Yalnız adam, tek başına!

BU meslekte uzun yıllar geçirdim. Hemen her iktidar zamanında, siyasetçilerin hoşlanmadığı gazetecilerden biri oldum. Çünkü muhalefet yapıyordum.

Şimdi bu iktidarın düşünce yapısına karşı çıkan bir gazeteciyim.
AKP’nin elbette ki olumlu işleri de var. Var amma “Laik Atatürk ilkeleri”ne karşı çıkması, benim bu partiye muhalif olmama yol açıyor.
AKP’ye karşı olunca da ortaya garip bir durum çıkıyor ve çok kişi beni CHP’li zannediyor. Burada açıklıyorum: Ben CHP’li değilim, hiçbir partiden değilim. Eskiden de değildim, şimdi de değilim, bundan sonra da olmayacağım.
Ben, CHP’nin “Ana muhalefet görevini” gereği gibi yerine getirdiğine inanmıyorum.
Böyle sakat bir muhalefet anlayışıyla, karmakarışık yönetim tarzıyla, enerjisini yitirmiş, rahatına düşkün görünen mensuplarıyla CHP herhalde hiçbir zaman iktidar olamayacak!
Bunlar, AKP karşısında her zaman yenilmeye mahkûm bir tavır sergiliyorlar!
* * *
Muhalefette başarılı olabilmek için daha dinamik olmak, iktidar partisinden daha fazla çalışmak, halkın içinde, halkla beraber yaşamak, insanlarımızın nabzını iyi tutmak gerekir.
CHP’lilerde bunu yapan var mı? Sadece iktidarı kötülemekle bir yere varılmıyor.
CHP’nin aldığı yüzde 26 oyun önemli bir kısmı, AKP karşıtı olan ve başka oy verecek parti bulamayan seçmenin kerhen verdiği oylardan oluşuyor!
CHP’nin sevdiğim tek yanı laik Atatürk ilkelerine sahip çıkmasıdır.
Ben, ulusça bu günleri Mustafa Kemal Atatürk sayesinde gördüğümüze inananlardanım.
Mustafa Kemal, Osmanlı’nın imzaladığı, idam fermanına benzeyen Sevr Antlaşması’nı elinin tersiyle itmese, “Ya istiklal, ya ölüm” diyerek Anadolu ihtilalini başlatmasa halimiz ne olurdu? Bağımsızlığımızı kaybederek esaretin korkunç batağına gömülürdük!
Evet. CHP’nin beğendiğim tek yanı Büyük Atatürk’e sahip çıkmasıdır.
Bunun dışında bu partinin hiçbir becerisini göremiyorum. Lafla muhalefet yapılmıyor.
Ya MHP diyeceksiniz? MHP’nin milli duygulara sahip çıkmasını beğeniyorum ama genel yapısı itibariyle partiyi güçsüz buluyorum. MHP, Devlet Bahçeli’den başka bir lider bulmak zorunda... Dinamik ve karizmatik bir lider... Sanırım o zaman bu parti hamle yapar.
* * *
Çalışmaktan, halka yakın olmaktan bahsederken Sarıgül örneğini vermek istiyorum. Tüm CHP ve diğer muhalefet partilerinin, enerji, çalışma ve dinamizm bakımından, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü örnek almaları gerekiyor.
Sarıgül’ün günlük iş hayatı, çok erken vakitte başlıyor. Sabah saat 05.00’te ayağa kalkıyor, duş, kahvaltı vs. derken saat 06.00’da yola koyuluyor ve bölgesini dolaşıyor. Mahalleler, camiler, okullar, işyerleri... Bu arada dükkânlarını açan esnafla konuşuyor, dertlerini dinliyor, ihtiyaçlarını tespit ediyor. Sonra saat 08.30’da belediye binasına gelip makamına oturuyor.
Gelen vatandaşı dinliyor, dertlerine çözüm arıyor, gereken talimatları veriyor, okullarla ilgileniyor, çalışkan öğrencileri belediye binasında toplayıp, onlara ödüller veriyor...
Hemen her günü aynı dinamizm içinde geçiyor. Halk, bu çalışmanın karşılığını veriyor ve hiçbir parti desteği olmadan çalışan Sarıgül’ü her dönem büyük oy farkıyla başkan seçiyor.
* * *
Gelelim bendenize... O partiyi sevme, bu partiyi sevme... Sen sevmezsen, onlar da seni sevmez elbette... Ne olacak bu durumda?
Ne gam? Yalnız da kalsak biz inandığımız yolda yürürüz. Topal karınca misali...
Topal karınca hacca gidiyormuş...  “Yahu bu halinle binlerce kilometreyi aşıp oraya nasıl varırsın?” diye alay etmişler. Karınca, “Haklısınız, belki oraya varamam. Varamam ama yolunda ölürüm ya. Bu da bana yeter! Benden sonrakiler oraya varır” demiş. Bizimki de o hesap!
Yazarın Tüm Yazıları