Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

ANTALYA’YA KIYMAYIN

BAŞARAN Ulusoy... Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı... Bu ismin Antalya ile ne ilgisi olabilir derseniz hemen söyleyeyim. Birincisi, başkanı olduğu birlik turizm sektörü ile ilgili... İkincisi, Antalya'da fuarların yapıldığı Expo Center'ın, yani Antalya Fuarcılık İşletme ve Yatırım A.Ş.'nin yüzde bir ortağı... Ortaklığı kişisel değil... Başkanı olduğu TURSAB'ın adına...

Fakat, her ne hikmetse, bu mini ortak, Antalya'yı pek sevmiyor... İlk belirtiler, ANFAŞ'ın İstanbul'daki Lütfü Kırdar Salonu ile işbirliği görüşmelerinde ortaya çıkıyor. Başaran Ulusoy, toplantıdaki sözleriyle resmen işi bozuyor. Antalya grubu, bu toplantıdan eli boş dönüyor.

ANFAŞ'IN GİRİŞİMİ

ANFAŞ, geçtiğimiz yaz aylarında, Antalya Expo Center'da bir turizm fuarı yapmak için girişimde bulunuyor. İstanbul'daki EMİTT'i düzenleyen ve Türkiye'de bu işi 5 yıldır yapan Ekin-Yazım Merkezi ile görüşmeler başlıyor. Şirketin başkanı Halim Bulutoğlu ile ağustos ayında masaya oturuluyor. Sözleşmeler imzalanıyor. Hatta, Antalya'daki fuarın 22-26 Kasım 2000 tarihleri arasında yapılması bile kararlaştırılıyor. Fuarın adı da; MEDİTT olarak belirleniyor.

Çok geçmeden mini ortak devreye giriyor. Başaran Ulusoy, Antalya'yı arayarak, ‘‘Nasıl böyle bir işe girersiniz?.. Ekin-Yazım ile bu fuarı düzenlemeyin, her türlü engellemeyi yaparım’’ diyor. Aracılar gönderiyor, ‘‘Expo Center'ı kiraya vermeyin’’ dedirtiyor. Kulağıma gelenler arasında, hem kendi, hem de aracılarının kullandığı cümlelerin içinde tehdit kokan kelimeler de var... Bir de, ortalıkta sağa sola, ‘‘Bu fuara katılmayın’’ diye yazılar gönderildiği yolunda söylentiler dolaşıyor...

BAŞARANIN FENDİ

Ulusoy, tüm çabalarına rağmen, fuarın gerçekleşeceğini anlayınca, bu kez bir başka yönteme başvuruyor. Ne yapıyor biliyor musunuz?.. Akla hayale gelmeyecek bir şey... Birlik üyeleri için bir Kıbrıs gezisi düzenliyor. Hem de, 24-26 Kasım tarihlerinde... Yani, fuarın olduğu günlerde... Üstüne üstlük, uçak bedava, otel bedava, yeme-içme bedava cinsinden bir gezi...

Pekiii, Ulusoy bunu niçin yapıyor?.. Onu da anlatayım. Ulusoy ve Antalya'daki fuarın organizatörü Halim Bulutoğlu eski ortak... Zaman içinde ortaklık bozuluyor. Ulusoy, TURSAB seçimlerine aday olduğu günler, eski ortağı Bulutoğlu, internet üzerinden turizm pazarlama işine giriyor. Sanırım, bu sisteme Tur-Ling diyorlar. Kendisi de gizliden gizleye bu işe girmenin hayallerini kuran Ulusoy, TURSAB'ın başkanı olduktan sonra Ekin-Yazım'a savaş açıyor. İlk olarak, Ekin-Yazım'ın birlik adına çıkardığı ‘‘GUİDE’’ı, başka bir isimle başka firmaya veriyor. Ardından, Ekin-Yazım adına birliğin dergisini çıkaran Fehmi Köfteoğlu'nu TURSAB'tan kovuyor.

KÖPRÜLER ATILIYOR

Hızını alamayan Ulusoy, eski ortağını arayarak, Köfteoğlu'nun işine son vermesini istiyor. Bulutoğlu, ‘‘Fehmi bey ile yıllardır çalışıyoruz. Herhangi bir şeyini görmedim. Bu isteğini yerine getiremem’’ deyince aradaki tüm köprüler atılıyor.

İyi, tamam da, Antalya'nın bu işte suçu ne?.. İki kişi arasındaki husumete neden Antalya karıştırılıyor?.. Antalya'da ilk kez düzenlenecek bir turizm fuarına neden köstek olunuyor?.. Biz, Antalya olarak bunu hakediyor muyuz?..

Bunları niçin yazıyorum?..

22 Kasım'daki bu fuar ilk olması açısından önemli, bu biiirrr... 30 ülkeden 105 tur operatörünün gelecek olması açısından önemli, bu ikiiii...

Antalya'yı, Polonya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan gibi yeni pazarlarla tanıştıracağı için önemli, bu da üüüüççç...

Beyler, bu yüzden, lütfen, Antalya'yı kavganızdan uzak tutun...

Bir yazar portresi

Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, Antalya'da bir yazar varmış... Bu yazar, bir gün köşesinde şöyle yazmış;

‘‘Ben, iki yıldan fazla oldu ‘X' gazeteyi okumuyorum. Ve, çok huzurluyum. Tansiyonum da yükselmiyor çok şükür... Sağlığıma düşkünümdür de...’’ (9 Kasım 1993 Salı)

Aradan bir süre geçmiş. Bizimki almış eline kalemi, yine bir şeyler döktürmüş;

‘‘Önce, ‘X' gazetesinden vazgeçmiştim... Dünden itibaren de, yıllardır okuduğum ‘Y' gazetesinden vazgeçtim.... Bu iki gazeteyi elimden geldiğince, yakın çevreme okutmamamaya çalışacağım!.. Milli menfaatlerimize zarar veren bu iki gazete ne hazindir ki, Türkiye'de en çok satışı gerçekleştiriyor... Bu etkinlikleri ile dış düşmanlardan çok daha fazla yıpratıyor TC Devletini...’’

Hızını alamıyor bizimki devam ediyor yazmaya;

‘‘Türkiye'de gazete satışları düşükmüş... Gazete okuyucusu azmış... Vallahi çok bile satılıyor, okunuyor... Nasıl satıldıkları ya da nasıl okundukları ortada... Hediye verme yarışı ile suni olarak yükselen tirajlar, tirajlar... Saygınlığını, inandırıcılığını yitirmiş bir Türk basını ile karşı karşıya olan milletimiz niçin para versin, gazete okusun ki!.. İlan-reklam gazetesi kimliğinizle başbaşa kalmanız da yakındır.... Evet... Protesto ediyor ve okumama kararı alıyorum. Yakın çevremi de yönlendirerek... Okumayacağım, okutmayacağım.... Böyle bir karar aldığım için mutluyum.’’ (16 Temmuz 1993)

Ve, aradan yıllar geçiyor... Köprünün altından çok sular geçiyor. Bu muhterem, aniden ara verdiği yazarlığa, bir sabah aniden geri dönüyor. Hem de, ‘‘Okumuyorum’’, ‘‘Okutmayacağım’’, ‘‘Milli menfaatlere zarar veren’’, ‘‘Devleti dış düşmanlardan daha çok yıpratan’’, ‘‘Saygınlığını, inandırıcılığını yitirmiş’’ dediği, ‘X' gazetede yazmaya başlıyor.

Ya, bu yazarın kafasına saksı düştü... Ya, zamanla gerçeği gördü... Veya, o yazdıkları yalandı...

Evet, hangisi acaba?..

Ünlü sözler

‘‘Babam bana çalışmayı öğretti fakat çalışma aşkını öğretmeyi

unuttu’’ Abraham Lincoln

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları