Gemlikli vatandaÅŸlar hastane istiyor 

Bina şimdi hüzünlü, boş ve atıl durumda bekliyor. Körfezin gümüş rengi sularına bakarken sanki ağlıyor gibi. 
*
Bu bina 1999 Marmara depreminden hemen sonra hızlıca yapıldı. 
Maliyeti Gemlikli işinsanı, hayırsever, merhum Muammer Ağım tarafından karşılandı. 2002 yılında hizmete alındı. 
* 
Bu bina, Türkiye’nin ilk ve tek çelik konstrüksiyonlu binasıdır. 
Güçlü ve modern bir yapıdır. 
Mimarisi de estetiktir, zemini ise çok sağlamdır. 
Yeni bina keşke uzağa değil de yandaki araziye yapılsaydı ve burada sağlık hizmeti vermeye devam etseydi. 
*
Gemlik halkı binanın bu haline üzülüyor. 
Bir önerileri var... 
Diyorlar ki;  Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi olsun.  
Sadece Gemlikliye değil, Orhangazi ve İznik halkına da hizmet versin. 
* 
Aslında öneri gayet güzel ve değerli. 
Boş durumdaki bina hastane olarak devam edebilir.  
Devlet ve Sağlık Bakanlığı da böylece hayırsevere vefasını gösterip, Muammer Ağım Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi hayırlı olsun diye bir müjde verebilir... 
Binada ‘Kanser Erken Tanı Merkezi’ de ücretsiz bir şekilde teşhis ve tarama hizmeti verse gayet iyi olur... 
*
Hayırseverlerin bağışları amacı doğrultusunda kullanılırsa yardımlar akmaya devam eder.
Hem merhum hayırsever Muammer Ağım’ın ruhunu incitmeyelim, hem boş ve atıl durumda olan bu binayı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi olarak düzenleyerek Gemlik, Orhangazi ve İzniklileri sevindirelim...

PSÄ°KOSOSYAL TEHLÄ°KELER YARALIYOR

Gerginlik, öfke ve şiddet, dalga dalga yayılınca toplumsal huzur da zarar görüyor. 
Bireyler mutlu olmayınca, aileden başlayan sıkıntılar büyüye büyüye her şeyi etkisi altına almaya başlıyor. 
* 
Psikososyal tehlikeler artıyor. 
İşsizlik, düşük ücret, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, yetersiz beslenme, iş yükünün artması, dayanışmanın azalması, aile bireylerinin ihtiyaç ve taleplerinin karşılanamaması, güvencesiz çalışma, güvenlik önlemlerinin olmaması, yok sayılma, adam yerine konulmama, fikir ve düşüncenin önemsenmemesi, hakaret, baskı, zorlama, taciz, sözel ve fiziksel şiddet, bezdirme, ayırımcılık, kimliğin, kişiliğin ve statünün aşağılanması gibi onlarca sebep strese sebep oluyor. 
*
Stres, bedensel, ruhsal ve sosyal olarak insanın duygudurumunu etkiliyor. 
Kişilerin sağlığında hasara neden oluyor. 
Yazık insanlarımıza.
Gergin, mutsuz ve huzursuzlar.
Hayatından bezmişler... 
Şiddet evlerden sokağa, meclisten meydana taşmış!.. 
*
Oysa cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. 
Her köşesi ayrı bir güzel... 
Zeki, çevik, ahlaklı, çalışkan ve becerikli insanlarımız.
Tüm bu olumsuzlukları düzeltmek için sosyal, ekonomik ve kültürel politikalara ihtiyacımız var. 
Anlık şeyler değil, sürdürülebilir programlar olmalı. 
Devamlılık sağlanmalı. 
Sağlam bir rehabilitasyona ihtiyaç var. 
Hatta toplumsal restorasyona... 

ULUSAL UZLAÅžMA

Ulusal uzlaşma programları gerekli. 
Siyasal tansiyon acilen düşmeli. 
Topluma önderlik eden siyasi parti liderleri bir araya gelmeli. 
Görüşmeliler, konuşmalılar, gülümsemeliler, el sıkışmalılar...  
İstenmeyen görüntülere meydan verilmemeli, ilişkiler normalleştirilmeli.