Aynur Tartan

Ege’nin sonbahar festivalleri

22 Eylül 2018
İzmir’den Çeşme’ye, Urla’ya, Seferihisar’a, oradan da Ayvalık’a... Sonbaharı Ege’de şenliklerle karşılamak istiyorsanız başlıyoruz!

HAYDİ ‘SÜSLÜ KADINLAR’, PEDALA KUVVET!
İzmir Amerikan Koleji tarih öğretmeni Sema Gür’ün göz nuru ‘Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’ bu sene altıncı yaşını kutluyor. Bir turdan çok daha fazlası; bir farkındalık etkinliği, kadın hareketi, hepimizin gözbebeği. 22 Eylül’de kutlanan ‘Dünya Otomobilsiz Kentler Günü’ kanatları altında, yarın 60’tan fazla şehirde eşzamanlı pedala basılacak. Detaylar, mekânlar ve meydanlar için suslukadinlarbisikletturu.com’a tık tık! Bu bilgi de gurbet kuşlarına: Bakü, Bern, Köln ve Milano’da ‘Fancy Women Bike Ride’ adıyla eşzamanlı turlar yapılacak. Kendinizi, bisikletinizi en güzelinden süsleyip basın pedala...

KÜLTÜRPARK VAR SEVERSEN, KONSER VAR GİDERSEN
Ajda Pekkan, Edis, Athena, Koray Avcı, Nil Karaibrahimgil, Erol Evgin, Haluk Levent, MFÖ, Selda Bağcan... Candan Erçetin, Duman, Kardeş Türküler, Yıldız Tilbe, Sıla, Sibel Can, Şevval Sam, Mabel Matiz, Kenan Doğulu, Sertab Erener... Ruha şifa sesler, yıldız isimler ekime kadar İzmir Kültürpark’ta.

DENİZ VE RÜZGÂR SORDULAR SENİ, NEREDESİN?İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Körfez Festivali’ bu yıl iki yaşında. Dün başladı, yarın sona erecek ve konserler, gösteriler, etkinliklerle yine çok renkli, çok bereketli. İzmir Arkas Körfez Yarışı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kano Yarışı, Yelken Yarışları... Uzun lafın kısası körfezde yelkenler imbatla dolacak.

AYVALIK FİLM FESTİVALİ’NE GERİ SAYIM

Yazının Devamını Oku

Şimdi tam zamanı

15 Eylül 2018
Öyle yaz sonrası enseyi karartmak, karalar bağlamak yok! Evrenden torpilli Egemizin en güzel zamanından notlar...

Çılgın kalabalıktan uzakta Çeşme’nin...
Hafta sonları beach’lerin son demlerini yakalanmanın, Ilıca Plajı’nda, Deliklikoy’da özgür takılmanın... Şerefe’de kadehleri herkesin şerefine kaldırmanın, Esnaf’ta felekten bir gece çalmanın, HorAsan’da lezzet fırtınasına kapılmanın, Defne Yaprağı’nın samimiyetine şapka çıkarmanın... Tarihi Rumeli Pastanesi’nde son kavunlarla sakızlı dondurma keyfi yapmanın...


Zamansız klasik Bodrum’un...
Gümüşlük’ün tadını çıkarmanın... Limon’da günü batırmanın, romantik takılmanın... Havva Ana’da en organiğinden kahvaltı patlatmanın... Mimoza’da, Melengeç’te dost sofralarına, sohbetlerine takılmanın... Marinada salınmanın... Barlar Sokağı’nda turlamanın... Havalar serinlemeden tekne turlarında ön sıraya yazılmanın...


Yazının Devamını Oku

8 ADIMDA YELKENLER FORA

8 Eylül 2018
Deniz ve mehtap sordular seni neredesin? Rüzgâr ve martı sordular seni neredesin? Sizi bilmem ama ben Arkas Aegean Link Regatta 2018’deydim. 30 Ağustos coşkusuna yarış coşkusu karışınca pürneşeydim. Arkas Çeşme Yelken Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı, Arkas-M.A.T. Sailing Team Kaptanı Tolga Yağlı ile mini yelken sohbetimize buyrun... Rüzgâr ve deniz sizi çağırıyor!

1- Başa saralım: Tüm hikâye M.Ö 4000’de eski Mısırlıların denize açılmasıyla başlamış. Bir kütüğün içi oyulmuş ,üzerine bez eklenmiş ve ilk yelkenli tekne vatana, millete, dünyaya uğurlu olmuş. Sonra ilk dünya turu yelkenli gemiyle yapılmış ve Dünya’nın yuvarlak olduğu ispat edilmiş. İlk yat kulübüne gelince Water Club of Cork 1780 tarihinde İrlanda’da kurulmuş. 

2- İdeal yaşı kaç? Yelpaze geniş. 7’den 70’e herkes yelken yapabilir. Ama gönlünüzde yatan aslan performans sporcusu olmaksa 7-8 yaşlarında başlamak işin ideali. Konum veriyorum; Arkas Çeşme Yelken Gençlik ve Spor Kulübü’nde profesyonel yelkencilerle 7 yaşında start veriliyor ve yıl boyu yelken eğitimleri devam ediyor. 

3 - Yelken Türk kası mı sever, baklava mı? Türk kaslılar hadi yine iyisiniz. Kilo, fizik tabii ki önemli ama yelkenci bir atlet kadar kaslı olmak zorunda değil. Uzun yarışlarda, soğuk iklimlerde vücudun yağ bulundurması da gerekiyor. Uzun lafın kısası, üşütür baklavalarınız alışamazsınız. 

4 - Eğitimler… Çocuklar ve yetişkinler için eğitimler de, dereceleri de farklı. Performans sporcularında eğitim bir ömür. Farklı sularda, farklı hava şartlarında antrenman yapılıyor. Yatçılarda ise temel, ileri ve yarış eğitimleri var. Yarışmak istiyorsanız bu eğitimlerden geçmeliymişsiniz. 

5 - Türkiye’de yelken… İlgi her geçen gün artıyor ancak gençler sınıflarında yakalanan başarıyı olimpik sınıflara taşımada sorun var. Nedeni de sporcuya desteğin az olması ve ailelerin altın bilezik kaygısı. Kulübün sporcusu Yılkan Timurşah, Avrupa ikinciliğinin ardından Belçika’da düzenlenen yarışlarda ldünya şampiyonu oldu halbuki. 

6 - Nerelerde yapılıyor? Yarışlar rota uzunluklarına göre offshore ve inshore olarak ikiye ayrılıyor. Offshore yarışlar Akdeniz genelinde, inshore yarışlar dünya genelinde yapılıyor. Ülkemize gelince… Marmara ve Ege yat ve yelken yarışlarının ev sahibi. Yarışların en uzun soluklusu Deniz Kuvvetleri Yarışı, 43 yıldır İstanbul Boğazı’ndan başlayıp Ege sularında son buluyor.

7 - Ruha, bedene şifası…

Yazının Devamını Oku

5 maddede sapyo-seksüellik

1 Eylül 2018
Sapyoseksüel kimdir, kime denir? Ortak özellikleri nedir? Acaba siz de bir sapyoseksüel olabilir misiniz? Vitrine değil zekâya âşık olanları tanıyalım... Mikrofonu psikiyatri uzmanı Dr. Mustafa Güveli’ye uzattım.

 Sapyoseksüellik ne demek?
Çiçeği burnunda bir terim. Geçen haftalarda sevgili Ertuğrul Özkök’ün köşesinden yaptığı açıklamayı hatırlayalım: “Artık hedef kitlem sapyoseksüel kadın!”. Özkök’ten aldığım ilhamla ben de merak ettim ve konunun peşine düştüm. İki Latince kelimenin aşkından dünyaya gelmiş; ‘sapien’ ve ‘sexualite’. Sapien Latincede zekâ demek. Sexualite de hepimizin malumu... Dolayısıyla sapyoseksüelin anlamı, karşı tarafın zekâsını, aklını, fikrini sevmek, ondan cinsel olarak etkilenmek, zekâsını çekici ve tahrik edici bulmak, kısacası “Ben senin zekânı sevdim” demekmiş.

Varoluşçu Jean Paul Sartre ile feminist filozof Simone de Beauvoir’ın 51 yıllık ilişkisi, entelektüel birlikteliğin sembolü gibi.
 Sapyoseksüellerin ortak özellikleri nedir?
Aptallığa dayanamayanlar, aptallıktan buz gibi soğuyanlar... Zekice yapılmış espriyi yerlere, göklere sığdıramayanlar... Öz farkındalığı tavanda olanlar... Genel kültürü kastan, fizikten, altın orandan üstün tutanlar... Kolay kolay beğenmeyenler, seçiciler... Ayrıntıcılar, mükemmeliyetçiler... Öküz altında buzağı arayanlar... Soranlar, sorgulayanlar... Toplumsal olaylara farklı açıdan bakanlar... Kalıpların dışında takılanlar... İşte nur topu gibi sapyoseksüeller...
Bir sapyoseksüeli nasıl tavlarız?

Yazının Devamını Oku

İşte bunların tam zamanı...

25 Ağustos 2018
Güzel bir bayram geçirdik, ailemizle bir araya gelip ruhumuzu dinlendirdik. Fırsattan istifade tatilimizi yapıp bedenimizi de sevindirdik. Kala kala elimizde kısacık bir hafta sonu kaldı. Pazartesi günü yine ofislere dönmeden, çocuklar için okul alışverişine çıkmadan, şehirde bir o yana, bir bu yana koşuşturmaya başlamadan, hâlâ yapabileceğimiz güzel aktiviteler var. Hemen şimdi, bir şans da onlara verelim...

1. ‘Plogging’e gönül verin
İsveççedeki ‘toplamak’ fiiliyle İngilizcedeki koşu yapmak (jogging) fiilini aynı havanda döven trende gönül verenler hem koşuyor hem de mıntıka temizliği yapıyor. Peki bizde d? Bozburun kıyılarında çöp toplayan Şebnem-Celal Çapa, kamp yaptıkları koyda plastik atıkları torbalara dolduran Neslihan Atagül-Kadir Doğulu, plajı çöpten arındıran Beren Saat, Instagram hikâyelerinde Ayvalık’ı pirüpak yapan Işın Görmüş... Dilerim liste böyle uzayıp gitsin.

2. Doğru açık hava sinemasına!
Bir yaz nostaljisi, açık ara hepimizin sevgilisi. Araştırmalar yapılsın, civarda açık hava sinemaları bulunsun, çekirdek-gazoz alınsın, eş dost toplansın ve gereği yapılsın. Kendi içinde takılmak isteyenlere de bahçede projektör, beyaz bir perde önerimiz var. Herkesin açık hava sinemasına kimse karışamaz, bu da böyle bilinsin.

3. Domatesler kavanozlara...

Yazının Devamını Oku

En tazesinden 10 bayram önerisi

18 Ağustos 2018
Bayrama geri sayım başladıysa benden de bir katkı... İşte dumanı üstünde tüten bayram notlarım... Seçin, beğenin, uygulayın. Sonra pişman olmayın. Bayramınız şimdiden kutlu olsun, mutlu olsun!

1-Bayramın hakkı verilsin. Çiçek gibi giyinmek... Bayram sofralarını eşle, dostla, akrabayla paylaşmak... Yeryüzündeki ve gökyüzündeki çınarları, büyükleri ziyaret etmek... El öpmek, elden geldiğince, karınca kararınca harçlık vermek... Bir çocuğu sevindirmek, bir büyüğe hürmet etmek... Eski günleri, eski dostları, dostlukları, gelenekleri, görenekleri, değerleri, bayramları yâd etmek... “Öpsene teyzenin elini”, “Oğlum hoş geldin desene”, “Var mı birileri”, “Evlilik ne zaman” diye gençleri sıkıştırmak... “Seni de bayramdan bayrama görüyoruz” diye inceden dokundurmak... “Ölümü öp bir lokma al” diye ısrar etmek... “Bayramda küslük olmaz, öpüşüp barışın hadi” diye aracılık yapmak... Gün sonunda “Nerede o eski bayramlar”a bağlamak candır.

2-Bu kurban başka olsun... Vicdan, merhamet, paylaşmak, yardımlaşmak olsun. Sokaklar, televizyonlar, gazeteler güzel haberlerle dolsun. Sahi yorulmadık mı, yıpranmadık mı bayram günü her yanını al götüren sokaklardan, hayvanların ıstırabından? Öyleyse kurban bağışı için tek adres; Kızılay olsun. Konserve haline getirilen kurban payları ihtiyaç sahiplerine şifa olsun.

3-Kendi kavurmamı kendim yaparım diyenlere... Doğan Kitap’tan çıkan ilk kitabım, ilk göz ağrım ‘Bak Mutfakta Kim Var’dan sac kavurma tarifi geliyor.
Malzemeler: 1 kilogram kuzu eti, üç çorba kaşığı tereyağı, dört-beş adet yeşilbiber, iki-üç adet domates, beş-altı diş sarmısak, karabiber, tuz, kekik
Hazırlanışı: Yıkanmış kuzu etleri ve ayıklanmış sarmısaklar sacın içine konur, kısık ateşte suyunu çekinceye kadar pişirilir. İçine iki santimetre boyunda doğranmış yeşilbiber ilave edilerek tereyağında kavrulur. Karabiber, tuz ve kekik ilave edilir. Bulgur ya da pirinç pilavı ve halkalar halinde doğranmış domateslerle süslenerek servis edilir.

4-‘Bayram seyran’ demeyin, ‘plogging’ çılgınlığına kapılın... Malum, devir; trend devri. Her trendin askerleri değiliz ama ‘plogging’in başka. İsveç’te doğan, sosyal medyayla büyüyen bu akım; vatana, millete, dünyaya, çevreye, bedenimize hayırlı olsun. İsveççedeki ‘toplamak’ fiiliyle, İngilizcedeki koşu yapmak fiilini aynı havanda döven bu trendin takipçileri hem koşuyor hem de mıntıka temizliği yapıyor. Bozburun kıyılarında çöp toplayan Şebnem-Celal Çapa, kamp yaptıkları koyda plastikleri toplayan Neslihan Atagül-Kadir Doğulu, plajdaki çöpleri temizleyen Beren Saat, Instagram hikâyelerinden takip ettiğimiz üzere Ayvalık’ı pirüpak yapan Işın Görmüş... Dilerim liste böyle uzayıp gitsin. Yaz bitmeden harekete devam, çevreye selam.

5-Çekirdek, gazoz tamamsa yallah açık hava sinemasına! Yazın nostaljisi, bayramın neşesi, açık ara hepimizin sevgilisi... Araştırmalar yapılsın; civarda açık hava sinemaları bulunsun, çekirdek-gazoz alınsın, eş-dost peşe takılsın... Kendi kendine takılmak isteyenlere de bahçede projektör, beyaz bir perde önerisi yapılsın. ‘Herkesin açıkhava sinemasına kimse karışamaz’, bu da böyle bilinsin.

Yazının Devamını Oku

ATIŞMALI 10 MADDEDE BODRUM-ÇEŞME 2018 KIYASLAMASI! Yeter artık, Çeşme’yi Bodrumlaştırmayın

4 Ağustos 2018
Artık devir değişti. Tabii Çeşme-Alaçatı da... Sezonu tam yarıladığımız şu günlerde gelin, bu değişimin notlarına bakalım. Gün geçtikçe Bodrum’a daha da benzemek iyi mi oldu? Çeşme Bodrum’laştıkça... İyot kokusuna kebap kokuları karıştıkça... Bizim de, Çeşme’nin de, Alaçatı’nın da tadı kaçtı.

1 - “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demiş Herakleitos. Benden de tam destek. Değişim tazeliktir; candır, canandır... Çeşme’nin çocukluk günlerine, Alaçatı’nın köy içi zamanlarına tanıklık ettiğimizden, değişimin ilk yıllarında heyecanımız tavandı. Ama oteller gibi hayatlar da butikleştikçe, evler gibi kalpler, ruhlar da taşlaştıkça... Bahçelerde sohbetler tükenip kalabalık mangal sofralarından el ayak çekilince... Evimizin önündeki deniz ‘beach’ olunca... Ezcümle Çeşme Bodrumlaştıkça... İyot kokusuna kebap kokuları karıştıkça... E haliyle bizim de, Çeşme’nin de, Alaçatı’nın da tadı kaçtı. Tamam, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ama bu kadarı da gına getirtti, “Pes!” dedirtti.

2 - Değişim dediğiniz sadece otelle, plajla, mekânla, club’la olmadı elbet.
Eğlence anlayışı da değişti, değiştirildi. Eskiden eğlence neydi? Eğlence sanattı, eğlence müzikti, sohbetti, lezzetti. Her şeyin ve herkesin bir sınırı, bir kalitesi vardı. Şimdi? Bir davul-zurna var, sanırsın asker uğurlaması! Eğlence dansöz oldu, gazino oldu, mekânlarda eller havaya oldu, bangır bangır müzik oldu. Sonra herkese bir kendini kaybetme hali, “Burada olan burada kalır” kafası geldi. Eğlence demek, avazınız çıktığı kadar bağırmak, dağıtmak, dağılmak değil. Alaçatı’da unutulan, unutturulan bir hayat var. Tüm eğlencenin, gürültünün ve çemberin dışında kalan. Saygı, sadece birazcık saygı... Hem kendimize hem de Alaçatı’ya...

3 - Müziğin fendi mekânları yendi... Alaçatı Turizm Derneği’nin hayat verdiği #alacati75desibel projesi son kalemiz, umudumuzdu. Eğlence olacaktı ama huzur da olacaktı. Kulaklarımız yangın yeri değil, bayram yeri olacaktı. Peki, sonuç? Mekânlar müzikle, müzik mekânlarla yarışa girdi. Filler tepişir, çimenler ezilir hesabı, olanlar yine bize, yerlisine, Alaçatı’ya, Çeşme’ye oldu. Hepimize geçmiş olsun. Geçerse tabii.

4 - Arnavutkaldırımlı seyyar sokakta... Ah biri dili olsa da bir konuşsa... Anlatırdı masumca seyyarları bana... Mısırcısı, turşucusu, baloncusu, pamuk helvacısı... Ne ararsanız, kimi ararsanız almış tezgâhını koşmuş Alaçatı’ya. Antikacılardan, Alaçatı’nın ruhuna ayna dükkânlardan, dost yüzlerden, dost sohbetlerden eser yok şimdi.

5 - Adım atabilene aşk olsun... Biz eskiden de Alaçatı sokaklarında itiş tepiştik...

Yazının Devamını Oku

Köyler sizi çağırıyor

28 Temmuz 2018
Yılmaz Erdoğan, Özgü Namal, Ege, Özlem Tekin... Tası tarağı toplayıp köye göçtüler. Peki neden buna ihtiyaç duyuyoruz? Biz de niyetlenirsek en güzel adresler nereleri?

Tası tarağı toplamak için 8 neden

Biri organik mi dedi... Meyvenin, sebzenin, doğanın, doğalın, gezen tavuğun, serbest tavuğun ta kendisi... Dalından, toprağından şifayla, afiyetle...
İşleyen demir ışıldar... Parlamaya hazır olun! O hayalini kurduğunuz köylerde, küçük sahil kasabalarında herkes zanaatkâr, herkes marangoz, tamirci, boyacı, inşaatçı, emekçi... Yani her iş ellerinizden öper.
Hep öğrenci tam öğrenci... Emeklilik hayalleri şehir işi. Doğal hayata gelince doğal hayatın emeklisi, mezunu, mezuniyeti yok. Burada hep öğrencisiniz. Her gün yeni bir şey öğrenmeye hazır mısınız?
Üçü bir arada... “Şehrin kaosu, kıyameti, gürültüsü, trafiği sizin olsun” diyenleri sadeliğe, sakinliğe, samimiyete alalım. Doğanın sadeliğine, sakinliğine, insanının samimiyetine doyalım.
Para dediğiniz ne ki... Paraya tamam, takasa devam... Tamam, para da olacak ama hayatın kalbinde değil kıyısında, köşesinde olacak. Biri size süt verecek, siz ona yumurta. O sizden un alacak, siz ondan yağ.
Doğanın egosu yok... Doğa yarışmaz, doğa savaşmaz, doğa depresyona girmez, surat yapmaz, arkanızdan iş çevirmez... Hayvanlar da öyle. Haliyle üzülmezsiniz, gücenmezsiniz, sendroma, depresyona girmezsiniz...

Yazının Devamını Oku