İkame ve muadil üzerine

İş hayatı ahalisinin halleri bazen çok eğlenceli oluyor. Yetişme şartlarından mı, havasından & suyundan mı yoksa sistem bunu öğrettiğinden mi bilmek zor.

Haberin Devamı

Lakin biraz bakınca karşılıklı oynanan oyunu, hafif sınırlarını aşan egoyu, 

bazen nüktedan bazense hırçın 

güç gösterilerini görmek zor değil. 

… 

İlla ki uzmanı daha derin yorumlar ama bende ki algı bütün bunların, çocuk yaşta koşturulmaya başlayan, 

ardından da zor bir ekosistemin içine düşen 

sade insan halleri olduğu yönünde. 

… 

Neyse günün eğlencesine döneyim… 

Sizde etrafınıza baktığınızda vazgeçilmezleri, büyük harflerle “BEN” diyenleri, 

yoğun bir inançla var olanın “en makul” olan olduğunu 

savunanları, 

senden “bu” kadar olurcuları, 

“vallahi sektörün en iyi kurumundayız” söylemleri ile markası ile aşk yaşayanları, 

iş akdini evladiyelik bir “nikah” olarak konumlandıranları 

görüyor musunuz? 

… 

Ben iletişimin ve ulaşılabilirliğin bu kadar arttığı, alternatiflerin doğal olarak çoğaldığı, 

Haberin Devamı

insan beklentilerinin ve tatmin noktalarının 

pandeminin de etkisi ile başka bir seviyeye evrildiği, 

yetkinlik kavramının ve dolayısı ile kişinin hareket kabiliyetinin 

dönüşüm yaşadığı

halleri düşündükçe gördüklerime şaşırmadan edemiyorum. 

… 

Üstelik hem çalışan, hem işveren hem de yönetim tarafında mevcutlar ! 

… 

Tavsiyem muadil kelimesinin anlamına bakmaları olur. TDK diyor ki muadil için; eşit, denk ve eş değer. 

Ne kadar anlamlı değil mi? 

Ancak “BEN” seslerinin halen yükseldiği bir durum yaşanıyorsa 

çözüm muadilde değil ikamededir. 

İkame: yerine koyma, yerine kullanma, yerine konulan, yerine geçen.

… 

Her seviyedeki çalışanın ve kurumların, 

yetkinliklerine ve yeterliliklerine salt iş akdi gözlüğünden bakma ve “BEN” komedisinden uzaklaşma vaktidir. 

Çünkü, her iki tarafında muadili ya da illa ki ikamesi mutlaka var.

Yazarın Tüm Yazıları