90 Dakika neden kaldırıldı açıklıyorum

Şu sıralar medya kulislerinde en büyük dedikodu “90 Dakika”nın yayından kaldırılması üzerine dönüyor.

Haberin Devamı

O kadar komik komplo teorileri üretiliyor ki, hepsini toplasan mini bir stand-up gösterisi çıkar ortaya. Güya Aziz Yıldırım, Hıncal Uluç’un komplo teorilerine ve sürekli Fenerbahçe’yi eleştirmesine kızmış ve koyu bir Fenerbahçeli olan Ferit Şahenk’ten bu programı yayından kaldırmasını rica etmiş. Evet, ciddi ciddi bu konuşuluyor ve en akla yatkın komplo teorisi olarak da öne sürülüyor.
Arkadaşlar NTV’den, büyük bir markadan bahsediyoruz, Anadolu’daki yerel bir kanaldan değil.
Peki, “90 Dakika” niye yayından kaldırıldı?
Eğer geçmişe dair iyi arşiv tutuyorsanız, biraz araştırmacı gazetecilik misyonuna soyunursanız bu soruya çok kolay yanıt verebilirsiniz.
Hatırlarsanız bundan altı ay önce NTV, iki haftalığına reyting ölçümlerine girmişti ve bu durum medya sitelerinde de haber olmuştu. İşte o süreç içinde “90 Dakika”nın en az reyting alan NTV programlardan biri olduğu ortaya çıktı. Aynı şekilde NTV ile özdeşleşmiş bir başka program olan “Eko Diyalog”un da çok az reyting aldığı gözlendi ve bu programın da yayından kaldırılmasına karar verildi. Yani durum bu kadar açık, komplo teorileri üretmeye gerek yok. 
Evet, “90 Dakika” futbol programları arasında bir efsaneydi ama her efsane gibi o da zamana yenildi. 12 yıl gibi uzun bir sürede büyük bir metal yorgunluğu yaşadı, Hıncal Uluç’un yaşlanma sürecini bir belgesel gibi canlı canlı izledik. Arada Mehmet Demirkol ve Mehmet Yakup Yılmaz taze kan olarak devreye girdiler. Ama onlar da büyük düşüşü durduramadılar.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Benim tahminim Hıncal Uluç, var gücüyle NTV’ye yüklenecek. Bu kanalda gözüne çarpan en küçük bir hatayı bile affetmeyecek, sürekli NTV’yi eleştirecek. Sayın Uluç, TRT ile yolları ayrıldıktan sonra da aynısını yapmıştı. İnşallah bu kez yapmaz, durumu olgunlukla karşılar.
Çünkü NTV’nin bu kararı alması spor basını adına da çok büyük bir hamle olacak. Artık alttan, dünya futbolunu çok iyi takip eden yeni bir nesil geliyor. Aralarından bugün en ünlü futbol kalemlerini ceplerinden çıkaracak blog yazarları var. Bu yeni genç neslin komplo teorilerine, dedikodulara, uzun sıkıcı sohbetlere karnı tok. Artık Telegol’deki kahve muhabbetlerine, Ahmet Çakar’ın ırkçı açıklamalarına katlanmak istemiyorlar. Uğur Vardan’ın deyimiyle Ömer Üründül’ün Maracana’daki 1950 model futbolda kalmış görüşlerini dinlemekten de usandılar. Artık daha entelektüel, çağımız futbol felsefesine yakışan yorumlar istiyorlar.
Aslında NTV, NTV Spor kanalıyla bu yeni neslin isteklerine yavaş yavaş cevap vermeye başlamıştı. Şimdi “90 Dakika”yı yayından kaldırarak daha da büyük bir adım attılar. Evet, zor yolu seçtiler ama bu zor yol ileride Türk futbol medyasının klişelerini kökünden değiştirecek.
Tabii bu büyük değişim kolay olmayacak, yakında futbol medyamız büyük savaşlara sahne olacak.

Haberin Devamı

İstanbul 2011’de Kültür Başkenti olacak

Haberin Devamı

“İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olmasına sadece dokuz ay kaldı. Devlet 800 milyon TL civarında muazzam bir ödenek ayırdı. Üstelik bu ödenek daha da artacak ama ortada ne bitmiş bir proje var ne de bu projelere onay verecek bir yönetim kurulu.”
11 Nisan’da yazmışım bu satırları. Ve bugün gazeteleri okuyorum. Taraf gazetesi “En Gariban Kültür Başkenti” başlığı attığı haberinde “2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul için 2009’da projelere 805 milyon liralık bütçe ayrılmışken, onaylanan en büyük projenin toplam bütçesi 10 milyonu bulmuyor” deniyor.
Geçelim Sabah gazetesine. Orada daha ilginç bir ayrıntıya yer verilmiş, buyrun okuyun: “Bugüne kadar Kültür Başkenti olmuş diğer şehirler karşılaştırıldığında İstanbul şu an itibariyle proje açısından en fakir şehirlerin başında geliyor. Proje sayısında son sırada 100 projeyle İrlanda’nın 400 bin nüfuslu Cork şehri yer alıyor. İstanbul şu an için sondan ikinci sırada yer alıyor.”
12 milyon nüfuslu İstanbul, proje üretme konusunda sadece 400 bin nüfuslu Cork şehrini geçebilmiş. Çok yazık!
Aslında “Nerede bu devlet, nerede bu millet” tadında yazmaktan nefret ediyorum ama durum gerçekten içler acısı. Korktuğumuz başımıza geldi. Kabul edilen 281 projeden sadece 60’ı tamamlanmış ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı (AKBA) Başkanı Şekip Avdagiç “Hiçbir telaşımız yok” deyip kimi projeleri 2010 yılı içerisinde de hayata geçirebileceklerinden bahsetmiş. Şaka gibi! Herhalde tüm hazırlıklar 2010’un aralık ayında biter, bizde 2011’de etkinliklere katılırız.

Kim ne dedi

Haberin Devamı

? Arkamda Eda Taşpınar çıldırıyordu. Konser ortamı acayipti. Müzik için gelenler de vardı -genelde orta yaş ve duygusal kesim- ‘Santana, Maria’yı çalacak’ diyerek gelenler de, Serdar Ortaç konseri kafasında da gelenler de vardı. Garip bir kozmopolitizim.
(Penguen dergisinden Kaan Sezyum’un Carlos Santana izlenimi...)
? “Michael Jackson öbür tarafa eksik gitti buna üzülüyoruz...”
(Michael Jakson’ın kendisine “Halilciğim 2010’da Ereğli’yi düşünüyorum” dediğini iddia eden Karadeniz Ereğlisi Belediye Başkanı Halil Posbıyık, müzisyenin kentini göremeden gitmesine hayıflanıyor...)
? İçki içsem kendi evim var, gider orada içerim.”
(Gençlerbirliği’nden Trabzonspor’a transfer olan Engin Baytar, ‘tesislerde içki içiyor’ suçlamasına yanıt verirken...)

Yazarın Tüm Yazıları