‘Gazze faciası’ ve ‘yeni Türkiye’

“GAZZE faciası” esnasında, “Doha Forum”unun davetlisi olarak Katar’daydım. Pazartesi sabahı, Forum’un açılışını yapan Katar Şeyhi ve Arap Ligi Genel Sekreteri Amr Musa, ilk tepkilerini dile getirdiler.

Gemilerin bir krize neden olacağını tahmin etmek zor değildi. Ancak, can kaybı ile sonuçlanan İsrail’in vahşi baskını herkesi olduğu gibi beni de şoke etti. Hemen ardından, ne yazık ki aklıma ilk gelen, Kissinger’ın, İran-Irak savaşı için söyledikleri oldu. Biliyorsunuz, İran-Irak savaşı, devrimin hemen ardından, büyük ölçüde İran devrimini boğmak için kışkırtılmıştı.
İKİSİ DE KAYBETSE
ABD ve Arap dünyasının büyük kısmı Irak’ı doğrudan veya dolaylı destekliyordu. O esnada, sorulan bir soru üzerine, Kissinger, “Ne yazık ki ikisi birden kaybedemez” veya “Keşke ikisi de kaybetse” diye tercüme edilebilecek bir yorum yapmıştı (“Pitty that they can not both loose!”).
“Ne alakası var?” diyeceksiniz. Şöyle bir alakası var; malum İsrail yönetimi iyice zıvanadan çıkmış vaziyette (“Ne zaman zıvanadan çıkmamıştı?” da diyeceksiniz, haklısınız o da ayrı bahis!). Ama sonuçta, bir süredir, ABD ve Batı dünyası için, artık iyice kontrol edilemez ve “pahalı” bir “müttefik” haline geldi. ABD’nin İsrail yüzünden tüm Müslüman dünya ile kavgalı olması artık kabul edilemez durumda. Bir süredir Türkiye’nin İsrail’e karşı bunca sert bir tutum takınabilmesi için elinin rahatlamasında bu durum önemli bir etken oldu.
Diğer taraftan, Türkiye’nin dış politikası da, özellikle İran krizi etrafında, artık memnuniyetsizlik yaratmaya başladı. Şimdilik bu kadarını söyleyeyim ve bu krizin iki ülkeyi de farklı ölçü ve biçimde de olsa, yıpratmasının kimseyi “üzmeyeceğine” dikkatinizi çekeyim. Bu mesele üzerine daha çok konuşacağız.
Gelelim, Türkiye’de olanlara! Dönüşte, Türkiye’yi sadece haklı olarak öfkeli ve yaslı bulmadım. Bu olay üzerinden, bir “savaş dili” ve neredeyse “savaş ortamı” hâkim hale gelmiş. Bunun sonucu olan bir tahammülsüzlük ortalığı kasıp kavuruyor vaziyette. İsrail’i eleştirmekle, antisemitizm arasında olması gereken çizgiyi aşmak sorun olmaktan çıkmış. “Araplar erkekliği Erdoğan’dan öğrensin!” diline itiraz edene aşk olsun! Muhtemel bir PKK ile İsrail bağlantısı, analiz boyutundan, Kürt ve Yahudi karşıtı bir ton kazanmış! Ekranlarda, “PKK ile Hamas karşılaştırması yapanlar, PKK dili ile konuşuyor” diyen profesörler boy gösteriyor! Hemen söyleyeyim, bu “Yeni Türkiye” tablosu hiç de hayra alamet değil!
Diğer taraftan, Irak işgaline karşı ses vermeye çalışan bizlere, demediklerini bırakmayanlar, aralarında en iyilerinin savaş karşıtı gayretlerimize en küçük bir desteği bile çok görüp, ekranlarda maç muhabbeti yapmayı tercih ettiği birileri, Filistin davasının keskin destekçileri haline gelmiş.
HÜZÜN VERİCİ
Nedenini merak etmiyorum, zira o zaman biz çok yalnızdık, bu davanın ardında ise iktidar var. İşte işin burası da çok hüzün verici!
Konuşulacak çok şey var, şimdilik bunlar üst başlıklar olsun, sonra devam edelim.
Yazarın Tüm Yazıları