Yorgan zaanatından çağdaş tasarımlar

Başarılı tasarımcılar Güneş Mutlu Mavituncalılar ve Ayca Sarc iş birliğinde, geleneksel Türk yorgan zanaatı çağdaş çanta tasarımlarına dönüşüyor. Mehry Mu’nun tasarımcısı Güneş Mutlu Mavituncalılar ve koleksiyoner-tasarımcı Ayca Sarc’ın çantaları, benim el işi yorganlara duyduğum tutkudan dolayı en çok etkilendiğim tasarımlar arasında yer alıyor. Aynı dili konuşan iki yaratıcı kadın, hızla bu kültürel mirası çağdaş bir el işi çanta koleksiyonunda canlandırmaya ve böylece gelir gücü tehlike altındaki zanaat ustalarına destek çıkmaya karar veriyor.Güneş Mutlu Mavituncalılar’ın çantaları her bütçeye, her mevsime, her yaşa uygun ve zamansız diyorum. Markanın ilk kurulduğu yıllarda ilk müşterilerindenim ve her zaman keyifle kullandım. Kendisiyle samimi, içten bir sohbet gerçekleştirdik. Mavituncalılar ile tasarımlarının hikâyesini konuştuk:

Haberin Devamı

GÜNEŞ MUTLU MAVİTUNCALILAR İLE 5 SORU 5 CEVAP

Yorgan zaanatından çağdaş tasarımlar

1-El emeği göz nuru yün ve pamuk yorganlar, yüzyıllar boyu çeyizlerin en önemli parçası oldu. Sizin yorgan çantaların hikayesi nasıl başladı? Nasıl bir araya geldiniz?

Ayca’nın ‘Yorganlar Fora’ sergisini hem sosyal medyada görüyordum hem de arkadaşlarım ‘Güneş, bir sergi var, mutlaka görmelisin’ diyorlardı. Çok da yoğun bir dönemimdi ama sonunda ne yaptım ne ettim son gününe yetiştim. Tabii ki nutkum tutuldu, aşık oldum, içimde bir şeyler uyandı. ‘Bu serginin sahibi ile tanışıp bir şeyler yapmalıyım’ diye düşünürken Ayca’yı gördüm ve kendimi tanıttım. Kahveye sözleştik ve hemen iş birliğimizi konuşmaya başladık. Kıymet bilen, tutku dolu iki insan bir karar verince yolun yarısı gidilmiş oluyor, başarı kaçınılmaz oluyor.

Yorgan zaanatından çağdaş tasarımlar

2-Yorganlar Fora iş birliği sizdeki yeri ayrı mı?

‘Yorganlar Fora’ iş birliğinin yeri bende çok ayrı. Aynı heyecanı bir de ‘Füreya’ iş birliğimizde duymuştum. Ayca ile çalışmak büyük keyif. Onun tutkusunu çantalara taşımış olmak beni hâlâ heyecanlandırıyor. Bu sezon yorgan dokulu birçok aksesuar, kıyafet görüyoruz. İşin duygusal ve kültürel boyutu bizi mutlu ediyor.

3-Sürdürebilirlikle ilgili neler söylersiniz?

Biz Mehry Mu olarak sürdürülebilirlik temasını bir trend olarak görmüyoruz. Markayı 11 sene önce başlattığımda aslında bilmeden, içgüdüsel olarak sürdürülebilir bir markanın temellerini attığımı fark ediyorum. Sahte çantacılık yerine çanta zanaatının marka çantalar için kullanılmasına 2000’li yıllarda ön ayak olan ilk markalardanız. Her şeyimiz Türkiye’de el emeği ile üretilip ihraç edildiği için, yine şimdinin önemli bir sürdürülebilirlik teması olan karbon ayak izi konusunda kurallara uyduğumuzu görüyorum. Birçok marka senede dört koleksiyon yaparken, biz önce imkânsızlıklardan dolayı, sonra da bilinçli şekilde iki ana koleksiyon ve bol özel iş birlikleri ile yavaş moda anlayışı ile operasyonlarımızı sürdürdük. Son yıllarda rayfa ve deri örgü çantalarımızı kadın gruplarına ördürmek, çeşitli sosyal vakıflar ve hayır işleri ile bağlantılı çalışmak gibi sosyal sorumluluğumuza değer katan adımlar attık. Ben hep söylüyorum; kimsenin bir çantaya, bir ayakkabıya daha ihtiyacı yok. Ama insanız. Kendimizi süslemeyi, süslerken de moral bulmayı seviyoruz ve duygusal olarak buna güdümlüyüz. Hâl böyle olacaksa piyasaya sunulanlar doğru fiyat politikası olan, değer yargıları yüksek ve orijinal tasarımlar olmalı.

4-Pandemi, alışveriş alışkanlıklarında neler değiştirdi?

Pandemi sürecinde internet üzerinden alışveriş alışkanlığı daha da arttı. Eskiden ‘gideyim elime alayım öyle karar vereyim’ diyen insanlar, internet üzerinden alışveriş yapmaya alıştı.

5-Mottonuz?

Mottom, ‘Neden olmasın?’ Ama tipik bir yay burcu olarak mottolara uzun süre bağlı kalamadığımı söylemeliyim.
Yorgan zaanatından çağdaş tasarımlar

HAYATIMIN DÖNÜM NOKTALARINDAN

Ayca Sarc ise ‘Yorganlar Fora’ iş birliğini şu sözlerle değerlendirdi: “Yorganlar Fora sergisi hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Heyecan ve merak duyduğum, emek harcadığım bir konuyu insanlarla paylaşmanın hazzı çok büyükmüş. Sergi bittikten sonra da rüzgârı dinmedi. Kendinden hep yeni projeler doğurdu, başkalarına ilham, Güneş gibi harika insanlarla buluşmama da vesile oldu. Pandemi sebebiyle istediğim hızda ilerlemese de sırada ‘Yorganlar Fora’ kitabı var. Kitap başlı başına bir macera, o da beni daha evvel hiç görmediğim Rum köylerine, aşık olduğum 100 küsur yıllık evlere, el işçiliğiyle süslenmiş camilere götürdü. Bu ara bir diğer heyecanım da toprakla uğraşmak, güller, lavantalar ve limon ağaçlarıyla dolu bir tarlam var artık, çiftçilikte daha emekleme aşamasındayım ama birkaç yıl sonranın mis kokulu çiçek tarlalarını hayal ettikçe içim sevinçle doluyor.”

Yazarın Tüm Yazıları