Rocky’ler ölmez

Geçen hafta okuduğum bir haber üzerine gözlerim gazeteye doğru pörtleyerek şöyle bir gitti geldi...

Sylvester Stallone, Rocky serisinin son filmi Rocky Balboa’nın tanıtımı için gittiği Avustralya’ya girerken, havaalanında, bavulunda ülkeye sokulması yasak olan 48 şişe büyüme hormonu yakalandığı için gözaltında tutulmuş; hakkında dava açılmış...

İsterseniz bir daha okuyunuz, iyice sindiriniz: 48 şişe hormon!!!

Sylvester Stallone’un fotoğraflarına bakınca insanın içi gıcıklanmıyor da değil ya... Yine de iyiniyet budalası Pollyanna taklidi yapasım var: Tahminim odur ki, konunun, yani hormonun Sylvester Stallone ile alákası yoktur. Bence film serisine dayıyorlardır o hormonları...

Kaç oldu? Rocky 397 filan mı?..

Filmin sloganı yakışmış ama: "It ain’t over till it’s over!"

Yanisi: Bitmeyince bitmez kardeşim...

Yanisi 2: Bitirmeyen Sylvester bitirmez.

Yanisi 3: (Kendisini terk eden manitaya çemkiren türkücü tonuyla dillendirilmesi tavsiye edilir...) "Ben bitti diyene kadar bitmez..."

Bakınız, zorla zorla, benden çıka çıka bu kadarı çıktı. Hani ben Stallone olsam, Rocky serisi en fazla üçüncü filme kadar uzayabilecek. Ama yapan yapıyor, yapabiliyor kardeşim. Adam, bu yaşında, mahsusçuktan da olsa, mevcut ağırsiklet şampiyonuyla ringde kapışmak üzerine film çıkarabiliyor.

Talia Shire bile pes etmiş artık düşünün. (Ki o da Baba serisi olsun, Rocky serisi olsun, genelde ekmeğini seri filmlerden çıkaran bir aktristir. O bile yani...) "Sen kanserden ölmüş filan diye yaz senaryoya Sly’cım; bu yüzmilyonbinincide beni yok sayıver gözünün yağını yiyeyim" diyerek affını istemiş.

Bir kez daha Rocky, zafer ve/veya yumruk sarhoşluğuyla "Aaaadriaaaaan!" diye böğürdüğünde iki gözü iki çeşme ringe koşmaya yüzü tutmamış olsa gerek. (Filmi henüz izlemediğimi anlamışsınızdır?)

Kimbilir, belki de tüyoyu, "Bak Talia’cım, ben ki Baba 2’si, ilk Baba’dan daha iyi bulunduğu için ’Seri filmlerden de iş çıkabilir’ mánásında sinema tarihi literatürlerine mimlenerek geçmiş bir yönetmenim; Baba 3’te büyük sıvadım. Ben ettim sen etme" diyen ağabeyi Francis Ford Coppola’dan almıştır.

Filmin son serisi Rocky Balboa’da, kayınbiraderi ve menajeri Paulie’yi canlandıran Burt Young var bir tek eski kadrodan.

Bakmayın güldüğüme, hicranlı gözyaşlarımı içime akıtıyorum. Üzgünüm yani basbayağı...


İlk ve ortaokulda büyük hastasıydım Rocky’nin. (Sylvester Stallone’un derdim, diyemiyorum. Rambo’lardaki hálinden hazzetmezdim zira.) Hoş, ablam Banu, daha da büyük hastasıydı.

O zamanlar Banu’yla aynı odayı paylaşırdık. Benim o zamanlar da insomnia sorunum vardı. Banu kafayı yastığa koyar koymaz misler gibi uyurdu. Bense bir yandan kulaklıkla aramızdaki teybin radyosundan Gece ve Müzik’i ve ondan sonra gelen program neyse onu dinler, bir yandan da birçok saçmasapan incir çekirdeğini doldurmaz düşüncenin yanında, eski kitapçıdan alınmış, onun yatağının dibindeki duvarda asılı Syl’ın pek melül bakışlı posterini nasıl bir katekulliyle yürütüp kendi duvarıma asabilirim diye düşünürdüm.

Geçenlerde bir arkadaş, bu son filmle ilgili "Sanırım Rocky bu sefer ringde prostatına karşı maç yapıyor" diye dalgasını geçti; içim göçtü...

Bir diğer arkadaş ki o filmi izlemiş; incelik gösterip sonunu söylemedi ama "O değil de, maç boyunca yüzündeki botokslar patlayacak diye benim de ödüm patladı" dedi.

Bu, hazin değilse nedir yani?..

Yine de adım gibi biliyorum ki kalkıp tıpış tıpış gidip göreceğim filmi. Rocky ringde ölmezse, bir sonrakinin çekilmemesi için ne yapmam gerektiğini düşünmek üzere...

Hatta yok, vazgeçtim, bende öyle bir tahammül yok. Herif utanmayıp bir de maçı alıyorsa, perdeden içeri dalıp, ne yaparım bilmem artık; balyoz mu geçiririm kafasına, düşünürüz artık bir şeyler; kendim nakavttan öte, mort etmek üzere...

Hatta daha da abartıp; ringde öldüğünden emin olmak için 10 da değil, ayaklarımdakilerle birlikte 20 parmağımla dürtmecesine...

Adam bitmeler bilemedi be abi. Freddy Krueger bile bu kadar korkutmadı be... Hadi adam kendine acımıyor. Bizim anılarımızın ne günahı var di mi yani?
Yazarın Tüm Yazıları