Beşiktaş Yönetimi özür dilemeli

DAHA başında sayılacağımız Süper Ligimiz’de F.Bahçe karşısında aldığı yenilginin Beşiktaş’ı bu kadar karamsarlığa itmemesi gerekirdi.

95 dakika süren derbinin artık son saniyeleri oynanıyor. Bir ikili mücadelede hakem, Beşiktaşlı oyuncunun Fenerbahçeli oyuncuya faul yaptığına karar veriyor ve düdüğünü çalıyor. Ama düdüğün sesini duymamış numarasına yatan Beşiktaşlı oyuncular, birkaç pozisyon sonra topu Fenerbahçe kalesinin filelerine gönderiyor. Ve kıyamet de bundan sonra kopuyor. Pozisyona yakın olan İbrahim’in, düdük sesini duyduğunu, söylemesi de Beşiktaşlıları ikna edemiyor.

Maçtan sonra mikrofonların başına geçen Beşiktaş başkan ve yöneticileri, laflarının nereye gideceğini hiç düşünmeden, pek de yabancısı olmadığımız bir biçimde sallamalarına başlıyorlar. Maç içinde birçok can alıcı pozisyon olmasına rağmen, gerçek olmayan gol üzerine odaklanıyorlar.

Başkan, yenilgiye hazırladığı kılıfı kamuoyuna yutturmaya çalışmakla kalmıyor, kendisini ve Beşiktaş’ı bağlayıcı beyanlarda da bulunuyor. Şimdi nasıl bir manevra ile bu beyanlarından çark edeceğini merakla bekliyorum.

Nasıl hesap vereceksiniz?

Sinan
kardeşime gelince... Sen, takımın saha içindeki kurmaylarından birisin. Bir profesyonel olarak görevin, yanlışı yapan başkan da olsa, ona doğru yolu göstermektir. Allah korusun, bir afet durumu hariç, PAF takımıyla sahaya çıkılamayacağını en iyi bilenlerdensin.

Varsayalım, sözlerinizin arkasında durdunuz; sahaya PAF takımıyla çıktınız. Seyirciniz de sizi dinledi ve maça gelmedi. Pekiyi... Size milyonlarca dolar ödeyen yayın kuruluşuna, reklam verenler ve sponsorlarınıza, Sermaye Piyasası Kurulu’na, zorunlu gereksinimlerinden fedakarlık edip kombine bilet alan seyircilerinize, Türkiye’nin dört bir yanında televizyon ekranlarında maçınızı bekleyen taraftarlarınıza ve çok daha önemlisi, stadyumunuzun önünde bıçağını bileylemiş kokoreççilerle meşhur köftecilere nasıl hesap vereceğinizi hiç düşündünüz mü?

Yanlışlarınızı sorgulayın

Futbol Federasyonu’nun her üyesinin mensup olduğu, tuttuğu bir takım vardır. Ama başkan, yardımcısı ve üyeler, kendi takımlarının avukatlığını yapmak için federasyona seçilmezler. Seçildiklerinde takımlarının formalarını sandığa koymalı ve ona göre hareket etmelidirler. Zamanında da Ali Şen’e, Şenes Erzik’e kulüpleri tarafından ceza verilmişti. Birinin efsane Fenerbahçe başkanı, diğerinin de UEFA Asbaşkanlığı yapmış olduğunu hatırlayın.

Rize ve Konya’da elle atılan gollerden cesaret alarak açıklama yapmak yerine, kendi yanlışlarınızı sorgulayın... Örneğin, Beşiktaş’da oynamayacak futbolcuları neden aldığınızı düşünün... Hemen yanında, uygun durumdaki takım arkadaşına pas vermek yerine, yıldız olma hevesiyle kendisi gol atmaya çalışan 16 yaşındaki Batuhan’ın kulağını nasıl çekeceğinizi hesap edin... Bence, maç sonu heyecanıyla ve yenilginin verdiği üzüntüyle, maksadınızı aşan demeçler verdiğinizi kabul edip kamuoyundan da özür dileyin. Aksi halde bu çıkışınız, Sivasspor’un sizden alabileceği puanlara şimdiden mazeret bulma çabanız olarak da değerlendirilebilir.

Polat’ın son şansı

G.SARAY’
da cicim ayları bitiyor. Şampiyon olmuş takımın hocasını, sezon ortasında "Ya o, ya ben" diyerek değiştirmeye kalkan Adnan Polat...

Aldığı oyuncuların, verdiklerinin yarısı kadar yeterliliğe sahip olmadığını herhalde görüyordur. Bu gelir bolluğunda, ocak ayında bir şansı daha olacak... Bilen danışmanları ve bu işte başarılı olmuş futbol adamlarından yardım alarak, "kendisinin ve hocasının bulduğunu" söylediği futbolcularını takviye etmeli. Aksi halde nisan ayında yapılacak seçimde oylarımızın Yılmaz Toköz’ün (Takoz Yılmaz) olacağını bilsin...
Yazarın Tüm Yazıları