Kiralanabilir moda

Kadın girişimciler Ayşe Kefli ve Gözde Atasoy, Türkiye’de lüks kiralık kıyafet aboneliği modelini başlatan iki isim. Kurdukları UnoMoi isimli platformla, lüks kıyafetleri satın almadan kısa süre kullanmaya imkân sağlıyorlar.

Haberin Devamı

Envanterinde bulunan dört kıyafeti sabit ücret karşılığı bir ay boyunca kiralıyor ve sınırsız kullanım hakkı veriyor. Bir ay sonunda ürünler kuryeyle platforma üye olan kişiden alınıyor ve kullanıcıya seçtiği dört yeni ürün teslim ediliyor. Paylaşım ekonomisini destekleyen platform, kullanıcılarına lüks kıyafetlerden oluşan bir dolap sunuyor.

ORTAK BİR GARDIROP HAYALİ

Kiralanabilir moda

Ayşe Kefli, “İstediğimiz zaman istediğimiz kıyafeti giyip, sonrasında da yerine koyduğumuz, kıyafetlerimizle kendimizi özgürce ifade edebildiğimiz ortak bir gardırop hayaliyle çıktık yola. Çoğu kadın sokağa çıkarken dolabın karşısına geçer ve genelde giyecek bir şey bulamaz. Alışverişe çıktığında da fiyatından dolayı ya da ‘Bunu kaç kere giyeceğim ki?’ diye düşünerek satın almaktan vaz geçiyor. Kadınlara daha az para harcayarak, daha fazla kıyafete ulaşma ve her sabah dolabın karşısında geçip ‘Giyecek hiçbir şeyim yok’ diye düşünmeme imkânı sunuyoruz. Günümüzde, paylaşım ekonomisi önem kazanırken özellikle lüks kıyafet kiralamanın modanın geleceği olacağını düşünüyoruz” diyor.

PAYLAŞIM EKONOMİSİNİ DESTEKLİYOR

Gözde Atasoy ise, “Dünyada uzun yıllardır başarılı bir şekilde uygulanan bu sistem Amerika’da ‘Netflix of Fashion’ olarak tanımlanıyor. Paylaşım ekonomisini destekleyen girişimimiz, alışveriş alışkanlıklarını değiştirerek, çevreye verdiğimiz zararı azaltmamıza katkı sağlıyor. Dünya genelinde satılan giysi miktarı her geçen yıl artarken, kıyafetlerin ortalama kullanım süresi azalıyor. Yani mağazalarda bir ürüne ödediğimiz fiyat düşüyor ama doğanın ödediği bedel her geçen yıl artıyor. Biz de hızlı modanın çevreye verdiği zararı azaltmak ve kadınları paylaşım ekonomisinin bir parçası yaparak tüketim alışkanlıklarını değiştirmek istiyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Kiralanabilir moda

KUSURSUZ BİR İMZA

Haberin Devamı

Trapez formu, ince, granüllü derisi ve mücevher detaylı tokasıyla Panthère de Cartier çanta koleksiyonu, Cartier’de ilk tasarlanan çantaya ve Jeanne Toussaint’in mirasına yeniden hayat veriyor. 1940’lı yıllarda Cartier’de kreatif direktör olarak çalışırken, panter figürünü imzası olarak benimseyen ilk kişi Toussaint oldu. Adeta heykelsi bir panter tasarladı. Gururlu ve mıknatıs misali çekici bu panter, Cartier mücevherlerinin sembolü olacaktı. Güçlü bir tarzı simgeleyen panter figürü, Cartier’nin son çanta koleksiyonuna da damgasını vuruyor. Adeta kusursuz bir imza. İlk olarak fark edilen ve hemen ilgiyi çeken, değerli siyah lake detaylı bir toka. Bir de görünmeyenler var. Belli belirsiz bir şekilde panterin hareketi fikri ve çantanın kapağında yarattığı hafif bir dalgalanma. Panter figürü bir çanta olsaydı, bu çanta olurdu. Her detay bir yapıya sahip: form, askı ve köşeler. Bu minimalist yaklaşım, çantanın tokası için bir vitrin görevi görüyor. Feminenliğini ve sofistike tarzını ortaya koyan karakteriyle panter, hem omuza takılabilen hem de elde taşınabilen “Grande Maison” çantanın ortak paydası. Küçük boy ve mini olmak üzere iki boyutta sunulan çanta, siyah, kiraz, yeşil ve uçuk pembe renklerde tasarlandı. Çanta, sanat direktörü Marlin Yuson’un liderliğindeki aksesuar tasarım stüdyosunda tasarlandı. Panthère, çantayı tasarlamak için Marlin Yuson, Cartier atölyelerinin mücevher uzmanlığından ve olağanüstü bir deri seçimlerinden yararlandı. Bunlar aynı zamanda, çantanın kıymetini ve zarafetini belirleyen iki kusursuzluk kriteriydi.

Yazarın Tüm Yazıları