Türk medyasında yeni dönem

TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu, pazar günü Sabah Grubu'na el koydu.

Bu, medya kulisleri için beklenen bir gelişmeydi.

Türkiye'de yatırıma niyetli yabancı medya kuruluşları bile bunun farkındaydı.

Bu olayın iki önemli boyutu var.

İlki, el koymanın hukuki tarafıdır.

Sabah Grubu, hukuk yoluyla yürütmeyi durdurmayı deneyecektir.

Fakat TMSF'nin bu operasyon öncesinde, hukuken durduğu noktayı enine boyuna tarttığını ve risk doğuracak bir adım atmadığını biliyorum.

Artık karar, bağımsız yargınındır.

***

Evet, bu gelişme Türk medyasında yeni bir dönem anlamına gelecektir.

Önümüzdeki günlerde, en zor görevi, TMSF tarafından medya grup başkanlığına getirilen Yavuz Onursal üstlenecektir.

Geçmişte, aynı işi yapmış biri olarak, bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Fakat Onursal'ı bekleyen, benim sorumluluk aldığım döneme göre, çok daha zorlu bir görevdir.

Bunun sebebi ise önümüzdeki iki önemli seçimdir.

Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimler döneminde Sabah Grubu, TMSF'nin yönetiminde olacaktır.

Bu da ister istemez beraberinde bir sürü tartışmayı getirecektir.

Tartışmaları en aza indirmek için, bugünlerde grubun en kısa zamanda satılacağı açıklanacaktır.

Böyle bir açıklama yapılsa da, bunun yedi ay içinde hayata geçirilmesi mümkün değildir.

Kısacası, Türk medyası adına çok tartışmalı bir dönem, dün itibarıyla başlamıştır.

Bugün, hayıflanılacak bir noktadayız.

TMSF, keşke bu tartışmalı alışverişi onaylayan taraf olmasaydı.

Bunun yerine, o günlerde yapılacak açık bir ihale, grubun şaibesiz bir biçimde, kamu adına daha büyük bir kárla satılmasını sağlardı.

Aynen Star Medya Grubu'nda olduğu gibi.

Bugünkü iktidar adına ciddi bir sıkıntı söz konusudur.

Bu el koyma, dün DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın haklı olarak altını çizdiği, "Özgür basın, demokratik Türkiye" arayışlarını artıracaktır.

Ortada "kapı gibi hukuki dayanak" olsa da, kamuoyu böyle düşünecektir.

Karşımızda tek bir çözüm yolu görünmektedir.

O da Sabah refikimiz başta olmak üzere, Dinç Bilgin'e ait bu medya grubunun özgür yayıncılık yapabilmesidir.

Buna ümidim yok denecek kadar az.

Siyasi müdahalelerin önü alınır ve sadece TMSF Başkanı Ahmet Ertürk inisiyatif kullanırsa, sıkıntılar en aza indirilebilir.

Ancak önümüzdeki iki önemli seçim dolayısıyla, korkarım ki bu mümkün olamayacaktır.

Avrupa Birliği'ndeki basın davalarında, medya "demokrasinin bekçi köpeği" olarak adlandırılır.

Öyle olması da gerekir.

Bizdeki siyaset-medya ilişkisi, bu misyonu medyaya tanımamak adına yapılanların acı örnekleriyle doludur.

Kısacası, bu alanda, bugüne kadar masum görülemeyecek uygulamaları olan bugünkü iktidarı, zorlu bir dönem daha beklemektedir.
Yazarın Tüm Yazıları