Pako'nun Sayfası

2000 satan kedi dergisi

19 Haziran 2010
Evcil hayvan yayınının olmadığı ülkemizde, 2009’dan beri bir kedi dergisi var: Kedici. İki ayda bir çıkan derginin, sahibi Dr. S. Tarkan Özçetin, doktora tezini Ankara kedileri üzerine hazırlamış bir veteriner. Ankara’da Vet Hospital ve Cat Hospital hayvan hastanelerinin de sahibi. Kedici aylık 1500-2000 satışa ulaştı. Kedilerle ilgili her şeyi içeren bu popüler kültür dergisi D&R mağazalarında.

Ankara’da çıkan Kedici dergisinde kedilerle ilgili her şey var. Kedi sağlığından, kedinin hayatımızdaki veya edebiyattaki yerine kadar her kediseverin ilgisini çekebilecek konulara sahip. İki ayda bir yayınlanan ve Ankaralı veteriner Tarkan Özçetin’in (42) kendi imkanlarıyla çıkarttığı Kedici, önceleri Özçetin’in Cat Hospital isimli hastanesinde dağıtılmak üzere çıkartılmış. Müşterilere özel hazırlanan dergi olumlu tepkiler alınca, işler büyümeye başlamış ve parayla satılan, düzenli yayınlanan bir dergi haline gelmiş.
Derginin merkezi Çankaya olunca içinde politika da var elbette. Kedici’nin her sayısında yer alan ünlülerin arasında politikacı kediseverler de var. “İlk sayımızda Mümtaz Soysal’a yer vermiştik. Daha sonraki sayılarımızda Rahşan Ecevit gibi isimlerle de röportajlar yaptık” diyen Özçetin, Kedici’nin altıncı ve son sayısında kedisever olduğunu bildiğimiz Ajda Pekkan ile röportaj yapmış.
Dergi, önceleri sadece 13-14 sayfayken son sayıda 48 sayfaya çıktı. Gayet amatörce ve reklam almadan hazırlanan derginin bir sponsoru da yok. “2009’da 3. sayımızı yayınladığımız sırada dergiye ara vermek zorunda kalmıştık. 2010’un başında tekrar yayınlamaya başladık. Kendime ‘cebimden para harcasam da çıkartmaya devam edeceğim’ diye söz vermiştim” diyen Özçetin dergiciliği hastalık gibi gördüğünü de ekliyor.
KEDİCİ ARTIK D&R’LARDA Dergide kedisiz hiçbir konu yok. “Popüler kültür ve kedi”, “bale ve kedi”, “pskiyatri ve kedi” ve “mizah ve kedi” gibi ilgi çekici konulara yer veriyorlar. “Kedi bakımıyla ilgili hiçbir kaynak yok elimizde. Ben dergiyi biraz da bu yönde hazırlamak istiyoru “  diyen Özçetin, dergisinin kedi beslemeyenlerin bile ilgisini çektiğini söylüyor. “Önce Ankara’da Remzi, Nezih ve Dost Kitapevlerinde satılırken, bu yılın başında D&R ile anlaştık. Bundan sonra ülkenin büyük bir bölümünde satılabilecek” diyen Özçetin, 4 liradan satılan derginin ortalama 1000-1200 satarken, bu rakamın arttığını ve şimdi 1500-2000’e çıktığını da ekliyor.
Dergi kedisever ünlülerden de ilgi görüyor Özçetin, “Son sayımızda Ajda Pekkan’la röportaj yaptık. Normalde röportaj için izin almak çok zormuş fakat röportajın kedilerle ilgili olduğunu söyleyince hemen kabul etti” derken, sanatçılar ve ünlülerin konu kedi olunca destek verdiklerini de vurguluyor. Yayın Yönetmenliğini Ali Necati Koçak, Yayın Kurulu’nu; Dr.S Tarkan Özçetin, Levent Aker, Yrd. Doç. Dr. İ. Ethem Polat, Mehmet Kadir ve Ali Necati Koçak’ın oluşturduğu Kedici, Facebook’ta grubu kurulduğu ilk ay 1000’in üzerinde üye kazandı.

ŞEHİR VE KEDİ FOTOĞRAF YARIŞMASI

“Ankara Kedisi Derneği”nin kurucu başkanı, Golden Retriever Derneği’nin kurucu başkanı ve Labrador Retriever Derneği’nin de kurucu üyesi olan Tarkan Özçelik, dergi bünyesinde ‘Şehir ve Kedi’ konulu bir yarışma düzenlemeyi planlıyor. Detaylarının önümüzdeki sayılarda belli olacağı yarışmaya destek için bir sponsor bulunursa ödül dağıtımı da yapılabilecek.

Köpeklerde güneş yanığı  / Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Yazının Devamını Oku

Bu 100 köpek uygarlığın seyrini değiştirdi

12 Haziran 2010
Sadakat ve dostluk denince akla ilk gelen canlı köpek. İnsanoğluyla kurduğu yakın ilişki, ona uygarlık tarihinde ayrıcalıklı bir yer tanıdı. Hakkında yazılmış kitaplar, çekilmiş filmler, yapılmış resimler var. Hatta bazıları medeniyete yön verme şansına bile erişti. Popüler kültürden bilime kadar, farklı alanlarda köpekler hep var oldu. İsimlerini, değişimdeki paylarını hatırlamak zor geliyorsa eğer, önceki yıllarda ‘Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi’ kitabını yazan Sam Stall’un yeni çalışması “Uygarlığı Değiştiren 100 Köpek”i öneriyoruz size. Can Yayınları’ndan çıkan kitapta, popüler kültürde önemli yerlere gelmiş köpeklerden 100 tanesinin hikayesi çeşitli başlıklar altında toplanmış. Okuması çok zevkli. Bakın kimler var kitapta...

CORTNEY’E İTHAF ETTİ

Büyük İskender’i bir filin altında ezilmekten kurtaran Peritas’ı hatırlar mısınız? Peki ya Richard Wagner’e eserlerini bestelemesinde yardım eden köpekleri Peps ve Fips’i? Sam Stall’un kitapları genelde popüler kültürle ilgili. Büyük bir hayvansever ve eski bir dergi editörü olan yazar, “Uygarlığı Değiştiren 100 Köpek” kitabını da Korgi cinsi köpeği Cortney’e ithaf ediyor. Kitapta yer verilen köpekler, Bilim ve Doğa, Tarih ve Yönetim, Sanat ve Edebiyat, Popüler Kültür, Kahramanlar başlıklarına ayrılarak beş bölümde incelenmiş.
Örneğin 11 Eylül’de sahibini kurtaran köpek Dorado, Büyük İskender’in hayatını kurtaran Peritas ile çeşitli ordularda görev yaptığı bilinen köpekler Kahraman başlığı altında toplanmış. İlk klon köpek Snuppy ile uzaya gönderilen ilk köpek Layka, Bilim ve Doğa bölümünde anlatılmış. Ayşen Anadol’un Türkçe’ye çevirdiği kitabı Can Yayınları’nın Kırkmerak Dizisi kapsamında bulacaksınız.
Barış AKPOLAT

Steinbeck’e kitap yazdıran Charley

Bir çok romancı, başkalarıyla işbirliği yapar. Cennetin Doğusu ve Gazap Üzümleri gibi birçok önemli kitabın Pulitzer ödüllü yazarı John Steinbeck de bunlardan biriydi. 1960’da altmışlı yaşlarına yaklaşan Steinbeck kalp krizi geçirmiş, iyileşmeye çalışıyordu. Hasta gibi davranmaya niyetli olmadığı için kendine bir karavan alıp yolculuğa çıktı. Don Kişot’un atının yani Rocinante’nin adını verdiği karavanına, kara kaniş cinsi köpeği Charley’i de alıp yola çıktı. 23 Eylül 1960’ta yolculuğa başlayan ikili, 37 eyalette ve Kanada’nın bazı bölgelerinde tam 19 bin km. yol kat ettikten sonra, Ocak 1961’de New York’a, eve döndü. Anlaşılan o ki, yolculuğa ağırlığını koyan Charley’di. Steinbeck, yabancılarla sohbet etmek istediğinde buzları eriten Charley oluyordu. Ünlü yazar, iki çift laf etmek istediğinde bütün yapması gereken Charley’le beraber birilerinin yanına yanaşmaktı. Köpek, aynı zamanda iyi de bir dinleyiciydi; uzun yolculukları boyunca anlaşılan, ikili sohbeti koyultmuş, küçük kasaba yaşamının özelliklerinden ırk ayrımına kadar birçok konuyu tartışmışlardı. Bu da Charley’nin yolda gördüğü ayıya şiddetli bir tepki vermesi yüzünden, Yellowstone Ulusal Parkı’ndan apar topar ayrılmak zorunda kalmalarını fazlasıyla telafi etmişti. Steinbeck’in bu yolculuğu anlattığı gayet uygun isimli ‘Travels with Charley’ (Charley ile Yolculuk) adlı kitabı, 1961’de yayımlandığında, hem eleştirmenlerden hem de okurlardan büyük övgü aldı. Steinbeck, 1968’de aramızdan ayrıldı ama köpeğiyle yollardaki yaşamını anlattığı hikayesi hala yaşıyor. Yolculukta bindikleri karavan, California’daki Salinas Ulusal Steinbeck Merkezi’nde gelecek kuşaklar için korunuyor. Yoldaşı Charley de Steinbeck’in satırlarında yaşamakta: “O çok iyi bir dost ve yoldaş; yolculuğu hayal edebileceği her şeyden daha çok seviyor” diye yazmıştı Steinbeck. “Bu anlatıda ondan uzun uzun söz etmişsem, nedeni yolculuğa büyük katkıda bulunmuş olmasıdır.”

Kedinin yazlığa alışması 3 hafta sürer

Kediler, yaşam alanlarına son derece bağımlı karakterler oldukları için ev değişikliğinden hoşlanmaz, strese girerler. Bu nedenle kedinizi yazlık evinize adapte ederken birçok ayrıntıya dikkat etmeniz, onun stresini azaltıcı tedbirler almanız gerekir.
* Onun ihtiyaçlarının öncelikli olduğunu unutmayın. Eşyalarınızı ve valizlerinizi açmadan önce evde güvenli bir odaya kedinizin suyunu, yemeğini, tuvalet kabını ve ona ait eşyaları (oyuncakları, minderi gibi) koyun.
* Size ait bir giysi ya da eşyayı odaya bırakarak onun kendini güvende hissetmesine yardımcı olun. Bu stresini de azaltacaktır.
* Odanın kapısını kapalı tutmayı unutmayın.
* Evi tamamen kullanabilir hale getirene kadar, yani ilk birkaç gün onu bu odada tutun. Böylece kediniz, küçük ve rahat bir alanda, dağınıklık sırasında ortaya çıkabilecek kaza, kaçma ihtimali ve stresten uzak kalacak, hem de bir anda evin tamamı ile karşılaşıp yaşayacağı korkudan korunmuş olacaktır.

ODADAN ÇIKTIKTAN SONRA

Evinize tamamen yerleştikten sonra, bulunduğu odanın kapısını açın ve evde gezmesine izin verin. Alışma süresi karakterine ve alışma kapasitesine göre değişiklik gösterir. Kediniz, evin tamamına alışması sırasında:
* Size kendini güvende hissedip hissetmediğini anlatacaktır. Bu nedenle kedinizin daha önce yaşadığınız evdeki normal davranışları gösterip göstermediğini incelemelisiniz. Bunlar evde rahatça oyun oynaması, yemek, su ve tuvalet ihtiyaçları ile ilgili eski rutinlerine dönmesi, siz eve girdiğinizde daha önce olduğu gibi sizi evin giriş kısmında karşılaması gibi davranışlar olabilir.
* En az iki - üç hafta boyunca evden bahçeye çıkmasına izin vermeyin. Bu süre içinde dışarı açılan kapıları ve pencereleri mutlaka kapalı tutun ve evinize gelen misafirleri de bu konuda uyarın.
Kediniz evin dışına ve bahçeye çıkmadan önce kendini evin içinde yüzde 100 güvende hissediyor olmalı. Aksi taktirde dışarı çıktığında evi güvenli bulmadığı için geri dönmez ve kaybolur.
2-3 haftalık alışma döneminin ardından kendini yazlık evinizde güvende hissetmeye başlayınca onu bahçeye çıkmaya alıştırmak için:
* İlk dışarı çıkma tecrübesini ona yemek verdiğiniz zamandan hemen önce deneyin. Böylece onu içeri sokmakta zorlanırsanız yemeğin kokusunu kullanarak eve dönmesini sağlayabilirsiniz.
* Dışarı çıkması için asla zorlamayın. Kapıyı açın, dışarı çıkın ve dışarı kendiliğinden çıkıp sizi takip etmesini bekleyin.
* Kucağınıza alıp dışarı çıkarmayın. Çünkü ilk kez kendi başına hangi yoldan çıktıysa aynı yoldan geri döner. Kucakta çıkartırsanız dönmesi zorlaşır.
* O dışarıdayken kapıyı mutlaka açık tutun. Böylece herhangi bir şeyden korkup aniden geri dönmek istediğinde eve kolayca girebilir.
* İlk denemede dışarı çıkmak istemediyse, diğer denemeleri dışarı çıkmak isteyinceye kadar her gün hemen hemen aynı saatlerde yapın.
* Dışarı çıkmaya başladıktan sonra, kalma süresini zamanla uzatabilirsiniz.
Kedinizin bahçeye çıkması konusunda dikkat edeceğiniz diğer konular ise, bulaşıcı hastalıklara karşı aşılarının yapılması ve dış parazitlere (pire, kene gibi) karşı tedbir alınması, bahçenizin kediniz için güvenli olması (diğer kedi ve köpekler, tehlike arz eden su kuyusu, elektrik kabloları v.s. açısından), kaybolma ihtimaline karşılık boyun tasmasına takacağınız size ait adres ve telefon bilgilerini içeren bir madalyon ya da kolye olarak özetlenebilir.

Pako Pano

* Bu iki miniği bulduğumuzda anneleri kaybolmuştu, biri kız diğeri erkek. Onları özenle, biberonla besleyerek büyüttük, şimdi birer sıcak yuva arıyoruz.S ahiplenmek isterseniz tel: (531) 234 84 08 - İstanbul.

* Bir yaşında 4 kardeşler. Gidecek yerleri yok. Annesiz bulup evde büyüttük. İlk bakımları yapıldı, şimdi acil yuva arıyorlar. Tel: (216) 384 51 65, (555) 986 97 30 - İstanbul.

* Fotoğraftaki köpek, İstanbul Levent’teki Akasyalı Sokağı’nda kayboldu. 3-4 kilo civarında, barınaktan yeni çıktı. Mahalleyi tanımıyor. Onu görürseniz yakalayıp Veterinerium’a götürebilir ya da bu numaraya haber verebilir mi? Tel: (555) 422 88 95.
Yazının Devamını Oku

Lou Reed bugün köpekler için çalıyor

5 Haziran 2010
Kaçınız Lou Reed efsanesini canlı izleme şerefine nail oldu bilemiyoruz ama Avustralyalı köpekler sırf bu yüzden çok şanslı. 60’lardan günümüze, gerek sözleri gerekse müzikalitesiyle sansasyonlar yaratan Lou Reed, Sydney’in ünlü Opera Evi’nin önündeki otoparkta, köpeklerin duyabileceği yüksek frekanstan bir konser verecek. ‘Music For Dogs’ yani ‘Köpekler için Müzik’ başlığı altında hazırlanan 20 dakikalık bu özel konserde Lou Reed’e projenin mimarı, deneysel müzik icracısı eşi Laurie Anderson eşlik edecek.

Lou Reed’den bahsediyoruz... Eşcinsel eğilimleri nedeniyle ailesi tarafından daha yeniyetme bir ergenken elektroşok tedavisi uygulanan, uyuşturucuya ve transeksüellere şarkılarında yer veren, Andy Warhol’un keşfettiği, yıllarca her kesimden sanatçıyla çalışmış ve en çok da ‘Perfect Day’ şarkısı ile tanınan Lou Reed. 7 Temmuz 2000 gecesi Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde bir neslin gerçekten yaşadığına şahit olduğu bu üst düzey müzik adamı, bu kadar ünü ve başarıyı, vurdumduymazlığı ve yenilikçi görüşlerini müziğine yansıtmasıyla kazandı.
Reed, yeniliklerine, kuratörlüğünü eşi Laurie Anderson ile birlikte yaptığı Vivid Live Sydney Festivali’nde devam ediyor. Birçok alternatif/indie grubun katıldığı festivalde, iki farklı proje ile Avusturalyalılar’ın karşısında olacak. Birinci performansı, kendisinin liderliğini yaptığı ‘Metal Machine Trio’ olurken, diğer performansı dünyada ilk olma niteliği taşıyor. ‘Music for Dogs’ başlığı ile bugün gerçekleştirilecek proje, sadece köpeklere özel olacak. Sydney Opera Evi’nin otoparkında köpekler için yüksek frekanstan Reed ve eşi tarafından icra edilecek bu özel müziği insanlar tam anlamıyla duyamayacaklar. Laurie Anderson, konserin neden sadece 20 dakika süreceğini şöyle açıklıyor: “Köpekler dikkatlerini çok uzun süre toplu tutamıyor.”
Çift, bu müziği ilk önce kendi rat terrier cinsi köpekleri Lollabelle üzerinde denemiş. Daha sonra diğer köpeklerin de bunu yaşaması gerektiğini düşünmüş olacaklar ki, konseri, kuratörlüğünü yaptıkları festival programına da eklemişler. “Köpek dostlarımız seslerin muhteşem karşımını dinlerken bizler sadece dalgaların limanlarla buluşma sesine benzer birşeyler duyacağız” diyen Reed, konserin tüm köpek türlerine uygun olduğunu ve köpeklerin yanlarında iki ayaklı dostlarını getirebileceğini söylüyor.
Rickie Lee Jones, Bardo Pond, Holly Miranda, My Brightest Diamond ve Metric grubundan tanınan Emily Haines’in de programında olduğu festivalin ‘Köpekler için Müzik’ kısmı için bir takım uyarılar da var. Sabah gerçekleştirilecek konserde tüm köpeklerin tasmalarının bağlı ve sahipleri tarafından tutuluyor olması gerekiyor. Dört ayaklı dostlarımız, onlar için dünyada ilk defa hem de Lou Reed tarafından icra edilecek bu konseri dinleme şerefine nail olurken sahipleri de sabah kahvaltılarını yapabilecek.

KÖPEKLERİN FRENKANSI FARKLI

Deprem öncesi çoğu hayvan önceden kendi önlemini alır, kaçar veya huzursuzluğunu belli eder. Bu durum, kulaklarının bizlerin duyamadığı çok yüksek frekansları algılayabilmesinden kaynaklanır. İnsanların da duyma eşiği diğer hayvan türlerinden gayet farklıdır. Hayvanların bizim kulaklarımızdan daha iyi derecede duyması ve titreşimleri hissetmeleri de buna bağlıdır. İnsan, 20 hz - 20 khz frekans aralığında duyarken, köpeklerin üst sınırı 50 khz’ye kadar çıkabilir.

Uykusuzluk kuşlara da yaramıyor

Evde beslediğimiz muhabbet kuşu, kanarya, papağan gibi kuşların çoğu, ortalama 10-12 saat kadar uykuya ihtiyaç duyar. İnsan için ortalama 8 saat uykuyu esas alırsak, onların ihtiyacı bizden yüzde 30-50 daha fazla. Yaşadıkları ortamın uzun süre aydınlık kalması, çevresindeki gürültü ve hareket, kafes kuşlarının uyku ihtiyaçlarını tam olarak karşılamalarını çoğu kez engeller.
Ev ortamında, özellikle de büyük şehirlerdeki evlerde gece yarısına kadar hareket olur, televizyon ve ışıklar açıktır. Gün ağardığında da kuş bizimle birlikte uyanır. Tüm bunları hesaba katarsak, bir çok kuşun yeterli uyku alamadığı anlaşılacaktır. Uyku yetersizliği, tüm canlılarda olduğu gibi kuşlarda da sağlık problemlerine neden olur. Bunlardan en önemlileri:
* Saldırganlık, çığlık atma ve ısırma gibi karakter bozuklukları
* Stres neticesinde tüy yolma gibi kendine zarar veren davranış bozuklukları
* Dişi kuşlarda kronik yumurtlama problemleri
* Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve bunun sonucunda hastalıklara karşı kuşların direncinin azalması olarak sayılabilir.
Bu problemlerin oluşmasını önlemek için kafes kuşlarının günde 10-12 saat uyku uyuyabilecekleri bir ortamda bulunmaları gerekir. Bu ortamı sağlamak için belli bir saatten sonra kuşu evin daha karanlık, sessiz ve daha az girip çıkılan bir odasına alabilirsiniz. Uyku uyuması için daha küçük bir kafes, sabit olarak böyle bir odada bulundurulabilir de. Sabah erken uyanmaması için, kafesi ışık geçirmeyen bir örtüyle kapatıp yeterli uyku almasına yardımcı olabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Sokak hayvanları “evlendiriliyor”

29 Mayıs 2010
Beykoz Belediyesi sokakta yaşayan köpeklere birer yuva bulmayı kafaya koymuş. Belediye bünyesindeki barınak sokak köpeklerinin yeni yuvası olmaya talip olanlara birer köpek kulübesi ve tasma hediye ediyor. Yeter ki hayvanlar sokakta kalmasın. Sahiplenilen sokak köpeklerine Beykoz sınırları içinde veterinerlik hizmetleri de belediye tarafından ücretsiz sağlanacak.

Kısırlaştır, aşıla ve yaşat... Hayvanseverler zaten bu üç sözcüğe aşina. Beykoz Belediyesi uzun süredir bu üç konuya eğilerek sokak hayvanlarına daha rahat bir yaşam alanı sağlamaya çalışıyor. Yıllardır Beykoz sınırlarındaki sokak köpekleri kısırlaştırılıyor, çevreye sağlık tehdidi oluşturmamaları ve yaşamlarının uzaması için aşılanıyor ve yuva bildikleri sokaklara geri bırakılıyor.

Belediye yetkilileri bölge halkının yılllardır sokak hayvanlarını sokağın sakini gibi sahiplendiğini, ne aç ne de susuz bırakmadıklarını söylüyor. Ama artık bir adım daha atmanın zamanının geldiğini düşünüyorlar. Beykoz Belediyesi, “Yıllardır bizlerle iç içe yaşayan bu köpekler yalnızca sokaklarımızın sakini olmasın, artık ailemizin birer ferdi olsun” diyor. Yeni başlatılan kampanya çerçevesinde, kısırlaştırılmış ve sağlık kontrolleri yapılmış sokak köpeklerine yeni evler bulunuyor. Sokak köpeklerini sahiplenen aile Beykoz sınırları içerisinde oturuyorsa, köpeklerin rutin sağlık kontrolleri de yine Belediye tarafından ücretsiz gerçekleştiriliyor.
Belediye’nin amacı en az 2 bin sokak köpeğine bu yeni projeyle sıcak ve mutlu birer yuva bulmak. Sokak köpeklerine aile adayı olmak da çok kolay. 16 yaşından büyük ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanız yeterli. Eğer daha önce hiç köpek sahibi olmadıysanız belediye barınağında veteriner hekimler ve görevliler bilgilendirmek üzere bekliyor. Pitbull, Dogo Argentino gibi ‘tehlikeli’ sayılabilecek köpek ırkları bu kampanya çerçevesinde sahiplendirilmiyor, yani özellikle çocuklu aileler açısından risk yok.

ARTIK AİLEMİZİN FERDİ

Halihazırda sokakta yaşayan köpeklere evinizi açarak sadece bir köpeği kurtarmış olmuyorsunuz. Zira bilimsel araştırmalara göre sokakta yaşayan ve kısırlaştırılmamış bir çift köpek hayatları boyunca 67 bin yavru dünyaya getirebiliyor. Evet yavrular çok sevimli ve sokaklarımızın neşesi ama unutmayın, soğuk, açlık ve içlerinde yaşadıkları yüzlerce tehlike nedeniyle bu şirin yavruların yaşam süreleri bir yılı pek geçemiyor. Kısırlaştırılmış köpekler artık yavru vermeseler ve hayvanseverlerin kanatları altında olsalar da sokaklar sıcak bir yuvanın yerini tutmaz. Beykoz Belediyesi’nin bu projeyi 2010 Kültür Başkenti projesi kapsamında gerçekleştirdiğini de hatırlatalım.

Pako pano

Bu kediciğin ismi Naz. Anneciğinin ameliyatı nedeniyle 10 günlükten itibaren biberonla büyütülen, ilk bakımı ve aşıları yapılmış 2.5 aylık sevecen ve insancıl kızımız yuva arıyor. (216) 384 51 65/0555 986 97 30

Pandiş Kardeşler 2 aylık çok oyuncu erkek ve dişi kardeşler. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Tuvalet alışkanlıkları var. Çok güzel kuru mama yiyorlar. Onlara evinizi açmak ister misiniz? (216) 384 51 65/0555 986 97 30

Sokağa atılan bebek Minik Pati’yi biberonla özenle büyüttüm şimdi 2 aylık ve çok sağlıklı. Yuvanızı açar mısınız? (216) 384 51 65/0555 986 97 30
Yazının Devamını Oku

İstanbul’un Köpekleri Cannes’da yarışıyor

22 Mayıs 2010
Atalarının yaşadığı Bursa Sölöz köyü hakkındaki belgeseli “Aynı Sudan İçtik” ile tanıdık Serge Avedikian’ı. Bu kez Catherine Pinguet’in İstanbul’un Köpekleri adlı kitabından esinlenerek Chienne d’histoire (Tarihin Köpeği) adlı animasyon bir kısa film çekti. 15 dakikada tıpkı kitapta olduğu gibi, 1910’da İstanbul’da toplu halde imha edilen sokak köpeklerinin hikayesi anlatılıyor. Hikaye Avrupalılar’ın da ilgisini çekmiş olacak ki, film şu sıralar Cannes Film Festivali’nde yarışıyor.

Ermeni asıllı Fransız oyuncu ve yönetmen Serge Avedikian’ın Türkiye’yle bağları, Osmanlı dönemine dayanıyor. Atalarının izini sürerek Bursa’nın Sölöz Köyü’ne 1987, 2003 ve 2005 yıllarında yaptığı ziyaretleri “Aynı Sudan İçtik” adıyla belgeselleştirmişti. Eser, Avrupa’nın yanı sıra İstanbul’da da gösterilmişti.
Serge Avedikian, bu yıl da yine Türkiye’yle yakından alakalı bir kısa filme imza attı: Chienne d’histoire (Tarihin Köpeği).

Film, 12 yıl Cihangir’de yaşamış Fransız akademisyen Catherine Pinguet’in yazdığı İstanbul’un Köpekleri kitabındaki gerçek hikayeyi anlatıyor. 2008’de Fransa’da basılan kitap, geçen yıl Yapı Kredi Yayınları’ndan Türkçe’ye çevrilmişti. Pinguet, sokakta halı satan Osman ve köpeklerinin ilişkisinden yola çıkarak hazırladığı kitaba, İstanbullular’ın 1910 öncesinde kendi mahallerindeki köpeklerle mutlu bir hayat sürdüklerini anlatarak başlıyor. Köpeklerin o dönemde mahallenin güvenliğinden, hatta çöp toplayıcılığından bile sorumlu olduklarını vurguluyor. Ancak Batılılaşma hareketleriyle birlikte Fransa başta olmak üzere Avrupa toplumlarına özenildiğini ve hijyen endişesiyle sokakta köpek barındırmama fikrinin ortaya çıktığını anlatıyor. Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilip Jön Türkler’in iktidara geçişinden sonra İstanbul’daki sokak köpeklerinin kökünün nasıl kazındığını gerçek hikayelerle kanıtlıyor.

1910 itibariyle özel ekipler İstanbul sokaklarındaki köpekleri toplamaya başlıyor. Yaklaşık 30 bin köpek Sivriada’ya götürülüp kaderine terk ediliyor. Hayvanlar açlık ve sıcaktan birbirlerini parçalayarak öldürüyorlar.
Serge Avedikian’ın Cannes Film Festivali’nde yarışmaya hak kazanan 15 dakikalık animasyon filminde anlattığı öykü bu.

Bugün köpeğiniz bir yıldız olabilir

Bugün köpeği ile İstanbul’da Bebek ve Maçka parklarına veya Caddedostan sahile uğrayanları çok güzel bir hatıra resmi ve sürpriz hediye bekliyor. Sabah 10’dan akşam 19.00’a kadar köpekler fotoğraflanacak, aralarından en beğenilenleri, dünyanın en ünlü köpek eğitmeni Cesar Millan’ın “Köpeklere Fısıldayan Adam” programının tanıtım filminde yer alacak. Program National Geographic kanalında yayınlanıyor.

Tavşanlar için ideal kafes ölçüsü nedir

Tavşanların evde sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürecek şekilde beslenmesi için kafes koşullarının uygun olması gerek. Ülkemizdeki tavşanlar genellikle orta büyüklükte. Orta boy bir tavşan için ideal kafes ölçüleri standardı olarak 60-75 cm (en), 75 cm (boy) ve 45-60 cm (yükseklik) boyutları önerilebilir. Bu durumda yaşam alanı yaklaşık 0,20 - 0,30 metreküp olacaktır.
İdeal kafes ölçülerinin yanı sıra tavşanın yaşayacağı kafesin yapısı ve yeri ile ilgili olarak da dikkat etmeniz gereken konular var. Örneğin düzenli temizlenmesi gerektiğinden, uygun bir malzeme ile yapılmış kafesleri tercih etmelisiniz. İçinde tavşanın dinlenmesi ve oturması için ayrı bir bölüm hazırlamalısınız. Günün çoğunu bu bölümde geçireceği için zemin ayaklarına zarar vermeyecek pleksiglas, tahta ya da havlu gibi bir malzeme ile kaplanmalı. Zeminin bir bölümünde havlu kullanmaya karar verirseniz, tavşanın bunu kemirmeyeceğinden emin olmalısınız. Zeminin temiz kalmasını arzu ediyorsanız, tavşana biraz uğraşarak kafesin içindeki bir kaba tuvalet yapmasını öğretebilirsiniz. Tavşanlar için ideal çevre ısısı 26 derecedir. Bu nedenle kafesin onu soğuktan koruyacak bir yerde ancak iyi havalanan ve yüksek sıcaktan da koruyan bir alanda tutulmasında fayda var.

PAKO PANO

* Köpeğimiz Turbo, 18 Mayıs salı günü, İstanbul Cihangir’de kayboldu. 5 yaşında erkek labrador. Sara hastası olduğundan düzenli kullanması gereken ilaçları var. Boynunda siyah tasma ve aynıca kamuflaj desenli göğüs tasması vardı. Görenler veya nerede olduğunu bilenler bize bu numaradan ulaşabilirler: (530) 349 17 26, (212) 244 17 54.

* Onları bir apartman bahçesinde bulduk. Annelerinin başına bişey gelmemiş olsa bu kadar ufak yavruları bırakıp gitmezdi. Evimize aldık ve biberonla büyüttük. 2 aylık üç kardeşler. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı, çok sağlıklılar. Tuvalet alışkanlıkları var. Çok güzel kuru mama yemeye başladılar. Tek eksikleri bir yuva. Tel: (216) 384 51 65 - (555) 986 97 30.

* Fotoğraftaki Naz bebek ve kardeşleri, biberonla beslenip yaşama sıkı sıkıya tutundular. Şimdi yuvalanma zamanı... Tel: (216) 384 51 65, (555) 986 97 30.

* Bu güzel tekir bebek, çok minikken bulundu ve bugünlere getirildi. Şu an 1 buçuk aylık. Ona evinizi açar mısınız? İstanbul tel: (541) 256 33 12.
Yazının Devamını Oku

Köpekleri obesiteden korumanın yolları

15 Mayıs 2010
Köpeğinizi şişmanlıktan korumak, ona şişmanladıktan sonra kilo verdirmeye çalışmaktan çok daha kolaydır. Bir çok sağlık sorununu beraberinde getiren ve köpeklerde en yaygın metabolizma hastalığı olarak karşımıza çıkan şişmanlık (obesite) ile mücadele etmek için aşağıdaki önerilerden yararlanabilirsiniz.

Düzenli egzersiz: Kalori yakmanın yanı sıra bir çok faydası var. Bunlar:
· Solunum ve dolaşım sistemini kuvvetlendirir
· Dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlar
· Kaslar ve eklemler daha güçlü olur
· Köpek enerji atarak rahatlar, zekası gelişir
· Sindirime yardımcı olur.
Uygun bir mama ve uygun miktarda tüketim: Köpekler hayatlarının değişik dönemlerinde farklı mamalara ve farklı miktarlarda mama tüketimine ihtiyaç duyar.

Yazının Devamını Oku

YÖK’ün artık kuzusu da var

8 Mayıs 2010
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK’ün bahçesinde beslediği hayvanlara bir yenisini daha ekledi; Erzurum’dan özel olarak kuzu getirtti. Tüyleri simsiyah ve henüz bir aylık olan “kara” kuzusuyla ilk pozu da Hürriyet’e verdi.

Kuzusunu kucağından indirmeyen Özcan, yeni geldiği için henüz bir isim koymamış. “Biraz daha büyüsün. Güzel bir isim koyarız” diyor: “Kuzumuz için özel bir veteriner görevlendirdik. Çok küçük olduğu için hemen bahçeye bırakmak istemiyoruz. Zaten tek başına getirilmesini istemedim. Annesi de yanında. Annesi ile birlikte veteriner hekimimizin gözetiminde büyümesini bekleyeceğiz. Daha sonra bahçede diğer hayvanlarımızla birlikte serbestçe dolaşabilecek”.
YÖK’ün bahçesini adeta hayvanat bahçesine çeviren Özcan, daha önce de ceylan, midilli, tavşan, Çin horozu, ördek, kaz, tavus kuşu, taklacı güvercinler, keçi ve köpeklerin barınmasını sağlamıştı.
Bahçeye başka hayvanlar da getireceğini söylüyor: “Sürprizlerimiz devam edecek”. Hayvanların bakımları ile tek tek ilgilenen Özcan, tüm bakım masraflarını da kendisi karşılıyor. / Esra KAYA/ANKARA

VETERİNER

Kediler her zaman  dört ayak üstüne düşmez

Kediler hayatta kalma konusunda son derece güçlü içgüdülere sahiptir. Yüksek yerlerden asla kasıtlı olarak atlayıp kendilerini tehlikeye atmazlar. Çoğu bilinenin aksine yüksek katlardaki camlardan ve teras ya da balkonlardan kaza sonucu düşer.
Kedilerin camdan düşmesini engellemek için küçük çocuklar için alınan tedbirler yeterli değildir. Camların sineklik benzeri dayanıklı bir malzeme ile güvenli bir hale getirilmesi gerekir.

Yazının Devamını Oku

Köpeklere fısıldayan adam Türkiye’de

1 Mayıs 2010
Cesar Millan, dünyanın en ünlü köpek eğitimcisi, köpek davranışları uzmanı. Cinsi ya da sorunu ne olursa olsun, rehabilite edemediği köpek yok. Meksikalı Millan, tanrı vergisi yeteneğinden dolayı “köpeklere fısıldayan adam” olarak tanınıyor. Yıllardır yaptığı televizyon programının adı da bu ve 27 Nisan’dan beri Türkiye’de de izlenebiliyor.

Cesar Millan, köpeklerle arasında herkesten daha farklı bir bağ olduğunu fark ettiğinde 13 yaşındaydı. Nereye gitse, etrafından köpekler oluşan bir koloni oluyordu. Bu durumu gören mahalleli, ona “El Perrero” (İspanyolca köpek adam) adını taktı.
Genç Cesar’ın durumundan şikayeti yoktu. Dünyanın en iyi köpek eğitimcisi olmak için ABD’ye gitti. Köpek psikolojisi üzerine çalıştı ama kendi formülünü gözlemleri, kişisel tecrübeleri ile yarattı. Köpekleri dengeli, sakin ve itaatkar yapabiliyordu.
Köpekleri otur, dur, gel, eğil gibi temel komutları öğretmek üzere eğitmiyor. Onun işi dengesiz, istenmeyen veya anti sosyal köpeklerle. Bir köpek psikoloji merkezi de açtı.
Ona göre, bir köpeğin ve sahibinin ilişkilerinden mutlu olmalarını sağlamanın yolu, doğa anayı dinlemekten geçiyor. Vahşi doğada sürüler halinde yaşayan köpeklerin, sahiplerini takım lideri olarak kabul etmesi, ona itaat etmesi gerekiyor. İnsanla köpek arasında böyle bir ilişki kurulamadığında hayvanın dengesi bozuluyor. Bu arada sahibin de dünyayı bir köpeğin gözünden görmesini sağlıyor Cesar.
National Geographic kanalı için hazırladığı Köpeklere Fısıldayan Adam, 2004 yılında yayınlanmaya başladı. Ondan sonra da şöhreti dünyayı sardı. Programın iki Emmy adaylığı bile var. Cesar da bir pop kültür ikonu artık. Oprah Show, Entertainment Tonight, Martha Stewart gibi önemli şov programlarına konuk oldu. Oprah Winfrey, Nicholas Cage, Scarlett Johansson, Phil Jackson, Will Smith, Ashley Simpson gibi Holywood ünlülerinin köpeklerini o eğitti. Yazdığı iki kitap, New York Times gazetesinin en çok satanlar listesine girdi.

Cesar Millan’ın köpeği Daddy, iki ay önce 16 yaşında öldü. Millan, köpeğinin anısına bir acil hayvan kurtarma vakfı kurdu. National Geogrphic kanalı da bir fotoğraf galerisi açtı. Daddy, 4 aylıktan beri Millan ile birlikteydi. Bu sakin pit bull, televizyon programının 50’den fazla bölümünde yer almıştı. Sahibine zorlu vakalarda asistanlık yapıyordu. Millan köpeği için “Daddy’yi her zaman hayat öğretmenim olarak gördüm. Benim ve ailemin neşe kaynağıydı” diyor.

Aşırı havlama davranış sorunu olabilir

Bilimsel araştırmalara göre köpek sahiplerinin üçte biri, köpeklerinin aşırı havlaması ile ilgili sıkıntılar yaşıyor. Havlamak, normal şartlar altında köpeklerin doğal iletişim ve davranış yapılarının bir parçası. Ancak gereğinden fazla havlamaları genellikle davranış problemleri, yaşadıkları ortamla ilgili uyumsuzluklar veya başka sorunlarla ilgili olarak ortaya çıkabiliyor. Bunu kontrol edebilmek ve engellemek için öncelikle havlama çeşitlerine ve neden havladıklarına bir göz atmak gerekiyor.
Köpeklerde normal havlama çeşitleri ve nedenleri:
+ Uyarı havlaması, genellikle herhangi bir tehlike karşısında veya yabancı biri geldiğinde sahibini uyarmak içindir. Bu davranış çoğu kez hayvan sahibinin bebeklikten itibaren köpeğe bu yönde cesaret vermesi ile gelişir. Uyarı havlamaları tehlikeye yol açan unsurun yaklaşması ile birlikte sıklaşır.
+ Korku ve saldırı ile ilgili havlamalar, genellikle düşük perdede ve hırlama ile birlikte duyulur. Bu özellik, uyarı ile korkuya bağlı havlamaları ayırt etmek açısından önemli.
+ İlgi çekmek için havlama, genellikle yavru köpeklerde görülür. Israrcıdır, kontrol edilmezse ileri yaşlarda bir davranış sorunu olarak rahatsız edebilir.
+ Oyun ve heyecan esnasında havlamalar, genellikle kısa ve keskindir. Köpeğin oyunun heyecanı ile keyif almasından kaynaklanır.
+ Köpeğin kendini tanıtmak için havlaması, genellikle sesini duyduğu diğer köpeklere verdiği “ben buradayım” anlamındaki yanıttır.
+ Köpeğin sıkıldığı zaman havlaması, enerji harcamak istediğinde ve çevre ile daha interaktif bir ilişki yaşamak istediğinde görülür.
+ Köpeğin yalnızlık ve kaygı ile havlaması, genellikle sahibinden uzak kaldığı zaman yaşadığı ayrılık kaygısı ile ilgilidir. Kaygı ile mücadele etmek ve güçlü hissetmek içindir. Oldukça yüksek tonda ve uzun süreli olabilir ve genellikle komşuları en rahatsız eden havlamalar da bunlardır.
+ Ürkme ve şaşkınlıkla ilgili havlamalarsa genellikle köpeğin aşina olmadığı veya ani çıkan seslere karşı tepkisel bir durumdur.

PATALOJİK HAVLAMALAR

Yukarıda bahsettiğimiz havlamalar dışında, genellikle ayrılık kaygısının veya diğer davranış hatalarının kontrol edilememesi ve patolojik bir hal almasından kaynaklanan obsesif-kompulsif bozukluklar gibi davranış problemlerine bağlı havlamalardır. Bu durumdaki köpekler genellikle aşırı gergindir. Çevrelerinde hareket eden en ufak şeye bile şiddetli havlarlar ve kendilerine yaklaşan insan ve diğer canlılara aşırı heyecanlı ve yüksek sesle normal ötesi tepkiler verirler. Eğer havlamayla birlikte asabiyet de izleniyorsa, önce bu asabiyetin ve ardında yatan sorunların çözülmesi gerekir.
Davranış problemi ve patolojik havlaması olan köpeklerin mutlaka aile bireyleri, veteriner hekim, köpek eğitimi ve davranışı konusundaki profesyonellerden oluşan bir takım tarafından ele alınması gerekir.

NELER YAPABİLİRSİNİZ

+ Köpeğin havlamasını azaltmak istiyorsak öncelikle onun huzurlu olmasını ve sahibine itaat etmekten keyif almasını sağlamalıyız. Özellikle yavru köpekleri yanınıza çağırıp severek, yere yatırarak (köpekler yatarken daha az havlarlar!) yanınızda durmasını sağlarsanız havlama sorununu çözme konusunda doğru yoldasınız demektir.
+ Köpeğiniz havladığında ona yüksek sesle “HAYIR!” diye bağırmanız, problemi çözmek yerine daha da şiddetlendirebilir. Çünkü köpeğiniz yüksek sesle bağırmanızı “yaşasın sahibim de havlayarak bana katılıyor” diye anlayacaktır.
+ Evdeki herkesin ortak kullanacağı bir kelime seçip bunu sabit olarak normal ses tonuyla ona susması için komut olarak kullanabilirsiniz. Örneğin, “TAMAM” ya da “YETER” gibi.
+ Davranış değişikliği zaman isteyen bir uygulama. Bu nedenle sabırlı olmalısınız. Köpeğinize sinirlendiğinizde, davranışını değiştirme şansını da yitirebilirsiniz.
+ Onu pozitif yönde motive ederek havlama ile ilgili davranış değişikliğini hem daha hızlı hem de sağlıklı ve kalıcı bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Uygun davrandığı her sefer onu ödüllendirip, sevgi ve mükafat sözcükleri ile severek bunu kolaylaştırabilirsiniz.
+ Köpeğinizin havlamasını oyun olarak kullanmak veya havladığında onu kucağa almak gibi gereksiz veya aşırı ilgili davranışlar, havlama sorununu çözmek yerine içinden çıkılmaz bir hale getirebilir.
+ Havlama ile ilgili davranış düzenlemesi eğitimlerinizi 5-10 dakikayı aşmayacak sürelerle ve sık olarak uygulayın.
+ Köpek eğitim uzmanları, köpek davranış bilimcileri ve veteriner hekiminizden yardım almaya çekinmeyin.

Pako pano

* 1.5 aylık, dört tane birbirinden sevimli erkek ve dişi kardeşlere yuva aranıyor. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Çok sağlıklı ve oyuncular. İstanbul tel: (216) 384 51 65 - (555) 986 97 30.

* Biri dişi diğeri erkek iki yavru kedi yuva arıyor. Her ikisi de son derece sağlıklı. Parazit uygulamaları yapıldı. Kuru mamaya alışkınlar, kum terbiyeleri var. Tel: (533) 622 44 59.

* Bir apartmanın bahçesinde yaşamaya çalışan dişi kedicik yaklaşık 9 aylık ve kısırlaştırılmış. Acilen sıcak bir yuva arıyor. İstanbul tel: (531) 317 28 71.
Yazının Devamını Oku