Aydın Candabak: YÖK, bunu ilk kez yapmıyor

Aydın CANDABAK
Haberin Devamı

GÜNAYDIIIIN... Vakit akşam oldu olmasına ama, herkese tekrar: GÜNAYDIIIIN...

YÖK'ün kurulduğu tarihten bu yana, yani neredeyse 20 yıldır, rektör seçiminde nasıl bir yöntem uygulanıyordu sanıyorsunuz?

O zaman da, bu zaman da YÖK'ün dediği oluyor.

YÖK'ün babası Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın muhalefetine rağmen, 1992'de son şekli verilen ve bugün uygulanan yöntem şöyle yürüyor:

Öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenen ilk 6 adayın adı, üniversite tarafından YÖK'e bildiriliyor.

YÖK, üniversitenin bildirdiği bu 6 aday üzerinde görüşme açıyor.

22 üyeli YÖK'te, Cumhurbaşkanı'na sunulacak 3 adayın belirlenmesi için seçim yapılıyor.

Bu seçim sonucunda belirlenen 3 adayın adı, Cumhurbaşkanı'na sunuluyor.

Listede, bazen altıncı sıradaki aday birinci sıraya, bazen birinci sıradaki aday üçüncü sıraya girer veya listede hiç bulunmuyor.

Cumhurbaşkanı da, YÖK'ün kendisine sunduğu 3 adaydan birini, rektörlüğe tayin ediyor.

Atanan kişi, genelde ilk sıradaki aday olmakla birlikte, üçüncü sıradaki de olabiliyor.

Bu, yasanın YÖK'e ve Cumhurbaşkanı'na verdiği haktır.

*

Bu hakkı YÖK de kullanır, Cumhurbaşkanı da.

Nitekim Dokuz Eylül Üniversitesi olayı, ilk değildir.

Bundan önceki dönemlerde de öğretim üyelerinin seçim sıralaması dışında listeler ve atamalar yapılmadı mı?

Erzurum Atatürk ile Malatya İnönü'de olanın, İzmir DEÜ'dekinden farkı var mı?

Dahası; hem seçilmiş, hem atanmış Marmara Üniversitesi Rektörü'nün istifa ettirilmesi olayını herkesler ne çabuk unuttu?..

*

Bir çifte standart hastalığıdır gidiyor.

Hastalık sadece üniversiteler veya YÖK'te değil.

312 Erbakan'a dokununca, bu maddenin ne kadar kötü olduğu KEŞFEDİLİYOR...

Peki, HADEP'li milletvekilleri Meclis'ten kelle-paça cezaevine götürülürken, Hasan Celal Güzel mahkûm olup hapis yatarken neredeydiniz?

Devletin bakanı, odasına girdiği başhekim tarafından ‘‘Beni nasıl başka yerde görevlendirirsin’’ diye tacize uğruyor, ‘‘abalı’’ bellediğimiz Osman Durmuş'a vurdukça vuruyoruz.

*

Şimdi gelir dağılımındaki uçurumdan yakınmak moda oldu.

Sanki uçurum yeni doğdu.

Enflasyon düşüyor diye ücret ve maaşlardaki artış oranı düşük tutulunca, emek geliri reel olarak geriledi.

Bu doğru.

Ama uçurumu yeni keşfedenlerin asıl sorunu şu:

Tasarrufları artık eskisi gibi para kazanmıyor.

Eskiden 10 milyarları, bir yılda (faizler yıllık yüzde 120'yi buluyordu) 12 milyar lira faiz kazandırırken, şimdi sadece 3 milyar lira getirecek.

*

Türk aydınının aydınlığı, ucu kendisine dokununca ortaya çıkıyor.

Halbuki, olaylara sade bir aydın olarak bakabilse...

Çifte standartlı kafasını bir değiştirebilse...

Üniversitelere bu konuda bir ders konsa, faydası olur mu acaba?

--------------------------------------------------------------

DÜZELTME: Geçen haftaki Pano'da görüşüne yer verdiğimiz Mehmet Baş, DSP Hakkari Merkez İlçe Başkanı'dır. DSP İl Başkanı ise Mustafa Turan'dır.

Yazarın Tüm Yazıları