Van Der Sar, Yıldız Tilbe dinliyor

Evet, maçı heyecanlı anlatıyor, izleyicileri mıknatıs gibi kendine çekiyor ama ayrıntı bilgi verme konusunda işi artık iyice abarttı.
Her pozisyonda bilmem kimin babasının ne iş yaptığını dinlemek ve bilmek zorunda değiliz. Ayrıntı bilgi vermenin de bir sınırı olmalı ama Şener tartışıldıkça işi daha da abartıyor.
Şimdiki hastalığı, futbolcu isimlerine kafiye bulmak. “Harry Kewell, Galatasaray şimdi cıvıl cıvıl...”, “Milan Baros, bu da hoş...”
Bir de basketbol terimlerini futbola uyarlıyor, bazı pozisyonlara “Hücum faul” diyor falan...
Şener artık sadece Ekşisözlük’ün değil, Facebook ve daha birçok internet sitesinin de vazgeçilmez espri malzemesi oldu.
İşte maç spikeri olmaktan çıkıp gençler arasında bir fenomene, absürd bir kahramana dönüşmeye başlayan Şener’in ayrıntı bilgi verme tutkusunu ti’ye alan Ekşisözlük yorumları...
Yazanların eline sağlık diyor ve sizi Ertem Şener’in öğrettiği inanılmaz gerçeklerle baş başa bırakıyorum:

? Jose Mourinho hakemin kararına çok kızıyor... Sevgili seyirciler Mourinho, çocukken bir 23 Nisan’da konuk öğrenci olarak Ankara’ya gelmiş, törende Portekiz bayrağı taşımış ve Demetevler’de bir ailenin yanında bir hafta kalmıştı.
? Sevgili futbolseverler İbrahimovic’in okuduğu ilkokul şu anda hastane olarak kullanılmakta ve şehrin en iyi kulak burun boğaz ameliyatları bu hastanede yapılmakta. Hastane danışmasında çalışan iki İsveç güzeli ise bekâr ve evlenmeyi beklemekteler.
? Sir Alex Ferguson, lig maçlarında nane aromalı, Şampiyonlar Ligi maçlarında damla, evinde çam sakızı çiğniyormuş.
? Adriano’nun babası evinde komodo ejderi besliyormuş. Küçük Adriano evin içinde bu mahluktan kaçmaktan forvet olmuş.
? Berbatov yüzde yüzlük golü kaçırıyor... Berbatov “Godfather” serisini 12 kez izlemiş ve o kadar etkilenmiş ki her sene bir at başı kesip arkadaşlarına şaka yapıyormuş.
? Ronaldo ortaladı, savunma araya girdi, korner... Sevgili futbolseverler Ronaldo adını ABD Başkanı Ronald Reagan’dan almış. Babası KGB ajanlarınca tutuklanan üç yaşındaki küçük Ronaldo, hırsından çalım atmaya başlamış.
? Van Der Sar maçlara çıkmadan önce Yıldız Tilbe dinliyormuş. O yüzden panter gibiymiş sevgili seyirciler.

Haftanın beş günü ilişki yazmak

Vatan Gazetesi’nin kadın-erkek ilişkilerinden sorumlu yazarı Dilek Önder’i başlarda ilgiyle takip ediyordum. Cinsellik, ilişkiler, kadınlar ve özellikle de erkeklere dair yaptığı tespitler gerçekten eğlenceliydi, hatta bazen öğreticiydi.
Ancak belli bir noktadan sonra hep aynı konular üzerinde kafa yorması bende ‘erkek takıntısı var’ düşüncesini doğurdu. Eminim okuyucuları da benimle aynı fikirdedir.
Bir yazar üç yıldır haftanın beş günü sadece kadın-erkek ilişkileri, aşk ve cinsellik üzerine nasıl yazar? Hiç sıkılmaz mı doğrusu çok merak ediyorum.
Önder acaba kendini tekrar ettiğini düşünmüyor mu? Her yazısında Viagra’ya atıfta bulunmaktan kurtulsa, arada başka konulara da el atsa fena olmaz mı?
Bir de bu erkeklerin hiç mi iyi yönleri yok? Bütün sorunlar hep bizde mi?
Vallahi artık Önder’in ısrarla erkekleri kötülemek gibi bir misyonunun olduğuna inanmaya başladım.
  �

Dört yerli filmin aynı anda gösterime girmesi

Evet, bu da oldu... “Sonsuz”, “Sizi Seviyorum”, “Kanımdaki Barut”ve “Çıngıraklı Top” aynı anda gösterime girdi. Yanlış hatırlamıyorsam, dört yerli filmin aynı anda gösterime girmesi sinemamızda bir ilk.
Bu haftanın bir diğer sürprizi de yabancılarla birlikte 10 filmin birden gösterime girmesi. Bu da bir rekor... Tabii hafta sonunun bayrama denk gelmesinin de etkisini unutmayalım!
Peki, bu film enflasyonundan ne sonuç çıkacak?
Bayram olmasına rağmen birçok film batacak, yerli yapımlar birbirini vuracak.
Rekabet başarıyı getirir ama bazıları bu rekabeti suistimal ediyor.
Dertleri kısa yoldan voliyi vurmak ama genelde ilk batan yine onlar oluyor.
Ancak batarken Türk Sineması’nın sektör olması için yıllarca uğraşan gerçek yapımcılara zarar veriyorlar. Asıl üzücü olan da bu.