Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırının, enflasyonist dönemde kiracıları korumak, gözetmek için alınan bir karar olduğunu söylüyor.
Doğrudur; ev fiyatları da, ev kiraları da çok arttı.
Yılmaz diyor ki; “Asıl olan tabii enflasyonu düşürmek ve bu ihtiyacı ortadan kaldırmak. Dolayısıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürdüğünüz zaman buna ihtiyaç kalmayacak. Ama bu konudaki karar henüz alınmış değil. Bu yılın ortasına kadar geçerliliği var. Temmuza kadar süremiz var. Yaklaştığı zaman bir değerlendirme yapılacaktır. Artılarına, eksilerine bakılacaktır. Enflasyonun gidişine, kiralardaki gidişata, hepsine bakılarak bir karar verilecektir.”
Devlet böyle dönemlerde düzenlemeler yapabilir; haklıdır da...
Daha doğrusu madalyonun diğer bir yüzü olduğunu da unutmamak lazım.
Bu dönemde mağdur olan sadece kiracılar değil.
Devletin bunu da görüp yasal düzenlemeleri buna göre yapması gerekir.
Sadece İzmir’de de değil.
Davet edildiğim her yere gitmeye çalışıyorum.
Geçtiğimiz kampanyalara göre tansiyonun daha düşük olduğunu söylemeliyim.
İletişim olanakları arttıkça kampanyalar da yön değiştiriyor.
Adaylar sokaklarda ve salon toplantılarında, ama meydanlarda toplanan o kalabalık eskisi gibi değil.
Bu her parti için geçerli…
Belki de seçim stratejileri son iki haftaya, son düzlüğe bırakılmıştır. Takipteyiz...
Dinlediğim sunumlarda kullanılan görseller eskiye göre daha zengin, bunu söylemeliyim.
Avrupa’nın değişik yerlerinde okuyan birçok gençten ve ailelerinden biliyorum; ev bulmak üniversite bulmaktan çok daha zor…
Örneğin Almanya’nın başkenti Berlin’de da yakın bir zamanda bu konuyla ilgili referandum yapıldı.
Berlinliler şehirde gayrimenkul şirketleri tarafından yönetilen ve kiraya verilen yüz binlerce konutun kamulaştırılması sandık başına gitti. Oy verenlerin yüzde 54.6’sı evet oyu kullandı ve kamulaştırmanın önü açıldı.
Çünkü Berlin sakinlerinin yüzde 80-85’i kirada oturuyor.
Almanya’daki büyük şehirlerde yaşanan bu sorun Avrupa’nın birçok yerinde de yaşanıyor.
1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra kentte 200 binden fazla konut yatırım fonlarına ya da özel sermaye şirketlerine satıldı.
Van’a yıllar içinde birkaç kere geldim.
Anadolu şehirlerindeki değişimi her gittiğimde daha iyi fark ediyorum.
Van gölünün etrafı düzenlenmiş; çok daha güzel olmuş, yürüyüş parkurları genişletilmiş, bisiklet yolları uzatılmış.
Güneşin batışı her yerde farklıdır; Van’da da çok farklıydı.
Ve bir kez daha iyi anladım ki, harika bir coğrafyada yaşıyoruz, harika bir ülkeye sahibiz.
Van’da Bekir Kaya’yla buluştuk.
Size kim olduğunu biraz anlatayım.
Bekir Kaya
Taraftar da, oyuncular da gergin...
Ama yöneticilerin ve bu camiaların fikir önderlerinin soğukkanlı olmaları gerekir.
Aslında hayatın her alanında böyledir.
Sokakta heyecan, tansiyon farklı olabilir.
Ama topluma yön verenlerin ve yönetenlerin klasik bir taraftarın ruh halinde olmaması gerekir.
Herkes iddiasını elbette ortaya koyacak, mücadelesini sonuna kadar gösterecek ama bunu yaparken örnek bir duruş sergileyecek.
Galatasaray ya da Fenerbahçe şampiyon olacak; aylar öncesinden bu belli oldu.
Bazılarını tek tek bulup okuyor, yanlarına notlarımı alıyorum.
Bizde yerel seçimler genel seçim havasında olur.
Bakıyorum; projeler de öyle...
Birçoğu yerel yönetimin bütçesiyle yapılamayacak kadar büyük projeler, yani merkezi hükümetin desteği olmadan yapılması mümkün değil.
O yüzden başkan adaylarının bir öncelik sıralaması olmalı.
İkincisi bazı yatırımlar çok önceden yapılmış, bitmiş olması gerekiyordu.
Ama yapılmamış, bugünlere kadar gelmiş.
Aslında siyasi partilerin adayları geçmişte bir araya gelip gazetecilerin sorularını yanıtlardı.
Size bir anımı aktarayım; 99 yılı yerel seçimlerden bir ay öncesiydi.
Bir önceki seçimde Recep Tayyip Erdoğan ezberleri bozmuş ve İstanbul’da zorlu rakiplerini geride bırakarak İstanbul Belediye Başkanı seçilmişti.
6 Aralık 1997'de Siirt'te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Demokrasimiz adına yanlış kararlardan biriydi ve Erdoğan başkanlığı Ali Talip Özdemir’e devretmek zorunda kalmıştı.
Dikkatler İstanbul seçimlerindeydi ama inanın İzmir seçimleri de çok ilgi çekiyordu.
TUSAŞ tarafından yürütülen KAAN projesi de onlardan biri; belki de en önemlisi...
Çünkü bu Türkiye'nin teknolojiden altyapıya, bilgi birikimini ve üretim kabiliyetini ortaya koyuyor.
Modern savaş uçağı üretimi dünyada değerler zincirinin tamamına sahip olmak anlamına geliyor ve bu da Türkiye’yi dünyadaki sayılı ülkelerden biri yapıyor.
Kaan’ın öyküsünü okuduk, biliyoruz.
2020'li yılların sonunda seri üretim aşamasına getirmeyi planlanan çift motorlu, düşük görünürlüğü, sensör füzyonu, hava hakimiyetiyle üstün özellikleri bulunan beşinci nesil jet muharip uçak projesi...
KAAN’ın 2030 yılı itibarıyla Türk Hava Kuvvetleri’ndeki ABD F-16 modelinin tamamen veya kısmen yerini alması bekleniyor. Uçağın parçalarının bir bölümü yurtdışından temin ediliyor. Ama yakın bir gelecekte tamamı yerli parçalardan oluşacak.
İşte o yerel parçalardan birini de İzmir’de üretim yapan Volt Motor yaptı.
Saya Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi, Folkart’ın Başkanı Mesut Sancak