‘O KIZ’

Bir dönem hepimizin hatırladığı, magazini sürekli meşgul eden ‘telefonun kamerasıyla uygunsuz görüntü çekme’ olayını hatırlıyorsunuzdur.

Haberin Devamı

O dönem, bizim okulda bile ortalık büyük bir fısıltıya boğuldu. Kızlar tuvaletine erkekler telefon yerleştirmiş, görüntülerimizi çekiyorlarmış! Soyunma odasına kamera koymuşlar. Yürürken etek altımıza bakıp, internete atacaklarmış! Hepimizi bir korku kapladı. Tabii daha kötüsü de oldu, “Onun fotoğrafları, şunun elindeymiş” diyerek, tehdit edilen bir sürü kızdan bahsedilmeye başladı. Okul artık bizim için, arkadaşlarımızla eğlendiğimiz yerden çıkıp; her an kendimizi korumamız gereken alana dönüştü. Daha iki gün önce yanında oturduğum sınıf arkadaşımdan artık kendimi korumam gerekliydi.

 

Ardından korkulan oldu. Bir sabah, her gün okula giderken kullandığımız o uçaklı parkta, kız çocuğunun biri kendini asmış bir şekilde bulundu. Sevgilisi (?) tarafından tehdit edilmiş, çocuk, kıza arkadaşlarıyla da birlikte olması gerektiğini söylemiş. Yoksa, kızı ailesine söyleyecekmiş. Ailesi duyarsa, kızın arkasında durmak yerine onu öldürür diyerek o da kendini öldürmeyi tercih etmiş. Minicik yaşında, ailesinin bile ona sırt çevireceğini düşünecek kadar yalnız bir çocuk. İlk aşkın masumluğunu yaşamak yerine, ona iğrenç tekliflerde bulunan, onu tehdit eden bir sevgiliye sahip çocuk!

 

Haberin Devamı

ERKEK ÇOCUKLARINIZA SEVGİYİ ÖĞRETİN!

 

Mahallede babaannemler dahil, çok konuşuldu bu konu. “Su testisi su yolunda kırıldı” dendi, “Eee belliydi başına bir şey geleceği” dendi. “Zaten fink fink geziyordu” diye içlerini rahatlattılar. En kötüsü de tehditler yüzünden sorgulanan çocuk için söylenenlerdi. “Olan çocuğa oldu!” Kızın ailesi, hemen başka şehre taşındı.

 

Tehdit eden çocuğun annesinin, apartmanın önünde dizlerine vurarak, “Oğlumun başını yaktı” diye ağıt yakması hâlâ kafamın içinden gitmiyor. Mahallenin kadınları nasıl olsa her şeyi konuşuyor diye nedense çok önemsememiştim. Çünkü onlara göre, bizim de testimizin kırılması gerekirdi. Babama, “Bu kızları evlendir de hemen kurtul, katil olursun sonra” diyeni bile vardı. Annesi başında olmayan, biraz gezmeye meraklı her kız çocuğunun sonu onlar için parkta bir ağacın dalına asılmaktı. Aslında bu yine o kız çocuğuna yapılan iyilikti. Bir de bunun, barlara, diskolara düşmesi vardı ki Allah korusun!

 

Haberin Devamı

Asıl kötü olan, bütün okulun aynı şeyi düşünmesiydi. Çünkü o mahalleli dediğim, o çocukların annesi babasıydı. O kız bunu hak etmişti. Kimse adından bile bahsetmiyordu. Herkes, “O kız” diyordu. Biz kendimizi bir anda ergenlikle ‘erkekleşen’ çocuklardan korumuştuk. Biz bu survivor’ı atlatmıştık ama o zayıf halka seçilmişti. Oysa bakınca, çoğumuzun o kızdan farkı yoktu. Hoşlandığımız çocuğun adını matematik defterimizin arkasına yazıyorduk. Teneffüslerde çocuklarla bakışıyorduk. Okul çıkışı, konuşmaya gelirse eve kadar yürüyorduk.

 

Sonrasında zaten, kızın adı tamamen unutuldu gitti. Bize miras kalan, kendimizi korumamız gerektiği, kimseye güvenmememiz ve ailemizden korkmamız oldu. Saçma salak ilişkiler yaşadık. Şimdi düşünüyorum da en güzel çağlarımızı, en eğlenmemiz gereken zamanları korkuyla ve travmalarla geçirmişiz. Ve şimdinin çocukları aynı korkuyu daha kötü bir şekilde yaşıyor. Yapmayın artık, erkek çocuklarınıza sevgi denilen şeyi öğretin. Kız çocuklarınız, başlarına bir şey geldiği zaman, sizin kanatlarınız altında güvende hissetsinler.

Yazarın Tüm Yazıları