Büşra Taşpınar

Yaşadığınız Bahar Depresyonu Olabilir

2 Mayıs 2020
Havaların ısınmaya başladığını penceremizin arkasından hissettiğimiz şu günlerde kış günlerinin o soğuk ve kasvetli havalarını geride bıraktık. Bahar mevsimi aslında doğanın uyanışını, masmavi gökyüzünü, güneşin sıcaklığını aynı zaman da canlılık ve neşeyi, bir bakıma geleceğe yönelik ümitleri ve hayalleri temsil eder. Doğanın bir parçası olan bizler de doğanın bu canlılığı hisseder ve yaşarız.

Baharın gelmesi ile birlikte mutluluk hormonu olarak da bilinen 'seratonin' ve sağlıklı uyumamızı sağlayan 'melatonin' hormonunda ki dalgalanmalar ne yazık ki depresyona neden olur. Bu nedenle son günlerde kendinizi yorgun, mutsuz, keyifsiz, motivasyonunuzu düşük hissediyor olabilirsiniz. Güne başlarken yataktan çıkamama hali, ajitasyon ve duygu dalgalanmaları içerisinde buluyorsanız bahar depresyonunda olabilirsiniz. Tıpta “Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu” olarak tanımlanan bahar depresyonu, erken fark edilmediği gibi tüm semptomlara rağmen tedavi edilmez hafife alınırsa kronik depresyona dönüşebilir. Bu yüzden bazı önlemler almakta fayda var.

Bahar depresyonundan kurtulmanın yolları nelerdir, neler yapmalıyız?

Öncelikle yapabildiklerimizin ve yapamadıklarımızın farkına varıp kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmeliyiz. Değiştiremeyeceğimiz şeylere zihnimizde yer açmalıyız. Onları kabul edebildiğimiz anda zihnimizi ve bedenimizi kronik bir yorgunluktan kurtarmış oluruz.

Depresyonu fast food yiyerek düzeltemeyiz; “Depresyona girdiğimiz için mi abur cubur yeriz, yoksa abur cubur yediğimiz için mi depresyona gireriz ?”  sorusunun cevabı abur cubur ve fast-food tarzı yiyeceklerin depresyon riskini arttırdığıdır. Yemek yediğimizde sadece besin tüketmiş olmayız, aynı zamanda bağışıklık sistemimizi geçici bir inflamasyon yanıtı üretmek için tetikleriz. İnflamasyon; vücudun strese karşı korunmasını sağlayan, enfeksiyona ve hasarlara verdiği doğal bir yanıttır. Özellikle zeytinyağı, domates, yeşil sebzeler ve yağlı balıklardan oluşan Akdeniz tarzı beslenme depresif belirtilerin azalmasına yardımcı olur.

Ruhsal dengemizi sağlayabilmek için öncelikle bedenimizi temizlemek gerekir; Bunun için atmanız gereken en önemli adım beslenmenize dikkat etmek olacaktır. Dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Yeterli miktarda protein aldığınızdan, bedeninizin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar sebze, meyve tükettiğinizden emin olun. Bol bol sıvı tüketin, su için.

Yaşam alanınızın daha aydınlık olmasını sağlayın. Evinizin daha çok ışık alan odasını yaşam alanı olarak daha aktif kullanabilirsiniz.

Düzenli olarak egzersiz yapın; fiziksel egzersizler stresle baş etmenizde size yardımcı olacaktır.

Zararlı maddelerden uzak durun.

Yazının Devamını Oku

Korona Virüs Salgını ile Mücadelede Eşlere Tavsiyeler

22 Nisan 2020
Korona virüs salgınından korunmak için sosyal mesafeye dikkat ettiğimiz şu günlerde pek çok kişinin kendini tecrit etmesi ile hepimizin hayatında “hayat eve sığar” cümlesinden hareketle yeni bir yaşam biçimi gelişti.

7’den 70’e herkes bu değişikliklerle, içinde bulunduğumuz stres faktörleri ile başa çıkmayı öğreniyor. Hem hastalıkla ilgili kaygılı bir süreçte bir hem de normal rutinin dışında dört duvar arasında geçirilen bir yaşamın çiftler arasındaki ilişkileri de zorluyor.

Ne kadar süreceğini bilmediğimiz evlerimizde kaldığımız bu süreçte duygu durumu değişikliklerini ortaya dökmenin ve ilişki sorunlarımızı tartışmanın zamanı olmadığını bilmek son derece önemlidir. Bazı durumlarda çiftler arasındaki tartışmalar sadece can sıkıntısından bile doğabiliyor. Sosyal izolasyon yaşadığımız şu dönemde; iş stresinin de aynı zamanda eve taşınması ile birlikte online çalışma düzenine alışmak ve gündelik rutinlerin yeniden şekillenmesi ile birlikte belirsizlik durumu sonucunda kaygı oluşması oldukça normal. Özellikle de Türkiye ve dünyadaki gündemi takip ederken aldığımız her kötü haber sonucunda stres seviyemiz yükseliyor. Ölüm kaygısına kadar götürebilecek düzeyde bir kaygı, bizde geçmişte yaşadığımız travmaları tetikleyebiliyor. Yeterince sosyalleşemiyor olmak, sevdiklerinden uzakta olmak stresin reaksiyonlarını artıyor olacağından panik atak bozukluk, anksiyete kaygı bozukluğunu da beraberinde getiriyor.

Tartışmalar nelere sebep oluyor?

Kaygı yükseldiğinde yaşanan bütün semptomları çiftler şu dönemde ilişkileri arasında problem olarak yaşayabiliyor. Peki bu semptomlar nelerdir?

Unutulmamalıdır ki bu gibi durumlarda endişelerimiz arttığı için bağışıklık sistemimiz, zihinsel kapasitemizi ve ruh sağlığımız bozulmaya başlar.

Peki neler yapmalıyız?

Bu gibi durumlarda sesin yükselmesi veya tartışmalara yol açabilecek hassas konuları konuşmak gibi yaygın iletişim tuzaklarından kaçınmalıdırlar. Bu olağanüstü durumun farkında olarak birbirlerine her zamankinden daha fazla anlayış, ilgi, sevgi ve takdir göstermek için fırsatlar aramalılar ve birbirlerinin duygularına saygı göstererek destekleyici olmalılar. Bu süreci, umutlarını ve hayallerini geliştirmek ve ilişkilerini derinleştirmek için iyi bir fırsat olarak değerlendirme şansını da kaçırmamalılar. Peki evde küçük ama etkili olarak neler yapmalıyız?

Çok okuyun, çok sevin, iyi insan olmaya gayret edin. Sevgi çok büyük bir enerjidir, unutmayın.

Yazının Devamını Oku