Kredi karşılık oranları yeterli mi?

Bankacılığın en zor konularından biri de kredi verme ve verilen kredileri zamanında tahsil edebilmektir.

 Bunun için kredi verme bankacılıkta en riskli işlerden biri olup, bu konuda görev yapan banka yönetimlerine ve onları denetleyen otoriteye büyük görevler düşer.
 
Son dönemde bankacılık kurumunun bugünkü kriz ortamını dikkate alarak yaptığı kredi karşılık oranı artırımını nitelik ve nicelik bakımından yeterli bulmak mümkün değildir.
 
Zira öncelikle standart nitelikli nakdi krediler toplamının yüzde biri ve teminat mektupları, aval ve kefaletler ile diğer Gayrinakdi krediler toplamının binde ikisi oranında karşılık ayrılması uygulamasında bir artırım söz konusu olmamıştır.
 
Sadece yakın izlemedeki nakdi krediler toplamı üzerinden ayrılan karşılık oranı yüzde bir arttırılarak yüzde ikiye, teminat mektupları, aval ve kefaletler ile diğer gayrinakdi krediler toplamının binde ikisi olan karşılık oranı binde iki arttırılarak binde dörde çıkarılmıştır.
 
Günümüzde Türk Bankacılığının ezberini bozarak yaptığı kredi uygulamaları sonucu sektörün kredi tutarı artmıştır. Bu tutar ile mevcut takibe intikal eden kredi tutarlarını kıyaslayarak sektörde takibe intikal oranının düştüğünü beyan etmek ve değerlendirme yapmak bizi yanlış sonuçlara götürür. Çünkü verilen krediler  belli bir zaman geçtikten sonra genellikle takibe intikal ederler. Buradaki zaman sürecini değerlendirmelerimizde hesaba katmalıyız. Bu bakımdan bugünlerde ifade edilen düşük oranlar bizi yanıltmamalıdır. söz konusu kredi riski, deneyimi ve organizasyonu nispeten yeterli olmayan bankalar başta olmak üzere sektörü sıkıntıya sokabilir. Bunun için genel karşılık oranlarını arttırma bir tedbir olarak görülmelidir.
 
Ayrıca bankalar tek tek ele alınarak geçmiş dönemde verdiği kredilerden takibe intikal oranları ve kredilendirme yetkinlikleri dikkate alınarak bankalar bazında özel genel karşılık oranlarının belirlemesinin uygun olacağı, böylece kredi riskine karşı ilave bir tedbir alınmış olabilecektir.
 
 
Zira sektörde ortaya çıkabilecek bir olumsuz gelişmenin sektörü nasıl etkilediği bilinen bir gerçektir. Otoriteye ve hükümete düşen, bu tedbirleri almanın yanında sektörde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara gecikmeden anında müdahale edileceğinin ve bu tür yapıların sisteme zarar vermeden sistem dışına alınacağının bir genel global kriz ortamında bir kere daha hatırlanması ve hatırlatılması olmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları