hem karbon salımı için etkili oluyor hem de yolcular havalimanlarındaki yorucu geçişlerden kurtuluyorlar.
AFRİKA’DA REKABET DÜŞÜK
- Afrika hava sahasında ise uçuşlarda artış var. Ama uynı oranla doluluklar artmıyor. Bunun nedeni hem alım gücünün düşüklüğü hem de yeterli uçak olmaması. Yani yeterli sayıda rekabetçi havayolu şirketi bulunmaması. Afrika’ya en etkili seferleri THY ve Air France gibi şirketler yapıyor. Afrikalı yolcuların fazla bagaj ve kargoları olmasından dolayı özellikle THY imkânlar elverdiğince uçak tipini büyüterek rekabette önde kalmaya çalışıyor. Bavul ticareti, denklerle yapılan yolculuklar Afrika pazarında havayolu şirketleri için önemli bir gelir kaynağı oluyor.
UÇAK SAYISI ARTIYOR
- Pandemi sonrası uçak fabrikalarının ağır da olsa imalat sayılarını artırması, neredeyse yok satmaları havayollarında büyüme riskini de çoğaltmaya başladı. Birçok havayolu büyüme sırasında yeterince uçak bulamama ihtimaline karşı, ihtiyacının üzerinde uçak siparişi veriyor. İmal edilen ve artan uçak sayıları birebirde ciddi sorunları da getirmeye başladı. Bütün havayollarında ciddi pilot sıkıntısı var. Hemen her havayolu şirketi hem hâlâ uçmakta olan pilotlardan transferler yapmaya çalışıyor, hem de yeni pilot yetiştirmek için bağlayıcı kontratlar yapan eğitim merkezlerine seçtikleri pilot adaylarını gönderiyor. Uçuş okulları şu dönemde dolulukları en fazla olan ve sıkışmaya başlayan eğitim kurumları.
DENEYİMLİ PİLOT SIKINTISI