Hayalimdeki Türkiye

Bütün eğitim, sağlık hizmetleri ve adalet tıkır tıkır işlemekte. Fert başına milli gelirimiz on bin doları bulmuş. Bize yalvarsalar da artık Avrupa Topluluğu'na girmekte nazlanacağımız bir Türkiye olmuşuz. Zira biz malımızı ihraç edecek harika pazarlar bulmuşuz, Avrupa Topluluğu da dejenere olmaya yüz tutmuş.

Esasında herkesin birbirinden bir beklentisi vardır. Meselá, anne ve babaların çocuklarından, çocukların ebeveynlerinden, personelin patronundan, veya tam tersi; karı kocaların ve sevgililerin birbirinden, milletin ise hükümetinden beklentileri hep vardır.

Beklentilerin değeri, onlara kavuşulduğu zaman anlaşılır ve teşekkür edilir mi bilinemez ama genelde beklentinin biri biter öbürü başlar ve insanların istekleri bitmez. Burada yapılacak olan hesapta ne alıp ne verildiğinin dengesinin iyi sağlanması ve beklentilerin ona göre kurgulanması gerekir.

BEKLENTİLER ÇOK ÖNEMLİ

Kendi kendime düşündüm, bir evlát olarak ana ve babama neler verdim diye karara varmak bana düşmezdi ama anamdan ve babamdan bütün beklentilerimi fazlasıyla aldım. Saygın bir isim, mutlu bir ortam ve iyi bir miras kaldı.

Gelelim kocama; bir erkeğin bir kadına verebileceği her şeyi verdi bana. Anlayış, zarafet, nezaket ve bunlara benzer daha pek çokları gibi vermediği pek az şey vardı, onları beklememeyi de ben öğrendim. Zaten beklememeyi öğrendiğiniz anda mutlu bir insan oluyorsunız.

Geçenlerde genç bir çift arkadaşım boşandı. Her ikisi de çok sevdiğim insanlar, birbirlerine de çok yakıştırıyordum, müşterek çocukları da vardı. Bir gün kızı karşıma alıp ‘‘Boşandın sanki daha mı iyi oldu?’’ gibilerinden bir láf edecek oldum. Verdiği cevap ise bana çok ilginç geldi: ‘‘Sevgi Abla, hiç değilse şimdi beklentilerim yok, daha rahatım’’ dedi. Hakikaten, insanların birbirlerinden beklentileri ne kadar önemli...

Çocuğum yok dolayısıyla olmayandan bekleyecek bir durumum da yok. Geriye kala kala bir vatandaş olarak hükümetimden beklentilerim kaldı.

Bir kere, biz Türk halkında, vermeden beklemek gibi kötü bir huy, bir alışkanlık var. Televizyonlarda seyrediyorum, adam fakir kendine bakacak hali yok, on tane çocuk edinmiş. ‘‘İyi, güzel de, kim bakacak bu yavrulara?’’ diye soruyor spiker, cevap ‘‘devlet baksııın’’ oluyor. Adamın cevabı o kadar basit ki ve o kadar düşünmeden veriliyor ki şaşıp kalıyorsunuz. İnsan bazen isyan ediyor, o çocukları yapmak için zevkli uğraşlar vermenizi de mi devlet emretti acaba?

Devletle ilgili hayallerim

Mümkün mertebe iyi bir vatandaş olmaya çalıştım ve kazancımın bir kısmını, vazifem gereği, devletime vergi olarak verdim. Devletime ve hükümetime her zaman hürmet ettim. Dolayısıyla en çok beklentileri olması gereken vatandaşlardan biri olduğuma inanıyor ve 2003'te devletimden ve hükümetimden beklediklerimi hayal ediyorum. Bu arada hayal gücüm biraz ileriye gidiyor ama insanoğlu hayal kurduğu müddetçe yaşarmış. Bence bu hayallerin sanki hepsi olabilir gibi...

Evvel emirde nüfus azalmış, dolayısıyla devletin ve hükümetin eli her tarafa ulaşabilecek hale gelmiş bir Türkiye. Bütün eğitim, sağlık hizmetleri ve adalet tıkır tıkır işlemekte.

Fert başına milli gelirimiz on bin doları bulmuş.

Irak savaşı olmuş, hakkımız olan Musul'a girmişiz ve Kuzey Irak'ın güvencesini sağlayabilmemiz için en aşağı 25 seneliğine Musul'u bize kiralamışlar. Karşılığında da buradan satılan petrol gelirinin yarısı Türkiye hazinesine gelir olarak giriyor.

Ermenilerle bütün sorunlar halledilmiş, kapılar açılmış, deli gibi bir ticaret başlamış.

Komşumuz Yunanistan'la Kıbrıs sorununu halletmiş olarak gül gibi geçinen birer komşu hüviyetine bürünmüşüz.

AB’YE BİZ NAZLANACAĞIZ

Bize yalvarsalar da artık Avrupa Topluluğu'na girmekte nazlanacağımız bir Türkiye olmuşuz. Zira biz malımızı ihraç edecek harika pazarlar bulmuşuz, Avrupa Topluluğu da dejenere olmaya yüz tutmuş.

Türban meselesi halledilmiş. Her Türk kadını saçlarına açık havada uçuşma hürriyetini vererek Türkiyemizin genel ortamına uymuş. New York'ta tepesinde bere ile dolaşan Yahudiler nasıl sinirime dokunuyorlarsa, türbanda da aynı hislere kapılıyorum. Ben mecbur muyum o adamın Yahudi olduğunu bilmeye yahut onun reklamına maruz kalmaya?

Petrol artık deniz altından akıyor ve boğazlarımızı kirleten tankerlerin geçişine izin vermiyoruz.

Daha bunlar gibi hayallerim pek çok ama bana verilen yer kısıtlı, dolayısıyla burada kesmek mecburiyetinde kalıyor ve 2003'ün ülkemiz için bütün bu hayallerin gerçekleşebileceği bir yıl olmasını diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları