İşsizliği hayal kurarak ortadan kaldırabiliriz

ÖNCEKİ gün Jacques Seguela ile beraber olduğumuz sürede Fransa’nın yeni Başbakanı Villepin ve Bayan Villepin, Seguela’yı aradılar. Seguela, Villepin ile uzun uzun konuştu.

Telefonu kapatınca sordum: ‘Ne yapmayı planlıyor?’ diye.

‘En büyük sorun işsizlik. Bunu aşmak zorunda’ dedi.

Başbakan Erdoğan’ın da dün ‘İşsizlik sadece bizim değil Avrupa’nın da sorunu, ben ne yapabilirim’ dediğini aktardım.

‘İşsizliği çözmenin tek çaresi vardır. Hayal kurmak. Hayal kuracaksınız. Onları gerçekleştirmek için insanları harekete geçireceksiniz’ dedi.

Aynı şeyi Villepin’e de tavsiye ettiğini aktardı.

Daha önce 37 kişi olan kabineyi 15’e indirmeyi planladığını söyledi.

‘İşsizliğe çözüm bulmuyor, 22 kişiyi daha işsiz bırakıyor’ diye takıldım. ‘Çalışmayan insanları işte tutarak değil, çalışanları daha çok çalıştırarak iş yaratılabilir’ dedi.

70 yaşında ve bugüne kadar 100 kadar devlet adamına danışmanlık yapmış, seçim kampanyalarını yönetmiş Seguela ile konuştuklarımı önümüzdeki günlerde de aktarmaya devam edeceğim.

NOT: Geçtiğimiz aylarda hükümeti eleştirirken AB’den sonra Türkiye’nin önüne yeni hedef veya hedefler koyamadıklarını, halkı peşine takacak projeler üretemediklerini yazmıştım. Seguela’nın da söylediği bu galiba.

Çukurova, raporun varlığını kabul etti

KANAL
D Haber’de Akaryakıt Kaçakçılığı Araştırma Komisyonu’nun raporundan bir bölüm yayınlamıştık ve kıyamet kopmuştu. Çukurova Grubu elindeki medya ile üzerimize saldırmış ve bizi ‘yalancılıkla’ suçlamış, ‘Böyle bir rapor yok’ demişti.

Ben de buradan ısrarla raporun varlığından söz etmiştim. Çukurova Grubu ise elindeki medya ile ‘Rapor yok’ demeye devam etmiş ve ‘düzmece haberlerle’ Doğan Grubu’na saldırmaya devam etmişti.

Ben de önceki gün Akşam Gazetesi’nin yalan haberini nasıl hazırladığını anlatmıştım.

Dünkü Akşam Gazetesi ilginç bir şekilde çıktı. Öncelikle haberlerinin ‘düzmece’ olduğunu kabul ettiler ve ‘Kullanıldık’ dediler. Kim kimi kullandıysa.. Ve günlerdir yok dedikleri raporun varlığını da kabul eden bir haberi manşetten verdiler. Aynen aktarıyorum:

‘İstanbul Milletvekili Emin Şirin, Akaryakıt Kaçakçılığı Araştırma Komisyonu Bşkanı Vahit Kiler’e yazdığı mektupta, ‘Raporu inceledim. Bu ithamlar için kötü niyetli olmak lazım’ dedi.’

Allah Allah.

Düne kadar ‘Rapor yok’ diyenler şimdi raporu inceleyen bir milletvekilinin sözlerine yer veriyorlar.

Bu nasıl bir çelişki.

Hani ortada rapor falan yoktu. Emin Şirin ‘olmayan’ bir raporu nasıl inceledi. Şimdi Akşam’ın bana ve Kanal D Haber’e bir özür borcu var. Çünkü kimin yalan söylediğini kendi gazetelerinde açıkça gösterdiler.

Ama özür dileyeceklerini hiç sanmıyorum.

Yavuz hırsız

AKŞAM Gazetesi bir yandan başta ‘Yalan, yok böyle bir rapor’ dediği raporun varlığını kabul ediyor ve haberinin ‘düzmece’ olduğunu açıklıyor, ama diğer yandan ‘arsızca’ Doğan Grubu’na saldırmaya devam ediyor.

Her nedense bizim yaptığımız haberlerden haberi bile olmayan Aydın Doğan’ın fotoğraflarını gazetesine basıyor ve altına abuk sabuk yazılar yazarak kendince ‘töhmet’ altında bırakacak imalarda bulunuyor.

Bakın beyler bu gazetecilik değil. Adamlık hiç değil. Varsa bir bilgin, bir belgen yazarsın. Uydurma haberlerle kendine rakip gördüğün insanları karalamazsın.

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır diye atasözü var diye, yavuz hırsızlığa soyunmazsın.

Eşit paylaşım eşitsizliktir

ANADOLU
kulüpleri naklen yayın gelirlerinden eşit pay almak için girişimde bulununca Futbol Federasyonu Genel Kurulu karıştı.

4 büyükler bu olaya karşı.

Haklılar da. Çünkü marka değeri, taraftar sayısı, yerel ve uluslararası başarı, yatırım gibi kriterler göz önüne alındığında bu takımlar Türkiye’nin lokomotifi.

Digitürk’ün 2002 yılında elde ettiği verilere göre futbol pazarının yüzde 80’e yakınını Galatasaray ve Fenerbahçe oluşturuyor. Bunu Beşiktaş yüzde 12 ile takip ediyor. Trabzon yüzde 8. Bunun denemesi bedava. Bir kanal iki Anadolu takımının maçını yayınlasın, bir diğeri büyüklerden birinin bir Anadolu takımı ile yapacağı maçı, bir diğeri de iki büyük takımın kendi arasında yapacağı maçı.

Bakalım hangisi daha çok izleniyor, hangisi daha çok reklam alıyor.

Üstelik büyük kulüpler uluslararası başarı için de fazladan yatırım yapıyor, hatta Galatasaray örneğinde olduğu gibi batıyorlar.

Hal böyleyken geliri eşit paylaşmak ‘haksızlık’.

Bu yönde hareket etmek ise sadece ve sadece ‘siyasi kaygı’.

Bugünkü durum çok adil olmayabilir. Ama yapılması gereken eşit paylaşım değil, büyük kulüplere biraz daha fazla ‘isim hakkı’ ödemesi ve lig sıralamasına göre bir paylaşımdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hukuku ve adaleti sadece kendi yandaşlarımız için istemediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları