Oya Berberoğlu: Kepenklerini indireceğim

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

KAÇAK yabancı işçi cenneti olmaya başlamıştı ülkemiz.

Kapılarımız neredeyse yol geçen hanı gibi.

Kaçak mallar, kaçak insanlar. Parayı bastırıyorsun ve hedefe ulaşıyorsun! Gümrük operasyonları malumunuz...

Kaçak yabancı işçi sorunu da giderek büyüyor.

Türkiye'de büyük bölümü İstanbul'da olmak üzere 1 milyona yakın kaçak yabancı işçi bulunduğunu söylüyor en yetkili ağızlar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'la kendisinin de dahil olduğu 6 bakandan oluşan ve bizim ‘Şirket Kurtarma Komitesi’ adını taktığımız oluşum üzerine sohbet ederken kaçak yabancı işçi sorununu da konuştuk.

Yaşar Okuyan, bu konunun da bakanlararası oluşturulan üretim-istihdam konularının değerlendirdiği bakanlararası komitenin gündeminde olduğunu söyledikten sonra ciddi önlemler aldıklarını vurguluyor.

Kaçak yabancı işçilere ilişkin tasarı, önümüzdeki Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılıyor.

Haksız rekabetin önlenmesi, Türk insanının hakkının korunması bakımından kaçak yabancı işçi çalıştıran müesseselere büyük para cezaları getiriliyor. Bakan Yaşar Okuyan, ‘‘Sorun büyük. 1 milyon Türk insanının işsiz kalması demek bu. Cezalarımız ağır olacak. Tesbit ettiğimiz kaçak yabancı işçi başına 2.5 milyar lira ceza keseceğiz. İkinci defa olursa aynı iş yerinde yine kaçak yabancı işçi çalıştırılırsa işçi başına 5'er milyar lira ceza kesilecek. Kaçak yabancı işçi çalıştıranların kepenklerini indireceğim’’ diyor.

Türkiye'ye daha ziyade Romanya, Bulgaristan, Azerbaycan, Ermenistan, Polonya, İran, Irak, Rusya, Ukrayna, Afrika gibi ülkelerden kaçak işçi geliyor. Bu işçilerin bazıları hırsızlık, uyuşturucu gibi suçlar da işliyor.

Düşünüyorum da sadece para cezasıyla kaçak yabancı işçi sorununu çözmek mümkün gelmiyor bana. Kapılardan içeri sokmamayı, girişi zorlaşytırmayı becermek lazım. Yanı sıra gümrük ve pasaport polislerine de büyük sorumluluk düşüyor.

Romanya'daki banka ve diğer işler

KULAĞI delik aynı zamanda da sağlam istihbarata sahip bir bankacı tanıdığım ilginç bir haber verdi.

‘‘Bayındır Holding'in sahibi Kamuran Çörtük'ün Romanya'daki bankasını İş Bankası-Vakıfbank satın alıyormuş. İki gündür duyuyorum, hatta iş bitti, satın alındı deniliyor.’’

Hemen araştırmaya giriştim. Vakıfbank'tan sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova'yı, Vakıfbank Genel Müdürü Altan Koçer'i, İş Bankası tarafını aradım. Bakan Yalova da, Genel Müdür Koçer de bu bilgiyi doğrulamadı. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince yurtdışındaydı görüşemedim. Ama başka İş Bankası yetkilileriyle konuştuk. Onlar, ‘‘Evet ilgilendik, baktık ama almamaya karar verdik’’ dediler.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Aydın Esen ile BDDK'undan iki kişinin Romanya'ya Bayındır'ın bankası için gittiğini biliyorum. Ancak önceki gün aradığım BDDK yetkililerine ulaşamadım. Neler olduğunu tam anlayabilmiş değiliz. Önümüzdeki günlerde öğreniriz.

Kısa bir hatırlatma yapalım. Kamuran Çörtük'ün Romanya'daki bankasından Türkiye'deki bankasına para transferleri olduğu iddiaları üzerine Romanya Merkez Bankası konuya hassasiyet gösterdi. Bu yöndeki haberler Romen basınına yansıyınca bankanın önünde kuyruklar oldu...

Bakalım Banco Turco Romana konusuna Türk Hükümeti, BDDK nasıl bir çözüm bulacak?

Bu arada Bayındır Holding'le ilgili bir haber vereyim. Bayındır'ın Ankara'da yapmaya başladığı (temel atılmıştı) doğal gaz çevrim santralını Vakıfbank almış. Yine Bayındır, Yatağan ve Muğla'daki elektrik santralları işine Turgay Ciner'in sahibi olduğu Park Holding'i ortak etmiş. Park'ın yüzde 30 ortaklığı Enerji Bakanlığı'na geçen hafta bildirilmiş. İşadamı Turgay Ciner son yılların yükselenlerinden. ANAP ve DSP'ye yakın bir isim.

Savcı örtbası sordu

ANKARA Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel, Hazine'ye bir yazı yazmış. Fon'daki bankalarla ilgili.

Tüm detaylarını öğrenemedim ama sorulan şu:

Hep diyoruz ya bu bankalarla ilgili bazı raporlar örtbas edildi diye. İşte Nuh Mete Yüksel, bankalar yeminli murakkıplarının raporlarını, hangi masada, kimler tarafından beklitildiğini soruyor. Taa 1997 yılındaki raporlar da dahil.

Devletin el koyduğu bankalarla ilgili yazılan tüm raporlar, yapılan uyarılar, bu uyarıların yerine getirilip getirilmediği, raporların kısa süre içinde nasıl olumsuzdan olumluya döndüğü, bu raporları kimlerin sümenaltı ettiği, ettirdiği resmen ortaya çıkacak. Bankaların hisse devirleri, satışları veya kamu bankalarının özelleştirilmesi (Ki bunlar tekrar kamuya döndü) konularında hangi siyasetçilerin, bakanların, bürokratların kusurları, kayırmaları oldu -çoğunu biliyoruz da- ortaya çıkacak. DGM dosyalarına girecek.

Banka Kambiyo ve Murakkıplar Kurulu artık Hazine'ye değil BDDK'na bağlı. Biz de günlerdir BDDK'ndan Fon'daki bankalarla ilgili geçmişteki siyasi imzaları soruyoruz -tarihlerde yanlışlık yapmamak için- ama yanıt vermiyorlar.

Soygunların, suistimallerin tüm tarafları mahkemelere çıkacak mı dersiniz? Ben Hükümet’in son dakika atraksiyonlarıyla umudumu yitirmeye başladım da.

Yeni vergi sal şirketleri kurtar

BANKACILIK operasyonlarını yürüten yetkililere soruyoruz.

‘‘Fon'daki bankaların iştiraklerini kurtarmak için 6 bakandan oluşan komite kuruldu. Yetki BDDK'nda değil mi? Bankacılık sektörü siyasetten arındırılmaya çalışılırken tekrar siyaset sokuluyor. Operasyonların önü mü kesiliyor?’’

‘‘Operasyonların önü kesilemez, kesilemeyecek merak etmeyin. O konuyu da malum patronları kurtarma, şirket kurtarma olarak da görmeyin’’ diyorlar. İnşallah...

Yine başka bir üst düzey yetkiliye diyoruz ki, ‘‘Egebank soruşturması kapsamında işadamı Hüseyin Bayraktar serbest bırakıldı buna ne diyorsunuz?’’

Şu cevabı veriyor:

‘‘Çok daha beter şeyler olmasına rağmen serbest bırakıldı. Mahkemeye itiraza rağmen serbest bırakıldı evet. Her yerde bir şeyler oluyor. Bu da savaşın başka boyutu, anladın mı?’’

Ben tam anlayamadım, ama belki sizler anlarsınız...

‘Temizeller Operasyonu’ çok cepheli bir savaş. Zaman zaman önü de kesilmek istenebilir. İşte bakanlardan oluşan başına da Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın getirildiği bir şirket kurtarma komitesi. Acaba işletmelerini kötü yönetmiş, bankalarını batırmış, soymuş patronların diğer şirketlerine krediler mi açılacak? (Bankaları soyanlar af kapsamına alınıyor!)

Şimdi bir de Varlık Vergisi gibi bir şey çıkarmaya çalışıyorlar. Aylık 400 milyonun üstünde geliri olanlardan alıncakmış. Niye 1 milyar-2 milyar ne bileyim 4 milyar değil de 400 milyon liranın üstünde geliri olanlardan alınıyor. Orta sınıf tamamen yok edilmeye çalışılıyor gibi geliyor bana. Bu vergileri de o şirketleri, o patronları kurtarmak için alacak olmasınlar...

Kutman kardeşimdir

ANAP İstanbul Milletvekili Nesrin Nas aradı ve ‘‘O hikmeti ben de öğrenmek istiyorum’’ diyerek sitemde bulundu.

Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) yeni yönetiminin atanmasına ilişkin kulisleri aktarırken isim vermeden Nas'tan çok kısa söz etmiştim. Nas'ın sitemine karşı biz de duyduklarımızı kendisine aktardık. Global Menkul Kıyetmetler'in sahibi Mehmet Kutman konusunu, portföy yönettiği, SPK'dan hiç elini çekmediği iddialarını filan.

İddiaları reddeden Nas, ‘‘Mengütürk, bilgisine dürüstlüğüne güvendiğim bir arkadaşımdır. Mehmet Kutman da çocukluk arkadaşımdır. Kardeşimdir’ diyor. SPK'da danışman olarak çalışırken Global dahil herkese eşit mesafede durduğunu söylüyor.

Hisse senedi işine gelince... 6 ay öncesine kadar hayatında hiç hisse senedi almamış. 6 ay önce Garanti Yatırım'dan iki kuruluşa ait hisse almış. Ama ‘‘batmış’’. ‘‘Battığıma göre hisselere ilişkin öngörüm doğru çıkmadı. Bana ANAP ya da başka birileri niye portföyünü emanet etsin ki ayrıca öyle bir emanet de yok’’ diyor.

Milletvekilleri Nas'a Borsa, hisse senetleri konusunda danışıyorlar. Milletvekillerinin Borsa'da oynamaları yasak değil biliyorsunuz. Aracı Kurumların söylediğine göre milletvekillerinin çoğu kendi adına oynamıyor!

Neyse SPK'nın yeni yönetiminin müşteri saklama merkezi konusunu realize etmesini, dolayısıyla şeffaflığı sağlamasını, içerden bilgi ticaretine ciddi set vurmasını bekliyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları