Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Tartı memuru Bilal Bey'in oğlu Belediye Başkan adayım

Eski Maliye Bakanımız, DSP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Zekeriya Temizel'in, özgeçmişi ‘‘maaşallah’’ diye tahtaya vurmayı gerektiriyor. Dolu dolu bir özgeçmiş ve dolu dolu bir profesyonel hayat. Kendi soyadyla zaten kendini tarif eden Temizel'in babası Toprak Mahsulleri Ofisi'nden emekli tartı memuru Bilah Bey idi. Tertemiz bir babadan tertemiz bir oğul.

1948'de Tokat Çırdak'ta doğdu. Sivas Lisesi'nde okudu, Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi.

Fransa'da Strasbourg Üniversitesinde lisansüstü eğitim yaptı, Paris'te OECD Mali işler bölümünde çalıştı.

Maliye Müfettişi oldu; Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

1989-92 yılları arasında İstanbul Defterdarlığı görevinde bulundu. Ben o yıllarda Dünya Gazetesinde çalışıyordum... Temizel'le o tarihlerde tanıştık..

Gelirler Genel Müdürlüğü yaptı. Bakanlık Müşavirliği, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.

A.İ.T.İ.A. Maliye Enstitüsü Lisansüstü eğitim programında üç yıl ‘‘Vergi muhasebesi’’ ve ‘‘Türk Vergi Sistemi’’ dersleri verdi.

Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği'nin fahri danışmanlığını yaptı ve bu sırada yerel yönetimlerle ilgili bir çok çalışmaya katıldı.

Uluslararası Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı'nın eşüyeliği ile bir dönem de Başkanlığında bulundu.

Kişi Hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ile yurttaşların yönetime karşı korunmasında çok önemli işlevler gören ‘‘Ombudsmanlık’’ konusunda araştırmalar yaparak bir de kitap yazdı.

1995 seçimlerinde DSP İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ne girdi.

55 ve 56. Cumhuriyet hükümetlerinde Maliye Bakanı olarak görev aldı.

TAM BİR İŞKOLİK

Fransızca ve Almanca biliyor. Evli iki çocuklu. 18 yıldır evli olan Temizel'in karısı doktor ve Alman. Anne, kızlarını yanına alıp Almanya'ya yerleşti. Temizel 'işkolik' olduğu için onu serbest bıraktı ve ve kızları ile Almanya'da yaşamaya başladı. Tatillerde sık sık biraraya geliyorlar.

'Bilgi' ve 'dürüstlük' simgesi olan Temizel, Maliye Bakanlığı görevi boyunca Türk siyasetinde özlenen bir siyasetin simgesi oldu. Bilgi ve dürüstlügün birleşmesiyle ne kadar önemli adımlar atılabileceği kanıtladı. Soyadının içerdiği anlam ise, dogru bir raslantı ile bulustu.

ECEVİT'İN DESTEĞİ

Sabahları 07.30 da bakanlığa giden Temizel, yanlızca kendisini değil yakın çalıstığı arkadaslarını da aylarca uykusuz ve sosyal hayatsız bırak ma pahasına ‘‘yapılamaz’’ denilen reformu gerçekleştirdi. Literatüre 'Mali Milat' adıyla geçen uygulamasıyla, kayıtdışı gelirin hiç değilse bir bölümünün 'yumuşak' bir geçişle sisteme dahil edilmesini sağladı. 51 yasındaki Temizel, KDV'den sonraki en büyük vergi reformu olarak adlandırılan ve ülkeye hem içeride hem de dışarıda yeni açılımlar, soluklar getiren yasaya imza attı.

Temizel'in, DSP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na getirilmesi Türkiye için her bakımdan çok yararlı olacaktır. Ecevit, Temizel'e sahip çıkıyor.

Temizel, ‘‘Yeraltında ikinci İstanbul inşa edeceğim. İstanbul'da yer altına ineceğiz’’ diyor. Temizel tüpgeçitten yana olduğunu da açık seçik ilan ediyor.

Vergi reformuyla gündemde, ANAP'lı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in bakanlığı sırasında 'reform' diye sunduğu 'Maliye Bülteni'nin 104 sayfalık ilk sayısına tam 98 fotağrafını koydurmuştu! O ise, nişangahına koyduğu kayıtdışı ekonominin, esmer tenli paranın fotoğrafına meraklı. İnsan Kurtcepe Alptemoçin'in fotoğrafları karşısında şok geçiriyor.

Gurbetçi parasıyla DYP'yi satın aldılar

BEN bu Jetpa ve Konya'daki ‘‘para toplama’’ holdinglerini anlamıyorum. Öğrendiğime göre Konya'da, yurtdışından para toplatan bu tür 20'den fazla holding varmış. Hükümet bunlarla yeterince ilgileniyor mu, biraz şüpheliyim. Adamlar havaalanlarında torbalarla para taşırken yakalanıyor, sonra da serbest bırakılıyorlar.

Toplama işleri Almanya'da camilerde kotarılıyormuş. Özellikle Milli Görüşçüler'in camilerinde, bu işler için ‘komisyoncu’ imamlar varmış. Yüzde 1 ile yüzde 3 de komisyon alıyorlarmış.

Fadıl Akgündüz'ü gecen akşam Fatih Altaylı'nın programında izledim. Fütursuzca milletvekili satın alabileceğinden sözediyordu. Fatih'e ‘‘Bugün bir milletvekilinin fiyatı 5 ile 15 milyar lira arasında değişiyor. Basarım parayı istediğim desteği sağlarım.’’ diyecek kadar cüretkardı. Fakat Akgündüz, milletvekillerini parakende olarak satın almaktan vazgeçmiş olmalı ki, bir partiyi toptan satın almaya çalışıyor. Bunu ben iddia etmiyorum; Fadıl Bey bizzat söylüyor. Seçimleri kazanması halinde sağlamayı umduğu avantajlar karşılığında DYP'ye para aktarıyormuş.

Fatih, Akgündüz'e, ‘‘Peki bu para şahsi servetiniz mi, ne şekilde aktarıyorsunuz?’’ diye sordu. O da ‘‘Ben bu parayı reklam harcaması olarak gösteriyorum. Bu yüzden de şirketin ödemeleri olarak kayıtlara geçiyor. Öncü gazetesi ve BTV televizyonuna reklam veriyormuş gibi, para aktarıyorum’’ diyebiliyordu.

Bu arada Fatih, DYP Siirt İl Başkanlığı'ndan gelen bir faksı da, okudu. DYP Siirt İl Başkanı, faksta ‘‘2 trilyona Özer Çiller'i satın alabilirsiniz ama Siirt'i alamazsınız. Siirt'e bir tek çivi bile çakmadın. Tanju'ya ve Sergen'e verdiğin paralarla Siirt'i ihya edecek yerde, kendini meşhur ettin’’ diye yazmıştı. Yüzsüzlüğün had safhasına ise programın sonunda ulaşıldı. Muhafazakar çevrelere yakınlığı ile övünen Fadıl Akgündüz'e, Fatih ‘‘Beni ilgilendirmez ama statünüz bana bu soruyu sorma cesaretini veriyor. Yabancı uyruklu, Rus veya Romen bir sevgiliniz ve bu sevgilinizden olma çocuğunuz varmış, doğru mu?’’ diye sordu. Akgündüz'ün yüzünde utanma değil, tam aksine keyifli ve hatta erkekliği ile övünür bir ifade belirdi: ‘‘Olabilir. Neden olmasın? Türkiye'de hangi işadamının yok ki?’’

Ertesi günü Fatih'e sordum; ‘‘Adam göründüğü kadar fütursuz mu?’’ Bana, ‘‘Gülçin, emin ol, böylesini görmedim. Milletvekili fiyatını açık açık söyleyen Çiller Ailesi'ne adayları için 2 trilyon rüşvet aktardığını itiraf eden başka birisi bu programa gelmemişti. Aslında Fadıl'ı kutluyorum. Keşke herkes bu kadar açık konuşsa’’ dedi.

BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ

Adamın açık fikirliliğini üç kez masaya vurup, nazar değmesin diyorum, Fadılbey beni kendisine açıksözlülüğü ile bağladı. Ortada dolaşan bu kadar çok para olunca ben de onun duacısı oldum.



Yazarın Tüm Yazıları