Aydın Candabak: İşte Keje

Aydın CANDABAK
Haberin Devamı

PAKO'ya teşekkür eden Keje'yi tanıtmadığım için sitemler alıyorum.

Pako ünlü, herkes biliyor.

Hayvanseverler için o artık bir simge.

Babası Bekir Coşkun tarafından kendisine gönderilen mektuplar kitap bile oldu. Birkaç hafta önce piyasaya çıktı.

Ama Keje, benim sevgili yavrumu, sadece benim çevrem tanıyor.

Önce sevgili Fikret Ercan takılıyor:

‘‘Tamam, maceralarını hergün anlattığın için biz tanıyoruz da, tanımayanlar, Keje kim, bilemez ki...’’

Ardından Nejat Seçen de, ‘‘Sahi, Keje'nin senin ‘Sevgili Doberman'ın' olduğu anlaşılmıyor’’ deyince, pes ediyorum.

Evet, Keje benim bebeğim. Daha ikibuçuk yaşında.

O benim dostum.

Dert ortağım, sırdaşım.

Yürüyüş ve oyun arkadaşım.

*

Biz onunla konuşuyoruz.

Ben konuşuyorum, o dinliyor.

O konuşuyor, ben dinliyorum.

O beni anlıyor, ben de onu.

Mübalağa falan değil, aynen öyle.

Bazen bana itiraz ediyor.

İnsanlığım tutuyor, ‘‘Köpeğe bak, bir de dikleniyor’’ diye sinirleniyorum.

Ama sonra bakıyorum ki, gerçekten haklı.

Başını okşuyorum o zaman.

Haklı çıkmanın gururunu yaşıyor ama şımarmıyor.

Haksız olduğunda da o bana yanaşıyor.

Yanağıma bir öpücük konduruyor.

*

Dobermanlarla ilgili yalan-yanlış pek çok efsane olduğu için, ilk bakışta Keje’den kaçılıyor.

Ama o, müthiş bir sevgi saçıyor ve o güne kadar bir ‘‘Kaniş’’e bile yaklaşmaya korkanlara, kendini sevdiriyor, okşatıyor.

Keje'nin insanları tanıma melekesi müthiş gelişmiş.

Seveni tanıyor. Korkanı tanıyor. Sevmeyeni tanıyor.

Ama o, hiç hayvan sevmeyenlere bile kendini sevdirmesini biliyor. Bunu gözümle gördüm, yaşadım.

Herşeye rağmen onu sevmeyen olursa, dönüyor arkasını, kendisini sevenlere gidiyor.

Peki, bir düşmanlık yapılırsa ne olur?

Bu konuda aslında kimse, hiçbir canlı için garanti veremez.

Keje de o an ne gerekiyorsa, herhalde içgüdüsel olarak onu yapacaktır.

*

Sokaklardaki cellatların, şu sıralar üniversitelere dadandığı haberlerini alıyoruz.

Üniversite yönetimleri de, maalesef cellatlarla işbirliği yapıyor.

İstanbul Üniversitesi'ndeki kedi katliamı çok vahim. İki tıp, bir veterinerlik fakültesi bulunan üniversitedeki katliama maalesef gerekli tepki gelmiyor.

İlahiyat Fakültesi de suskun.

Oysa İslam Peygamberi, en büyük hayvansever.

Kızgın güneş altındaki köpek leşinin saçtığı kokudan söylenerek uzaklaşan sahabelere karşın, yanına kadar gider ve ‘‘Ne de güzel gözleri varmış’’ der.

Bu ders insanlara...

Yazarın Tüm Yazıları