Doğru bilinen yanlışlar

EN çok beslenme ve sağlık konularında karşımıza çıkar.

"Doğru bildiğimiz yanlışlar!"

Günde iki fincan kahveden fazlasının, hatta iki fincanın bile zararlı olduğunu bilirdik mesela, Mehmet Öz çıktı "Beyin sağlığı için altı fincan şart" dedi.

Bunun gibi ezber bozan bir sürü şey...

Benim de hayata ve insana dair kendi çapımda "Doğru bilinen yanlışlar"ım var. Zaman içerisinde oluşmuş...

Mesela...

İnsanlar ancak haksız olduklarında öfkelenirler!

Yok yav!

Tamam, haksızlığını örtbas etmek için gürültü çıkaranlar vardır elbet ama öyleleri var diye bir hüküm çıkarılamaz buradan.

Esas, haklı olup da haklılığını bir türlü anlatamayan insan sinirlenir.

Hem size bir şey diyeyim mi, Türkiye söz konusu olduğunda bütün kabullerin dumura uğraması kaçınılmazdır. Türkiye’de, haklı olduğunuz bir konuda, sakin ve alçak sesle, öfkelenmeden karşınızdakine haklılığınızı anlatmaya çalışın bakalım... Dinleyen bulursanız bana da haber verin.

* * *

İyilik yapan iyilik bulur!

Yalan!

O eskidenmiş.

Siz yine çok istiyorsanız iyilik yapın ama bunun yol, su, elektrik olarak geri dönmesini beklemeyin.

Hele iyilik yaptığınız insandan... Siz artık onun bir numaralı düşmanısınızdır. "Gebe" kaldı ya size... Yüzünüzü görmek istemez.

* * *

İyi düşün iyi olsun!

Asrın palavrası!

Bir kişi gösterin bana iyi düşünmüş iyi olmuş!

Ha, birtakım hikáyeler anlatanlar olacaktır... İnsan inanmak isteyince "zorlama yakıştırmalar" çıkarabilir hayatından elbet.

Kız, 25 yaşında, fıstık gibi, sağlıklı, fıkır fıkır... İyi düşünmüş "çağırmış", hayatının erkeğiyle karşılaşmış!

60 yaşında kadın iyi düşünsün bakalım bir şey oluyor mu, o zaman anlarım.

* * *

İnsan kötü gün dostu olmalıdır!

Favori "Doğru bilinen yanlış"ım bu benim.

Bin kere yazdım, yine yazacağım.

Hayır efendim!

İnsan iyi gün dostu da olabilmelidir aynı zamanda. Hani nikáh memurunun dediği gibi... "İyi günde, kötü günde..."

Kötü gününde arkadaşın yanından sıvışmak ne kadar aşağılık bir davranışsa, iyi gününü görmeye dayanamamak; buna karşılık düştüğü gün seyre gitmek, hatta ona yardım ederek kendi "büyüklüğünü" etrafa göstermeye çalışmak da aynı derecede aşağılık bir şeydir.

MIŞ-MUŞ

Samsun’da üç çocuk annesi kadın, kocası evdeyken üst kata sevgilisini almış.E, kadın kısmı "aldatma görgüsüzü" kusura bakmayın!

Bilim adamları, farelerin beyinlerindeki seçilmiş anıları beyne zarar vermeden silmenin yolunu bulmuş.Ayrılık acısına son! Ayrıldığınız sevgilinizi, bir doktora gidip beyninizden aldıracaksınız!

Türkler gripten korkmuyormuş.Ayrıca radyasyondan, alkollü araba kullanmaktan, depremden, krizden, küresel ısınmadan, arsenikli sudan... "Kısa kes" derseniz, "İdrak yok" diyebilirim.
Yazarın Tüm Yazıları