Oya Berberoğlu: Operasyon isimleri ve ufuktakiler







Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

HERKESİN diline yerleşti. Operasyonsuz günümüz geçmiyor. İyi oluyor. Safralar, pislikler yıllar da alsa böyle böyle atılacak, temizlenecek umudumuzu korumalıyız.

Korkudan iş yapılamıyor, imza atılamıyor safsatalarını geçelim. Düzgün iş yapanlar niye korksun ki!

Soygundu, hortumlamaydı, çeteydi, hayali ihracatı, ihale vurgunlarıydı, örtbas etmeydi gibi ‘‘işadamı-siyasetçi-bürokrat’’ üç perdelik oyunlarına karşı başlatılan operasyonların isimleri çekici. Olaylara cuk oturan türden. Hepimiz bunları konuşuyoruz. Kasırga, Beyaz Enerji, Bufalo v.s.

Bu isimler nasıl nerede ne zaman konuluyor? DGM'lerde mi Emniyet'te mi nerede? İsimlerde sadece olayın türü, merkezi, ürün, adı karışan kişiler mi etkili. Çok ayrıntılı, her şey düşünülüyor. O günkü hava koşulları bile. Öğrendiğimize göre düğmeye basıldığında operasyon ismi konuyor.

Anlatıldığına göre operasyon isimleri İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nde veriliyor. Beyaz Enerji adı da öyle. Mesela, bankalar operasyonunun adı, Egebank'ın eski sahibi Murat Demirel gözaltına alındığı anda konmuş. Tozu dumana katacak, Kasırga! Her banka ve bankacı operasyonları Kasırga 1, Kasırga 2 gibi adlarla dosyalarda yer alıyormuş.

Ufuktaki operasyon isimlerinden birinden söz edeyim. İsmini vermeyeceğim, soruşturmaya sekte olmasın diye. Şimdilik işaret edebilirim ancak.

DGM, henüz kamuoyuna yansımamış bir hayali ihracat olayını daha soruşturuyor. Milyon dolarlar söz konusu. Şimdiye kadar şirket sahibi de olmak üzere 7 kişi tutuklanmış. İşte o tutuklamaların gerçekleştiği günkü hava koşulları yağmurlu mu desem, sisli, puslu mu desem!

Tatlı bir iş, derinleşecekmiş.

Bazı bürokratların tutuklanması söz konusuymuş. Gümrükler'in yanı sıra önemli bir müsteşarlık ve yarı kamu kuruluşu olan bir dernekten. Çete oluşumu var mı bilemiyorum. Öğreneceğiz.

Ama savcıların ne güç koşullarda çalıştıklarına tanık oldum. Bu zorluklar arasında siyasi ya da başka baskılar kaçıncı sırada acaba? Soruşturmaların tamamına ereceği, kapatılmayacağı, sonuna kadar gidileceği konusunda onları çok umutlu da görmedim!

Başarılı olamayan gider...

BANKACILIK sektöründe işten çıkarmalar sürüyor. İşsiz bankacı sayısının on binleri bulduğu ifade ediliyor.

Herkes ayağını yere basmaya çalışıyor sanırım. Bir süre önceki devrelerde olduğu gibi bankacılıkta ‘‘Hazine káğıdana yat, kárına bak’’, yok artık. Gelirler alışıldığı gibi değil haliyle. Faizler düştü. Sektörde gerçek bankacılık dönemine giriliyor. Rekabet ve verimlilik, harcamaları kısma önem arzediyor. Ekonomik durum ortada, reel sektör S.O.S. veriyor, para satılamıyor...

Süzer Grubu'nun sahibi olduğu Kentbank'ta, Toprakbank'tan transfer edilen çok sayıda (30-40 denildi) şube müdürünün ‘‘istifaya zorlandığı’’ veya ‘‘işten çıkarıldığı’’ bilgileri gelince araştırdım. Yukarıda özetlemeye çalıştığım sektör resmiyle mi ilgili yoksa başka bir operasyon durumu mu var diye.

Kısa bir hatırlatma yapayım. Veysel Bilen, Toprakbank Genel Müdürlüğü'nden Kentbank Genel Müdürlüğü'ne transfer edilmişti. Kentbank'a gelirken de Toprakbank'taki bazı çalışma arkadaşlarını yeni yerine transfer etmişti.

Öğrendiğimize göre Kentbank'ta olan şu:

Şube müdürleri de dahil çalışanlarının performanslarına (toplanan mevduat, verilen krediler, kredilerin geri dönüp dönmemesi, kár v.s.) bakarak verimlilik değerlendirmesi yapıyorlar. Şimdiye kadar 12 şube müdürünü (ağırlıklı büyük şehirler) değiştirmişler. İşten çıkarılanlar Toprakbank'tan gelenler. ‘‘Başarılı olamayan gider’’ deniliyor...

1800 civarında personelin bulunduğu Kentbank'ta, genel müdür yardımcısı sayısını da 9'dan 7'ye indireceklermiş. Bazı küçük şubelerde şube müdürü yerine yönetmen statüsüyle çalışılacakmış. Şube kapatma düşünülmüyormuş.

Ahh bir de kamu, verimliliği, harcamaları kısmayı becerebilse! İstikrar programı süreci daha az sancılı geçerdi.

Kaç para veriyorlarsa biz daha fazlasını vereceğiz

SEMA Cıngıllıoğlu, ‘‘Kim kaç para veriyorsa biz ondan fazlasını vereceğiz. Bankamızı geri almak istiyoruz, teklifimizi verdik’’ diyor.

En son el konulan bankalardan biri Demirbank'tı. Piyasalarda deprem yaratan ‘Kara Çarşamba’dan sonra olmuştu. Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasına göre. Mali kriz. Kuşkusuz para yönetimini de bilmek lazım...

Son bilgilerime göre Demirbank'ın incelemesi henüz tamamlanıp resmen TMSF'na devredilmedi. Dosyası tamamlanınca devir gerçekleşecek, Fon'daki diğer bankalar gibi Demirbank için de satış süreci başlayacak.

Demirbank, Kayserili ünlü Cıngıllıoğlu Ailesi'nindi. Bankaya el konulduktan sonra gerek o zamanki Yönetim Kurulu Başkanı Halit Cıngıllıoğlu gerekse kardeşi işkadını Sema Cıngıllıoğlu, ‘‘haksızlığa uğradıklarını’’ söylüyorlardı. Sema Hanım, o günlerde yaptığımız söyleşide, ‘‘Devletin dediğini yaptık, doğrusun yürü dediler’’ gibi manidar laflar sarfetmişti.

Önceki gün telefonda Sema Cıngıllıoğlu, Demirbank'a talip olduklarını yineliyor ve şöyle diyordu:

‘‘Yatıp kalkıp Demrbank'ı düşünüyoruz. Biz malımızı tek başımıza almak istiyoruz. Muhakkak ortak al derlerse ona da hazırız. Bu bankanın kurucularına, sahiplerine öncelik hakkı tanınamaz mı? Tanınmayacak mı?’’

Ben bilemem, yorum da yapmam. Bankaların kimlere satılacağı, kimlerin banka sahibi olabileceği kararını Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) verecek. Üst Kurul'un banka sahibi olma ve etik kuralları var. Sıkı, doğru kurallar, uygulamayı göreceğiz.

THY'de zencefilli kurabiye

TÜRK Hava Yolları'nın, iç hat uçuşlarında ikram ettiği yiyeceklerden memnun muydunuz? Bir sandviç, yanında tatlı bir şey...

Belki idare ederdi diyenlerdensiniz. Belki de benim gibi zor beğenenlerden. Yiyecek işinde kılı kırk yaran iflah olmaz doğal taraftarlarından. En hassas noktamız da katkı maddeleridir değil mi? Uzak durulmaya çalışılır.

Geçen günkü bir iç hat uçuşumuzda, malum yiyecek kutusu takdim edildi. Sandviçi yiyebilirim, salamını ayıklayarak. Yine kek çöpe gidecek, kutular açılmasa bile çöpe gidiyor zaten diye israfa hayıflanarak kutuyu açtım. Sandviçin yanında uzun yıllardan sonra farklı bir şeyle karşılaştım. Zencefilli kurabiye yazan poşetin üzerindeki yazıları bir solukta okudum. Üç gün içinde tüketilmesi gerekir önerisini görünce, doğal işte bu, ev yapımı gibi diye düşündüm. Hiçbir katkı maddesi bulunmadığı ibaresini görüp içindekileri okuyunca, afiyetle yedim. Gerçekten çok lezizdi. İşte dedim, THY, hiç de zor olmayan belki ufak bir ayrıntıyla, sağlıklı yiyeceklerle müşteri memnuniyetine değer veriyor. Çok mutlu oldum. Üretici firmayı da aklımda tuttum. Ankaran A.Ş. Ankara merkezli herhalde.

Aman unutmadan, zencefilli kurabiyenin içinde pekmez, tarçın ve karanfil de var. Belki evde yapmayı denersiniz.

Yazarın Tüm Yazıları