Gitmeyen anne yapsınlar

ANNE’m; bugün sensiz benim ilk anneler günüm. Geçen hafta sensiz ilk doğum günümdü, yarın bensiz senin ilk doğum günün, haftaya ise gidişinin 1. yıl dönümü... Bu hayatta en sevdiğim ayken mayıs, bilmiyorum nasıl geçecek bu ay? Nasıl dayanacağız ablam ve ben, içimizdeki kalp sızısına.

Haberin Devamı

 

Anne’m; bütün anneler güzeldir derdin ya doğru olduğunu, annesi gitmiş pek çok çocukla tanıştığımda öğrendim. Kimisi 9, kimisi 39, kimisi 16 yaşındaydı, hatta biri vardı, tam 63 yaşındaydı... Hepimiz annesiz çocuklardık, babası ölenler (büyümüşse) öksüz olmuyorlarmış da annesi gidenler 30’larında bile olsa yetim kalıyorlarmış anne...
Sen ne güzel bir hayat yaşadın anne. Önce babama, sonra ablama sonra bana sahip oldun. Ne acılar çektin anne, kimse bilmez, kendine sakladın. Bizim için de en zoru, seni saklamaktı anne, her şey gitti, bir kokun kaldı. Sahi o koku, ne zaman gider anne?

Gitmeyen anne yapsınlar

Haberin Devamı

Ben seni hayatım boyunca “ev hanımı” sanmıştım
Ne büyük yanılgı! Bir annenin, aynı anda hem “doktor” (her hastalandığımda), hem “öğretmen” (bana zorla coğrafya çalıştırdığında), hem “psikolog” (başımı binbir dertle her göğsüne yasladığımda), hem “avukat” (birisi hakkımı yediğinde), hem “dedektif” (sigara içip içmediğimi, hatta madde bağımlısı olup olmadığımı türlü numaralarla kontrol ettiğinde) anlayamadım anne, sen gidince anladım. Üstelik bir kampusü bile olmayan, dünyanın en zor bölümünden mezunmuşsun sen, annelik okulundan...
Bir anne gidince, hiç bir şey eskisi gibi olmuyormuş. Sen daha hastanedeyken başladı dünya eskisi gibi olmamaya. Yoğun bakımın önünde, arabanın içinde beklediğimiz o gecelerde belliydi, dünyanın artık eskisi kadar güllük gülistanlık olmayacağı. Hep kaynayan çaydanlığın feri sönmüştü ve sen gidiyordun. Sensiz içtiğimiz her çayın önceleri zehir gibi, sonra sonra buruk bir tadı olacaktı ve biz henüz bunu bilmiyorduk.
Senin ve babamın, beni büyüttüğü şehirde daha fazla duramayacağımı bilmiyordum o günlerde henüz. Önce babam, sonra sen gittin ve ben babamın doğup büyüdüğü, senin babamla tanıştığın o büyük şehre taşındım. Belki iyi gelir diye. İyi geldi anne...
Çünkü insan öyle günlerde, sadece kendine iyi gelecek bir yer arıyor. Çocuğu giden annelerle, annesi giden çocuklar bir süre umutsuzca arıyor o yeri. Bazı şanslılar buluyor, bazıları hep kalbinde taşıyor, evini sırtında taşıyan kaplumbağalar gibi.
Ben buldum o yeri anne. Üst katta dünya tatlısı komşularım, her pazar birlikte kahvaltı ettiğimiz bir apartmanım, bahçeye bakan küçücük bir evim var...

Haberin Devamı

Hayattaki en büyük hediye, anne nefesi!
Şimdi bu yazıyı okuyan bir sürü insan var anne (vardır di mi?) Hani derdin ya bana, “kimse okumazsa ben okurum kızım üzülme sen” diye, ben de şimdi diyorum ki, kimse sarılmazsa annenize siz sarılın. Koklaya koklaya öpün. Elini bugün hiç bırakmayın. İçimi bu kadar döktüğüm için de kusuruma bakmayın.
Senden son bir isteğim var anne. Cennettesin biliyorum, belki babamı bile bulmuşsundur. Söyle oradaki yüksek makamlara, gitmeyen anne yapsınlar. Yerini hiç bir şey doldurmuyor çünkü...

Yazarın Tüm Yazıları