Tek seslilikten çok sesliliğe geçişe alışmak kolay değil…

İstediğiniz kadar öfkelenin.

Haberin Devamı

Seslendirdiğiniz düşüncelerin tartışılmaz doğrular olduğunu bağırarak söyleyin.

Hatta sizin gibi düşünmeyenleri “hain”, “gerici”, “bölücü” gibi karalamalarla da damgalayın isterseniz.

Hiç gözden kaçırmamanız gereken bir gerçek var.

Bu toplumda görüş sahibi olan tek kişi siz, sesini yükselten tek kesim de sizin içinde bulunduğunuz kamp değil artık.

Sizin görüşlerinizi manşetlerinden köşelerine kadar işleyen gazeteleriniz mi var?

Aynı şekilde sizin görüşlerinizin karşıtı olan görüşleri manşetlerinden köşelerine kadar işleyen gazeteler de var.

Siyaset de, medya da, toplum da çok sesli artık.

“Serbest rekabet” düşünce dünyasının da yükselen değeri.

 

Yeni bir dünya

 

Haberin Devamı

Düşüncelerinizi kırıcı şekilde, toplum kesimlerini aşağılayarak, hoşgörüsüz bir üslupla seslendirdiğiniz zaman, kitleler sizden uzaklaşıyor. Örneğin siyasi parti iseniz oy alamıyorsunuz.

Eğer içinde bulunduğunuz medyanın gücüne güvenip sizden farklı düşünenleri karalamayı alışkanlık haline getirdiyseniz, “alternatif medya” da sizin ipliğinizi hemen pazara çıkartıyor.

Bu çok sesli ve rekabetçi ortama alışmak kolay değil ama durum böyle artık.

Ortak manşetlerle psikolojik savaş sürdürmek falan pek mümkün değil artık.

Özgürlüğün ve şeffaflığın güvencesi olması gereken medyayı, “tahrikçi ajan”ların at oynattığı bir alan halinde tutmak sonsuza kadar sürdürülemezdi ki.

Ben “tek ses” olmanın insana nasıl hazlar hissettirdiğini yaşayarak bilenlerdenim.

Tek kanallı TRT’de çalıştığım dönemde, en iyi ve en fazla izlenilen programların yapımcısı bendim.

 

Tek kanal, tek parti

 

Çünkü rakibim yoktu.

Açık oturumlarımı herkes alkışlar, söyleşi programlarım övgüler alırdı.

Aslında TRT’nin bütün yapımları en fazla izlenen programlardı o dönemde.

Reklam verenler TRT’de yer alabilmek için kuyrukta beklerlerdi.

Bir dönemde siyaset de böyle değil miydi?

Haberin Devamı

En güçlü, en yetenekli ve en fazla oy alan siyasetçiler tek parti CHP’nin kadrosundaydılar.

Gelecek seçimleri değil gelecek kuşakları düşündükleri için hemen hepsi “devlet adamı” rütbesine milletvekili oldukları gün erişirlerdi.

Gelecek seçimi kazanmak yerine sadece “lider”e yakın olmak gerekirdi.

Bütün bunlar geride kaldı.

Her alanda rekabet, çok seslilik, yarış var.

Rakip kanalların dizileri karşısında daha az izlenen dizi yayından kaldırılıveriyor.

Seyircisi az kanala reklam da az geldiği için, zarar ediliyor.

 

Başlar ve beyinler

 

Söylemini, vizyonunu topluma anlatıp benimsetemeyen siyasetçi iktidar olamıyor.

Kendi halkını, okurunu aşağılayan köşe yazarı, içinde bulunduğu medyayı da aşağıya çekiyor.

Haberin Devamı

Bir ülkede her alanda yükselen değer “serbest rekabet” ise, saygı, sevgi,görgü, bilgi ve hoşgörü, bunun temel öğeleri olmak zorundadır.

Bu düzene alışmak kolay değil tabii.

Bir tren yolculuğundan sonra nasıl belirli süre beyninizin bir yerinde trenin raydan raya geçerken çıkardığı ses tekrarlanırsa, tek seslilikten çok sesliliğe, her alanda tekelciliktenserbest rekabete geçişte de öyle olur.

Yeni dönemde toplumu bölen değil birleştiren öğeleri ön plana çıkarmayı başaranlar ayakta kalacak. Çağdaşlığı “başlar”ın değil “beyinler”in açıklığında arayanlar sevilecek, sayılacak.

 

 

ŞAKA

Bazı programlar yaz mevsiminde yapılmalı…

Star kanalındaki “Her Açıdan” isimli programda Ruhat Mengi, başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla Türkiye'nin İran gibi olacağını savunurken, bunu kanıtlamak için Üsküdar ve Fatih ilçelerinde sokakta dolaşan başörtülü kadınların görüntüsünü yayınlamış.

Haberin Devamı

Bu görüntüler program katılımcılarının tepkisine sebep olmuş.

Mengi'yi uyaran Prof. Dr. Niyazi Öktem, "Bunları niye ekrana getiriyorsunuz? Sokakta gezen iki insana tahammülünüz yok. Bu çok yanlış. Lütfen bu hareketlerle toplumu germeyin" derken, sadece belli semtlerde yaşayan insanları göstererek Türkiye'nin geneli hakkında konuşulamayacağını söyleyen Prof. Dr. Mehmet Altan ise iddiaların inandırıcılıktan uzak olduğuna vurgu yapmış.

Bence buradaki yanlış mevsimden kaynaklanıyor.

Program yazın yapılsaydı, Ruhat Mengi mutlaka Bodrum, Kuşadası, Antalya’dan mayolu kadın görüntülerini de ekrana getirir ve olayı dengelerdi.

“Türban krizi” yanında “selülit krizleri” de konuşulurdu programda.

Yazarın Tüm Yazıları